Bizim ahlakımız bize yeter

Sayın Başbakan; sizden bir ricam var. Lütfen evimizin önünde ve çevresinde dolaşmayınız.

Haberin Devamı

Bir baba olarak beni güven erozyonuna uğratıyorsunuz. Sanki babalık görevimi yapmıyormuşum hissine kapılmama sebep oluyorsunuz. Oysa ki ben, tıpkı atalarım gibi ahlaklı ve geleceğe damga vuracak bir nesli yetiştirdiğimi düşünüyorum. Ama siz ta evimin içine kadar girerek, mutfağıma, yatak odama, çocuklarımın odasına müdahale ediyorsunuz. Ne yiyeceğimize, ne içeceğimize, çocuklarımızın hangi ödevleri yapacağına siz karar vermek istiyorsunuz. Demek ki bütün bunları bizlerin yapamayacağını düşünüyorsunuz. Düşünüyorsunuz ki, vatandaşlarınızı ‘çapulcu’ olarak görüyorsunuz. Eylemlere katılanları, ayırt etmeksizin ‘vandallıkla’ suçluyorsunuz. Ama asıl vandallar, İzmir’de, Antalya’da polislerle birlikte, ellerinde sopalarla vatandaşların üzerilerine saldıranlardır. Asıl vandallar, sizi karşılamaya geldikleri sırada, bir sanatçının eşini hedef alan, edep ve ahlaka sığmayan pankartı açanlardır. Bizim ahlakımız bize yeter Sn. Başbakan, yeter ki siz ne yiyeceğimize, ne içeceğimize, nasıl oturup kalkacağımıza karışmayınız. Bunları yaparken lütfen emir kipi kullanmayınız. Sizlerin yaşam tarzınız dışında yaşayanları ayyaşlıkla, sarhoşlukla, ahlaksızlıkla etiketlemeyiniz. Mustafa BİLGİÇ

Haberin Devamı

Terkos’un yanında Gezi faso fiso kalır

KENDİSİNİ ’Ayyaş Çapulcu’ olarak tanımlayan B. Uğur Banoğlu yazıyor:
Terkos’un bir yanı havaalanı, diğer yanı Kanal İstanbul oluyor. Üstelik o alanlara 1 milyon nüfusun yerleşeceği planlar hazır bile. Artık Terkos diye bir kavram yok ve gerek gelecekte şehre su temin riski, gerekse ormanlarının ortadan kalkması riski yanında Gezi Parkı fasa fiso... Milli parklar ve ormanlarda yapılaşma iznine dair kanun da çıktı, çıkacak.
(Siz bakmayın geri çekildiğine, AKP ne yapar eder, onu kaşla göz arasında çıkarıverir; 4+4+4
Park geri alındı yani lolipop geri verildi ama ‘zafer sarhoşluğu’ kaybedileni görünmez kılıyor.
İki ağaç verdi, ormanı aldı.
Piyon verdi, vezir aldı.
Sevinin!
Bugün Cumartesi... Artık bitti. Ya da fırtınanın gözüne girdik. Taksim şu anda dev bir sanat galerisi gibi! Yazılar, graffitiler, alana özenle serpiştirilmiş üzerileri binlerce pusula ve graffiti ile süslenmiş yanmış araçlar... Oraya çıkan tüm yollar barikatlarla kapalı ve meydan Viva Zapata modunda izole edilmiş durumda! Müthiş bir özgürlük havası hâkim. Gerçekten de insan orada farklı bir yerde olduğunu hissediyor ki istediğimiz de bu zaten. Yalnızca özgürlük. ‘Başka bişi diil.’”
Ayyaş Çapulcu - B. Uğur BANOĞLU

