Bu ’balyoz’ halka hiç yabancı deÄŸil

17Ağustos depreminden sonra Meclis Araştırma Komisyonu’nun kurduğu Deprem Komisyonu üyesiydi Hasan Suna...

Haberin Devamı

DSP Yalova Milletvekili idi; DSP-MHP ve ANAP hükümetinin oluşturduğu komisyonda mimar olarak görev yapıyordu. Komisyonda Atilla Mutman da vardı. Depremdeki ’lüks’ konutların neden çöktüğünü gayet iyi biliyordu. Özellikle Yalova’nın ’Elmalık’ semtindeki konutların yıkımı ihmal, özensizlik ve hırsızlık nedeniyle olmuştu. O kadar da can gitmişti.

Neyse... Olan bir şey olmadı; ihmali olanlar cezasını görmedi.

2003 yılı... AKP yedi ay önce iktidara gelmiş. Burada sözü, DSP Genel Saymanı Hasan Suna’ya bırakıyoruz.

"1.5.2003, Bingöl 6.4 büyüklüğünde depremle sarsılmıştı. Çok büyük bir deprem olmamasına karşın can ve mal kaybı fazla olmuştu. Ölenler arasında askerlerimiz de vardı.

DSP Genel Merkezi’nin verdiği görevle üç kişilik heyet olarak deprem bölgesinde inceleme, araştırma yapmış ve bu çalışmayı rapora dökerek kamuoyu ile paylaşmıştık.

Haberin Devamı

Depremin ilk günlerinde halk valiliğe yürümüş, bu da bölücü örgüte mal edilmişti. Olayların çıkış gerekçesi; ilk günlerde gelen deprem yardımlarının AKP’li milletvekili tarafından yakınlarına ve yandaşlarına dağıtılması söylentileri idi."

O Ä°SÄ°M BERDÄ°BEK MÄ°

- Yoksa bu isim Fevzi Berdibek mi? Hani ismi balyozdan başka ’Barbi operasyonunda’ adı geçen ve çapkınlıkları için gazetecilere ’Ben bekar adamım, kurcalama" diyen, DYP Bingöl İl Başkanıyken Çiller’e methiyeler düzen ve milletvekillerine 2.5 ton bal dağıtan AKP milletvekili...

- Evet... İlk o zaman duymuştum Fevzi Berdibek adını... Sonra yıkılan ve hasar görmüş binaları inceledik. Bayındırlık Bakanlığı’nın ihale ettiği tüm okullar ağır hasarlı ya da yıkılmıştı. Bunların başında Bingöl Lisesi geliyordu. Oysa Bingöl Lisesi 2001 yılında inşaatı bitirilmiş, yeni bir bina idi. Büyük olasılıkla kesin kabulü bile yapılmamıştı. Bu binanın yüklenicisi Bingöl Milletvekili Berdibek’ti... Berdibek, o günlerde "Binayı yıkıp yeniden yapacağım" diye söz verdi.

- Sözünde durdu mu?

- Hayır, durmadı, binayı yıkıp yeniden yapmadı. Bina güçlendirilmek üzere devlet parası ile ihale edildi. İşte bu Fevzi Berdibek’in, bizim bildiğimiz ilk BALYOZ’udur. Söz verdiği halde yıkıp, yeniden yapmadığı okula güçlendirme yapıldı. Güçlendirme ihalesini Sayın Fevzi Berdibek’in yeğeni Nihat Berdibek aldı. İhale bedeli tam 1 trilyon 200 milyar TL... Binayı çürük yap, hasar oluşunca "Yıkıp yeniden yapacağım" diye söz ver, sözünü yerine getirmediğin gibi ihaleyi de yeğenin alsın...

Haberin Devamı

Bu da devlet hazinesine indirilen ikinci BALYOZ’dur. Başbakan’ın zırhlı aracının ön camında patlayan balyoz, bu iki balyoz yanında çekiç kalır, çekiç...

Sayın Berdibek o meşhur balyozu dilediği yerde dilediği şekilde saklama özgürlüğüne sahiptir elbette. Ama en az onun özgürlüğü kadar Türk halkının da özgürlüğü olduğunu unutmamalıdır.

Halk, her gün başına inen balyozları unutmuyor, saklıyor; bir gün kullanmak üzere...

BAYINDIRLIK KAPATILSIN

- Peki okul ihalelerini kim yapmalı?

