Paylaş
Uzmanlar, beklenen Marmara depreminin gerçekleşmesi halinde bu kez Trakya’nın çok daha fazla etkileneceğini ifade etmekteler. Özellikle Tekirdağ ili genelinde (Çerkezköy-Çorlu-Muratlı hattında) sayıları 1850-2000 arasında olan sanayi tesislerinin yoğunluğu bu noktada dikkatle değerlendirilmelidir. İzmit ve civarında yaşananlardan ders alarak aynı hataların Trakya’da da yapılmaması için daha planlı hareket edilmesi gerekmektedir. Toplamda 2600 adet fabrika olan bölgemizde bunlar sanki hiç yokmuş gibi davranılarak hâlâ başta İstanbul olmak üzere birçok noktadan fabrikaları bölgemize yönlendirmekte olmaları büyük bir hatadır. Bu hatayı rant ilişkisi içinde olanlar düzeltmeyeceklerine göre halkımız ve devletimiz hâlâ neyi beklemektedir.
AŞIRI SU KULLANIMI
Örneğin, “Çorlu Havaalanı mevkisindeki köylerde su sorunu ne durumdadır?” diye sormak durumundayız. Bitmek tükenmek bilmeyen taleplerin daha iyi planlanması gerekmektedir. Örneğin bir demir fabrikası su ihtiyacını yeraltından temin ederken, köylerin kuyularını kurutmuş, hayvanlar için tankerle su taşınmıştır.
Aşırı su kullanımı nedeniyle yeraltındaki dönüşümler, olası bir deprem durumunda depremin etkilerini daha da artıracaktır. Bu nedenle, planlama daha da şart olmuştur. Özellikle de su kuyularına konan veya konacak olan ‘su sayaçları’nın titizlikle kontrolü yapılmalıdır. Suyun plansız kullanımı hem susuzluk tehlikesini hem de deprem riskini beraberinde getirmektedir.
Gelecekte sorun yaşanmaması için şimdiden gereğini yapmalıyız.
‘Geleceğine sahip çık Trakya!’
Hakan DEDEOĞLU
‘Piyangolu demokrasi’
7 HAZİRAN seçim sonuçlarıyla birlikte başlayan “Koalisyon mu olacak, yeniden seçim mi yapılacak?” tartışmaları ister istemez akıllara DP’nin meşhur eşya piyangosunu getirmektedir. Yoksa yeniden milletin sözüne itibar edilmeyen ve “Ne çıkarsa bahtımıza” türünden ‘piyangolu demokrasi’ devri mi başlamıştır?
(Not: DP’nin eşya piyangosunda (bkz. Akşam 19 Mayıs 1948) satılan biletler 1 liraydı ve Ankara, İstanbul, İzmir’de birer ev, otomobil, cip ve kamyonlar, biçerdöver ve birçok ziraat aletleri, at ve arabalar, kara ve deniz av malzemesi ve tüfekler, çadırlar, deniz motoru, kotra ve sandallar, muhtelif ev eşyaları; halılar, buzdolapları, sofra çay ve kahve takımları, bakır mutfak takımları, dikiş ve yazı makineleri, elbiselik kadın ve erkek kumaşları, altın kol saatleri, gümüş takımlar vs. verileceği vaat edilmekteydi.)
AKP’nin demokrasisine ne ad vermeli, hadi bulun bakalım.
BİLİYOR MUSUNUZ ?
- CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e, 2014 itibariyle 7.981 kadın engelli istihdamına karşın 28.184 erkek engelli istihdam edilmesi bilgisi üzerine, “Açık bir cinsiyet eşitsizliği oluşturmakta ve kadın engelli yurttaşlarımızın sosyal ve ekonomik hayata katılımlarında daha geri planda kalmalarına sebep olmaktadır. Kadın engelli istihdamının iyileştirilmesi için ayrı ve öncelikli bir tedbir alınması düşünülmekte midir?” diye sorduğunu...
Okullar geç açılmamalı
SANILIYOR Kİ ülkemde çocuklu tüm aileler bayram tatili yapar. İç turizm ve ekonomi olumlu etkilensin diye Okullar geç açılmalıymış! Zaten “Eğitim mi, boş ver” zihniyeti geleceğimizi karartacak boyutlarda...
‘Kaliteli çağdaş eğitim, geleceğe yatırım’ anlayışına sahip kararlı bir devlet politikası uygulanmasına acilen ihtiyaç var.