Haberin Devamı

AKP % 50 değil, % 33 oy aldı

TAYYİP Erdoğan % 50‘yi evinde zor tutuyoruz demiş.
AK Parti % 50 oy almadı ki! bir kere halkın % 33‘ü seçimlere katılmadı. Seçime katılan % 66 halkın en fazla % 50‘sinin oyunu aldı. Yani, net en fazla % 33 oy aldı! Bu % 33‘ün içinden çalıntı oyları; medyayı tekeline alıp halkın beynini yıkayarak, yönlendirerek aldığı oyları ve buzdolabı, televizyon, kömür vs. rüşvet dağıtarak aldığı oyları hesaba katacak olursak net, en fazla % 20 oy almış! Meclis’te % 75 çoğunlukta olmanın psikolojisiyle halktan % 50 oy aldığını zannediyor.
Siz medya olarak bunu halka ve Tayyip Erdoğan’a anlatmıyorsunuz. Tayyip Erdoğan için ne muhalefet, ne de kendisine oy veren halk önemli değil.
Ordusunu sahte belgelerle hapse tıkmış. (Bu davalarda mahkemede suç işleyen hâkime, savcıya soruşturma açılması Adalet Bakanı’nın iznine bağlı!) Böyle adalet olmaz. Çevremizdeki Müslüman ülkeleri bize düşman etmiş; asil düşman, emperyalist güçlerle ve PKK’lı teröristlerle işbirliği yapmış; ülkeyi küresel sermayeye peşkeş çekmiş...
Sonuçta Erdoğan’a bir şey olmaz, olan Türk milletine olur.
Ali ŞAHİN

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

TEKİRDAĞ’ın Saray İlçe Belediye Başkanı Nazmi Çoban, çeşitli etkinliklerle kutlanan 8. Bahar ve Kültür Festivali’nin dün kortej yürüyüşü ve Suzan Kardeş’in konseriyle finale gelindiğini, Onur Akın yarın da Şevval Sam konseriyle tamamlanacağını “Halkımıza dolu dolu bir festival yaşattıklarını” söyledi.

MELİH Gökçek’ten sonra Ankara’ya çok iyi finans bilen belediye başkanı lazım. Seçimi ondan almak kolay, zor olan milyar dolarlık borçları ödemekte.     Engin BALIM

BAŞBAKAN’a muhalefetten öneri: AKM sanat vakıflarına devredilsin, devlet elini çeksin. Restorasyonuna veya yıkılıp yeniden yapılmasına İstanbullu sanatseverler ve sanata sahip çıkanlar karar versinler. Hükümet bütçeden kaynak aktarmasın.
Cem TOKER

Haberin Devamı

Gaziantep’i unutmayın

DÜNKÜ ‘İşte iyi polis’ başlıklı yazısında Denizli örneğini vermişsiniz. Denizli Emniyet Müdürü’nün sağduyusu ile gösterilerin sorunsuz olduğu sonucuna varmışsınız. Aynı olay Gaziantep’te de yaşandı. Gaziantep Valisi Erdal Ata ile İl Emniyet Müdürü Ömer Aydın’ın sağduyusu ve devlet adamlığı tavrı ile gösteriler sorunsuz tamamlandı. 1 Haziran Cumartesi Kırkayak ve Demokrasi Meydanı yoğunluklu olmak üzere, diğer günlerde Güneykent, Üniversite Bulvarı, Kırkayak, Yeşilsu gibi birçok yerde gösteriler yapıldı, kimsenin burnu kanamadı.
Bu iki bürokratımızı es geçmeden kutlayalım.
Mustafa SARI - GAZİANTEP

OKUYUNUZ

Ataşehir’de güzel işler yapıyoruz

Haberin Devamı

BUGÜNKÜ (dünkü) köşenizde yer alan “CHP’lilerden kimler uyuyor, tatil yapıyor” başlıklı yazıda yer alan  ifadeleri üzülerek okudum. Bildiğiniz gibi 2 aydır Başkan’la birlikte çalışıyorum. O nedenle, onun ne zaman nerede yaptığını ve ne düşündüğüne dair bilgim oluyor.
31 Mayıs akşamı Gezi Parkı’na 1000 adet su (twitter’da 100 yazılmış-düzelttik) 1000 adet sandviç, 500 adet gaz maskesi ve tepsilerce baklava gönderdik.
Gece başkanla yaptığımız kriz masası toplantısında bu mevzuyu konuşurken telefonda “çatışma çıktı ve yaralılar var” haberi geldi, başkan anında 2 adet ambulans ve doktor gönderdi.  Hukuki yardım da yapıldı.
Başkan ertesi gün de eşiyle birlikte Taksim’e giderek eylemcilere destek verdi. Ben de fotoğraflarını çektim.
Biz bulunduğumuz bölge nedeniyle ateş üzerinde yürüyoruz. Her adımı dikkatli atmamız gerekiyor. O nedenle tüm etkinliklerimizi iptal ettik.
Biz burada gerçekten  güzel işler yapıyoruz.
Şule ÇİZMECİ

