ÇEVRE ve Orman Bakanlığı, uyum yasaları çerçevesinde gıda sağlığı ile ilgili olarak çok önemli bir yasa çıkardı. Bakanlık bünyesinde Atık Yönetimi Daire Başkanlığı’nı oluşturdu, bir de yönetmelik yayınladı.
Artık bu yağlar özel araçlarla ve özel giysili görevlilerle toplanacak. Bu konuda bugüne kadar 35 firmaya ‘madensel ve bitkisel atık yağ geri kazanım ve bertaraf tesisi’ lisansı verdi. Oluşturulan firmalar otel, restoran ve cartering firmalarının atık bitkisel kızartma yağlarını özel araçlarla ve özel giysili görevlilerle toplayacaklar.
Olay yeni ancak bazı firmalar bu yönetmeliğe uymadıkları ve yağ toplama işini taşeron firmalara verdikleri dikkat çekiyor. Yani ‘lisans’lar şimdiden, bazı eczacıların diplomalarını kiralamaları gibi yasadışı bir durum söz konusu...
Yağların AB standartlarına göre özenli toplanıp toplanmaması tartışma konusu oluyor. Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, ‘Avrupa bu yağları nasıl değerlendiriyorsa biz de aynısını yapacağız, bunları sanayiye kazandırıp ekonomiye 150 milyon dolarlık bir girdi sağlayacağız’ diyor. Ama lisans alanlar bu genelgeyi hálá kavramış değiller.
Özellikle Antalya, İstanbul, İzmit, Ankara, Adapazarı ve Bursa illerindeki turistik otel, restoran ve catering firmalarından toplanan kızartma yağlarının İzmir ve Trakya bölgesinde bazı yağ fabrikalarında hamyağ üretimine katılıp piyasaya sürüldüğü iddia ediliyor. Özellikle lisanslarını kiralayan bazı firmaların Nizip, İzmir ve Trakya bölgesinde olduğu öne sürülüyor.
Bu konuyla ilgili olarak İzmir’den bir işadamı telefonda vahim tabloyu şöyle özetliyor:
‘Bakanlık AB uygulamalarının benzerini Türkiye’ye getirdi. Buna göre, toplanacak kızartma yağların ancak geri kazanım yoluyla bio-dizel sanayiinde kullanılması gerekiyor. Ancak bu tür tesislerin kurulmasına nedense henüz izin verilmiyor. Böylece de, kesin yasak olmasına karşın atık yağların yem ve sabun sanayiinde kullanılmasına sorumsuzca devam ediliyor. Hatta bazı sorumsuz kişiler, sağlığa zararlı bu yağları ham ayçiçeği yağına katarak insan sağlığı ile oynuyor. Nizip’te 30’a yakın sabun fabrikasının binlerce ton sabun altı suları (karasu) Nizip Çayı’na arıtmasız olarak salınıyor. Banyo, çamaşır sabunlarının üretiminde hiçbir laboratuvar tetkiki yapılmıyor. Hancağız Barajı’nda toplanan bu sular tarım arazilerine verildiğinden tarım toprakları gün geçtikçe verimsiz hale geliyor, ağaçlar kuruyor. Aynı durum Trakya’daki Ergene Nehri’nde de yaşanıyor. Sutkostikli atık sular kanserojen maddeler içerdiğinden bunlara karşı Sağlık ve Çevre-Orman Bakanlıkları’nın acil denetime yönelmesi gerekiyor. Gıda denetimi için yeni görevlendirilen Tarım Bakanlığı’nın yeni personeli, kızartma yağlarının kaç defa kullanılacağı konusunda eğitimden geçirildi mi acaba? Daha doğrusu böyle bir kontrol yapılacak mı?’
Yoksa daha çok kanser vakasıyla karşılaşacağız.
İşinize bakın
TÜRKİYE’yi yönetenler şu gerçeği ne zaman anlayacaklar? LDP’de yıllarca vurgulamaya çalıştık:
İnsanların kalbini ve beynini yasalarla asla yönetemezsiniz. Siz işinize bakın, ülkeyi yönetmeye çalışın.
Siz işinize bakın, ülkeyi yönetmeye çalışın.
Cem TOKER- Liberal Demokrasi Enstitüsü Başkanı
Ağzımızı açmayalım
İKİ Fransız gazetecinin radikal bir grubun elinden kurtarılması konusunda tüm Fransız kaynaklarını (Müslüman cemaat liderleri dahil) seferber etmiş. Fransız hükümetini kutluyorum. Bu küçümsenmeyecek bir başarıdır. Aynı kapsamda ise uzun bir süreden beri Türk rehinelerin katliamları karşısında aciz kalan Türk hükümetini kınıyorum. Türkiye’deki tüm dini liderleri; başta Dışişleri olmak üzere bakanlıkları ve sivil toplum örgütü liderlerini bu konuda güçbirliğine davet ediyor; daha fazla masum insanımızın katledilmesine karşı toplumsal refleksimizin önünü açmalarını istiyorum.
