Çevreciler Babacan’dan nefret edebilir

YENİLENEBİLİR enerjilerle ilgili dernek ve vakıf temsilcileri, Devlet Bakanı Ali Babacan’ı geçen hafta ziyaret ediyorlar.

Rüzgar, jeotermal, güneş, nehir tipi hidrolik enerji alanlarında yatırım yapmak isteyen işadamları ile karşılıklı sohbette Babacan yatırım önerilerine karşı uzak durdu ve bu arada ilginç sözler de söyledi.

Sohbette Babacan diyor ki: ‘Yenilenebilir enerji kaynakları dünyada önemli bir yer tutmamaktadır. Şu anda % 1’dir. 2020’de en fazla % 3 olacaktır.’

İşadamları ise karşı gerekçelerini şöyle açıklıyor:

Kyoto anlaşması ve takiben Rio toplantısında alınan kararlarda da açıkça görüldüğü gibi dünya, fosil kaynaklarının kullanımını azaltma ve yerine yenilenebilir kaynakların kullanımını artırma yönünde hareket etmektedir. AB, 2020 yılında üye ülkelerde üretilen brüt enerjinin % 12’sinin ve elektrik enerjisinin % 22’sinin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesini birlik ülkelerine hedef olarak koymuştur. Konulan elektrik enerjisi hedefinin % 22 ile sınırlandırılması ekonomik sebepler dolayısıyla değil, doğal sebepler ve daha fazla su ve rüzgár gücü oluşturulmamasındandır.’

ÇEVRECİLER DUYMASIN

Babacan, ‘Avrupa’da hükümetler, yenilenebilir kaynaklara teşvikleri çevrecilere sus payı olsun diye vermektedirler.
Bizi AB’ye alacakları zaman geldiğinde, bir gün öncesinde bu tür kanunları çıkartırız’ diyor.

İşadamlarının itirazı şöyle:

‘Avrupa’da demokratik sistem ve sürdürülebilir kalkınma modeli bu tip bir oyuna müsaade etmeyecek bir yapıdadır. AB direktifleri ile her şey şeffaftır. Bu konuda bir yıldır sürdürülen Yenilenebilir Enerji Yasa Tasarısı’nın AB’ye tam üyelik zamanında ötelenmesi karşısında hükümetinizin tutumu anlaşılır gibi değildir.’

Babacan ‘Amerika’da Shell ve BP gibi şirketlerin ve Amerikan Enerji Ajansı’nın başkanları ile görüştüm; yenilenebilir enerji gereksizdir, dediler. Birçok firma fizibilite getiriyor ve çok ucuz fiyatlar öneriyor’ diyor.

AMERİKA YÖNETİYOR

İşadamlarından yanıt:

‘Petrol ve doğalgaz ticareti ile büyüyen ve hayatını sürdüren Shell ve BP gibi şirketler ile dünya fosil kaynaklarını bilinçsizce tüketen Amerikan yetkililerinin farklı bir şey söylemesi zaten beklenemez. Ancak acı olan Türkiye gibi doğal kaynaklar açısından zengin bir ülkenin enerji politikalarının ve stratejik kararlarının Amerikan Enerji Ajansı, özel gaz ve petrol şirketlerinin söylemleri üzerine inşa edilmeye çalışılmasıdır. Türkiye elektriğinin % 50’si doğalgazdan üretilmektedir ve tamamına yakını ithal bir yakıt olan doğalgaz musluğu başkalarının elindedir. Türkiye ithal kömürle de elektrik üretmektedir. Kaynak çeşitliliği açısından her türlü ithal ve yerli yakıtın dengeli bir biçimde kullanılması ve sisteme katılması gereklidir. Tabii ki öncelik yerli kaynaklara verilmelidir. Stratejik olarak da Türkiye’nin bağımsızlığını sürdürebilmesi için gerekli olan yöntem de budur. Bir ülkenin enerji politikalarını Enerji Bakanlığı belirlemelidir; Amerika ve Amerikalı şirketler değil... Doğal olarak bu vatanın evlatlarının, bu vatanı o şirketlerden daha fazla düşünmeleri doğal değil midir?

