Paylaş
Bir rejimin demokrasi olması, alınan kararlara her aşamada toplumdaki, özellikle yereldeki katılımın yüksek oranda olması ile mümkün. Bu açıdan bakarsak, belediyeler sadece hizmet yürüten yerel tüzelkişilikler değil, aynı zamanda ve esasında yereldeki ve dalga dalga büyüyen ülkedeki demokrasi etkinliğinin olmazsa olmazıdır.
Önce yol gösterici olması için özet bir sayısal analiz yapalım: Türkiye’de 81 il, 73 milyon nüfus var. 16 büyükşehirde 34 milyon kişi, diğer illerde 27.5 milyon, köylerde ise 12 milyon kişi yaşıyor. 2008’de, 16 büyükşehirdeki (daha sonra ilçe yapılanları saymazsak) 243 belde belediyesi kapatıldı.
AB’NİN ŞARTI VAR
Tüzelkişiliğin ortadan kaldırılması sadece yerel demokrasiye darbe vurmadı, aynı zamanda ödediği vergiler artarken hizmet alımında yerindelik ilkesi ortadan kalktığı için milyonlarca bölge insanı ciddi mağduriyetler yaşadı.
Bu kapatmalarla ilgili 2009’dan beri AİHM’de Türkiye hükümeti aleyhine dava sürüyor. Kapatılanlar arasında 190 belde belediyesini temsilen belde belediye başkanlarının müdahil olduğu bu dava, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5. maddesiyle düzenlenen tüzelkişilikle ilgili yeniden-düzenleyici bir tasarrufta bulunurken ‘halkoylaması yapılması gerektiği’ ilkesine aykırı olduğu haklı temeline dayandırılıyor.
Belde kapatılırken sadece belediye kapatılmıyor, bunu yaparken halka sorulmuyor, yerel ihtiyaçlar gözetilmiyor, hizmet yerele oldukça uzak başka bir tüzelkişiliğe devrediliyor. Böylece yaşam zorlaştırılıyor, suyunu, emlak vergisini ödemek için halk uzun mesafelere ve maddi harcamalara katlanmak zorunda kalıyor, sadece belediye değil, siyasi parti temsilcilikleri de ortadan kaldırılıyor, demokrasi, katılım ve yerelde siyaset askıya alınıyor.
Şimdi ise mevcut 16 büyükşehire ek olarak nüfusları ortalama 800 bin ile 1 milyon olan (toplamda 13.5 milyon) 13 şehir, büyükşehir statüsüne kavuşturulmak isteniyor.
DEMOKRASİYE DARBE
Bu şehirler büyükşehir yapılırken, hem eski büyükşehirlerdeki il sınırı dahilindeki tüm beldeler (486 Belde) ve yeni büyükşehirlerdeki 535 belde olmak üzere toplam 1021 belde ve belediye kapatılıyor.
Bu noktada iki bilgiyi de paylaşmak gerek: Birincisi, büyükşehir dışında kalan illerde nüfusu 2000’in altında kalan beldelerin kapatılarak köy statüsüne getirilmesini ilgili konuyla karıştırmamak gerekiyor. İkincisi, sadece beldeler kapatılmıyor, aynı zamanda 29 büyükşehirde İl Özel İdareleri kaldırılarak yerine neo-liberal yatırım birimleri oluşturuluyor.
Büyükşehir, şehrin büyük ölçekli planlanmasında olumlu bir yapı olsa da, o planın yerelde etkili olabilmesi için hizmetin de yerelde işletilmesi şarttır. Bu durunda ‘büyükşehir=belde kapatılması’ anlamına gelmemeli idi. Kısaca belde ve belediye konusuna hizmet ve ekonomi odaklı bakmanın yanlış sonucu olarak demokrasiyi biraz daha kendi elimizle imkânsız hale getirmiş oluyoruz.
Dr. Serdar TAŞÇI
GÜNÜN SÖZÜ
“Tarihte çok az kestirme yol vardır.”
(Eric Hobsbawm)
Atatürk’ü yarın çok ararsınız
VAN Erciş’teki son depremde yıkılan Atatürk İlköğretim Okulu’nun yerine yapılan okula, Başbakan Erdoğan’ın annesi adına ‘Tenzile Ana İlkokulu ve Tenzile Ana Ortaokulu’, Van’daki Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nun yerine yaptırılan okula da yaptıran Acun Ilıcalı’nın annesi ‘İlknur Ilıcalı İlkokulu’ adı verildi ya... Kim tepki gösterdi. (Eğitim alanında yaklaşık 12 sendika var: Eğitim-İş, Bağımsız Eğitimciler, Eğitim Haksen, Eğitim-Sen, Eğitim Bir-Sen, Türk Eğitim-Sen, Hür Eğitim-Sen, Bilgeç-Sen, Tem-Sen, Ata Eğitim-Sen, Öğretmen-Sen, Özgür Eğitim-Sen.) Bir tek Eğitim-İş Sendikası anlamlı bir açıklama yaptı. Sendikanın Genel Başkanı Veli Demir diyor ki:
“Çok özel bir neden olmadığı sürece yer ve kurum isimleri ile oynanmamalıdır. Çünkü bu isimler bizlerde aidiyet duygusu yaratmakta, geçmişten geleceğe ortak hafızamızın oluşmasına katkı sağlamaktadır.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından beri, başta okullar olmak üzere kurumların, caddelerin, sokakların isimlerini değiştirmek özel bir görev gibi algılanmakta ve yerine getirilmektedir. Asıl amacı Cumhuriyet’le hesaplaşmak ve Atatürk’ün izlerini silmek olan AKP, özellikle Atatürk, İnönü ve Cumhuriyet isimlerini taşıyan okulları hedefine almıştır.
Yapılan protokoller gereği okulların isimlerinin değiştirildiğini belirten Van Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri bir an önce bu yanlıştan dönmelidir.
Yapılan bağış karşılığı özel şahıs isimleri yeni yapılan okullara verilmelidir. Değiştirmek için özellikle Cumhuriyet ve Atatürk isimlerinin seçilmesi tesadüf olamaz. Kaldı ki, okullara yeni isim konulacaksa, depremde hayatını kaybeden öğretmenlerimizin isimlerinin seçilmesi daha doğru olacaktır.”
İki 100. yıl anması
İNGİLTERE Başbakanı David Cameron 2014’te yani 1. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümünde askerlerini anmak için ülke genelinde etkinlikler düzenleyeceklerini, bunun için 50 milyon poundluk bir bütçe ayırdıklarını ve etkinliklerin 2018 yani 1918’deki bırakışmanın yıldönümüne kadar süreceğini kaydetti. Biz ise 13 Ekim’de Güneydoğu gazilerimizin teröre hayır mitingini engelliyoruz, içinde bulunduğumuz ay Balkan Mezalimi’nin 100. yılına isabet ediyor. Kaç üniversite panel düzenledi, hükümet kalıcı hangi etkinliği yaptı?
Engin BALIM
Biliyor musunuz
FAZIL Say’ın bugün Çağlayan Adliyesi 19. Sulh Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşmasını izlemeye gelecek Sol Parti A. Federal Parlamento üyesi Sevim Dağdelen’in “Alman hükümetinin bugüne kadar Fazıl Say hakkında açılan dava konusunda sessiz kalması tam anlamıyla bir skandaldır. Böylece, bir kez daha Erdoğan hükümetiyle omuz omuza olduğu gösterilirken, Türk yargısının politik olarak farklı düşünenlere karşı yaptıklarının da üzeri örtülüyor” dediğini...
Paylaş