Bülent KIRLI
Sağlık Bakanlığı ne kadar acımasız
SAĞLIK Bakanlığı eş tayini yapmadığı için beni eşimden 1600 kilometre uzağa gönderdi. Bakanlık yetkilileri görüşmeye gittiğimde beni ağlatacak kadar aşağılayıp ‘istifa edin o zaman’ dediler. Burada amaç tamamen kadrolaşma. Doktorları zor duruma sokup istifa ettirecekler ve sözleşmeli personel olarak alıp istedikleri gibi yönetecekler. Tayinimi yapmama gerekçesini yazılı isteyip hakkımı mahkemede arayacağımı söyleyince de evrakımı vermemekle tehdit ettiler ve hálá da vermediler. B.Ö.
Kayıt parası alan hapis cezası alır
TÜKETİCİLER Birliği, 5072 sayılı dernek ve vakıflar yasaları ve Anayasa’nın 42. maddesine göre zorla bağış, ücret, katkı payı ve benzeri altında para almanın suç olduğunu, aksi halde 3 aydan bir yıla kadar hapis cezası verildiğini hatırlatıyor. Aksine davrananlar varsa velilerin mutlaka mahkeme veya noter tespiti yapmalarını öneriyor.
İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey’e, okullarda ‘bağış’lardan şikayet olup olmadığına soruyoruz. İstanbul’a her yıl 70-80 bin göç olduğunu hatırlatan Balıbey şöyle diyor:
‘İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine bağış almayın diye talimatımız var. Şu ana kadar uygulama %80 iyi gidiyor, velilerin %20’sinden ise ses çıkıyor. Ancak bağış yapmak isteyene teşekkür ediyoruz ama zorlama ve sıkboğaz durumu olsun da istemiyoruz. Okulların durumu ortada; hizmetli, kaloriferçi ve koruma yeterince yok. Okullar açıldığında müdürler, okul aile birlikleri ile toplanır, ihtiyaçları neyse belirler ve ona göre bir bütçe çıkartılır. Bu da öğrenci sayısına göre bölünür. Velilerden ayda 20 milyon almak çok olur mu? Örneğin, kayıtta 100 kişinin vereceği para 1000 kişilik mevcuta göre paylaştırılır. Kayıtlardaki şikayetlerin az olması bu uygulama nedeniyledir.’
Sahaflar
SAHAFLAR’daki bir grup esnaftan: Biz burada 41 işyeriyiz. Beyazıt Meydanı’na ilk kez bir kitap-kırtasiye organizsyonu için barakalar konduruldu; aynı Sultanahmet’de olduğu gibi... Hayat, Gökkuşağı ve Net gibi yayıncı ve dağıtıcıların öncülük ettiği işportacı pazarının İ.Ü.’nin kapısına ve çarşımızın yanına kurulmasına kim izin veriyor?
Akşemsettin’in köyü
BİR okurunuzun Pendik’te ‘Şeyhli Mahallesi’ (1.9.2004) tabelasına yönelik eleştirisine yanıttır:
Şeyhli Mahallesi yada bölge sakinlerinin deyimiyle Şeyhli Köyü, Orhangazi devrinde Bizanslılarla yapılan ve mutlak zaferle sonuçlanan Maltepe (Palekanon) Savaşı sonrası Oğuz Türkmenlerinin bölgeye yerleştirilmesiyle kurulmuş olup adını Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Akşemsettin’den almaktadır. 1453 İstanbul’un fethiyle birlikte Fatih, köyü hocası Akşemsettin’e hediye etmiş ve bu tarihten itibaren köyümüz Akşemsettin’in köyü yani Şeyhli Köyü olarak anıla gelmiştir. Şeyhli Mahallesi ismi, 15 yıllık siyasi bir zihniyetin değil, 550 yıllık şanlı bir tarihin sonucudur. Tarihsel bir yanılgıdan dönülmesi açısından okurlarınızın doğru bilgilendirilmesini rica ederim.
Yasemin KINAY
Biliyor musunuz
CHP İstanbul Milletvekili, Kadınlar Kolu Genel Başkanı ve MYK üyesi Güldal Okutucu’nun, resmi davetli olarak Amerika’ya gittiğini... ADANA Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın, Belediye Meclis üyelerini Avrupa’ya tetkik gezisine götürdüğünü...
Biliyor musunuz?
Mesaj panosu
SARIYER Belediye Başkanı Yusuf Tülün’ün yaptığım kazadan sonra olay yerine gelip kazazedelerle ilgilenmesi, ambulans tahsis etmesi ve sağlık durumlarımızla ilgili bilgi almak için bizleri aramasından çok etkilendim. Bu tür yaklaşımlar sergileyen insanların olduğunu bilmek çok güzel. Allah yolunu açık etsin. Günay BAŞTUĞ
GÖLBAŞI’nda yaşıyorum ve her hafta sonu çıldırıyorum inanın. Ankara Valiliği tarafından yasaklanmasına rağmen açık alanlarda kına geceleri yapılıyor. Atılan silahlara ve havai fişek gösterilerine polis müdahale etmiyor.