Bir kentin kimliği nasıl zenginleşir

HİKÂYE, 1820’lerde İspanya’nın Sevil şehrinde geçiyor.

Yapıtın baş kadını çok güzel ve ateşli bir tabiatı olan ve bir tütün fabrikasında işçi olarak çalışan bir Çingene genç kız olan Carmen’dir. Aşkını kullanmada çok serbest olan Carmen aşk alanında tecrübesiz bir asker olan onbaşı Don Jose’yi kandırır. Bu ilişki yüzünden Don Jose eski nişanlısını bırakır. Birliğindeki üst rütbedeki subayların emirlerine karşı gelip askerlikten kaçar. Bir kaçakçı ekibin üyesi olur. Carmen ondan bıkıp boğa güreşçisi Escamillo ile aşk hayatına başlayınca kıskançlığından Carmen’i öldürür.
Sanatçı Aida Gomez’in önceki akşam izlediğimiz Carmen’i bu... Daha doğrusu Carmen Operası’nın flamenkoya uyarlanmış dansıyla Carmen’i topuğunun ucuna indirdi gösterisiyle Gomez...
Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nin önemine değinmek gerekiyor. İstanbul, İzmir, Antalya, Eskişehir’den sonra ilk beşe girmiş etkinlikleri ile... 10 yıl içinde bu büyük başarı. ‘Kent bileşenlerinin’ dayanışması sonucu Mersin’i ayrıcalıklı bir noktaya taşıyor. Belki de bu nedenle Dünya Festivaller Birliği’ne alınmış... 17 gün süren festival boyunca, sanatçı sağanağı yaşıyor Mersin, opera-operet ve müzik repertuvar zenginliği olabildiğince...
Festivalin yürütme kurulu başkanı, eczacı Faik Burakgazi, “Ekonomik zenginleşme sanatla desteklenmediği sürece toplumsal gelişmişliğin bir ayağı eksik kalır” diyor. Samsun’dan Mersin’e gelen Vali Hasan Basri Güzeloğlu, öyle çekingen ve korkak valilerden değil, bizzat işin içine girmiş, ilçe belediyelerini, odaları, STK’ları, işadamlarını, işkadınlarını, şirketleri, üniversiteyi bu işin içine katmayı başarmış... Bir kentin kimliği böyle zenginleşiyor. Bir gecelik rüyalar değil bunlar, sürekli hareket halinde olmak gerekiyor.
Bize söylenenlere göre birçok etkinliği izlemekten geri kalmıyormuş Vali Güzeloğlu. Önceki gece flamenko gösterisinde, aday olmayan AKP Milletvekili Kürşad Tüzmen de vardı. Öbür adaylar nerede; ‘seçim turunda!’
İspanyol grubunun 1.5 saatlik muhteşem gösterisinden sonra yemeğe gittiğimizde Faik Burakgazi, festivalin sanat yönetmeni Remzi Buharalı; eleştirmenler Üstün Akmen ve Faruk Şüyun ile gazeteci dostumuz Celal Başlangıç arasında ilginç bir flamenko tartışması başlıyordu. Flamenko nedir? Flamenko, isyanın ve başkaldırının dansıdır... Başka nedir? Başlangıç “Sevişmenin ritmidir” dedi. Herkes bir şeyler kattı bu anlatıma “Kadının adamına topukla itirazıdır” gibi... Biraz sonra Gomez de geldi, bizi tanıştırdılar. Daha yarım saat önce, topuğunu ritmik bir şekilde yere vurarak herkesi büyülen bir diva... Mersin Festivali’nin en muhteşem konuğu... Carmen’in hem sanat yönetmeni hem de koreagrafı... Faik Burakgazi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı olarak Mersin’e kültürel ve sanatsal etkinliklerin taşınmasında öncülük edenlerin başında yer alıyor. Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in yaptıklarını görmeye gidenler gibi, öteki kentlerin oda ve belediye başkanları da Faik Burakgazi’den çok şey öğrenebilirler. (Bu arada sık sık elektrikler kesildiğinde iki toplumun ne kadar farklı olduğu ortaya çıktı. Bizler homurdanırken, onlar keyif içinde yaş günü partisindeki gibi hep bir ağızdan ‘happy bird day’ı söylediler. Sanatçı bir ara “Sinan” diye bağırdı. Sinan Ufuk Nergis, menajeriymiş meğer. İstanbullu olan Nergis, Boğaziçi Üniversitesi’nde Matematik okumuş, sonra yolu Madrid’e düşmüş ve bu organizasyon işine girmiş. Beş yıl içinde bir ‘marka’ olmuş. “İspanyol sanatçılarının yüzde 70’ini dışarıya ben pazarlıyorum, İtalyan ortağımla” dedi... Aklımıza, o sırada bizim futbol simsarları geldi, neyse... Türkiye’deki birçok etkinliğin arkasındaki isimmiş Nergis. Türk insanı bu, neler çıkmaz aralarından, aferin. 44 yaşındaki Gomez, “Sinan, İstanbul, Atatürk, Bodrum, Ankara’dan başka bir şey bilmem” dedi. Gösterisinden sonra kendisini sahne arkasında kutlayan Prof. Tolga Yarman için teşekkürümü iletin kendisine dedi. “Çok nazik bir beydi, teşekküründen etkilendim. Bilmiyordum, nükleer karşıtıymış. Benim de nükleer karşıtı olduğumu kendisine iletir misiniz?” dedi.
Bu arada Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (Türksoy) Genel Sekreteri, Kazakistan’ın eski Kültür Bakanı Düsen Kaseinov hayran hayran 44 yaşındaki sanatçıya sevdalı gibi bakıyordu. Meğersem İspanya’da çok izlemiş; İspanya’da diplomat olarak görev yaparken. “Gomez Hanım’ın Mersin’e geleceğini öğrenince, Ankara’dan eşimle izlemeye geldim” dedi.
Flamenko sanatçısı olmak çok zor, en aşağı 8 saat çalışmak gerekiyormuş.
Hafta başında Umman’a gidecekmiş; bu bir ilk. “Buradaki dansı orada oynayabilir misiniz?” deyince “Sahnede sevişmenin adı danstır ama galiba bazı figürleri kaldırabilirim” yanıtını vermesi sizce de ilginç değil mi?

