GÜMRÜKLERDEKİ başıbozukluktan olsa gerek kaçakçılık almış başını gidiyor. Önceki gün büyük bir motorin kaçakçılığı daha ortaya çıkartıldı. Hükümet üyeleri bile kaçakçılığın boyutunun yılda 2.5 milyar doları bulduğunu açıklamak zorunda kaldı. Nitekim iktidar, sorunu parlamentoya taşıdı ve Akaryakıt Kaçakçılığını Araştırma Komisyonu kurdu.
Çok geç kalmış bir araştırma! Ne yazık ki hálá ‘götürülmeye’ devam ediyor.
AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler’in başkanlığındaki komisyon iki haftadır çalışıyor; bu konuyla ilgili bazı bürokratlar, bu arada BOTAŞ yetkilileri de dinleniyor.
Komisyon, çalışmaları sırasında ‘önemli’ bir ismi dinleyecek:
Bu kişi Bağımsız Mardin Milletvekili Süleyman Bölünmez...
Mardin’de çevresine ‘para’ gücüyle etkili olan ve kendisini parlamentoya atarak ‘dokunulmazlık’ zırhını elde eden Bölünmez, komisyonda bakalım neler anlatacak?
Bölünmez, 3 Kasım seçimlerinden önce Sadettin Tantan’ın başlattığı mazot kaçakçılığına ilişkin ‘Fırtına Operasyonu’nun ‘başaktörü’ olarak kabul ediliyordu.
Bir ihbar üzerine Emniyet Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi ekiplerinin Antalya Emniyet Müdürlüğü ile birlikte Ray Denizlik şirketini takibe aldığı sırada, yabancı bandıralı gemiler için ithal edilen akaryakıtın sahte belgelerle iç piyasaya sürüldüğünün anlaşılması üzerine operasyon genişletilmiş, çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Kaçakçılığın maddi boyutunun 100 trilyonu bulduğu açıklanmıştı. Aramalarda yabancı bayraklı gemilerin adları elde edilmişti.
MECLİS SPONSORU
Gözaltına alınanlarla birlikte cezaevine gönderilen sanıklardan 1956 Mardin doğumlu Süleyman Bölünmez 7 ay hapis yattıktan sonra tahliye edilmiş; üç dört ay sonraki seçimlerde de ‘bağımsız’ milletvekili seçilmişti. O dönemde 21 trilyon vergi borcu olduğu gazetelerde yazılmıştı.
Sahibi olduğu M-Oil, Mardinspor ile TBMM’nin birçok etkinliğinde de sponsor olmuştu geçmişte... Antalya’da yatarken Bölünmez’in çok sevdiği ‘Kayseri mantısını’ getiren hanım arkadaşının savcılıktan izinsiz görüşme yapması sonucunda, ‘rüşvet’ten tutuklanmasına yol açmıştı. Bu arada bazı gümrük görevlileri de gözaltına alınmıştı.
Bölünmez’in Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava dosyası, milletvekili seçildiğinde kazandığı ‘dokunulmazlık’ nedeniyle dondurulmuştu.
KAÇAKÇILIĞA DEVAM MI?
Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu’nun 3.3.2004 tarihli bir raporu ile Bölünmez’in milletvekili olduktan sonra da ‘akaryakıt kaçakçılığını’ sürdürdüğü ortaya çıktı. Raporda, Bölünmez Petrol’ün gümrüğü ödenerek millileştirilmiş yakıtın yerine uluslararası sularda bir başka gemiden alınan kaçak yakıtın sokulması yöntemiyle çalıştığı belirtildi. Milliyet’ten Nedim Şener, bu olayı belgeleriyle yazdı.
TBMM Akaryakıt Yolsuzluğunu Araştırma Komisyonu’nun bilgisine başvurma kararı aldığı Bölünmez’in doğal olarak ilginç sorularla karşılaşacağı bekleniyor. Bu arada tekstil ihracatıyla ilgili olarak bir bakanın 5 milyon dolar rüşvet aldığını geçenlerde STAR TV’de isim vermeden anlatan emekli Gümrük Başmüfettişi Necati Can’ın da komisyonda dinleneceği bildiriliyor. Can’ın, kaçakçılıklara karşı büyük mücadeleler veren İzmir Gümrük Muhafaza Başmüdürü rahmetli Mehmet Yıldırım’ın, meçhul bir trafik kazasında nasıl öldüğünü anlatması da bekleniyor.