Ergene, Marmara’yı kirletmesin

“TOPÇU Kışlası’na da Ergene Nehri’ne akıtılan kimyasal suların Marmara Denizi’ne enjekte edilmesine de karşıyız.
Biz Ergene İnisiyatifi olarak şimdiye kadar 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ‘Dünya Mücadele Günü’dür demiştik. Şimdi ise yaşam alanlarımızın bütünlüklü olarak sermayenin birikimine sokulması sebebiyle gün “ekoloji mücadelesi” günüdür.
Bugün 12.00’de Gezi Parkı merdivenlerindeyiz. Dostları bekliyoruz.”

AKM hukuken yıkılamaz!

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi bir açıklama yaparak, Başbakan’ın “AKM yerine opera binası yapacağız” şeklinde açıklaması üzerine “Tarihi yapı ile ilgili yapılan açıklamanın hiçbir bilimsel ve hukuki dayanağı bulunmadığı gibi yıkılması yasal olarak da mümkün değildir” dedi.
Mimarlar Odası’nın görüşleri özetle şöyle:
“AKM korunması gereken 1. Derece Anıtsal Yapı niteliğinde olup özgün niteliklere sahiptir:
1970’li yıllarda, kültürel etkinliklerin en yoğun olduğu kentinde, toplumun kültürel gereksinmelerinin karşılanması için tasarlanan bir yapı olması, bir tasarım anlayışını yansıtması, dönemin yapım teknolojilerine sahip olması, özetle toplumun kültürel yaşamını mekâna yansıtması nedeniyle Belge Değeri vardır.
AKM’nin fiziki olarak İstanbul kentinin belleğinin bir parçası olarak Kimlik Değeri vardır. AKM ayrıca sadece İstanbul kent sakinlerinin değil, tüm ülke insanlarının belleğinde olan, şu veya bu nedenle tüm toplum katmanları tarafından kullanılan ve bilinen bir yapıdır.
AKM, yapıldığı dönemin tasarım, mimari ve teknoloji anlayışını yansıtması açısından Mimari Değer’e sahiptir.  Toplumun gereksinimlerini halen karşılayabilmesi açısından İşlevsel ve Ekonomik Değer’e sahiptir. Yıldığı 40 yıldan fazla süredir kendisine çağdaş toplumda bir yer bulabilmesinden kaynaklanan Süreklilik Değeri vardır. Anı Değeri vardır. Bunun da ötesinde çok önemli bir Simge Değeri’ne sahiptir. Özgünlük Değeri vardır.
AKM, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu kararı ile 1. Derece anıtsal yapı olarak tescil edilmiş ve güvence altına alınmıştır. 9. İdare Mahkemesi’nin aldığı kararla -korunması ve aslına uygun olarak restore edilmesi- yargının güvencesi altındadır.
20.12.2009 tarihinde Mimarlar Odası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Kültür Bakanlığı arasında yapılan protokole göre tarihi eserin aslına uygun olarak restore edilmesi karar altına alınmıştır.
AKM sadece bir bölümü verilmeye çalışılan bu değerleri ile “kültür varlığı” olma niteliğini birçok başka yapıdan daha fazla hak etmiş bir yapıdır ve onun ülkenin yaşamından kopartılması tüm bu değerlerin de yok sayılacağı anlamına gelir. Bu yaklaşım, koruma kuramının temel dayanaklarının inkâr edilmesidir. Ayrıca Koruma Kurullarının aldıkları tescil kararlarının bu kadar kolayca ve böylesi politik baskı sonucu kaldırılması, her türlü kararın zaman içerisinde tartışmalı olacağı anlamına gelecektir.
Bütün bu neden, dayanak ve kararlara rağmen Başbakan’ın AKM’nin yıkılacağı yönünde açıklamalar yapmasını bilimi, hukuku, ve yargı kararlarını yok sayan bir tutum olarak değerlendirmekteyiz.”

