Paylaş
ALMANYA'dan M. Z. adlı okurumuz, Hürriyet'te çıkan, ‘‘Berlin'de bir haftalığına açılan Turizm Fuarı'ndaki Türk standı şaşırttı’’ haberi üzerine tepki göstererek, ‘‘Bizi rezil etmeye kimsenin hakkı yok. Bakan, bu standın ihalesini kime verdi?’’ diye sordu.
Stant çok mu kötü?
- Sahra çadırı gibi bir şey, bu kadar kötü stant karşısında şok olduk. Gelenler de şaşırdılar. Doğayı ve tarihi yansıtan hiçbir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti'nin çadırı mı, Kaddafi çadırı mı anlayamadık? Nerede Efes, Kapodokya gibi mekánların fotografları? Şantiyeyi andıran, naylonlu ve yapay laleli görüntülerin yanında o tanıtım filmini kim yaptı acaba? Fuar katoloğunda, Türk firmalarının ilanları arasında Ermeni firmalarının ilanları yer alıyor. Bu kadar soğuk, sadece broşür dağıtılan bir stantla mı Almanya'dan 2.5 milyon turist getireceğiz?
Geçmiş fuarlarla kıyaslanırsa...
- Üç yıl önce 1.5 milyon DM'ye yapılan Türkiye standı, fuarın en iyi tanıtım ve dekor ödülünü almıştı. Bu yılki standın tanzimine ise 2 milyon mark harcanmış. En pahalısıymış ama en çirkini olmuş maalesef. Panayır bile bundan daha anlamlıdır. Gerçekten ayıp ve yazık.
Okurumuz bir konuya daha değiniyor:
‘‘Bakan şaşkın işler yapıyor. Bakanlık müsteşarı Fermani Altun'u, görevden aldı, Berlin'e turizm müşaviri yaptı. Şimdi de bir yakınını Almanya'ya göndermek için Altun'u Singapur'a göndermeye karar vermiş. Ancak Altun rapor alarak idari mahkemeye gitmiş. Bakan güya Uzakdoğu'daki zengin turistleri Türkiye'ye getirmek için Singapur kadrosunu güçlendirecekmiş. Altun'un Almanca'dan başka dil bilmediğini bilmiyor mu?’’
Evet, Turizm Bakanı Mumcu'ya şunu da sormak gerekiyor:
Türkiye'nin 70 sente muhtaç olduğu, ekonomiye adeta suni teneffüs uygulandığı bir dönemde aralarında milletvekilleri, valiler, daire müdürleri ile eşlerinin katıldığı 32 kişilik ballı bir gezi düzenlenmesi yakışık alıyor mu?
Bu tür gezilerde katılımcılar gün başına yevmiye alıyorlar. Ayrıca eşlerinin harcamaları da dahil bütün masraflar devlete fatura ediliyor.
Ekonominin başına geçen Kemal Derviş'in bu tür ballı gezilerle de uğraşması gerekecek sanıyoruz.
Karı-koca hasım olacak
ADALET Komisyonu'nda görüşülmekte olan Türk Medeni Kanun Tasarısı bu şekliyle yasalaştığı takdirde evli kadınlara felaket getirecektir.
Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki kanun tasarısının 10 maddesi, evli Türk kadınını mal rejimi sözleşmesi yapmak için eşiyle beraber notere gitmeyi zorunlu kılmaktadır. Eğer gitmezse eşinden kötü muamele görecek, dayak yiyecek, hatta can güvenliği tehlikeye girecektir. Boşanma davaları katlanarak artacaktır. Bütün ailelere huzursuzluk gelecektir. Bu olaylar mutlaka yaşanacaktır. Bunun aksi düşünülemez. Yasa hiçbir zaman karı-kocanın arasına girmemelidir.
Türk toplum yaşamını ve evlilik kurumunu bilmeyen kişiler tarafından düzenlendiği anlaşılan bu yasadaki 10 madde, mutlaka ve mutlaka noterde sözleşme yapmadan, karı-kocayı hasım haline getirmeden otomatik olarak edinilmiş mallara katılma rejimini getirmelidir. Eğer bu şekilde bir düzenleme yapılamıyorsa eski evlilerin mal ayrılığı rejimleri devam etmelidir.
