Cumhuriyet tarihinin en büyük popülizmi 'yeşil kart'tır

HÜKÜMET her ne kadar sağlıkta tasarruf yok diyorsa da aslında IMF'ye verilen sözler var.

Haberin Devamı

Hükümet, IMF'ye 2007 yılında 3.8 milyar YTL'lik tasarruf sözü vermiş. Başlıkları şu şekilde:

Sağlık harcamaları tasarrufu 1.89 milyar YTL, silme operasyonu 1 milyar YTL, yatırım ve diğer kesinti 0.89 milyar YTL.

Silme operasyonu ve yatırım kesintisi başlıklarını anlıyoruz. Ancak sağlık harcamalarında tasarrufla neyin kastedildiği belirsiz. 'Yeşil kart' harcamaları genel sağlık harcamalarının % 41'i düzeylerine gelmiş. Bu rakamlara göre 2007 yılı ocak-şubat döneminde bütçeden sağlığa toplam 2 milyar 205 milyon 527 YTL aktarılmış. Bunun içinde yeşil karta ayrılan rakam 914 milyon 918 bin YTL. Oran % 41. Oysa yeşil kartlı sayısı 12.5 milyon gözüküyor. Yeşil kartlıların genel nüfusa oranı % 17 iken sağlık harcamalarında % 41'e erişmeleri olağanüstü bir durum.

Haberin Devamı

Büyük bir felaket! Bu konu, Türkiye'de konuşulması ve tartışılması gereken cumhuriyet tarihinin en büyük popülizmidir.

Op.Dr.Zakir ARAZ

GÜNÜN SÖZÜ

"Dini kullandılar, şimdi de demokrasiyi kullanıyorlar. Demokrasiyi, yanlış işlerin kılıfı haline getirmeye çalışıyorlar. Anayasamızın özüne ve demokrasiye en büyük sıkıntıyı verecek olan, Başbakan'ın cumhurbaşkanı olarak seçilmesidir."

(Deniz Baykal)

Cumhurbaşkanlığı seçimi: Var oluş ve kuruluş

GENEL bir söylem var. Yansız bir kişi cumhurbaşkanı olmalıdır. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varoluş ve kuruluş ilkelerine, yani Atatürkçülüğe karşı olanlar ile yandaşı ve savunucuları olanlar arasında yansızlık gibi algılanıyor.

Oysa mevcut Anayasa'ya göre Türkiye Cumhuriyeti'ne cumhurbaşkanı seçilecek. Seçilecek kişi mutlaka Anayasa'dan, devletimizin var oluş ve kuruluş ilkelerinden ve Atatürkçülükten taraf biri olmalıdır. Yansızlığı, seçildiği Anayasa'ya göre işlevi ve görevi olan kurum ve kuruluşlar arasında uyum sağlamak için söz konusu olabilir.

Sait KEKEÇ-Avukat-ANKARA

Biliyor musunuz?

TÜRKİYE-Avrupa Birliği Derneği, Hyatt Regency Oteli'nde bugün 16.00'da Dışişleri Bakanı Ali Bozer'e 'ömür boyu başarı' ödülü, Hürriyet'in Brüksel Temsilcisi Zeynel Lüle'ye diplomatik medya ödülü, İktisadi Kalkınma Vakfı'na (İKV) sivil toplum kuruluşları ödülü, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e de yerel yönetimler ödülü vereceğini... İSTANBUL Otomobilciler Esnaf Odası Başkanı Semih Kaçanoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'e yaptığı teşekkür ziyaretinde, "Taksi durakları yetersiz olduğu için şimdiye kadar 99 taksicimizi şehit verdik" dediğini...

Haberin Devamı

Partiler sorumlu

davranmalıdırARI Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı H. Ural Aküzüm, "Katı ideolojik tabanlı politikalar artık oy kazandırmıyor. Temsil krizini her bakımdan yaratan bir seçim sistemi yürürlükte bulunuyor" diyor. Ve önerisi şu:

"2002'de 17 siyasi parti, 2007 seçimlerinde başarılı olmak arzusunda ise yeni arayışlara girmek zorundadır. Aksi takdirde partilerin büyük çoğunluğu barajın altında kalarak eriyecektir, kazandıklar ise TBMM'de temsil edilmeyecektir. Bu durum büyük bir temsil krizini beraberinde getirmektedir.

3.10.2007 seçimlerinde kullanılan 31.5 milyon geçerli oyun yaklaşık 15 milyonu, yani % 46'sı Meclis'te temsil edilmemiştir. Bu oyların yaklaşık 10.8 milyonunu toplayan iktidar partisi ise 70 milyonluk Türkiye'yi temsil etme hakkını kaybetmiştir.