TEKEL’E ‘MAL’ SATMIŞ
Bölünmez, Tekel’in akaryakıt ihalesini de alan bir petrolcü... 2003’te Tekel’in Türkiye genelinde tüm birimlerinin akaryakıt ve fuel-oil ihalesini önce bir firma kazanıyor. Ancak ihale onaylanmadan, ‘bir bahane’ ile (muhammen bedel 20 trilyon değil de 18.5 trilyon olacakmış) iptal ediliyor. Bu arada daha önce ihalede adı geçmeyen Süleyman Bölünmez’in ‘M-Oil’ firması ihaleye katılarak ‘en düşük’ teklifle işi alıyor. 2004’te ise Tekel yönetimi, nedense bir yıl sonraki ihaleyi ‘birimler’ bazında yapma kararı almış.
Mardin Milletvekili Bölünmez, ihaleyi yapan Tekel’in Genel Müdürü Sezai Ensari’nin hemşerisi.
Bölünmez’i bugün ‘sakıncalı’ bulan partiler, kendisini ‘transfer’ etmeye cesaret edemiyor.
Zavallı Önal
YÜCE Divan’da Hüsamettin Özkan’la ‘usulsüzlük’ten yargılanan DSP hükümetinin Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal’ın ‘Karım öğretmen, kirada oturuyorum, 1991 model Tofaş marka bir arabam var’ demesi karşısında vicdanlarımız sızladı.
Böyle bir bakana ancak ‘beceriksiz!’ denilebilir. Bunun gibi benzer görevlerde bulunanlara bakarsak, maşallah hepsi saltanat içinde; yedikleri içtikleri yanlarına kár kalmış; villaları, son model arabaları, yurtdışında okuyan çocukları, danışman şirketleri de cabası.
Önal’ın ekonomik politikalarını eleştirebilirsiniz, hatta kullanılmış olabilir diyebilirsiniz ancak kendisine ‘hırsız’ diyemezsiniz. Hele bunların gerçek olanları dışarıda gezerken saygın sayılıyorlarsa...
Bu nasıl adalet!
M.B.-İSTANBUL
Medyaya çağrı
TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti, tüm gazetecilere çağrıda bulunuyor:
TCK; yazılı, görsel ve elektronik basına hapis cezaları getiren bir çok hükmü içinde barındırıyor. Söz konusu hükümler; Kopenhag kriterleri, AİHM kararları ve içtihatları, Basın Kanunu ve birey özgürlüklerini esas aldığını iddia eden TCK’nın yeni anlayışı ile çelişiyor. Yeni TCK bu haliyle, demokrasinin omurgasını oluşturan halkın haber alma hakkına yönelik ciddi ve kaygı verici bir kısıtlamadır. Yeni TCK; içerdiği ağır hapis cezaları ve demokratik değil otoriter devlet anlayışını sürdüren yapısıyla, basın suçlarına yönelik cezaları yarı yarıya artırıcı hükümleriyle, mesleğimizi olanaksız hale getiriyor.
Biz gazeteciler; basın ve ifade özgürlüklerini tehdit eden hükümlerin değiştirilmesini talep ediyoruz.’
Başkaldırı
BAZI sapkınların davranışlarını büyük bir üzüntüyle izliyorum. Devlete ve bayrağa saygı ve itaat hepimizin tartışılmaz görevidir.
Her bireyin, saygı gösterisi olan el öpme için tercihini, eli kanlı bir ailenin sözde vatandaşları arasından seçmesi, hoşgörüye karşı bir başkaldırıdır. Bugün devletine ve bayrağına sahip çıkmayanların gelecekte yaşanacak olumsuzlukların kaynağı olacaklarına inanıyorum.
Daha önce görev yapmaktan büyük onur duyduğum TBMM’nin şu andaki sayın üyelerinden, bildikleri yabancı dili Kürtçe olarak açıklayan ve Kürt kökenli olduklarını ilan eden sayın üyelerden, yaşanan bu talihsiz olaylar karşısında görüş ve davranışlarını açıkça ortaya koymalarını bekliyorum.
Yılmaz HASTÜRK- 17.dönem İstanbul Milletvekili
GÜNÜN SÖZÜ
‘Her bireyin, saygı gösterisi olan el öpme için tercihini, eli kanlı bir ailenin sözde vatandaşları arasından seçmesi, hoşgörüye karşı bir başkaldırıdır.’
(17.dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk)
MESAJ PANOSU
ODTÜ Vişnelik Salonu’nda cumartesi 14.00’teki söyleşinin konusu ‘Türkiye’nin Büyük Orta Doğu Projesi içindeki yeri, koşulları ve diğer alternatifleri’. Konuşmacı; Prof. Anıl Çeçen.