Bu millet hiçbirinize hakkını helal etmiyor

AVRUPA Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci yine dertli; "Ramazan ayını huzur içinde kutlayamıyoruz" diyor.

Haberin Devamı

Yeşil sermaye mağdurları "Deniz Feneri kadar bizi soyan dinci holdingleri de unutmayın. Esas soygun bizde" diyor

Sık sık sorunları anlatmak için arar; biz de ’yeşil sermaye’ mağdurlarının çektiklerini aktarırız köşemizde. Almanya’ya çalışmaya gitmiş olan gurbetçilerin 30-40 yıllık birikimlerini, ’İslami holding’ adı altında çalan hortumcular ellerini kollarını sallayarak gezer, iktidarın nimetlerinden yararlanırken, geride çekilen acı tabloyu kim görüyor?

Hiç kimse!

AKP’li bakanlar, Almanya’ya sık sık giderken bugün çok resmi gezilerin dışında Türkler arasına adımını atamıyorlar.

Çünkü ’kefenci amca’ Hanefi Doğan hemen karşılarına çıkıp siyasetçilere intizar ediyor; ’bizi kandırdınız, lanet olsun’ diye...

Muhammet Demirci de "Yaşadıklarınızı duyurmaya çalışıyoruz ama kulakları tıkalı; utanmıyorlar artık" diyerek ağır konuşuyor:

"İnsanlıktan zerre kadar nasiplenmiş kim varsa elbetteki duymadık diyemeyeceklerdir. Bizim dernek olarak görevimiz budur ve bunu başardığımıza eminiz. Hatta bunu, Başbakan Tayyip Beyin bizleri Avrupa’nın gözü önünde korumalarına dövdürtmesine rağmen yaptık. Peki o zaman neden? Neden, tüm yönleriyle ispatlanmış, üstelik 30-40 milyar dolar gibi çağımızın en büyük soygunu karşısında kimse gereğini, daha doğrusu görevini yapmıyor?

- Her ne kadar Sayın Başbakanın "Bu şirketler bir zulmü icra etmişlerdir" demesine rağmen, bu şirketlerle olan bağını, pek çok nedenin yanında, bizleri dövdürtmesi ile de kanıtlamıştır.

- Peki sizler, sayın baylar; Deniz Baykal, Devlet Bahçeli, Zeki Sezer, Mehmet Ağar, Erkan Mumcu, Muhsin Yazıcıoğlu... Ve siz sayın Köksal Toptan... Bu memleketin yönetimine talip olan insanlar olarak, bizzat kendi ağzınızla, bu işin sonuna kadar takipçisi olacağınıza dair, ’çünkü biz sizleri gayet iyi anlıyor ve dolandırıcılığı biliyoruz, elbetteki ’hesap soracağız’ demediniz mi?’ Peki nerde kaldı sözleriniz?

EN BÜYÜK ’DİNCİ’ SOYGUN

- Ya Türk yargısı? Elbette ki mutlaka adaletin tecelli etmesini arzu ediyor ve hep Türk yargısı hesap soracaktır, diyoruz. Bu inançla da tam nerdeyse 7-8 yıl önce 270 gurbetçiyi dolandıran ancak, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın arkadaşı olduğunu söyleyen Halil Demirkaya 8 yıldan beri, her türlü delil ve kanıt olmasına rağmen neden halen cezası verilmiyor ya da verilemiyor diye de sormadan edemiyoruz. Şurada zaman aşımına çok az bir süre kaldı, diğer şirketlerde durum aynı. Acaba bu Cumhuriyet tarihinin en büyük soygunu, birileri tarafından hasıraltı mı edilmek isteniyor? Gurbetçinin, 30-40 milyar dolar parası alın teri, çocuklarının rızkı zaman aşımı bahanesiyle, üzerine yatılmak mı isteniyor?

Buradan herkese bir daha sesleniyor, herkesi göreve davet ediyoruz. Tüm siyasiler, durdurun şu zamanaşımı mefhumunu, göz göre göre yapılan şu soyguna son verin, verdiğiniz sözleri yerine getirin ki halkın gözünde palavra atan siyasiler imajından kurtulun! Yoksa ki nasıl ’temiz toplum’a kavuşacağız."

Yimpaş, Kombassan ve Demirkaya davaları ne oluyor; ne zaman?

Bekleyiniz.

