Bizi satmaya hakkınız yoktur

KIBRIS'ı AB'ye sokacağız; AB'nin sınırlarını Kıbrıs'a taşıyacağız; bu kez Kıbrıs sorunu Türkiye ile AB'nin sorunu olacaktır’’ diyen Yunanlı ve Rum'un açığa çıkan oyununu görmeyenlere sesleniyorum:

Hadi sizler... Türkiye'nin AB'de istenmediğini anlamak istemiyorsunuz; Lozan'da İnönü'nün vermemek için kılıç çektiği hakları önemsemiyorsunuz; Mustafa Kemal Atatürk'ün kanla aldığı egemenliği korumak istemiyor, 1919'un işgalcilerine hibe etmek için sıraya diziliyorsunuz; bunu iç politika nedeni olarak görüyor ve işinize öyle geliyor.

Kimin malının kimi verileceğinin hesabını yapmadan 'Kıbrıs'ı veriniz' diye haykırıyorlar.

TRT başta olmak üzere her programcının, birçok köşe yazarının Rum-Yunan oyununa aldırmadan, AB raporuna, Kıbrıs koşulunu, tam bir hafta uğraşarak bunun Rum ve Yunanlının yerleştirdiğine aldırmadan hálá KKTC'yi, Cumhurbaşkanı Denktaş'ı davaya ve vatana sahip çıkan bizleri 'suçlamanızı' kabul edemeyiz.

Ya siz kara cahilsiniz, ya da çok çıkarcısınız.

Şunu biliniz ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye'sini ayağa düşürmeye, Yunanlının güdümüne sokmaya, egemenlik haklarını yeni sömürgecilere devretmeye hakkınız hiç yoktur. O zaman da Türk ulusu sizin yakanıza yapışacaktır.

KKTC veya genel sözcükle 'Kıbrıs ulusal davamız', Türkiye'nin önünde hiçbir konuda engel veya taş değildir. Mandacı ve işbirlikçilerin, teslimiyetçilerin oyununa gelerek, ulusal benliğimizi pazara çıkarmaya kalkanları hüsran beklemektedir.

AB; hukuku ayaklar altında çiğneyerek, Rum'u, 'Kıbrıs Cumhuriyeti'ni 40 yıldan bu yana işgal ettiği halde ödüllendirmiş, uluslararası anlaşmalar gereği AB'ye üye olamayacağı halde üye yapmaya kalkmış, şimdi bu suçunu Türkiye'yi aldatarak örtbas etmek istemiştir. Bunu yaparken Kıbrıs adasını yutarak işi kökten halletmek istemiştir.

Bunu görmeyen gözler kör demektir. Beyler, KKTC bağımsız bir devlettir. Bizi satmaya hakkınız yoktur. Biz AB yolunda önünüzdeki taş değiliz. Yunanlının oyununa gelerek bunu savunmaya, bunu yinelemeye gerek yoktur. İsterseniz korumanızı kaldırınız; biz sonuna kadar özgürlük ve bağımsızlığımız için yine de savaşacağız. Gerekirse bunu Türkiye içinde, karşımızda olanlara da yaparız.

İsmet KOTAK-LEFKOŞA

Diyarbakır’da ‘Türk Dünyası Edebiyatları’ sempozyumu olmaz mı


DİCLE Üniversitesi'nin değerli yöneticileri ile Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümü değerli öğretim üyeleri bizleri Diyarbakır'a ‘Türk Dünyası Edebiyatları’ konulu bir sempozyuma davet edemezler mi?

Ne de olsa Diyarbakır, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ilidir. Ve böylesi bir sempozyumu böyle bir ilimizde düzenlemekten daha doğal bir şey olmayacaktır. 1990'ların başından itibaren Türkiye'de, Türk Dünyası'nın edebiyatçılarını, dilcilerini, yazar ve sanatçılarını bir araya getiren toplantılar yapılırdı... Sanırız Türkiye'nin AB'ye kilitlenip kalması ve Türk Dünyası'nın geleceği konusunda bir iddiası ve politikası kalmaması sebebiyle bu toplantılar yapılamaz oldu.

Ne de olsa Avrasya artık Amerikan Ortadoğusu'nun bir parçası haline gelmiştir. Eğer yeniden yapılması planlanıyorsa değerli yetkililerimiz bunu Diyarbakır'da yapmayı düşünemezler mi?

M. AÇA

Yeşilırmak’ı kim kirletiyor


BİR okurumuzun, Muammer Tuksavul Turhan Şeker Fabrikası atıklarının Yeşilırmak Nehri'nde çevre kirliliği yarattığı iddiasını fabrika müdürü Abdülkadir Gülsün üzüntüyle karşılamış. Atık su arıtımı tesisleri ve yapılan işlemleri uzun uzun anlatan ve raporlar gönderen Gülsün, ‘‘Çevreye olumsuz etkimiz yoktur’’ diyerek şunları anlatıyor:

‘‘Fabrikamızda asit ve zehirli herhangi bir madde kullanılmamaktadır; dolayısıyla atıklarımızda da böyle bir şey yoktur. Su kirliliği yönetmeliği parametre değerlerine uymak için laboratuvar elemanlarımız tarafından devamlı alınan numuneler; analiz edilmekte, dolayısıyla gerekli hassasiyet ve titizlik gösterilmektedir. Yeşilırmak havzası üzerinde köy, kasaba ve ilçe merkezlerimiz bulunmaktadır. Şehir kanalizasyonu, besi ahırlarının ayakları, mezbahane ayakları ve Sanayi Çarşısı atıkları ırmağa karışabilmektedir. İklim şartlarına bağlı olarak Yeşilırmak'ta su seviyesinin düşmesi de bir etkendir.’’