ÖZELLEŞTİRMEYİ ENGELLER!

Babacan
devam ediyor: ‘Yenilenebilir enerji kaynakları pahalıdır.’

İşadamları itiraz ediyor: ‘Yenilenebilir enerji kaynakları dünyanın en ucuz işletilen kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece yatırımlarının ilk dönemleri pahalıdır.’

- Babacan: ‘Bu kanun (yenilenebilir enerji) kamuya yük getirmektedir. TEDAŞ’ın fiyatını düşürücü bir sebeptir.’

İşadamları: ‘TEDAŞ özelleştirilmesinde alım yükümlülüğünün olması, özelleştirmeyi etkileyecek bir unsur değildir.’

İşadamları da bu görüşlere hayret ettiler; Enerji Bakanı Hilmi Güler’den hiç böyle bir tavır görmemişlerdi.

Yazıktır; irili ufaklı 5-6 işadamı 1.5 milyar dolarlık rüzgár enerjisi ile ilgili yatırım yapmak üzere lisans aldı; ancak bu konudaki yasa tam Meclis’ten çıkacakken birtakım güçler tarafından durduruldu.

Yenilenebilir enerjiye neden hayır dendiğinin mantığını anlamak mümkün değildir.

Atatürk’ün Nutuk’u 77 yıl sonra okunuyor

AYVACIK’ın Bademli Köyü’nde sonbahar, zeytin toplamanın en yoğun olduğu günler. Köyün kadınları, gençleri dün zeytin toplamaya bir gün ara verdiler. Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi’nin bu taş evlerle bezeli güzel köyünün kadınları, ilköğretim çağı çocukları ve yaşlıları, Atatürk’ün 77 yıl önce Halk Fırkası 2. Kurultayı’nda okumaya başladığı ‘Nutuk’u dinlemek için zeytin toplamaya ara vermişlerdi.

Atatürk’ün bir haftada tamamladığı, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyetin kuruluşunun tüm aşamalarını anlattığı Nutuk’u (Söylev) Bademli Köyü’nden yetişme Prof. Mesut Önen okumaya başladı dün...

Prof. Önen, 1927 yılında Nutuk’un, Atatürk tarafından okunmasından 2,5 ay sonra doğduğunu belirterek, ‘Galiba bu yüzden Türkiye’nin artık güzel bir yer olduğunu düşündüm ve dünyaya geldim’ dedi ve Nutuk’un 19 Mayıs günü Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla başlayan ‘Manzara-i Umumiye’ bölümünü okudu..

Köylüler ilgi ile dinlediler Atatürk’ün anlatımlarını... Nutuk okumasına, yazar Hıfzı Topuz, Galatasaray Üniversitesi Dekanı Prof. Özden Cankaya ve aynı ünversitenin öğretim görevlisi Füsun Özbilgen, Marmara Üniversitesi’nden Cüneyt Akalın da katıldı. Hıfzı Topuz, Atatürk’e ilişkin anılarını da anlattı. Nutuk’un gençliğe hitabe bölümünü ise köyün 11 yaşındaki öğrencisi Erya Ünsal okudu.

Assos ve Çevresi Kültür ve Sanat Vakfı’nce organize edilen etkinlikle, Türkiye’de ilk kez yeniden Nutuk okuma etkinliği başlatılmış oldu. Nutuk okuma, 6 yıl süresince her yıl aynı tarihlerde Bademli Köyü’nde sürecek. Assos Vakfı Başkanı Ali Akdamar ve başkan yardımcısı Yeşim Akbulut, Bademli Köyü Kültür Merkezi’nde gençlere ve öğrencilere cam, çömlek, dikiş, özgün baskı eğitimi veriyor ve köyün gençlerine kendilerini geliştirme olanağı sağlıyorlar.

GÜNÜN SÖZÜ

‘Almanya’daki Hıristiyan Birlik Partililerinin, Türkiye’ye yönelik imza kampanyasını geri çekmeleri, Almanya’daki güçlü Türk lobisinin zaferidir.’

(Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Şahin)
Yazarın Tüm Yazıları