Biliyor musunuz

CHP Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Hüseyin Sağ’ın, Kiler grubunca İstanbul Levent’te yapılmakta olan ve ortakları arasında AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in de bulunduğu ’Sapphire’ (57 katlı, Türkiye’nin en yüksek yapısı olacak) gökdelenine, 10 emsal imar durumunun hangi şartlarda verildiğini, yoksa bu iznin Hong Kong Belediyesi’nce mi verildiğini sorduğunu... BAYKAL’ın, Başbakan Erdoğan’a önceki gün "Mehmet Gürhan’ı tanıyor musunuz?" diye sorduğu haberinde Erdoğan’la birlikte gözüken fotoğrafında bulunan 3. kişinin Zaman gazetesi Almanya muhabirliğinde, Avrupa Milli Görüş Teşkilatları Genel Başkanlığını yapmış Ali Yüksel’in basın danışmanlığında bulunan ve son olarak da Hadımköy Belediye Başkanı Dr. Ali Osman Çolak’ın danışmanı olan Mehmet Koçak’ın son gelişmelerden sonra görevinden istifa ettiğini...

GÜNÜN SÖZÜ

(25 yıl öncesınden tescili tarafıma aittir.)

"Tarih tekerrürden ibaret değildir, amma velakin, tekerrür tarihi bir olgudur."

(Bugünkü gezegensel kaos içinde kendini kaybedenlerimize) H. ARGUN

Ramazan’da Hıristiyan yargısı, Müslüman Türk’ten hesap soruyor

CHP Meclis Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile MKYK üyesi Ali Kılıç’a telefonda "Duruşmada neler oluyor?" diye soruyoruz. Kılıç, 4. duruşmayı anlatıyor:

"Almanya’ya geldiğimizde sanık Mehmet Gürhan’ın bugünkü (dünkü) duruşmada ’Ben Tayyip Erdoğan’a para vermedim’ diyeceğini öğrendik. Nitekim Gürhan’ın Alman avukatı duruşmada Başbakan’ı aklayan bir konuşma yaptı. Avukat, bunu 2. kez tekrarlayınca mahkeme başkanı Dr. Müller "Sen Tayyip Erdoğan’ın avukatı mısın?" diye çıkıştı. Bu sözleri zapta geçirildi.

HAYALİ İHRACAT!.. Mali Polis’ten bilirkişi Alexander Böhm’ün "Bu duruşmanın siyasi ve inanç boyutu tespit edilmiş bulunmaktadır" derken, ilişkileri ’Weiss’, ’beyaz’, ’Ak’ sözcükleri üzerinden yorumlayan cümleleri arasında ironi de vardı. Mehmet Gürhan üzerinden Türkiye’ye aktarılan paraları, ’kara para’ olarak nitelendirdi. Bunlar yanyana konulduğunda bir anlamda ’hayali ihracat’ olgusu ile karşılaşılıyor. Yani Türkiye’ye fakir-fukara için gönderilen paralar karşılığında alınanların (çay, şeker, giysi vs. gibi) faturaların miktarı o kadar yüksekti ki hakim de şaşırdı. Bunları kaç TIR’la, hangi personelle taşıdınız, hangi depoya koydunuz diye sordu. Bunlar ispatlanmış değil tabii...

ŞAŞIRTAN ERTELEME... En ilginci, bilirkişi iddianameyi okurken ’şimdi siyasi ilişkileri ve para trafiğini’ anlatacağım dediğinde hakim, 5 dakika ara verdi. Aradan sonra ’duruşma pazartesiye ertelenmiştir’ dedi ve duruşma 2 saat erken bitti. Söylentilere göre hakimlerden birinin mazereti varmış; ama bunun pek doğru olduğuna kimse inanmadı; evet ne olmuştu?

VAKIFBANK MÜDÜRÜ TÜRKİYE’DE... Vakıfbank Frankfurt ve Viyana’dan 53 havaleyle 8.8 milyon Euro çekilmiş; peki banka şüphelenip neden savcılığa sormamış! Söylesinler, Frankfurt Vakıfbank şubesi müdürü, iddianame ortaya çıkınca neden görevden alınıp Türkiye’ye kaçırıldı! Almanlar sorgulayabilir diye mi korkuldu? Deniz Feneri ’100 yılın iyilik hareketi’ diye reklam yapıyor; Kemal Kılıçdaroğlu ise buna ’Yüzyılın soygunu’ diyor. Bunlar ’Deniz Feneri’ değil ’Okyanus Feneri’ymiş. Müslümanları dolandıran bir hırsızlık çetesi, Hıristiyan inancına sahip Alman adalet mensuplarınca yargılanıyor; hem de Ramazan ayında. Ne kadar acı. Halbuki müslüman Türk adaletinin bunların çoktan yakasına yapışması gerekmiyor muydu?

Yazarın Tüm Yazıları