PARTİLER, belediye başkan adaylarını belirlerken adayları neden yarıştırmıyorlar.
Bu bir demokrasi suçu mudur?
Aday belirleme yönteminde eskileri mumla aratan bir yöntem uyguluyor partilerimiz.
AKP'nin, kuruluş aşamasındaki açıklamalarının aksine, muhalefet istenmediği için büyük kongresine tek liste ile gidildiğini örnek gösteriyor AKP'li bir okurumuz.
Hiçbir tartışma yapılmadan parti içi disiplin içerisinde genel başkana sonsuz ‘‘itaatkar’’ bir kadro oluşturulmak istendiğini belirtiyor.
Şöyle konuşuyor:
‘‘Milletvekilleri Erdoğan ve Gül tarafından belirlenmişti. Bu nedenle bir sonraki seçimi düşündükleri için kuvvetleri hadım edilmiştir. Şimdi de filmin son perdesi sahneye konmaktadır.’’
Aynı durum CHP için de söz konusu... Atamaya karşı çıkan bazı adaylar, önseçim olmazsa adaylığa soyunmayacaklarını bildiriyorlar.
Bu durumda doğal olarak adaylar, genel başkan tarafından belirlenecektir. Bunu bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan da açıkladı.
Bunun sonucunda ne olacak?
Yine sonsuz itaatkár kadrolar belirlenecek. Kazanan her bir belediye başkanı, arkasında teşkilat kuvveti olmayacağından genel başkanın esiri olacak.
Siyasi partiler ‘‘padişahlıkla’’ yönetilecekse Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu duruma bir müdahalesi olmayacak mıdır? Bu uygulama parti tüzüklerine ve Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı bir durum değil midir?
AKP'li okurumuz, il ve ilçe başkanlarının aday olamayacağı yönündeki karara da tepki gösteriyor:
‘‘Adında adalet sözcüğü yer alan bir parti, kendi teşkilat kademelerindekilerin adaylığında adaletsizlik yapamaz. Demokrasi yarışı açık olmalıdır. Hatta bazı bölgelerde önseçim yapılmalıdır. Milletvekili seçimlerinde yapılan 'göstermelik' örgüt yoklaması değil.’’
SSK'yı tanıyamadım
TELEFON eden bir okurumuz ‘‘Size bir teşekkür iletmek istiyorum’’ diyor:
‘‘SSK İstanbul Bölge Müdürlüğü'nün Unkapanı'ndaki binasına bir sorunumuzu öğrenmek için gitmeye korkardık. Uzun kuyruklar, bulunamayan dosyalar, olmayan asansör... Geçenlerde gene yolum düştü, şaşırdım. Binanın dış cephesi ve içerisi yenilenmiş, gerçek bir ISO standartına uygun hale getirilmiş. Bekleme odaları oluşturulmuş, rehberlik hizmetleri sunulmaya başlanmış. Sorununuz olduğunda ilgili memur, sizi karşınıza alıp oturtuyor ve her sorunuza güzelce yanıt veriyor. Kuyruklar tarihe karışmış. Bu nedenle hizmeti ön plana alan SSK İstanbul Bölge Müdürü Çetin Zorlu'ya SSK'lılar adına teşekkür etmek gerekmiyor mu?’’
Biliyor musunuz?
BÜYÜKÇEKME, Kıraç beldesinde CHP'den aralarında Muharrem Özdemir, Duran Keleş ve Tuncer Dağ'ın da bulunduğu 23'e yakın aday adayının çıktığını, Belediye Başkanı, ANAP'lı Sonnur Yalnızoğlu'nun da CHP'den aday olmak üzere bu partiye geçmek için temaslar yürüttüğünü... Yine Yakuplu beldesi'nin ANAP'lı Belediye Başkanı Cemal Kahraman'ın CHP'ye geçeceğini... SHP İstanbul İl Sekreteri Ali Akbudak'ın Beylikdüzü (Kavaklı) Belediye Başkanlığına soyunduğunu... Silivri'nin Çanta beldesinde iki kardeşin; Belediye Başkanı DYP'li Saffet Sert ile ANAP'tan AKP'ye geçen Tahir Sert'in başkanlık için çekişeceğini; Sert'lerin karşısına da CHP'den Emekli Hava Albayı Ali İşçi'nin çıkacağını...
Devletin bilgisi olmadan gizli mal depolanamaz
MERSİN Serbest Bölge Kullanıcıları Derneği (MESBAK) Yönetim Kurulu Başkanı İdris İnanoğlu ve Genel Sekreter Tuncer Kurşun, 31.12.2003 tarihinde yer alan ‘‘Serbest bölgede çok tehlikeli ve patlayıcı zehirli kimyevi maddelerin gizli bir şekilde bulundurulduğu’’ biçimindeki bir grup okur iddiası için şu açıklamayı yapıyorlar:
‘‘Serbest Bölge'de yapılan tanklar, Serbest Bölge Müdürlüğü'nün (SBM) inşaat ruhsatı ile yapılıp daha sonra ruhsata bağlanmış, SBM ve devletin diğer birimleri tarafından sürekli gözetim ve denetim altında bulunan yerlerdir. Dolayısı ile depolarda devletin bilgisi olmadan gizli bir malın depolanması mümkün değildir.
