Paylaş
1950 yazında 25 Haziran günü Kuzey Kore, Güney Kore’ye saldırdı. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri, BM Örgütü’ne savaşı başlatan Kuzey Kore’nin cezalandırılması için çağrıda bulundu.
Kore’de savaş kısa sürede BM savaşı haline geldi. Savaşın devamı boyunca Güney Kore ordusuna destek ve takviyede bulunmak üzere Türkiye dahil BM’ye üye 18 Batılı ülkenin silahlı kuvvetlerinden Kore’ye birlikler gönderildi.
Kore savaşı başlangıcından bir ay evvel Türkiye’de iktidar olan Demokrat Parti hükümeti Yalova’da yaptığı bir toplantı sonunda 25 Temmuz 1950’de Kore’ye 4.500 kişilik bir tugayın gönderilmesine karar verdi. (Meclis kararı olmadan...)
Türkiye, ABD’den sonra Kore’ye kara kuvvetleri gönderen ilk devlet oldu. Hatırlatmak gerekir ki 2. Dünya Savaşı sonrası Sovyetler Birliği’nin lideri
Stalin, doğu sınırlarımızda Kars-Ardahan ve Boğazlar’da hak iddia ediyordu. Bu durum karşısında Batılı ülkeler Türkiye’ye çok dost canlısı davranmıyor ve yeni kurulan Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) almıyorlardı. Savaşa ilk girenlerden olmamıza rağmen ancak 2 yıl sonra NATO’ya girebildik. 29 Kasım 1950’de Kore’ye sevk edilen Türk tugayı, Kunuri Savaşı başta olmak üzere ilerleyen evrelerde birçok savaşta bulundu. 1951’in 22 Nisan’ı 23 Nisan’a bağlayan gece 23.30 sularında Üsteğmen Mehmet Gönenç telsizle yaralı olarak yattığı yerden topçu taburuna şu mesajı geçti:
“Dört tarafımız kuşatıldı. Şehidimiz çok. Telsizcimiz de şehit oldu. Koordinatları veriyorum. Topçu bataryalarını buraya yönlendirin.”
“Fakat bu sizin şu anda bulundunuz yer!” diyebildi topçu irtibat subayı Refik Soykut.
Aldığı yanıtsa oldukça ilginçti:
“Evet, doğru, biz düşmana esir olmak istemiyoruz. Bizi onlara teslim etmeyin. Vasiyetimiz şu, bizleri kendi ateşimizle şehit edin!”
Bu konuşmalar topçu taburunda Tabur Komutanı Yarbay Kurtay, Binbaşı Ahsen Soya, Lemi Eralp, Yüzbaşı Alaaddin Haydaroğlu tarafından dinlenmekteydi.
Komuta heyeti şaşkındı. Ne yapacaklardı? Kısa sürede karar verildi. Vasiyet yerine getirilecekti. Bütün toplar ateşlendi. Toplar gürlemiyor adeta hıçkırıyordu. O geceki muharebede, 5 subay, 3 astsubay ve 58 er şehit düştü. 35 yaralı ve 105 kayıp olmak üzere 206 personel zayi olmuştu.
Üsteğmen Mehmet Gönenç ile birlikte 5 er de şehitler arasındaydı.
Şimdi memleketi Bandırma’da kendi adını taşıyan lisede anısı yaşatılmaktadır. Bu yazım bir yayın kuruluşunda yayınlandı. Birkaç gün sonra çalıştığım muayenehanenin kapısı çalındı. İçeri giren yaşlı, hayli ciddi ve dik duran bir beyefendiydi. Elinde yazımın bulunduğu gazete vardı.
“Bu yazıyı siz mi yazdınız?” diye sordu. “Evet” cevabını verdim. “Yazımda bir yanlış mı var?” diye sordum.
“Eksik var” dedi hüzünle, “Ben o yok olan 9. Bölük’ün komutanvekiliydim. Kıdemli üsteğmen rütbesindeydim. O gece benim Japonya’ya tayinim çıktı. Ben arkadaşlarım gibi şehit olamadım.”
Onlar, bizlerin her zaman ve her konuda güvendiğimiz ordumuzun askerleriydiler.
Ruhları şad olsun.
Prof. Dr. Cengiz KUDAY
GÜNÜN SÖZÜ
“Zarafet insanı karşı konulamaz yapar.”
(Goethe)
Mesaj Panosu
BİR okurumuz ulus923.com’u okuyun diyor: “CHP’de neler oluyor. CHP niçin muhalefette bile kan kaybediyor. Hangi CHP’li vekillerin odalarında Demirel’in fotoğrafı asılı. Neden CHP’li belediye başkanları peş peşe kazan kaldırıyor. Ne olacak bu solun hali! Yeni CHP’de neler değişmeli, neler aynı kalmalı. Sol adam olur mu?”
2B’ye ilk tepki
“ADIM Necati Karamolla, Fatsa’da (Ordu) ticaret yapıyorum ve aynı zamanda fındık müstahsiliyim. Meclis’ten geçen cuma günkü 2B ile ilgili haberinizi okudum.
Senelerdir 2B’nin kanunlaşmasın bekliyordum.
Daha önce 1962 yılı Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla tescilen tapusunu aldığımız dedelerimizden kalma arazinin daha sonraki yıllarda Orman Kadastro İşletmesi tarafından hakkımızda açılan dava sonucunda tapulu yerimizin 8 dönümlük (işlenmiş ve fındık bahçesi olarak terbiye edilmiş, orman vasfı olmayan arazi) kısmı elimizden alınarak ormana dahil edildi.
Bu çıkan yeni 2B kanunuyla geçmişte tapulu yerimiz olan araziyi (içi fındık bahçesi olan ve atalarımızdan beri zirai işlemleri tarafımızdan yapılan ve zilliyeti bana ait olan arazi) devlet bize şimdi parayla yeniden satmak istiyor. 2B kanunu ilk taslak halinde konuşulmaya başlandığında, eski tapusu olanların bu haklarının ücretsiz olarak iade edileceği söyleniyordu. Şimdi okuduğum haberinizde bununla ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Bu yapılan haksızlık değil midir? Benim konumumda olan binlerce vatandaş bulunmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu haksızlığa müdahale ederek bu yanlışlığı düzelteceğini umuyorum.”
Necati KARAMOLLA
Paylaş