- Bizim hükümetimizde (Ecevit) Milli Eğitim Bakanı olan Hikmet Uluğbay, okul ihalelerini anahtar teslimi olarak bakanlığına yaptırıyordu. Özel denetim firmaları da denetliyordu.

Haberin Devamı

Ancak Bayındırlık Bakanlığı ile sürtüşme yaşanıyordu, onlar biz yapalım diyorlardı. Milli Eğitim’in yaptırdığı okullarda depremde hiç hasar yoktu. Bu nedenle hálá bu görüşümde ısrar ederim; Bayındırlık Bakanlığı’nın görevleri yeniden tarif edilmelidir; hatta kapatılmalıdır.

Berdibek’in yaptığı inşaatın sonucu ortada.

Şamar oğlanına döndük

KAZAKİSTAN’daki olaylara gösterdiğiniz ilgiye bir okur olarak teşekkür ederim.

Böyle büyük bir olayın medyada yeterince yer bulmadığına inanıyorum. Bence bu olay manÅŸet olmalıydı. Ä°ddialar çok ciddi, onlarca Türk’ün kayıp ya da öldüğü söyleniyor. Bu olayın üzerine gidilmelidir. Türk işçilerin Orta Asya, Kafkasya ve Sibirya’da saldırıya uÄŸradığını hatta öldürüldüğünü çok küçük haber olarak gazetelerde okuyorduk. Ama bu sefer olay çok büyük. Ãœzülerek görüyorum ki Türk hükümeti her zamanki gibi sessiz. Her yerde ÅŸamar oÄŸlanına döndük, Türklük yerlerde sürünüyor. Ãœlkemiz ve vatandaÅŸları her yerde saldırıya uÄŸruyor. Ne oldu? BaÅŸbakan, yağıp gürlüyordu Fransa’ya karşı? Her zamanki gibi arkası gelmedi. Yapacakları vardı hani! Yeter artık aptal yerine konduÄŸumuz. Lütfen Kazakistan olayının üstüne gidiniz. Â

Haberin Devamı

Mehmet Akkülah

mehmetakkulah@yahoo.com

Astana’ya dikkat

KAZAKİSTAN yazınız için çok teşekkür ederiz. Başkent Astana’da 19 aydır yaşıyorum. Rixos Otel’in açılışına önbüro müdürü olarak geldim ve 17 ay çalıştıktan sonra ayrılıp burada kendi işimi kurdum. Kazakistan’da süregelen sorunlara her gün bir yenisi eklenmektedir. Dört gün önce Tengiz’de yaşanan olayların burada da yaşanması için bir kıvılcım yeterli olacaktır.

Maalesef Enka şirketi olayı yalanlamış ve abartı var diye açıklamada bulunmuştur. Enka şirketi de milyon dolarlık işi kaybetmekten korkmuştur. Buradaki sorunlar sizlerin de bahsettiği gibi ekonomik-etnik ve kışkırtılma sonucu meydana gelmektedir.

Haberin Devamı

Lütfen yazılarınızla Kazakistan’ı duyurmaya çalışınız. Bizim hükümet neden uyanmaz ve buralara yönelmez, sahip çıkmaz? İnanılmaz büyük bir pazar olan Kazakistan neden dikkatimizi çekmemektedir?

Kazakistan’ın ve Kazak halkının da bizleri sevmemesi için geçerli nedenleri bulunmaktadır. Zamanında bizlere kucak açan kurtarıcı gözüyle bakan bu halk nasıl oldu da 14 yıl içinde bizlere düşman kesildi? Bunların temeli araştırılmalı hükümetimiz tarafından bu ülke için bir komisyon kurulmalı ve ilişkilerin yeniden yapılandırılması için çaba sarf edilmelidir. Mustafa ÇELİK

BeleÅŸ Ä°stanbul

GAZETEDE yer alan "İstanbullular, Ramazan Bayramı'nda İETT, raylı sistemler ve şehir hattı vapurlarından ücretsiz olarak yararlanacak" haberi üzerine bayramın bir eziyete, bir curcunaya dönüşeceği az çok tahmin edilebilirdi. 'Beleş ulaşım' AKP'nin yeni bir modeliydi, buna son olarak deniz ulaşımı da dahil edilmişti. Bedava kitap, kömür, erzak ve para vs. dağıtımıyla yaratılan 'besleme sınıf'a son bayram hediyesi...

Seçimlere daha 13 ay var; 'seçmen'ler daha neler nasiplenecek?

Bayramlarda insanları rencide eden, onursuzlaştıran, dini siyasete alet eden bir anlayıştı bu.

