ÖNCEKİ gün Antalya Havaalanı'na indiğimizde fazla bir hareketlilik yoktu. Her zaman alışılmış tur otobüslerinin yerinde bu kez çok sayıda ticari sarı taksiler bekliyordu. Uçakla gelecek müşteriler, turizm sezonu başında kesilmişti.
Ekonomi, siyaset ve turizm alanlarında Türk-Alman ilişkilerinin ele alındığı ‘‘Türk-Alman Sempozyumu’’nun beşincisi önceki gün başladı. Havaalanından Belek'teki Robinson Club Nobilis'e giderken; sert geçen kışın ardından bahar henüz uyanmaya başlamıştı. Hava sıcaklığı 20 dereceyi bulmuştu. Belek'teki altı golf sahasından biri de buradaydı. 800 kişilik bir otel Robinson... Bu ayda % 50 dolayında olması gereken doluluk oranı; ne yazık ki % 10-15 dolayında bulunuyordu. Hesap ettirdik; otelde 96 Alman müşteri vardı.
Ya işten çıkarılacaklar, ya da maaşlarında indirim yapılacak... Antalya'da turizm belgelilerle birlikte yaklaşık 450 bin yatak var; sezonluk personel sayısı da 300 bini buluyor.
Şu anda bunların yarısı işsiz...
Irak Savaşı'nın, Türkiye'ye vurduğu darbenin bir göstergesi bu; 'korkak tavuk' turizmin korkulu rüyası.
Sora sora Bağdat bulunur
TÜRKİYE Araştırmalar Merkezi Vakfı ile Robinson Club'un düzenlediği sempozyumda Alman Sosyal Demokrat, Hıristayan Demokrat ve Hür Demokratlar arasında turizmden öte Irak Savaşı ve AB konusunda ilginç tartışmalar yaşandı.
AB konusunda Sosyal Demokrat ve Hıristiyan Demokratlar arasında görüş ayrılığı her zamanki gibi derin boyutlarda... Hıristiyan Demokratlar, her zamanki gibi Türkiye'nin üyeliğini daha erken buluyorlar... Ayrıca, Türkiye'nin kültürel açıdan AB'ye uyum sağlamayacağı görüşünü savunuyorlar. Buna karşılılık Sosyal Demokratlar, Kıbrıs sorunu haricinde Türkiye'nin AB'ye giden yolda emin adımlar atmaya devam ettiğini söylüyor.
Hür Demokratlar da, Türkiye'nin tam üyeliğine her açıdan sıcak bakıyor.
Keşke bu toplantıları Ankara'daki hükümet ve parlamentodan temsilciler de izleyebilseydi; muhakkak ki çok şey öğreneceklerdi.
Partizanca ve dinci kadrolaşmadan başını kaldıramayan AKP'nin gündemine turizmdeki ciddi sorunlar daha girmemiş... Çünkü onları ilgilendiren konu Turizm ile Kültür bakanlıklarının birleşmesiyle partizan kadroların oluşturulması... Davet edilmelerine karşın hükümetten ve AKP parlamenterlerinden sempozyuma gelen olmadı... Aynı şekilde Deniz Baykal, Kemal Derviş ve Onur Öymen de gelmeyen konuklar arasında bulunuyordu.
Krize öneri: Dışarıya tatile gitmeyelim
BELEK'in ilk yatırımcılarından Ali Akkanat, iki otel ve bunlara bağlı 18 delikli iki golf sahasının sahibi... 100 milyon dolar yatırım yaptığını söyleyen Akkanat, turizmin önündeki sıkıntıyı şöyle anlatıyor:
‘‘Sezon öncesi düşündüklerimizin gerçekleşmeyeceğini görüyoruz. Temmuza kadar turistin gelmesini beklemiyorum. Bu aylardan sonra gelirse belki geçen yılın %45-50 seviyesini yakalayabiliriz.’’
Gazeteci dostlar Nejat Seçen, Dursun Gündoğdu, Bülent Ecevit, Ali Ergin ve Hakkı Akduman'la birlikte ‘turizmin’ nasıl kurtarılacağı konusunda kafa yorarken, Akkanat araya girerek şu öneride bulunuyor:
‘‘Bu yıl Türkiye'nin Avrupa standartlarında yaşayan 3.5-4 milyon insanı var. Bunların büyük bölümünün tatillerini yurtdışında yaptıklarını biliyoruz. Bu kesimin duyarlılık gösterip tatillerini bu yıl Türkiye'de özellikle de Antalya, Ege ve Karadeniz'de geçirmelerini öneriyorum. Hiç olmazsa bu sektörde çalışan personelin işsiz kalması önleneceği gibi gıda sektöründeki daralma da engellenmiş olur.’’
Sohbette bir görüş daha ortaya çıkıyor:
Banka ve tur operatörleri, Türk insanına taksitli tatil olanağı sağlayamaz mı?
Bunu da hükümet düşünecek.
Almanlar var Türkler yok
TURİZM Bakanlığı'nı sadece müsteşar yardımcısı Emine Bağlı ile Bakanlık Tanıtma Genel Müdür Vekili Raci Karaca temsil ettiler. Buna karşılık Almanlar 47 kişilik bir grupla Belek'e gelerek Türkiye'nin turizm ve AB konusundaki sıkıntılarına yönelik dayanışma mesajı verdiler bir anlamda. Açıkçası şuydu: Almanlar, Türkiye turizmine Türklerden daha fazla önem veriyorlar. Nitekim geçen hafta içinde Alman ZDF Televizyonu, Antalya'ya gelerek, Alman kamuoyuna bölgedeki durumu anlatmaya gerek duymuş. Yani şunu belirtmiş: Bağdat, Antalya'ya 1600, İstanbul'a 2600 km uzaklıkta... Bizim yapacaklarımızı Almanlar yapmıyorlar mı?
Biliyor musunuz?
MESUT Yılmaz'ın Almanya'daki hocalığına yarın başlayacağını, Bochum Üniversitesi'nde her ay iki gün konferans vereceğini, 16 Mayıs'ta da Düsseldorf'taki eski parlamento binasında Türkiye-AB konusunda bir konuşma yapacağını...