Bunu unutmayın

MUSEVİ sinagoglarını ve İngiltere'nin kurumlarını hedef alan ancak asıl olarak Müslüman vatandaşlarımızı etkileyen terör saldırısı bizleri derinden etkilemiş ve üzmüştür.

Bununla birlikte bu saldırıdan sonra bazı noktaları dikkatle izlemek gerekir. Başta hahambaşı olmak üzere Musevi kökenli vatandaşlarımız dış dünyaya mükemmel yanıtlar vermişlerdir. Bu ülkenin kendi vatanları olduğunu özellikle vurgulamışlar ve bu ülkede birçok ülkeden daha mutlu ve huzurlu olduklarını söylemişlerdir.

Bununla birlikte bazı konuların tartışılması gerekmektedir. Birincisi ‘‘biz bu insanlara 500 sene kucak açtık’’ sözü incitici bir kelimedir ve kullanılmaması gerekmektedir. Evet biz bu insanlara kucak açtık ama bu insanların bize yaptıkları katkılar en az bizim onlara yaptığımız kadar büyüktür.

Ticaretten sanata, bilime bu insanlar bize destek olmuşlar ve kalkınmamızda önemli roller oynamışlardır.

II. Dünya Savaşı öncesinde Atatürk tarafından ülkemize davet edilen profesörler, ülkemizde modern bilimin temellerini atmışlar ve bugün geldiğimiz noktada önemli rol oynamışlardır.

Arap dindaşlarımızın aksine yurtdışında yaşayan oldukça eğitimli ve lobi gücüne sahip olan bu insanlar, bizlerin kötü imajını düzeltmekte ve ekonomik yardım almamızda önemli roller oynamışlardır. Üzülerek gördüğüm bir nokta da, bu insanlarımızın sayısının giderek azalmasıdır.

Öte yandan saldırı sonrasında İsrail'in bu insanlara sahip çıkma olayına saygı duymakla beraber bana göre onur kırıcı bir durumdur. İsrail'in bu insanlara, korkmayın, en kötü durumda gelebileceğiniz bir yer var mesajı vermesi yanlıştır. Oysa bunlar bizim vatandaşlarımızdır. Onların bu ülkeden gitmesi bizim kaybımız, İsrail'in ise zenginliği olacaktır.

Osmanlı'yı Osmanlı yapan güç bugün Amerika'yı Amerika yapan felsefeydi. Hoşgörü temelinde, değişik etnik ve dini gruplardan insanların birlikte ortak bir amaçla birleşmesiydi. Örneğin Rum kökenlilerin İstanbul'u terk etmesiyle bu şehrin renklerinin solduğu herkesçe kabul edilmektedir. Hoşgörüyü koruyabildiğimiz ölçüde diğer ülkelerden farklı olabiliriz.

Müslümanlık hoşgörü dinidir ve yaşam hakkı sadece ve sadece yüce Tanrı'ya aittir. Yaptığı terörü 'cihat' amaçlı yapıyorum diyene de elbette hem biz hem de yabancılar 'İslami terör' adını verecektir. Bu nedenle bu durumu içime sindiremiyorum diyenler, bu sitemlerini; İslamiyet'i insanları taşlamak olarak gören; insanların kolunu, ayağını kesen; kadını ikinci plana iten; başörtüsünü siyaset olarak kullanan; 20. yy'da 10. yy'ı yaşamak isteyen ve Müslümanlığı kirletenlere söymelidirler.

Asıl biz Müslümanlığı böyle yorumlamayı içimize sindiremiyoruz.

Dr. H. G.

TERÖR TEPKİLERİ

Arap ülkelerine vize koymalıyız

ALIŞAGELDİĞİMİZ ‘‘Hain Avrupa, bize taraflı gözle bakıyor’’
sloganlarını atmaktansa dönüp kendimizi sorgulamalıyız. Gazetelerde okuyoruz ne kadar terörist varsa bir şekilde Türkiye'ye gelmiş ve birtakım ilişkilerde bulunmuştur. Bugüne kadar Afganistan, Bosna Hersek ve Çeçenistan'a gidenleri, 'bizim' teröristlerimiz kategorisine sokup desteklemedik mi?

