Paylaş
Özetliyoruz:
“Bizim birinci meselemiz Balkanların Avrupalılaştırılmasıdır. Çünkü Avrupa, Balkanlara doğru dürüst bakmamıştır. Bismark’ın bunu anlatan bir sözü vardır. ‘Bilmem ne balığının kemiği kadar değeri yoktur’ demiştir, Balkanlar için. Yani patlayacak bir bomba gibi bakmışlardır hep.
Bugünkü soru şudur; Balkanlar ne olacak; Balkanlar Avrupalılaşacak mı?
Biz şunu görüyoruz; Balkanlarsız bir Avrupa düşünülemez. Avrupa bir barış ve medeniyet projesidir; en önemli yeri de Balkanlar’dır.
Balkanlarda, Avrupa düzeni sağlanırsa sorunlar önemsiz hale geliyor.
Her türlü insanların serbest dolaşımı ve sermayenin dolaşımı sağlanıyorsa, bu Balkanlar’daki kavgayı ortadan kaldırmış olursunuz.
Zaten geçmişte Avrupa’nın içindeki kavga da böyle ortadan kaldırılmıştır.”
Süleyman Demirel, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar geçen kavga sürecini de şöyle özetliyor:
BALKANİZASYON LÜBNANİZASYON
“İki kavga vardır:
Balkanizasyon ve Lübnanizasyon... Her ikisi de birbirine çok benzer.
Balkanizasyon parçalayarak bölmek ve yönetmektir.
Lübnanizasyon da insanları birbirine düşürerek yönetmektir.
1774’e, Kaynarca Antlaşması’na kadar, Rusların Ortodoksların himaye hakkını onlardan kurtarıncaya kadar, Balkanlar’da hadise yoktur.
Ne var ki, 1874’te Ruslar bu hakkı aldıktan sonra Balkanlar’da kaynaşma, mikro milliyetçiliklebaşlamıştır.
Balkanizasyondaki en önemli husus din, ırk ve dil farklılığıdır.
Kavganın kökünde yatan esas mesele ise topraktır.
Kim güçlüyse, kim toprağa hakimse hep kavga etmiştir.
ESAS MESELE TOPRAK
Balkanlar’daki hadise, tamamen Osmanlı devletinin güç kaybetmesi sonucunda oradaki çeşitli dil ve ırkların birbirleriyle kavga etmesidir.
Zaten bunun altında Osmanlı’yı çökertme hadisesi vardır. Sonra bağımsız devletler ortaya çıkmıştır. Daha sonra da Osmanlı tasfiye olmuştur.
Sonunda bırakıp gelmişiz oralardan.
Bu bir hicrandır.
Balkanlardaki insanlarımız ‘Evladı Fatihan’dır.”
SELANİKLİ ATATÜRK
Demirel, sözü buradan 29 Ekim Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümüne getirerek ve çarpıcı bir noktaya da dikkat çekiyor:
“Türkiye Cumhuriyet’in kuruluşunda, çağdaşlaşmasında kurucusu ve kurucuları dahiyane bir iş yapmışlardır. Atatürk’ün Selanik’te yetişmiş olması, devletin kuruluşunda önemli bir rol oynamıştır.” Bugüne gelindiğinde Demirel şöyle diyor:
“Türkiye’de herkes eşit haklara sahiptir, 1 ve 2. sınıf vatandaş yoktur. Herkes 1. sınıftır, kanunlar önünde eşittir. Cumhuriyet, demode olmaz. Netice olarak önünde duran 85 yıllık bir tecrübe var. Ben açılımı bilmiyorum, hangi tabirin karşılığıdır.”
Günün Sözü
“İmar rantının aktarılmasında (plan tadilatı) CHP’li hiçbir belediye başkanı, bu anlayışın yanında yer alamaz. Aksine karşı duracaktır. Belediye başkanlarımız da, örgütle uyumlu çalışacaktır.”
(Deniz Baykal)
İktidar korkakları
İŞ o hale geldi ki, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından ‘iktidar işgüzarları’ ve ‘korkaklar’ kendilerini belli etmeye başladı.
Dün bir çok okurumuz arıyor:
“Kutlamalar nedeniyle resmi makamlar tarafından çeşitli engeller çıkarılıyor.”
Atatürk resmi ve pankart taşımak, fener alayı düzenlemek yasak.. Cumhuriyet kutlama ve resepsiyonlarından uzak durmak gibi... Özellikle Atatürk Düşünce Derneği hedefte.
Bilindiği kadarıyla ‘engelleme’ye dönük iktidarın böyle bir genelgesi yok.
Ama işgüzar valiler, kaymakamlar, belediye başkanları var. Gerekçe ise hazır:
“Ülke hassas bir dönemden geçiyor.” “Aman bizi bu konulara bulaştırmayın, taraf yapmayın.”
“Demokratik açılıma ters düşmeyelim.” “Neden?” diye sorarsanız sorumlusunu bulamazsın.
Bazı il idarecilerinden bu gibi sözleri fısıltı halinde yayılıyor.
İzmir’den bir örnek... ‘Üniversiteli Göztepeliler’ Atatürk stadında geçen pazar günü oynanan Göztepe-Tepecikspor maçında “Atam, güneşin doğuşunu izlediğin yerden, Cumhuriyetini batırmak isteyenlere meydan okuyoruz” yazılı pankarta polis el koyuyor. Cumhuriyet’e duyarlılık da hırpalanıyor. Demek ki bu ülke çok daha acı çekecektir. Hele eskisi gibi bayrak asmaktan çekiniyorsa.
BİLİYOR MUSUNUZ
MISIR’da 18 kişinin öldüğü tren kazasından sonra Ulaştırma Bakanı Muhammed Mansur’un görevinden istifa etmesi üzerine LDP Genel Başkanı Cem Toker’in “Kendi siyasi etiklerini sorgulamadan, önlerine geleni istifaya çağıranların bilgisine sunarım” dediğini... CHP Zonguldak Milletvekili Ali Koçal’ın, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, ABD ve S. Arabistan seyahat harcamalarının Türk Telekom’un %55’ini alan Oger Telekom’un sahibi olan Hariri Ailesi tarafından karşılanıp karşılanmadığını sorduğunu... CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile Konya Milletvekili Atilla Kart’ın, Almanya-Türk Toplumu NRW’nin davetlisi olarak 29-31 Ekim tarihleri arasında Türk toplumunun sorunlarını dinlemek üzere Köln’e gittiklerini...
Paylaş