Mersin SB'deki depolarda kesinlikle akaryakıt ve hekzon bulunmamaktadır. Kaldı ki Serbest Bölge'de gerekli tedbiri aldıktan sonra akaryakıt ve hekzon depolamak yasak değildir. Bu depolarda bulunan emtialar SBM'nin bilgisi ve 18.6.2001/2 sayılı SBM genelgesi kapsamına girmeyen emtialardır.
Şu anda Mersin SB'de bulunan emtialar: Motor yağı (Base Oil) 271019990019, Asitlik Hidrokarbon 290110900019, Fenol 290711001000, Alkol 220720009011, Kostik Soda 281512000000.
SB'de faaliyet gösteren tanklarda çalışanlar ile ilgili olarak şu ana kadar herhangi bir zehirlenme ve zehirlenme belirtisi olmamıştır, herhangi bir sağlık kuruluşuna müracaat da olmamıştır. Bu konu ile ilgili her türlü tedbir ilgili firmalar tarafından eksiksiz olarak yerine getirilmektedir.
6.6.2003'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği'nin 18. maddesi gereğince ‘ÇED gerekli değildir' kararı serbest bölgede faaliyet gösteren bütün firmalara verilmiştir.’’
Ersoy’la gurur duyduk
ADIYAMAN Ticaret Odası Başkanı Sayın Zafer Ersoy'un Adıyaman AKP milletvekili Av. Hüsrev Kutlu'ya köşenizde verdiği anlamlı, fikir yüklü yanıtını alkışlıyoruz.
Biz Adıyamanlı değiliz, ancak bir Adıyamanlı kadar Sayın Ersoy'la gurur duyduk. Bu millet, içten ve dıştan gelen her türlü tehlikeleri, işte böyle tüm bölgelerimizdeki kendi çıkarını düşünmeyen vatanseverlerin işbirliği ile yok etmiştir, yok edecektir.
Bugün laik Türkiye Cumhuriyeti'nde her vatandaş, dinini özgürce yaşamaktadır. Sorunumuz bu değildir. Sorunumuz, nüfusumuzun çoğunluğunu oluşturan tüm gençlerimizin iyi yetiştirilmeleri, çağdaş eğitilmeleri, meslek sahibi olarak üretici olmaları ve bilime katkıda bulunmalarının sağlanmasıdır.
Bu da Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu ve TBMM'nin bizi temsil eden milletvekillerinin aldığı kararlarla mümkün olacaktır. O yol, Atatürk'ün -hepsi güzel olan- fotoğraflarıyla uğraşma değil; dünyanın örnek gösterdiği yapıcı, ilerici, düşüncelerini anlamak ve uygulamaktır.
Milletimizin en büyük güvencesi de ordusudur. Onun için ordumuz ile Atatürk bütünleşmiştir. Bu bütünlük; çağdaşlıktır, ilericiliktir, milli birlik ve beraberliktir. Atatürk ve ordu sevgisi milletimizin içine işlemiştir. Onun için bu ülke 'şeyhler, dervişler' ülkesi olarak anılmayacaktır.
Sayın Zafer Ersoy'un şahsında tüm Adıyamanlı vatandaşlarımıza ve size saygılarımızı sunarız.
Meral ve M. Orhan ÖZKOÇAK
Niye araştırılmıyor?
10 yıl içinde 885 bin adet tarihi eserin kaybolduğu yazılmıştır. Bu eserler müzelerdeydi. Envanterden kayıtları silinmesinin esas sebepleri araştırılmalı ve bir an önce mutlaka soruşturmalar açılmalıdır.
Prof. Mustafa SELÇUK
MESAJ PANOSU
AKP milletvekili ve Beyoğlu eski Belediye Başkanı Nusret Bayraktar'ın, Orgeneral Aytaç Yalman'a ‘‘Genelkurmay'ın cenaze namazına yaklaşımını doğru bulmuyorum’’ dediğini hatırlatan Üsküdar'dan bir okurumuz ‘‘Biz de kendisinin Üsküdar Oğuzhan Camisi yakınında, oğlu Ahmet Bayraktar'ın üzerindeki kaçak villasını ve ‘‘Bu kadar kaçak inşaat yapılıyor, benimki niye göze batıyor?’’ demesini doğru bulmuyoruz’’ diyor.
KAMUOYUNDA bisikletli savcı olarak bilinen İsmet Tuncer önceden ilan ettiği Develi Adliyesi'nin önündeki oturma eylemine 7 Ocak'ta başlayacak.
4. yılını bitiren dava 9 Ocak'ta Develi (Kayseri) Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Tuncer, Türkiye'nin her tarafından savunmasını üstlenmek üzere avukatların desteğini bekliyor. (0532-724 72 81)
DİYARBAKIR'dan bir öğretmenden: İş Bankası'nda 30.12.2003'te 2 milyon 850 bin lira param vardı. 3.1.2004'te baktığımda sıfırlanmış. Miktar az amma velakin canım sıkıldı. Bu param niçin çekildi?
SÖZLEŞMELİ sağlık personeli sınavından 54.683 puan almama rağmen atanamadım. Daha düşük puanla aynı yeri tercih eden arkadaşlarımın atanmış olması biraz haksızlık değil midir? Bize 5 tercih hakkı verildi. Bunun dışında başka yere atanmak istiyor musunuz, denildi. Evet dememize rağmen atanmadık. Neden mağdur olduk?