Bizim kabul etmekte zorluk çektiğimiz bu gerçek Avrupa'dan çok yalın olarak görülmektedir ve gereği yapılmaktadır.

Peki neden? Arap ülkelerinden gelenlere en ufak bir kısıtlama veya vize yoktur Türkiye'de... Bir Türk, İngiltere'ye gitmek için neler yapıyorsa bir Arap da ancak belli şartlar uyuyor ise ülkemize girmelidir. Tabii sınırlarımızda sıkı kontrol etmemiz lazımdır. Yoksa İstanbul sokaklarında kamyon kovalayarak bu işi halletmemiz mümkün değildir.

Dr. Ali MÜFTÜOĞLU

Alman gözüyle

GÜNDE 14 milyon satan Bild'in (20.11.2003) 1. sayfasındaki fotoğraflı haberin başlığı ‘‘Alman milli takımını Türk polisi dövdü’’ şeklindeydi.

Ve dahası var... İşte bazı futbolcuların anlattıkları: ‘‘Soyunma kabinine giderken polisler ellerindeki koruganları (Schutzschild) yukarı kaldırıp bizi koruyormuş gibi yapıp alttan bacaklarımıza tekmeyle vurdular. Başımıza çakmak ve cep telefonları yağdı. Milli marşımızı devamlı ıslıkladılar. Türklerin yaptıkları yanlarına kalmamalı...’’

Nitekim olaylar başlayınca DSF (Deutsche Sport Fernsehen) yayını kesti. Almanların olası bir galeyanından çekindiler herhalde. İşte spikerin söyledikleri: ‘‘Türklerin bu yaptıkları muhakkak cezasız kalmamalı. UEFA'ya başvurup şikáyetimizi iletmeliyiz.’’

Evet işin içyüzü böyle. Terör merör hikáye!

Şevki UYANIK

Betzdorf-ALMANYA


Sportif değil siyasi karar

UEFA'
nın kararı siyasi bir karardır ve en ufak bir sportif amacı yoktur.

22.11.2001 tarihinde Kabil'de Inter Continental Oteli'ne bombalı saldırı düzenlenmesine rağmen ertesi gün Afganistan-Özbekistan 2002 Dünya Futbol Şampiyonası eleme maçı oynanmasına FIFA izin vermiştir. Yine İspanya'da, İtalya'da, İrlanda'da terör olayları olurken niçin UEFA bu ülkelerdeki maçların tarafsız sahalarda oynanmasına yönelik karar verme cesaretini gösterememiştir? Şahsiyetsiz dış politikasından dolayı AKP hükümetini ve Başbakan'ı protesto ediyoruz.

Yaşar CANBOLAT-İSTANBUL

Küme düşme

TÜRKİYE'
nin küme düşmesi yönetimdeki hükümete endekslidir. 'Minareler süngü, kubbeler miğfer' diye meydanlarda nutuk veren siyasetçiler, Hizbullah'a özel af çıkardıktan sonra hálá bu saldırıları İslam'a mal etmek yanlıştır, diyorsa küme düşme devam edecektir.

Yücel Soğuksu

Mesaj Panosu

LÜTFEN
bir ülkenin 10 gün bayram yapmasının önüne geçin, bu mantıklı mıdır? Düşünün bir ülke 9 gün dünyadan izole oluyor. 'Deliye her gün bayram' mantığından ne zaman kurtulacağız?

GS ve BJK yöneticilerine 'İngiliz siyaseti'ne alet olmamaları için bir önerim vardı: Niçin bu kirli siyasete karşılık kulüplerimiz KKTC sınırları içinde bir stadyumu aday göstermediler!

Halil YAVUZ

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Kardeş dost olmayabilir ama dost her zaman kardeştir.’’

(Benjamin Franklin)
Yazarın Tüm Yazıları