Haberin Devamı

Partiler, 2002'de yaşanan temsil sorununu 2007 seçimleriyle aşmak zorundadır. Kişisel çatışmaları, egoları bir yana bırakıp kendi dünya görüşlerine yakın partilerle kanunların elverdiği ölçüde seçim birlikteliklerini kurmazlar ise önümüzdeki yıllarda yaşanması muhtemel siyasi krizin sorumluluğunu, tarih önünde üstlenmek zorunda kalacaklardır. Temsil krizinin yaratacağı ağır tahribat, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal geleceğine yönelik büyük bir risk oluşturacaktır."

Marmarabirlik'in 'bayilik' torpili

GEMLİK’ten bir üretici sesleniyor:

"MARMARABİRLİK, en önemli zeytin alıcısıdır; hem de bu ürünü işledikten sonra satıcısıdır. Yani kalitesiyle Türkiye’de olduğu kadar Avrupa piyasasında da Türk pazarının önemli bir ürünü sayılmaktadır. Türkiye, İspanya ve Yunanistan zeytiniyle savaş vermektedir. Turist olarak Türkiye'yi ziyaret eden binlerce Alman'ın da sofrasında zeytin yer almaya başlamıştır.

Bunları Marmarabirlik’in yaptığı bir haksızlığı dile getirmek için yazıyorum. Birlik, daha önce Avrupa'da mal verdiği bayilerini teke indirmiştir. Daha önce Tekel’in verdiği bayiliklerde ayrımcılık yapıldığı gibi... Marmarabirlik de, Avrupa'da mal verdiği bayilerden Köln’den Mustafa Duyar’ı tercih etmiştir. Duyar, Başbakan'ın yakınıdır ve 1994 belediye başkanlığı seçimlerinde kendisine seçim kampanyası için Almanya'dan getirttiği Mercedes'i vermiştir. Duyar'ın, zeytinde bütün bayileri bertaraf edip 'tekel' durumuna gelmesinin Marmarabirlik yönetimince sağlandığını öğrendik."

Kendisinin DYP’li olduğunu söyleyen üretici-okurumuz mektubunda şöyle diyor: "Marmarabirlik, bu gibi durumlar karşısında yapılan itirazları çekingen karşılıyor. Çünkü yarın, Bakan Ali Coşkun bir müfettiş gönderip haklarında soruşturma açtırabilir. Belki bu yüzden başları belaya gireceğine Tayyip Bey’in arkadaşının 'tekel' talebini yerine getirmiş olabilirler. AKP iktidarı benden olmayana hem pazar, hem de ekmek yok diyor."

PANO

- 6. DEFNE Türk-Yunan Derneği, 9-10 Haziran'da Antalya'da, 11-12 Haziran'da Rodos'ta yapılacak Türk-Yunan Dostluk Festivali dolayısıyla, Ege'nin iki yanındaki tüm fotoğrafçılara 'Yaşamdan, İnsandan, Kentten Yüzler' konulu fotoğraf yarışması çağrısı yaptı. (Her fotoğrafçı en az fazla 3 fotoğrafla katılabilir, renkli veya siyah, 30x40 boyutunda basılabilecek çözünürlükte, CD ile teslim, son katılım 5.5.2007.) Her iki ülkeden oluşan 5'er kişilik jüri 18'er fotoğraf seçecek; Türkiye'den Ara Güler, Yunanistan’da Nikos Economopoulos 3’er fotoğrafı 'Altın Defne', 'Gümüş Defne', 'Bronz Defne' ile değerlendirecek. Gönderme adresi; Antalya Kültür ve Sanat Vakfı (AKSAV)

Haberin Devamı

Genel Müdürlük 100. Yıl Bulvarı, Kültürpark İçi 07070 ANTALYA; 090 242 238 54 44.

Siyasette vefa

RP'li eski bir Meclis üyesi telefonda bir 'vefa' örneğini anlatıyor:

'Milli Gazete' kurucularından, 1984'de Dalan'ın kazandığı seçimde Belediye Başkan adayı olan

AP ve MSP'den milletvekilliği yapan ve eski Devlet Bakanı Hasan Aksay'ın eşinin, Üsküdar İlahiyat Camisindeki cenaze törenine katıldım. SP'nin tam kadrosu oradaydı, Erbakan'dan Karamollaoğlu'na kadar.. 'Adım' ve 'Silm' Holdinglerin sahibi Aksay, Akit gazetesinin yazarı olarak 2002 ve 2004 seçimlerinde AKP'yi desteklemişti. Ne yazık ki, cenazede sadece AKP'li vekil olarak Nusret Bayraktar vardı. Aksay'ın yanında başsağlığı dileklerini kabul eden Erbakan'ın cenazeye katılacağını duyan eski RP-FP'li, yeni AKP'liler neden camiye gelmeye cesaret edemediler acaba?"