Nazan MOROĞLU
MESAJ PANOSU
- TÜRK aydınlanma tarihinin sembol isimlerinden şair Tevfik Fikret’in, ölümünün 100. yıldönümünde bugün 11.00’de Aşiyan’daki mezarında Galatasaraylılar Cemiyeti adına Prof. Dr. Tolga Yarman ve 95 devresinin
katılımıyla anılacağını...
Hacı Bektaş Veli’yi anarken
BÜYÜK düşünür Hacı Bektaş-ı Veli’yi 750.yılında anarken büyük veliye bugün daha çok ihtiyaç duyduğumuzu söyleyebiliriz. Anadolu’ya barışı, kardeşliği, tasavvufu, kültürü, medeniyeti, kadın erkek eşitliğini, evrensel değerleri getiren büyük bir ehlibeyt evladıdır. Hacı Bektaş-ı Veli ‘Bizim meclisimizin tarafı yoktur, insan ayrımı yapanlar melundur,’ deyimiyle insanları din, ırk, cinsiyet olarak ayıranları lanetlemiştir. İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır anlayışıyla cehaleti ve onları kullanan zalimleri, diktatörleri toplumun en büyük düşmanı olarak yorumlamıştır.
Hacı Bektaş-ı Veli kültürümüzün kaynağı olmuştur. Onun hümanist, evrensel değerler inancı ile tarih boyunca alimler, veliler, düşünürler, mutasavvıflar, şairler yetişmiştir. Avrupa’dan Asya’ya kadar medeniyet değerleri ve sevgi ile ehlibeytin ve doğru İslam anlayışının yayılmasında öncülük yapmıştır. Onun yüce felsefesine sahip olan insanlar bütün dünya insanlığı tarafından sevgi ve saygı ile karşılanmışlardır. Yaşadığımız bu çağda din adına mezhepçilik, ırkçılık, kadın düşmanlığı medeniyet ve demokrasi düşmanlığı, insan katliamlarını yapanlar çağın en büyük utancıdırlar. Bunları etkisizleştirmenin, bu karanlık güçlerin yeni nesilleri din adına zehirlemesini önlemenin tek yolu Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana, Yunuş Emrelere daha çok sarılmaktır. Yüce dinimizin pusulaları bu zatlar ve onlar gibi inanan mübareklerdir.
8 asır sonra Hacı Bektaş-ı Velinin aydınlık Anadolusunda kan, gözyaşı, mezhep ayrımcılığı, katliamlar yaşanmaktadır. Zalim dindarlar ve cahil dindarlar o büyük kültürü, o büyük meşaleyi yok etmek için kerbela’da Hz. Hüseyin’i katleden zihniyetle beraber hareket etmektedirler.
Türkiye de yaşanan iç savaşın durdurulması ırkçı ve mezhepçi politikaların bitmesi için herkese tarihi görev düşmektedir. Avrupa Birliğine girmemiz için gerekli tüm demokratik değişimlerin yapılması, evrensel değerler üzerinde insan hakları, eşit vatandaşlık, gerçek adaletin yerleşmesi şarttır. Taraf olan yalancı ve düzenbaz siyasi yöneticilerin mutlaka ayıklanması gereklidir. Onların yerine tüm insanları kardeş olarak gören dürüst siyasetçilerin yer alması ile huzura kavuşacağımıza inanıyoruz. Öncelikle bir siyasal kurtuluşa ihtiyacımız vardır.
Sonuç olarak, Yüce Pir Hacı Bektaş-ı Velinin ruhu şad olsun. Onun nefesi ve felsefesi bugünün ve geleceğin her zaman kurtuluş reçetesi olacaktır.
Fermani ALTUN-Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı
Hasan Ali Yücel klasikleri
öğrencilerle buluştu
İNSANA yatırımın en önemli unsuru hiç kuşkusuz yeni nesilleri bilim ve edebiyatla yetiştirmek ve onlara çağın gerektirdiği altyapıyı sağlamaktan geçmektedir. Orta Doğu ve Türkiye dışındaki Müslüman toplumların içinde bulundukları kaos temelde insani gelişmişliğe koydukları engelden kaynaklanmaktadır. Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet insanın önündeki bu engelleri kaldıran, insanın zihinsel ve eleştirel yetilerini geliştiren bir nitelik taşıdığı için bugün farklılığımızı koruyabilmekteyiz.