O benim annem!

KAZIM Çiloğlu’ndan Anneler Günü:
BENİM annem ne doktor, ne öğretmen, ne iktisatçı, ne kuaför... Babam asgari ücretli.
Benim annem ayda altı yüz elli lira (bu yıl ocak zamları ile yedi yüzü belki geçer!)
Hem kiramızı öder
Hem bizi doyurur
Hem bizi okutur
Hem bizi giydirir
Hem bizi ısıtır
Hem de bizi aydınlatır...
Üstelik ağzı var, dili yok!
Söyle bakalım akıllım?
Dünyada böyle bir anne var mı?

Biliyor musunuz

 TEKİRDAĞ Namık Kemal Üniversitesi rektörlük seçimlerinde, rektör Nizamettin Şenköylü’nün (92) arkasından gelen Prof. Osman Şimşek’in (80) (üçüncü sırada Prof. Halim Orta, 79), YÖK’ün Cumhurbaşkanı’na gönderdiği listede ilk sıraya çıkarılması üzerine rektörlüğü garantilemiş gibi tebrikleri kabul etmesinin arkadaşları tarafından ayıplandığını...
? GALATASARAYLI işadamı Abdürrahim Albayrak’ın, Mesut Yılmaz’ın desteğinin arkasında olduğunu iddia eden CHP Rize milletvekili adayı Kenan Bıyık’a “Yılmaz bu açıklamalardan çok rahatsız ve kesinlikle kimseye desteği yok, olmayacak da... Ben bilhassa Rize’ye gelerek Rizeli Başbakan Erdoğan için orada çalışacağım. Çünkü ben Allah’ıma şükürler olsun Rizeliyim” dediğini...
Yazarın Tüm Yazıları