Metro köprüsü

KADİR Topbaş görevi geldiğinde Taksim-Yenikapı metrosunun tamamlanması için zaruri olan Haliç üzerine yapılacak metro köprüsünün üç yıllık bir inşaat süresinden sonra tamamlanacağını ve bir mimar olarak projesini bizzat kendisinin çizeceğini beyan etmişti. Bu demeçten sonra 3 yıl geçti. Köprünün yapılacağına dair bir kıpırtı yok. Bugün inşaata başlansa en az 2010 yılında bitebilir. Sayın Topbaş nerede ise görev süresinin 3/5 ünü doldurdu. Bu metro hattının tamamlanması İstanbul metro ağı için hayati önemi haizdir. Belediye Başkanının kamu oyunu aydınlatması gerekir.Aslan ÖZMEN-İSTANBUL

AKP, GDO'lu mısır mı ithal ediyor?

Haberin Devamı

 SEÇİMLERİN ülke gündemini ısıtmaya başladığı şu günlerde tarım alanında da ilginç gelişmeler ortaya çıkmakta. AKP hükümeti, bildiğimiz merkez-sağ siyasi hatta uygun olarak, çiftçilerin grup kefaletinden doğan mağduriyetlerini ortadan kaldırarak sicil affı getirmekte ve çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri'ne olan borçlarını Hazine'nin üstlenmesini içeren teklifleri meclis komisyonundan geçirmektedir.

Neo-liberal dönemin 'sıkı politikaları' karşısında bu tip klasik merkez-sağ politikalara 'hayırhah' bir tutum takınılabilir belki de. Ama tablonun tamamına bakıldığında durum değişmektedir.

Zira AKP hükümeti tam da bu günlerde yurtdışından yüklü miktarda mısır ve buğday ithalatını gerçekleştirmektedir. Buna göre Rusya'dan ekmeklik buğday ile Arjantin, Bulgaristan, Ukrayna, Macaristan ve AB'den tohumluk olmayan mısır ithal edilmektedir. Ve bu ithalat Başbakan’ın, 2002'de 19,5 milyon ton düzeyindeki buğday üretiminin 2005'te 21.5 milyon tona, 2002'de 2,1 milyon tonluk mısır üretiminin yine 2005'te 4.2 milyon tona ulaştığını söylediği bir durumda yapılmaktadır.

Özellikle Arjantin'den yapılan ve 'Gleancore' isimli şirket üzerinden gerçekleşen mısır ithalatının 'GDO koktuğunu' söylemek, Arjantin'in GDO'lu mısır üretimindeki nâmı göz önünde bulundurulduğunda, çok da öngörüsüz ve sağduyudan yoksun olmayacaktır.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak soruyoruz;

- AKP hükümeti bir yandan sahte af siyaseti ile çiftçinin gözünü boyarken diğer yandan küresel tarım şirketlerinin kasalarını dolduracak ürün ithalatı gerçekleştirmektedir. Yani yerli üreticinin pazarını bu şirketlerin eline bırakmaktadır. Dolayısıyla ürününe pazar bulma şansını bu şirketlere kaptıran yerli üreticinin yeniden borç batağına saplanmasının yolunu açmaktadır. AKP tarımda, merkez sağın klasik göz boyama siyasetini devam ettirmektedir. AKP bu rejimi ve uygun bulduğu 'lahana turşusu siyasetini' daha ne kadar devam ettirmeyi düşünmektedir?

- Arjantin’den ithal edilen mısırlar GDO kategorisinde midir? Eğer öyleyse bu meselenin hukuki zemini nedir? GDO konusunda hiçbir yasal düzenleme olmadığı bilinmektedir. Hiçbir yasal düzenleme olmadan gerçekleştirilegeldiğini bildiğimiz GDO'lu ürün ithalatı daha ne kadar devam edecektir? Bu konuda açık ve siyasi bir tartışmaya girmeden boşlukta 'at oynatma siyaseti' daha ne kadar devam ettirilecektir?

Gıda egemenliği ilkesi çerçevesinde tarım politikalarına yaklaşan Özgürlük ve Dayanışma Partisi, alanın bütün öznelerini bu konuda aktif tutum almaya çağırmaktadır. Ahmet BEKMEN- ÖDP Tarım Çalışma Grubu Koordinatörü

Yazarın Tüm Yazıları