Paylaş
ATO Başkanı ise banka şubelerinin kurumlar vergisi mükellefi olduğunu iddia etmektedir. Ben bir bankacı olarak kurumlar vergisi mükellefi olmadığımızı biliyorum ve şube müdürü olarak tüccarın kayıtlı olduğu bir kuruma kayıtlı olmamın anlamsız olduğunu da biliyorum. Bizler memuruz tüccar değiliz. Banka şube müdürleri olarak ticaret yapmadığımız halde ticaret odalarına kayıt ediliyoruz. Ankara’nın ticaretine yön veren ATO başkanı gazetelere verdiği demeçte banka şubelerinin kurumlar vergisi mükellefi olduğunu söyleyerek kamuoyunu kasten yanlış bilgilendirmiştir. Bununla da kalmayıp medyada yer alan haberlere göre YSK’yı etki altına almak için YSK başkanına bir dilekçe göndererek banka şubelerinin damga vergisi mükellefi olduğunu bu yüzden seçimlerin iptal edilmemesi gibi skandal bir istekte bulunmuştur. Ne itiraz yapanlar damga vergisinden söz ediyor ne de yasada damga vergisinden söz ediliyor. ATO Başkanı kelime oyunlarıyla lehte karar çıkarma kaygısına düşmüştür. Gazete beyanlarında yüksek yargının alacağı karara saygı duyarız ifadelerini kullanan ATO Başkanı neden yüksek yargıyı yönlendirme çabası içine girmiştir. Ankara ticaretine yön veren kişilerin beyanlarının tutarlı ve doğru olması gerekmez mi?
Mert EGEMEN
Öğretmen olma ihtimalim ‘yılbaşı’ ikramiyesi kadar
Yıllardır mağdur edilen Almanca Öğretmenlerinin sesine kulak vermenizi bizlerin ‘atanma’ sorunuyla ilgilinmenizi istiyoruz. KPSS tercihlerini yapmaya kısa bir süre kalmışken bizlere gereken önemi vermeniz konusundaki hassasiyetinize ve samimiyetinize güveniyoruz.
2012 döneminde ‘Almanca öğretmenliği’ kontenjan sayısı 3’tür. 2011 yılı haziran atamasında bu sayı 175 idi. Aynı yılın ağustos ayındaki atamada ise kontenjan 41 olarak belirtilmişti. Anlaşıldığı üzere 2011 yılı Almanca öğretmenliği ilk atama sayısı 216’dır. 2012 senesi şubat ayına baktığımızda Almanca öğretmenliği için hiçbir kontenjan açılmadığını görmekteyiz. Bir açıklaması da yoktur.
Geçtiğimiz eylül ayında 40.000 kişilik öğretmen ataması yapıldı. Bu atamalarda Almanca öğretmenliği için ‘yazıyla üç’, rakamla 3 kadro ayrıldı. Benimle aynı durumda olan binlerce Almanca öğretmeni arasından benim şansım, yılbaşı piyango biletime büyük ikramiyenin isabet etmesi ihtimaliyle neredeyse aynı. Biliyoruz ki, resmi olarak 3000’den fazla (tam söylemek gerekirse 8400) kadro açığı var. Açık bu kadar çokken neden 3 kadro verildiğini araştırdığımızda, nedeninin Eğitim-Sen’in Milli Eğitim Bakanlığı’na açtığı dava sonucunda Danıştay’ın Anadolu Liselerine ilk atamayı durdurması kararı olduğu sonucuna vardık.
Peki, bu hepimizi nasıl etkiliyor?
Almanca dersi hemen hemen tüm Anadolu Liselerinde zorunlu ikinci yabancı dil dersi; fen liseleri, öğretmen liseleri ve sosyal bilimler liselerinde de seçmeli dil olarak okutuluyor. İlk atamalar durdurulunca, Almanca öğretmenlerinin atanabileceği neredeyse hiçbir okul kalmadı. ama artık Anadolu liseleri kararı kalkıp ilk atamaya açıldığı için önümüzde engel kalmadıAlmanca dersi tüm Anadolu Liselerinde zorunlu ikinci yabancı dil dersi; fen liseleri, öğretmen liseleri ve sosyal bilimler liselerinde de seçmeli dil olarak okutuluyor. İlk atamalar durdurulunca, Almanca öğretmenlerinin atanabileceği neredeyse hiçbir okul kalmadı. ama artık Anadolu liseleri kararı kalkıp ilk atamaya açıldığı için önümüzde engel kalmadı en az 1000 kontenjan vermemeleri için hiç bir sebep yok. Almanca dersleri boş geçmesin artık
Biliyoruz ki, seçmeli dil olarak okutulan okullarda bile Almanca öğretmeni olmadığı için, Öğrencileri ingilizce dersini seçmeye zorlayan okullar da var.
Atama bekleyen Almanca öğretmenleri
Eski vaatler yerine getirildi mi ki yenileri söyleniyor
Başkent'in cadde ve sokakları apartman altları, oto sanayi sitesine dönüşmüş durumda... Ne İçişleri Bakanlığı ne Ankara Valiliği genelge yayınlamalarına rağmen bir türlü bu sorun çözüme kavuşturulamadı. Uzunca bir süre Gölbaşı’na yapılacak derken üç dört sene sonra bu seferde yok orası uzak biz Akyurt’a yapacağız dendi. Melih Gökçek’ten önceliği eski seçim sözlerini ve vaatlerini yerine getirdikten sonra yeni sözler vemesini rica ederiz. İçişleri Bakanlığını da 2005 yılından bu yana kaç genelge yayınladığını ve akıbetlerini takibe davet ediyorum.
Mehmet DEMİRKAYA
Paylaş