Yoksul insanları 'kollayayım' derken, İstanbul'un canına okuyan bir yönetim.

İstanbul varoşları, iktidar partisince 'oy deposu' sayılıyordu.

Üsküdar'dan Eminönü'ne gitmek için 17.30'da binilen 'Anadolu Feneri' vapurunda yaşananlar beleş ulaşımın politik yönünü unutturup, kentin dış bölgelerinde yaşayanların İstanbul'u tamamen ele geçirdiğini çok net bir şekilde gösterdi dün.

İstanbulluların nefret ettiği bir gündü.

Saat 17.25 Üsküdar İskelesi... Eminönü'nden gelen vapur iskeleye yanaşıyor; hınca hınç dolu.

Bir 'insan' neden vapurdan indikten sonra koÅŸar?

Vapur boşaldı ve Eminönü'ne gidecek yolcular vapura binmeye başladı. Şarkı söyleyenler, "Lan Gülhane bi dünya manita kaynıyordur şimdi" diyenler, birbirlerine sulu şakalar yapanlar, kafasına diktiği su şişesini, içtiği sigaranın izmaritini denize atanlar.

Eminönü'ne giden yolcuların çoğu 'varoş tayfası'ndan oluşuyordu.

Yolcu salonunda arkadaşının dizine yatıp sigara içen, çıkan dumanı arkadaşının suratına üflerken "Ümraniye'den deniz gözükmüyo lan di mi" diyenler kimdir; İstanbul'un 'köylüleri' midir?

Can yeleğinin ne olduğu merak edip koltukların altlarını karıştıran bir ufaklığa annesi müdahale ederken, babası da "Yaaa bırak hanım bir şey olmaz alsın bir tane..." diye salık veriyordu.

Bunlar birşey mi? Vapurun arka kısmında 'sote' bir yer bulmuş iki genci gören bir yolcu "Bunlar esrar mı içiyor?" diye soruyor yanındaki arkadaşına. O da hiç aldırmıyor buna. Belki de başı belaya girsin istemiyor.

Niye aldırsın, dün sabah iki gencin 7 kişiyi öldürdüğünü okumuş gazetelerde.

Vapur iskeleye yanaşıyor yavaş yavaş.

Karşıdaki köprüde balık tutuyorlar; o kadar çoklar ki... Kafalarını dinlerken neler düşünüyorlar yaşam için...

İskele verilmeden atlayanlar, zıplayanlar, atlayıp-atlamamak arasında tereddüt edenler arasında inmeyi bekleyenler, yukarı kattan bir 'insan'ın iskeleye düştüğünü görüyorlar.

Evet... Bir yolcu, ikinci kattan iskeleye atlamıştı.

ATLADIM, NE OLMUÅž KÄ°..

İskeledeki güvenlik görevlisinin "Ne yapıyorsun, oradan atlanır mı" sorusuna "Yav ordaki herif bi şey olmaz dediy atladım ne olmuş ki..." diye cevap veren yolcunun pişkin sırıtmasına ne denilebilirdi?

Kadıköy İskelesi'ne yanaşan 'Emin Kul' vapurunun 'borda feneri'ni yerinden oynatmaya çalışan, kullanım dışı olan fakat bir süs olarak konulmuş nostaljik 'çan'ı delirmişçesine çalan 'varoş' çocuklarını eski Şehir Hatları mensupları görselerdi; kahrolurlardı.

T.SU-ÃœSKÃœDAR

Biliyor musunuz

YUNANİSTAN’da hafta sonu yapılan yerel seçimlerde Batı Trakya (İskeçe) Belediye Başkanlığı seçimine bağımsız adayla giren Türklerin belediye meclisinde ilk kez 4, Gümülcine’de de 4 üye kazandıklarını, valilik il seçimlerinde ise Rodop’da (Gümülcine) 10, İskeçe’de 7 üye sağladıklarını ayrıca 4 belediye başkanlığı ile 7 nahiyede belediye başkanlığının Türklere geçtiğini; Bulgaristan’daki cumhurbaşkanılğı seçiminde ise Türkiye’deki Bulgar vatandaşların %90’nın oy verdiği Cumhurbaşkanı Pırvanov’un %50 barajını aşamaması nedeniyle seçimlerin haftaya yapılacağını...

Ayrıntısını www.hurriyet.com.tr Yazarlar/Yalçın Bayer’de okuyunuz.

Yazarın Tüm Yazıları