Sayın vekilim kaş yapayım derken göz çıkarmayın.
Nezahat ERÇİN-MARMARİS
Hünkárı da getirseler
MEMLEKET sevdasıyla kaynayıp coşan bir Avrupalı Türk olarak kusurum varsa affedilsin, fikrimi açık söylüyorum:
Üvey evlatlar ve de yeğenler bu süreçten sonra hálá TBMM'ndeki koltuklarını koruyabiliyorlarsa, değil kemale erişmiş Derviş'lerimizi, gelmiş geçmiş en büyük hünkarlarımızı bulup buluştursalar dahi Türkiyemizin iki yakası bir araya gelemeyecektir.
Káhinlik değildir bu, bir gerçektir.
Dr. Ali AKTAŞ-KÖLN
Çok şey mi istedik?
AYLARDIR siftah edemeyen Ankara'dan Ömer Burucu 'yürütmeyi yürütenlere' sesleniyor: Bir zamanlar rahmetli Turgut Özal'ın ortaya attığı o dönemin gözde tabiri 'orta direk'ten biri idik. Ne soyguncu, ne vurguncu, ne hortumcu olduk. Ailemizi geçindirecek kadar para kazanıp, eskilerin deyimiyle muhanete muhtaç olmadan yaşamaya çalıştık. Ne televolelerde gördüğümüz çılgın eğlencelere imrendik, ne de öyle yaşamak istedik. Lüks ciplerde, son teknoloji otomobillerde gözümüz olmadı.
Çalışarak haysiyetli bir yaşam sürmekti istediğimiz.
Yıllardır bize, enflasyonu aşağı çekmek bahanesiyle kemer sıktırarak kemerde delik bırakmadınız. Hepimizi yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiniz. Ama sizler televolelere yeni insanlar kazandırmaya devam ettiniz. Bin kişiyi açlığa mahkûm edip, bir kişiyi zengin ettiniz.
Kırk yıllık yaşamım boyunca ilk kez bu yıl kurban kesemiyorum. Bizi bu hale getirme başarısını gösterdiğiniz için sizleri tebrik ederim.
Beceremeyeceğiniz işlere bulaşmayın!
Bırakın enflasyon yüksek olsun. Çünkü bizleri enflasyonun düşmesi değil, evimize ekmek götürebilmek ilgilendiriyor. Hele siz ve icraatlarınız hiç ilgilendirmiyor!
Çünkü bizler hayatta kalma mücadelesi veriyoruz!
Siz 'yürütme'yi yürütmeye devam edin!
Durak: MHP'liler halktan kopmuş
‘DURAK, otobüs alımı için uğraşıyor, Belediye Meclisi'nden borçlanma yetkisi istiyor. Bu yetkiyi kötü niyetine kurban ediyor. Otobüsler neden belediyenin değil de bağlı şirketin üzerinde? Neden Adana Büyükşehir Belediyesi üzerine alınmıyor...’
Bir grup MHP'li Meclis üyesinin bu iddiaları, 3.3.2001 tarihli köşenizde yer almıştı.
Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Grubu'nda 7 MHP'li üye vardır. Ve bunlardan biri Midibüsçüler Kooperatif Başkanı'dır. Belediye Meclisi'ndeki MHP'liler halktan kopmuş kişilerdir. Bu sayın üyeler, topluca halkın çıkarlarına karşı midibüs ve minibüsçüleri kollayarak, otobüs alımını engellemektedirler.
18.10.2000 tarih ve 24204 sayılı Resmi Gazete'de görüleceği gibi otobüsler Büyükşehir Belediyemiz adına alınmak istenmektedir.
MHP'lilerin her sözleri bu kadar doğrudur!
Aytaç DURAK- Adana Büyükşehir Belediye Başkanı
Görmeden sevmek
Gecenin yarısı başlıyorsa çığlığım duyulsun diye değil,
Çağırmalarım ise gelmen için değil,
Duyulmadan seslenmeyi biliyorsa bu yürek
Görmeden sevmeyi de bilir!
Paylaş