Müftü Uzun, yine Bakırköy’de

BAKIRKÖY Müftüsü Zakir Uzun’a karşı yürütülen ‘kin’in son 13 yılını özetleyelim.
2000 yılında Malkara’dan Bakırköy’e tayin edildi. İki yıl sonra Çorlu’ya sürüldü. Bu karara karşı dava açtı. Hukuk mücadelesi dört yıl sürdü ve davayı kazandı. Müftü Uzun, 2007’de Bakırköy’deki görevine geri döndü. 2009’da yeni bir sürgünle karşılaştı. Şehit Jandarma Onbaşı Cengiz Sarıbaş’ın Ataköy 5. Kısım Camisinde düzenlenen cenaze töreninde konuşma yapan yaptı ve İstiklal Marşı’ndan bölümler okuyup, sözlerini “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye bitirdi. Bunun üzerine cenazedeki bazı AKP’li milletvekilleri tarafından hedef tahtasına oturtuldu.  Bu tartışmadan sonra da Mersin’e gönderildi. Buna karşı da dava açtı ve kazandı. Son olarak ise geçtiğimiz yıl azami hizmet süresini tamamladığı gerekçesiyle Kütahya Müftü Yardımcılığı’na tayin edildi. Bu karara karşı İstanbul 7. İdari Mahkemesi’ne açtığı davasıyla kazanarak yine Bakırköy’deki görevine döndü.
Bakırköylüler mutlu, kendisini çok seviyorlar.

Tuzla’da bir başka doğal yıkım

TÜRKİYE’nin Taksim ‘Gezi Parkı’na yoğunlaştığı bugünlerde; İstanbul’un Tuzla sahili özel bir firmaya ihale edildi.
Tuzla sahiline ‘Marina yapılacak’ söyleminin altından, AVM ve otel çıktı.
Yaklaşık 400 dönümlük bir alanı kapsayacak bu dev projenin; 200 dönümü deniz dolgusu ile gerçekleşecektir.
Tuzla halkı, buraya yapılacak AVM ve oteli duyunca, oldukça şaşkına döndü.
“Hani sadece marina yapılacaktı? Otel ve AVM de nereden çıktı” soruları sürüp gidiyor.
“Yakın yerde bir sürü otel ve AVM’ler var, oralar dolup taştı mı ki denize dolgu yaparak Marmara ve Tuzla’nın doğasına zarar veriyorlar?
Halkın gerçek malı olan denizi ve kıyısını betonlaştırıp, otuz yıllığına bir firmaya ihale etmek, hangi vicdana sığar acaba?
Şu anda Marmara Denizi’ni toprakla doldurma işi büyük bir hızla devam ediyor.
Hem Marmara ağlıyor için için... Hem de deniz ile vedalaşan kıyılar...
Çevre ve doğaya zara vererek buraları betonlaştıran anlayış, otel ve AVM için başka bir yer bulamadı mı?
Tuzla’nın nefes aldığı tek doğa parçası olan, güzelim Tuzla sahilini ticari kazanç uğruna ihaleye çıkarmak nereden çıktı? Marinaya evet ancak otel ve AVM’yi nasıl içimize sindirelim?
İstanbul betonlaşırken, hiç mi itirazımız olmayacak?
Çocuklarımıza nefes alacak yer kalmıyor; bir yanda kara parçasını öte yanda denizi doldurup betonlaştırma işi yapılıyor.
Peki duyarlı olmayacak mıyız?
Yoksa oturup, yatak odamıza dökülecek betonlu günleri mi bekleyeceğiz?
Yeter artık!” diyor duyarlı Tuzla Halkı.
Evet evet yeter artık;
Duyun halkın sesini!..
Hasan TUFAN

Yazarın Tüm Yazıları