Kemale ermek


NE mutlu bize ki bu 'Kemalat' denilen durum hasıl olmuş; ya olmasaydı... Ama millet kendisinden tamamen unuttuğu, sistemli bir şekilde unutturmaya çalıştığı ve hiç hatırlamak dahi istemediği Kemal'e de ermesini bekliyor. Peki ne demek Kemal'e ermek. Mustafa Kemal'i öğrenmek ve benimsemek demek. Onun kadar vatansever, onun kadar özverili olmak demek. Onun kadar bağısızlık ve özgürlük ruhu ile dolu olmak demek. Cumhuriyetimizin onur ve gururuna onun kadar sahip çıkmak demek. Onun kadar ileri görüşlü, onun kadar çağdaş ve ilerici olmak demek. Onun kadar bilgili ve çalışkan olmak demek.

Onun kadar yenilikçi ve geniş ufuklu olmak demek. İnsanlarımıza ve kadınlarımıza en az onun kadar kıymet ve öncelik vermek demek. Hiçbir devlet, grup ve zümreye borcu olmamak demek.

Kemale erdiğini öğrendiğimiz Başbakanımızın, Kemal'e de erebilmesi umuduyla.

Uğur KURUCUK

Müzelik halk otobüsü


BEYLİKDÜZÜ'nden Mecidiyeköy ve Mecidiyeköy hatlarına ‘müzelik’ çift katlı halk otobüsleri konduğu günden beri inanılmaz sıkıntılar yaşıyoruz. Örneğin şoför ya da muavinden hakaret ve küfür işitebiliyoruz, AKBİL makineleri nakit para toplamak için kapatılabiliyor. Otobüsler bakımsız, koltuklar arızalı ve camlar kırık. Sigortaları var mı acaba?

Peki İETT bu konudaki şikayetleri yanıtlamış ancak özelleştirdiği hatlardaki otobüsleri hiç kontrol etmez mi?

R.A.-İSTANBUL

Vergide saygı


KARAKÖY'deki nakil vasıtaları vergi dairesinde bir kişinin kolaylıkla yapabileceği bir işlemin 5 ayrı yer dolaştırılarak, bekletilerek ve azarlanarak yaptırmak zorunda bırakılmasının yanıtı var mıdır? Bankaların içerisinde bir sürü insanın dolaşması sizce uygun mudur? Bazı memurların değil müşteri memnuniyetinden asgari adabı muaşeret kurallarından haberi olması gerekmiyor mu?

Mustafa A.-İSTANBUL

Biliyor musunuz?


TÜRKİYE'nin ilk sualtı arkeoloğu olarak şimdiye kadar 5 binin üzerinde bilimsel dalış yapan; mesleğiyle ilgili 17 sergi açan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen'in (64), Bodrum Müzesi'nin 40. kuruluş yıldönümünde 'Gölcük Batığı'nın sergilendiği törende emekliye ayrıldığını...

GÜNÜN SÖZÜ


‘‘Kürtlere en büyük zararı veren PKK-KADEK'in sonu geldi.’’

(Kürdistan Sosyalist Partisi lideri Kemal Burkay)

MESAJ


ANKARA Tabip Odası, Ankara Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı ve Adli Bilimciler Derneği'nin ortaklaşa hazırladıkları Türkiye'nin en geniş kapsamlı mesleki organizasyon ile sağlık çalışanlarının mesleki haklarının tartışılacağı sempozyum bugün İbni Sina Hastanesi'nde yapılıyor.

SARIYER Belediyesi'nin çevrecilik anlayışını anlayamıyoruz. Darüşafaka Mahallesi Açelye Sokak'taki Mega Sitesi'nin üstüne yaptığı perde betonla ne yapılmak isteniyor? Bu istinat duvarıyla yeşil alan niye bozuluyor? Lütfen bu yeri görün ki, kimin ne kazandığını anlayın!Erdoğan BAYIR

TATİLYA'da bugün 19.30'da Ciguli ve Ahırkapı Büyük Roman Orkestrası'nın katılacağı bir 'Çingene Gecesi' düzenleniyor. (0212-596 30 00/350)

TÜSES'in, 3 Kasım seçimlerinin yıldönümünde, AKP iktidarının ve muhalefetin değerlendirilmesi konulu toplantının konuşmacıları; Şahin Alpay (yöneten) Aydın Cıngı, Tarhan Erdem, Hüseyin Ergün ve Yurdakul Fincancı. Bugün 14.00'de The Marmara Oteli'nde.

AKP hükümetinin TCK'da kadın haklarına ilişkin yapmayı düşündüğü düzenlemelere karşı CHP Kadın Kolları'nın düzenlediği 'Kadın Hakları' konulu geniş katılımlı toplantısı Harbiye Kenteler'de bugün 12.00'de.

CEM Vakfı'nın iki gün sürecek 'Alevi önderleri'nin toplantısı bugün Cemal Reşit Rey Salonu'nda başlıyor.

İGDAŞ'a abonelik ücretini yatırmış olmama rağmen doğalgaz bağlanmıyor. Çünkü regülatör yokmuş. Peki bunları kim ithal ediyor?

Atilla VATANACAN-İSTANBUL

TARİHİ İstanbul Erkek Lisesi'nin otel olarak satılmasının tarihimizi satmakla eş anlamlı olacağını düşünüyorum.

Eda GENÇARSLAN
Yazarın Tüm Yazıları