Cenevre, maç ve ’Çılgın Türkler’

ÇEVRESİYLE birlikte 450 bin nüfuslu bir kentin 30 bin kişilik stadyumunda yapılacak uluslararası bir futbol karşılaşması öncesinde iki ülkenin taraftarları ne yapabilir?

Hele bu yer en zengin, en yeşil ve en huzurlu İsviçre; daha doğrusu onun 2. büyük kenti Cenevre ise...

Maçtan çok kenti anlatmak isteriz.

’Seçkin’ ve ’kalite’ unsurlarını hemen hissediyorsunuz.

Birleşmiş Milletler’in en ağırlıklı kurumlarının (UNICEF, Kızılhaç, UNESCO, İLO gibi) merkezlerinin bulunduğu Cenevre, hafta sonu farklı bir coşkuyu yaşıyordu.

Alplerden beslenen ve 180 km. uzunluğundaki Leman Gölü pırıl pırıl...

Müthiş bir güzellik katıyor Cenevre’ye, fıskiyesi 145 metre su fışkırtıyor.

Yanında da aynı yükseklikte irice bir ’siyah-beyaz’ futbol topu duruyor.

Bu topun ’askıda’ durması için 400 bin dolar harcama yapılmış. Park, bahçe ve müzelerini anlatmaya kalkılırsa yer yetmez.

3 BİN TÜRK; 30 BİN PORTEKİZLİ

Molard Meydanı’
ndan Mont Blanc Köprüsü’ne kadar uzanan yollar, adeta Türklerin işgaline uğramıştı önceki gün.

Avrupa’
dan ve (toplam 8 uçakla) İstanbul’dan gelen gelen binlerce Türk (yaklaşık 15 bin) ile bu sayıya yakın (12 bin) Çek’lerin slogan ve borazan gürültüsünden bir tek memnun olmayan Cenevreliler olsa gerek... ’Çılgın Türkler’, sponsorların verdikleri formalarıyla caddeleri ’gelincik tarlası’na büründürmüşlerdi... Cenevre’de 30 bin Portekizli, 3 bin de Türk yaşıyor.

Avrupa’nın dışındaki ülke (Mısır, Pakistan gibi) vatandaşları ise bir ’mazlum’ olarak bizi destekliyorlardı.

Şık saat ve mücevherat mağazalarının vitrindekiler onları hiç ilgilendirmiyordu.

İyi ki Türkler, Portekizliler ve Afrikalar var Avrupa’da...

Eğer, bu göçmenler olmasa imiş bu yerler ’ölü kent’ görünümüne bürüneceklermiş.

Zenginlik, yeşil ve huzur heyecanı yitiriyor galiba.

Bu tür kentler büyük organizasyonların heyecanını kaldıramıyorlar; ’zayıf’ ve ’eksik’ kalıyorlar.

Türklerin olduğu yerde ise coşku bitmiyor.

Maçtan sonra kavgasız gürültüsüz keyifli bir şekilde otelimize dönerken, İstanbul’dan arayan bir dostumuz, "Yahu bizim Sarıyer’de yüksel kalibreli silahlardan mermi sıkılıyor, orada sıkan oluyor mu?" diyordu.

'ÜNLÜ TÜRKLER’

Ünlü Swiss-Metropol Oteli’nin önündeyken Türk bayrakları ile süslü 10’a yakın cipten oluşan bir konvoy geçiyor; bunlar Cenevre’de yaşayan zengin Türklermiş...

Türkiye’den göç etmiş olan Musevi vatandaşlarımızın sayısı da hayli yüksekmiş.

Ünlü Coloni semtinde oturuyorlarmış.

Otelin önünde, Sabah-ATV’nin sahibi Ahmet Çalık ve arkadaşlarını biraz sonra stadyuma götürecek bir Türk söyledi bunları bize.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci ve İSKİ Genel Müdürü Mevlut Vural ile Mehmet Ağar da Türkiye-Çek maçı için Cenevre’ye gelmişlerdi. (Başbakan’ın damadı Serhat Albayrak ise Portekiz maçını izlemiş.)

'FATİH TERİM ŞANSI’ BU...
Haberin Devamı

FATİH Terim, dünkü basın toplantısında iddialı değerlendirmeler yaptı.

Keşke maçı izleyen Türklerin ilk yarıda hakkında ne düşündüğünü bir sorsaydı?

Bizler ilk yarıda kábustan da öte bir şey geçirdik.

Neredeyse stattan ayrılacaktık.

Çaresiz ve moralsiz takımımıza karşı...

