ŞİŞLİ Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün önceki gün Denizli’den başlayıp Aydın’da sona eren 30 saatlik gezisini yakından izleme olanağı bulduk.
Baykal ve yönetimine karşı, CHP’de 30 milletvekilinin bayrak açışı; ‘Yeni CHP’ hareketi toplantılarında Prof. Hurşit Güneş’in konuşması, Ertuğrul Günay’ın Anadolu’yu dolaşmaya başlamasının ardından Sarıgül’ün bir anda ortaya çıkışı, Genel Merkez’i köşeye sıkıştırmış durumda. Bunların tek amacı, toplanması amaçlanan Kurultay’da Baykal ekibini devirmek. Ancak Genel Merkez’in bu gezileri takibe aldığı da bir gerçek.
Sarıgül’ün siyaset sosyolojisi açısından gerçekten izlenmesi gerekiyor. Sarıgül’ün atağı, farklı değerlendirmelere yol açıyor. Kimileri bunu ‘ortak bir hareket’ olarak göstermek isterken; bazı çevreler de, bu çıkışların bireysellikten öteye geçemeyeceğini savunuyorlar.
Ama hepsinin bir anlamı olsa gerek; CHP’deki bir anda yükselen dalgalar bakımından, yaşananlar bir şeylerin habercisi olabilir mi?
19 Mayıs’ta Samsun’dan başlayan ve Ordu’da sona eren gezisi gereği gibi yansımamış basına. Sarıgül, Samsun’da, Türk ve CHP bayrakları altında 100 bin kişi ile yürümüş, yanında el ele tutuştuğu CHP Meclis Grup Başkanvekili Prof. Haluk Koç da yaşamış bu tabloyu... Yerel seçimlerde yüzde 70’lere varan oy oranı ve Samsun çıkarması Sarıgül’ü yüreklendirmiş; yurtta nabzı tutmak için yeni turlara yönelme kararı almış.
CHP ÖMÜR BOYU MUHALEFETTE KALAMAZ
Önceki gün Denizli’de uçaktan indiğinde belki de beklemediği bir karşılama ile karşılaşınca Sarıgül’ün de şaşırdığını belirtmek gerek. Bir yanda zeybekler oynarken, arkada büyük boyda ‘Sevgi ile kazananlar sevgi ile karşılanır’ pankartı dikkat çekiyordu. Göğüslerinde ‘Aksu’ (Yatak) yazılı bir grup işçinin ‘Başbakan Sarıgül’ diye bağırmaları dikkat çekiciydi. Çardak Havaalanı’ndaki karşılamada CHP Denizli İl Başkanı Ali Rıza Ertamur ile bazı ilçe ve belediye başkanları ile DSP eski Aydın Milletvekili Halit Dikmen de bulunuyordu.
Kendisini karşılayan gruba ‘Benim partim ömür boyu muhalefette kalamaz’ mesajını veriyor. CHP’li Koçabaş beldesinde pazara dalıyor Sarıgül; herkesle el sıkışıyor, kuçaklaşıyor, öpüşüyor... Özellikle kadınlar Sarıgül’e sempatiyle yaklaşıyor. Bir sakat yurttaşa sarılıyor; kendisine üç gün içinde bir tekerlekli sandalye gönderme sözü veriyor. Ayrıca, ‘Sizden 60 öğrenci bekliyorum, onları İstanbul’da konuk etmek istiyorum’ diyor ve alkışlar kopuyor.
Bazı sözcükleri, dinleyenlere ‘örtülü’ ve kesik kesik geliyor:
‘Lider olmak önemlidir ama başbakan olmak daha önemlidir.’
Denizli’de il örgütü binasına girerken bir pankartı okuyoruz:
‘Yolun açık olsun, vurdun mu düşür başkanım...’
Daha sonra Pamukkale Üniversitesi’ndeki ‘Şişli: Farklı bir yerel yönetim modeli ve siyasette kariyer’ toplantısında konuşuyor Mustafa Sarıgül... Dinleyenler arasında öğretim üyeleri ve öğrenciler kadar CHP,DSP ve YTP’liler de var. ‘Şişli Modeli’nianlatırken özetle diyor ki:
‘Mustafa Sarıgül bundan sonra rutin iş yapmaz... Çok okumak ve çalışmak lazım... Kahramanlar zor işten çıkar... Allah bana bir gün nasip ederse televole kültürünü yok edeceğim... Başaramayacağım bir işe asla girmem; benim CHP’de gençlik kollarından başlayan 30 yıllık emeğim var... En büyük güç halkın gücüdür... İktidar alternatifi olmayan muhalefet olmaz...’