İşte Cumhuriyetin bize gösterdiği paradigma çerçevesinde bizde her kuşağa ama özellikle de çocuklarımıza yönelik çok ciddi projelere imza attık ve ilk olarak kitap serileri hazırladık.
Çocuklarımıza bilimi anlatan, onları bilimsel düşünceyle buluşturan hikâyeleri bir araya getirerek Bilim Hikâyeleri Serisini oluşturduk. Bu kitaplarımızı Çankaya’daki okulların yanı sıra farklı şehirlerden gelen talepler doğrultusunda da 6-8 yaş arası yaklaşık 100 bin çocuğa ulaştırdık.
Hasan Ali Yücel’i sadece Köy Enstitüleri ya da bakanlık yaptığı dönemdeki çalışmalarıyla değil aynı zamanda Dünya Klasiklerini insanlarımızla tanıştırmasıyla da halen alkışlamaktayız. Onun yolundan giderek Dünya Çocuk Klasiklerinden oluşan Tükenmez Kitaplar serisini hazırladık. Bu serinin kitaplarını da 8-12 yaş arası 50 bin çocuğa ulaştırdık. Biz bu kitapları sadece Çankaya’da dağıtmıyoruz. Bu kitaplarla birlikte, farklı kitapları, kırtasiye yardımını ülkemizin farklı kentlerindeki okullarımıza ulaştırıyoruz. Bitlis’in Adilcevaz İlçesi Mollafadıl Köyü İlkokulu, Mardin Mazıdağı İlçesi Kemerli Köyü Ortaokulu, Batman Beşiri İlçesi Hürriyet Ortaokulu, Yozgat Çekerek İlçesi Gökdere Köyü İlkokulu, Iğdır Aralık İlçesi Aralık Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi, Ardahan Merkez Tazeköy İlkokulu başta olmak üzere çok sayıda okulumuza destek sunduk.
Alper TAŞDELEN-Çankaya Belediye Başkanı
44 eski il başkanından CHP’ye ultimatom: Değişiklik olmazsa başarı gelmez
CHP seçilmiş İl Başkanları’ndan çağrı 17 Ağustos 2015 tarihinde Ankara Park Otel’de bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partisi’nin son olağan kongrelerinde seçilen ve halen kurultay delegesi olan il başkanları bir bildiri yayınladı. Bildiride örgütte değişiklik olmazsa başarı gelmeyeceği vurgulaması yapıldı.
41 il başkanının imzasıyla yayınlanan bildiri özetle şöyle:
Bizler, CHP’nin olağan kongrelerle seçilmiş son il başkanları ve aynı zamanda mevcut kurultay delegeleri olarak ülkemizin ve partimizin içinde bulunduğu durumla ilgili görüş ve düşüncelerimizi, tümüyle partimizin geleceği ve çıkarları adına ve tamamen yapıcı bir katkı sunma amacıyla parti tabanımız, örgütümüz, Genel Merkez yöneticilerimiz ve kamuoyuyla paylaşma kararı aldık.
Sağduyu sahibi herkesin gözlemlediği ve kabul ettiği üzere ülkemiz AKP iktidarı eliyle hızla sonu belirsiz bir maceraya ve daha açık bir deyişle bir felakete doğru sürüklenmektedir. On üç yıllık AKP iktidarında devletimizin “Kurucu Felsefe” ve anayasal sistem tarafından belirlenen tüm nitelikleri ortadan kaldırılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, yolsuzluklar ve hukuksuzluklar hayatın her alanına egemen olmuş, toplumsal barışımız bozulmuş, Cumhuriyet’in tüm kaleleri zapt edilmiş, geriye son bir kale, son bir umut kalmıştır. Bu son kale, bu son umut aynı zamanda Cumhuriyetimizi de kuran CHP’dir.
AKP iktidarını çok büyük ölçüde yıpratan koşullar altında gidilen 7 Haziran genel seçimlerine CHP iktidar hedefiyle girmiş, ancak çeşitli toplumsal kesimlerin ekonomik sorunlarına çözüm getirmeyi amaçlayan iyi niyetli seçim kampanyasına karşın, üstelik iktidar partisi 10 puan kaybetmişken, ana muhalefet partisi olarak bir önceki genel seçimlere kıyasla 1 puan kaybetmiş ve maalesef %25 civarında bir oy alabilmiştir.