Türkiye’
nin şansı, Tuncay’ın hakeme bayrak götürmesiyle açıldı...

Türkiye’nin hep bir koruyucusu var.

Volkan kırmızı kart gördükten sonra kaleye geçen Tuncay, penaltı atışlarında ne yapardı acaba?

UEFA’nın, Almanya-Hırvatistan maçına ait şiddet görüntülerinin hiçbirine bültenlerinde yer vermemesi birçok gazeteci ve yayıncı tarafından eleştiriliyor. Bu uygulama ’UEFA sansürü’ olarak tanımlanıyor.

VOLKAN’ın, Çek santrforu Koller’i iterek düşürmesi (bunu liglerde GS’li Lincoln’e de yapmıştı) canlı yayında kısacık yer aldı.

UEFA’nın bu sansürü ’futbolu korumak’ adına yaptırdığı belirtiliyor.

Volkan’ın bu tepkisi yaşadığı psikolojiye bağlanıyor.

Fatih Terim’in bu konuda Volkan’a psikolojik tedavi verdirttiğini anlattılar stadyumda, yaptığı tavırdan sonra...

Şu gerçek ki, psikolojileri bozulan futbolcuların başında kaleciler geliyor.

MAÇ öncesi Coca Cola Türkiye Genel Müdürü Ahmet Burak’a, Prag’dan bir grup Çek’linin kendi formalarını vererek Türk bayrağı almaları ilginçti.

DÜN sabah Cenevre’den ayrılırken gördüğümüz Tribün De Geneve Gazetesi, "İsviçre, başı dik veda etti" derken, İsviçreli ekibin kupada attığı tüm gollerin mimarının Hakan Yakın olduğunu vurguluyordu.

"Türklerin Cenevre’de büyük bir iş becerdiğini" manşetten veren aynı gazete, "Türkiye, 2000 yılındaki gibi finallere son 15 dakikada kaldı" diye anımsatıyordu.

Türkiye için bunun ’eşsiz bir zafer’ olduğunu belirtiyor ve "Terim hızlı bir şekilde üç futbolcusunu değiştirerek kalitesini gösterdi" diye yazıyordu.

Haberin Devamı

HİZMET SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARININ ’PAZAR’ EYLEMİ

MOLARD Meydanı’ndan bir de eylem vardı.

Hizmet sektöründe (satış, garson ve temizlik) çalışan yüzlerce satış elemanı, 15 Haziran günü "Dükkánların pazar günü açık olması kararını" protesto ediyorlardı.

Son zamanlarda birçok işyeri sahibi, Avrupa Futbol Şampiyonası gibi etkinliklerde pazar günleri de işyerlerini açmak istiyor...

Aralık ayında da iki pazar günü tatil olması gerekirken patronların çalışma zorunluluğunu getirmek istemeleri bu tepkiyi daha da artırmış.

Öğrenci gibi çalışanlar, "Ücretlerinin düşük olması, çalışma saatlerinin uzunluğu ve kadınlarda ayrımcılık uygulanması"na karşı çıkıyorlar.

Bu eylemciler arasında döner sektöründe çalışan Türkler de bulunuyor.

Bir yıl içinde üç pazar günü tatil haklarının elinden alınmasına karşı gençlerin gösterdiği tepki ve toplumsal duyarlılık karşısında, bizdeki çalışma koşullarının ağırlığını, iş güvenliğinin yetersizliğini anımsadığımızda hayret ettik.

Eylemcilerin beğenmedikleri ücret; aylık olarak erkeklerde 5400 İsviçre Frangı (1 frank 1.1 YTL) ve kadınlarda da verilen 4113 frank...

Haberin Devamı

ABARTILI-TEHLİKELİ ASKERİ EĞİTİM YASAK

TÜRKİYE’de pek duyulmayan bir ’askerlik’ haberi İsviçre’de gündem olmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz perşembe günü Cander Nehri’nde askeri eğitim çalışması sırasında beş asker ölmüş.

Buna sebep olan Yüzbaşı Yves M. tehlikeli olduğu kadar abartılı eğitim yaptırmakla suçlanıyor.

Zaten kendi de marjinal bir komutanmış.

135 askerin tehlikeye sürüklenmesi üzerine Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaparak askeri eğitimle doğrudan ilişkisi olmayan tehlikeli ve abartılı eğitimlerin yasak olduğunu hatırlatmış....

Bu konuda işgüzarlık yapan komutanların kulakları çekilmiş.

Yazarın Tüm Yazıları