"MERKEZ Bankası, Ziraat, Halk ve Vakıfbank İstanbul’a taşınacak. Bu konuda kararımızı verdik."
Başbakan Erdoğan’ın bu sözlerinin anlamı "Kimseyi dinlemeyiz, Merkez Bankası’nı babalar gibi taşırız!"dır.
Burada Erdoğan doğru söylemektedir. Başbakan ve AKP iktidarı kararları almakta, Çankaya’da noter onayına sunmakta ve uygulamaktadır. Başbakan, ABD’nin başkanı Bush’u 9 kez ziyaret etmekte, danışmakta, icazet almakta ancak TBMM’nin çatısı altındaki muhalefet partilerine, ülkesinin aydınlarına, halkına veya bu konudaki değerli pek çok kişiye danışmak gereğini bile duymamaktadır.
Zaten kimseye danışma gereği duymadıklarını, o eşsiz üslûbu ve vücut diliyle de kamuoyuna açıklamaktadır.
Seçimlerden önce meydanlarda gürleyen (!) muhalefet partileri CHP ve MHP ise yaptıkları cılız muhalefet neticesinde, T.C.Merkez Bankası’nın İstanbul’a kimseye danışılmadan ve cebren taşınmasına ádeta göz yummaktadırlar.
Batı ülkelerinde Merkez Bankaları ülke başkentlerinde bulunmaktadır. Türkiye’de de Merkez Bankası Başkent Ankara’dadır.
Bu durum Ankara’nın içinin boşaltılmasına ve bir süre sonra da ATO Başkanı Sinan Aygün’ün dediği gibi ’bir deri bir kemik’ kalmasına sebep olacaktır. Tıpkı başkent olmadan önce Anadolu bozkırının ortasındaki eski Ankara gibi...
AKP iktidarının Merkez Bankası’nı ve diğer kamu bankalarını İstanbul’a taşıma kararı ve dayatması
acaba Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasının amacı, Başbakan’ın dediği gibi İstanbul’un ekonominin merkezi olması mı yoksa payitahtın yani Osmanlı İmparatorluğu’nun merkezi olması mıdır?
Amaç, Büyük Önder Atatürk’ün o eşsiz politik ve stratejik dehasıyla, yerinde ve isabetli bir karar vererek bağımsız bir ulusun başkenti yaptığı Ankara’yı ekonomik olarak çökertip, yok etmek midir?
Acaba Merkez Bankası’ndan sonra atılacak adım payitahtın başkenti İstanbul’un Atatürk Türkiyesi’nin başkenti olarak ilan edilmesi midir?
AB’nin ’Kemalizm’i terk edin sizi içimize alalım’ talimatı doğrultusunda hareket ederek Atatürk’ü unutturmak, izlerini silmek midir?
"Biz yaptık oldu!" zihniyetinin ülkenin geleceğini nerelere taşıyacağı konusunda endişelerimiz vardır.
Başbakan, Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınmasını "ülkenin geleceğine, ekonomik geleceğine bağlı adımlar" olarak nitelendirmektedir.
Ülkenin geleceğine bağlı adımlar olduğu doğrudur ancak hangi geleceğine?
Tülay HERGÜNLÜ
9 saat trafik ekibi bekledim
BALGAT, Yüksel Sitesi girişinde yokuştan inen bir aracın (Site yönetiminin her ne hikmetse tuzlama yapmamasından dolayı) buzda kayıp arabama vurmasıyla (3.1.2008/08.15) hasarlı bir trafik kazası geçirdim. Tam o sırada sitenin önündeki Ziyabey Caddesi’nden geçen bir trafik ekibi, girişi kapattığımızdan araçlarımızı çekmemizi istedi. Bir kroki çizip bunu gelecek olan kaza ekibine vermemizi istedi. O andan itibaren ortalama her yarım saatte bir 155’e kaza olduğunu bildirmemize rağmen gelen giden olmadı. Bu arada arabamı hareket ettiremediğim için arabamın aküsü de bitti. Dokuz saat bekledikten sonra caddeden geçen bir trafik ekibini adeta önüne atlayarak durdurdum. Bir de baktım ki sabahki krokiyi çizen ekip... Hala kimsenin gelmediğini ve benim artık soğuktan konuşacak halimin olmadığını görünce acıyıp kendileri rapor tuttular. Yani sabah yapmaları gereken şeyi 9 saat gecikmeyle yaptılar. Tamam o gün hava karlıydı, yüzlerce kaza oldu ama, bu benim soğukta 9 saat beklememe (trafik ekibini durdurmasam belki de sabaha kadar gelmeyeceklerdi), nerdeyse donmama, tüm gün işime gidememe sebep teşkil etmez. 4 milyonluk Ankara’da bu kadar kaza olması gayet normal. Normal olmayan; yeterli olmayan kaza rapor ekipleriyle, gördüğü kazayı yolu açtıktan sonra, 5 dakika fazla kalıp rapor tutmayan devriye ekiplerinde..
Mehmet Uğur YILMAZ
Tarihi dokunun yok edilişi
ANKARA’da lüks tarikat mahalleleri yaratmanın mimarı Melih Gökçek’in bu uğraşılarını hepimiz bilmekteyiz. Ve elbette, Pakistan türü bir yapılaşmaya gidişin, temel taşlarının atıldığını da gözlemlemekteyiz.
Bu konuda hem kendisi, hem arkası güçlü olan Melih Gökçek’e hesap soracak durumda değiliz. Zaten öyle olsaydı, kirli su ve öldürücü egzos kirliliği konusunda 4 milyon Ankaralı gıkını çıkarırdı.
Yalnız Melih Gökçek, Ankara’nın tarihi dokusunu linç etme sevdasından vazgeçsin. Tamam biz insanlara hava ve su konusunda saygısı olmayabilir ama hiç olmazsa tarihe saygı göstersin.
Son projesi, Ankara Gar’ının önünü alt geçit- üst geçit yapmakmış... Oysa bu bölge Ankara’nın en güzide, en sakin yeridir. Öyle fazla bir trafik kesmekeşi de yoktur.
Zaten tren yolculuğunu sevmeyen halkımız, bu bölgede pek fazla yığınak yapmamaktadır.
Bu nedenle, bu güzide cumhuriyet eserinin önünü, yanını deşerek buraya da değnekçi, dolmuşçu, otogar taksicisi curcunasının yerleştirilmesine karşıyız.
Bırakalım bu bölge, sakin yolculuklarını yapmak isteyen insanlarımıza kalsın.
Ankaralı garına sahip çıkmalı.
Y.B.
GÜNÜN SÖZÜ
"Kimse kargayı kendi tarlasına konmadan, kovmayı akıl etmez."