Bu sonucun kuşkusuz birçok açıklaması olabilir ve tartışılabilir ancak hiçbir şekilde bir başarıdan söz edilemez. CHP son üç seçimde aldığı %25’ler civarındaki bir oy oranını yeterli bulacak ve başka partilerin başarısını kendi başarısı sayabilecek bir parti değildir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek ve ana hedefi iktidar olmaktır.
İçinden geçtiğimiz süreçte AKP yeniden tek başına iktidar olabilmek için halkın iradesini yok saymakta, ülkeyi kaosa sürüklemek pahasına erken bir seçime sürüklemektedir. O zaman sorulması gereken asıl soru erken seçime kadar geçecek 3 ay gibi kısa bir süre içinde CHP’nin bu oyunu bozacak oy sıçramasını nasıl gerçekleştirebileceği sorusudur. Aynı şeyleri yaparak farklı şeyler beklenemeyeceğine göre, 7 Haziran seçimlerinde test edilen, ancak %25 oy alabilen ve iktidar olabileceğine ilişkin psikolojik bir oy eşiğini geçemeyen bir partinin hiçbir şeyi değiştirmeden seçime girmesinin istenilen başarıyı getirmesi beklenemez.
Dolayısıyla CHP’nin en kısa zamanda kendisini halkın umudu haline getirecek bir silkinmeye ihtiyacı vardır. Bu partiye yürekten bağlı ve bu bağlılığı partinin her kademesindeki emekleriyle kanıtlamış parti emekçileri olarak bizlerin partinin bu sıçramayı başarabileceğine inancımız tamdır ve başarı için yapılması gerekenler bellidir.
CHP’nin tüm toplumsal kesimlere yönelik vaatlerine rağmen 7 Haziran seçimlerinde istenilen başarıyı yakalayamamasının temel nedeni topluma heyecan, umut ve özellikle güven verecek yönetim anlayışından yoksun olması, dolayısıyla yeterince inandırıcı olamamasıdır. Seçmen vaatleri çekici bulmuş ancak mevcut CHP yapılanmasının bu vaatleri gerçekleştirebileceğine maalesef inanmamıştır.
Türkiye’nin en yetkin ve en donanımlı insan kaynağı potansiyeline sahip partisi olan CHP bir türlü bu ortak aklı harekete geçirmemekte, bu potansiyeli yönetim kadrolarına taşımamakta, seçmeni heyecanlandırabilecek dürüst, güvenilir, yetişmiş kadrolarından yararlanmamakta, bunun yerine Sağ’dan oy alabilme adına sağ kadrolara yönelmektedir.
Özellikle son yerel ve genel seçim, Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı seçim süreçleri ve koalisyon görüşme süreci maalesef iyi yönetilememiştir.
Ülkemiz çok zor günlerden geçmektedir. Toplumsal huzur bozulmuş, yeniden kan akmaya başlamıştır. Bu sorunu ancak CHP çözebilir, barış ve kardeşliği ancak CHP sağlayabilir. Bu nedenle CHP’nin mutlaka iktidara gelmesi gerekir.
Toplumda geleceğe ilişkin bir umutsuzluğun egemen olduğu, partililerimiz ve tabanımızın hayal kırıklığı yaşadığı yadsınamayacak bir gerçektir. Bu yılgınlık ve umutsuzluğun mutlaka bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
Önümüzde ülkemizin kaderinin belirleneceği hayati bir erken seçim vardır. CHP bu seçime mutlaka yeni bir ruh, yeni bir heyecan, yeni bir rüzgâr ve yeni bir yapıyla girmelidir. Partiyi seçime götürecek Parti Meclisi ve MYK gibi partinin en üst organları partinin geleceğini her şeyin önünde tutacak, CHP’nin ruhunu ve özünü yansıtacak, partinin temel dinamiği olan örgütleri temsil edecek bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi’ni tüm ülkede ve halkımızda umut, heyecan ve güven yaratabilecek, örgütlerimizi motive edebilecek, partinin sol, sosyal demokrat, halkçı ve devrimci çizgisini öne çıkaracak, tümüyle yenilenmiş bir yönetim yapısına kavuşturmak için gerekli eylem ve uygulamaların acilen hayata geçirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır.
Paylaş