Kimi zaman coşku, heyecan, sevinç, kimi zaman da hüzün, gözyaşı ve gerilim içeren bir hikaye...
Türkiye Cumhuriyeti'nin 79 yıllık serüveni...
Savaştan çıkmış bir ulusun küllerinden yarattığı yeni, genç bir devlet... Ve yüzyıla yaklaşan bir macera... Kaoslar, krizler, yanlış çizilmiş rotalar...
Ama her zaman yaşatılan, umut dolu bir hikaye... Ve bu umudun sahibi, hayallerin tanığı
‘Cumhuriyet Kuşağı’...
Ünlü tiyatro sanatçısı
Rutkay Aziz'in seslendirdiği ve sunumunu da gerçekleştirdiği
‘Cumhuriyet Kuşağından 2000’lere Ses' belgeseli
Nebil Özgentürk'ün genel yönetiminde hazırlandı.
Genç
Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki ruhun ve günümüz
Türkiye'sinin de tanığı bilim adamları Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugününe yaşananların değerlendirmesini de yapacaklar. Genç
Türkiye Cumhuriyeti'nden bugüne neler yaşandı, neler kazanıldı, neler kaybedildi, ne kadar yol alındı, kısacası kimler geldi, kimler geçti?
Aynı zamanda
Türkiye tarihinin bir panoramasını da gözler önüne seren belgeselin gerçekleşmesinde
PİAR Araştırma Şirketi'nin 30 yıla dayanan çalışmalarından ve
Bülent Tanla'nın araştırmalarından yararlanıldı.
Bu bizim hikayemiz; neşeden kadere, dostluktan düşmanlığa...
İsteyelim ve yaralarımızı saralım, umutlanalım ve hastayı bir kez daha iyileştirelim... Hep birlikte.
(Bu belgesel 17.4.2002 Çarşamba gecesi 23.50'de ATV'de yayınlanacaktır.)Kimler konuşacakCUMHURİYET'in 79 yıllık öyküsünü anlatacak isimler şunlar:
Nuri İyem, Atıf Yılmaz,
Ekrem Akurgal, Burhan Karagöz,
Necdet Mahfi Ayral, Cemal Kutay,
Sabri Livaneli, Çetin Altan,
Orhan Koloğlu, Hilmiye Çığ,
Avni Arbaş, Namık Kemal Şentürk,
Besim Üstünel ve Atatürk'ün şoförü Seyfullah Bey.
İskandinav turistleri küstürüyoruz
BİR turizm çeşitliliği olan ve büyük ölçekte
İspanya'nın güney kıyıları,
Tunus ve
Güney Kıbrıs'ta uzun yıllar uygulanan
'üçüncü yaş turizmi'nde, yaşları ilerlemiş emekli turistler kış aylarını ülkelerinden daha sıcak yerleşim birimlerinde geçirmeyi tercih ediyorlar.
Büyük ölçüde
İskandinav turist getiren
Fritids Resor isimli tur operatörü, son iki yıldan beri uyguladığı kış programı ile yoğunluklu olarak
Norveç ve
İsveçli konukları ekim-nisan ayları arasında
Alanya'da ağırlıyor. Sayıları yaz aylarındaki turist sayısına oranla az olmasına karşın, kış aylarında
Alanya şehir merkezine büyük canlılık getiren üçüncü yaş grubu konukları, şehirde akla gelebilecek her türlü harcamayı yaparak hem esnafı ayakta tutuyor, hem de sosyal hayata bir canlılık getiriyor. Yaz aylarında gelen genç nüfustan farklı olarak halkla ilişkiye geçip kentin sorunlarını da kendine ortak ederek çözüm önerilerinde bile bulunuyor.
Hal böyleyken
Norveç'in, ülkelerine giriş yapan
Türklere uyguladığı vize yaptırımına karşılık olarak
Türk hükümeti de, 5.3.2001'den geçerli olmak üzere
Norveç yurttaşlarına kişi başına 20 $ tutarında bir vize harcı koyuyor ve işlemleri de zorlaştırıyor.
Bununla kalmayarak bir süre sonra üç ay olan vize süresi bir aya indiriliyor. En az konaklama süresinin ortalama üç ay olduğu bu kış programı süresince
Norveçli konuklardan her ay yeni işlem yapmaları ve ödemede bulunmaları isteniyor.
Sonuçta kış konaklayıcılarının, uygulamanın düzeltilmesi için yaptıkları girişimler sonuç vermiyor. Turistler, vize uygulaması kaldırılmaz ise kendilerine çok daha iyi şartlar sunabilecek başka ülkeleri tercih edebileceklerini söylüyorlar.
Fritids Resor yetkilileri ise kış programına yeterince talebin olmadığını ileri sürerek 2002 yılı için
Alanya'yı kataloglarına almıyorlar, programdan vazgeçiyorlar.