Bu arada AKP il yönetiminden olduğu anlaşılan bir kadın, ‘AKP’nin iki iyi şeyini söyler misiniz’ diye bir soru yöneltiyor.
Sarıgül ‘Zor bir soru, buna 130 gün sonra cevap vereceğim.Ama bu cevabımla tatmin olmadığınızı da biliyorum’ diyerek gülüyor.
İDEOLOJİ VE ŞEYTAN TÜYÜ
Salondakileri meraklandıran ortak bir görüş:
Bir mühendisin ‘Konuşmanızın ideolojik ve siyasal yanı biraz boş kalıyor ama sizde bir şeytan tüyü var; sırrınızı çözemediğim’ demesi üzerine Sarıgül’ün ‘Türk halkının ideolojisi kadar varım’ karşılığını vermesi, soru sahibini pek ikna etmiş görünmedi.
Mimarlar Odası’nı, Gazeteciler Cemiyeti’ni koşar adımlarla ziyaret ediyor; bir yerel kanalda konuşuyor. Sarayköy İlçesi’nde de coşuyor; Aydın’da da aynı şeyleri yapıyor. Akşam da Aydın Genç İşadamları Derneği’nde 400 kişilik eşli işadamı grubuna karşı aynı konuşmaları yineliyor. Hepsinde alkışlanıyor; hepsinde de bir umut yaratıyor.
Kemal Derviş ve parti içindeki diğer hizipler kendilerini bir parti felsefesi ile tanımlarken, Sarıgül’ün bu çıkışı nasıl tanımlanabilir?
‘Sarıgül tarzı’ demek mi gerekiyor!
Yani, dini siyasete alet ediyormuş iddialarına karşılık yeni bir Kuvayı Milliye söylemi Sarıgül’ü nereye götürür acaba?
Sarıgül’den seçmeler
CHP ne olmalıdır?
Şahlanmalıdır; laik cumhuriyet için...
CHP’deki son gelişmeler için ne diyorsunuz?
Parti içindeki gelişmeler beni hiç ilgilendirmiyor. Benim makam ve rütbe heyecanım yok, beni halkın sevgisi ilgilendiriyor.
Yeni tur var mı?
10 Temmuz’da Sivas’a gideceğim, 20 bin kişi ile kucaklaşacağım. 31 Temmuz’da memleketim Erzincan’dayım; daha sonra Batman, Şanlırufa ve Artvin’de... Daha sonra sırada Antalya da olacak. Esenboğa-Ulus arasında 50 bin karşılayıcı ile Ankara’ya giderim.
Sabancı ne demiş
EDİNDİĞİMİZ izlenime göre, Sarıgül halkın ilgi alanına girmiş. Olumlu bir enerji saçtığı dikkat çekiyor. Kişilerle yakın ilişki kurmakta hiç zorlanmıyor. İnsanların gözlerinin içine sıcak bakışlar atıyor; itici değil; çekici... Yakaladığı dalgayı besleyebilir mi, beklemek lazım.
Kitleler kendisini nereye taşıyabilir; kendisi de ‘Ben ne yapayım?’ yanıtını arıyor belki. Yakınları, ‘Sarıgül toyluk dönemini aşıyor’ diyor. Algılaması iyi; ancak konuşmalarında sık sık tekrara düşüyor. Konuşmalarında yerellikten ulusallığa geçememesi bir taktik mi, anlaşılmıyor. Sözcük dağarcığını geliştirmesi de gerekiyor.
Genel başkanlık sözünü etmeden sadece ‘Başbakan olmak istiyorum’ mesajını açık açık verirken; Sakıp Sabancı’nın hastaneye yatmadan önce kendisine ‘Arada İstanbul Belediye Başkanlığı olur mu bilmem ama sen bu ülkeye başbakan olacaksın’ demesinin etkisinde mi kaldı acaba?