Fritids Resor yöneticileri, gelecek yıllar içinde üçüncü yaş grubu turist sayısını çok daha fazla artırmayı planladıklarını belirtiyor, kendilerinden cesaret alan
Wingresor ve
Apollon seyahat acentelerinin de böyle bir kış turizmi uygulamasına gitmeyi düşündükleri bir anda hükümetin vize uygulamasından vazgeçmemesini eleştiriyor ve turizme, dolayısıyla ülke ekonomisine darbe vuracağını söylüyorlar.
Fevzi AÇIKALIN-ALANYA Zeybek’ten açıklama
AHMET Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı
Namık Kemal Zeybek, denkliği olmayan Türk Cumhuriyetleri ve Balkan ülkelerindeki 'gecekondu üniversitelerine gitmemelerini' uyaran
'Gençler Kanmayın'' (9.4.2002) yazısı üzerine aradı.
‘‘Yazdıklarınıza aynen katılıyorum’’ dedi.
‘‘Ancak’’ diyerek şu açıklamayı yaptı:
‘‘Yazı içinde geçen ‘Türk Cumhuriyeti'nde ...' ve ‘... YÖK, ÖSS kılavuzunda yer almayan...' genellemeleri içine
Kazakistan'da faaliyet göstermekte olan Türk-Kazak Üniversitesi ve
Kırgızistan'da faaliyet göstermekte olan
Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi de girmektedir. Bu iki güzide üniversite,
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına imzalanan uluslararası anlaşmalarla kurulmuş ortak, uluslararası ve akademik özerkliğe sahip üniversitelerdir. Uluslararası anlaşmaları onaylayan kanunlarla da resmilikleri yeniden tescil edilmiştir. Her iki üniversitenin de diplomaları,
Türkiye'de aynı alan ve seviyede öğretim yapan yüksek öğrenim kurumlarının diplomalarına ve bunların milletlerarası geçerliğine eşdeğerde olup, sahiplerine aynı hakları sağlar. Yönetimi,
Türkiye ve muhatap ülke hükümetlerince atanan ve resmi sıfatı bulunan kişilerden oluşan
Mütevelli Heyet tarafından yapılır. Denetimleri de Mütevelli Heyet'in atamasıyla oluşan Denetim Komisyonları tarafından yapılmaktadır.
Sonradan kurulan
Manas Üniversitesi henüz mezun vermemiş olmakla birlikte 1991'de kurulan
Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin
Türkiyeli mezunları
Sağlık ve
Milli Eğitim Bakanlıklarındaki kurumlarda vs. istihdam edilmişlerdir.’’
Zeybek, Türk-Kazak Üniversitesi'nde 16 bin öğrencinin okuduğunu, bunların yaklaşık 500'ünün
Türkiye'den gidenler olduğunu söyledi.
Sayın Tan Trafik Yasası unutuldu mu
1973'te ehliyet aldım. Şu anda 47 yaşındayım. Bugüne kadar çok şükür bir kazam olmadı. Kendimi trafik kurallarına uyan, sakin ve saygılı bir sürücü olarak tanımlayabilirim. Bizde bir şeye hak kazanınca bu ömür boyu devam ediyor. Örneğin ben 29 yıllık sürücüyüm, bu sürede bir kere ehliyetimi yeni tiple değiştirmek için
Emniyet'e gittim. Bu sürede ne bir sağlık kontrolü, ne de değişen trafik kurallarıyla ilgili bir kursa tabi tutulduk. 29 yılda bu adamın ruh durumu, sağlığı (beden ve özellikle göz) ile ilgili tek bir muayene istenmedi. Allah'a şükür, bari bu konuda devletimiz ehliyet verdiği vatandaşına sonuna kadar güveniyor!
Ama vatandaşın kullandığı araca ise en çok 2 yılda bir muayeneyi şart koşuyor. Sonra da
Türkiye'de neden trafik canavarları türüyor deniyor. Bence sebeplerden biri bu olabilir.
Bildiğim kadarıyla meşhur
Trafik Yasası bir türlü çıkarılamadı. Ne çıkmaz yasaymış... Trafik Komisyonu Başkanı, DSP Milletvekili Sayın
Ahmet Tan'dan yasanın akıbetini öğrenmek istiyoruz. Yine tatil dönemi geliyor. Allah hepimizi kazalardan korusun.
M.Selçuk DAMGACI-ANKARA Çiçekçilerden vakıflara tepki
İZMİR'deki Çiçekler Odası Başkanı
Mesut Tutar, ‘‘Çiçek gönderme, vakfa bağışta bulun’’ kampanyalarına tepki gösteriyor; bu sektörden ekmek yiyen 600 bin kişinin olumsuz etkilendiğini söylüyor:
Vakıflar tabii ki para toplayacaklar ama,
Gazete almayın, vakfa bağışta bulunun!
Medyaya reklam vermeyin, bağışta bulunun!
Bugün oruç tutun, yemeyin bağışta bulunun!
Vergi ödemeyin, bağışta bulunun!..
gibi bir çağrıda bulunulabilir mi? Bu nasıl zihniyet? Vakıflara uyarımızdır. Gerekirse kanuni mercilere başvurulup mahkemeye vereceğimiz gibi haksız rekabet nedeniyle
Rekabet Kurulu'na da şikáyet edip haklarımız aranacaktır.