Baykal eserinden müşteki mi?

CHP’deki son gelişmeleri referandum öncesi ve sonrasında Baykal’ın demeçlerini ve on kurultay çağrısını bir grup CHP’li dost ve eski milletvekili Sabri Ergül’le konuştuk.

Haberin Devamı

Bakınız ne tespitler yapıldı ve neler söylendi:
-  Bu referandumda demokrasi, laiklik, hukuk devleti oylanmıştır.
-  Yine CHP gündemde; Baykal genel başkanlıktan düştü ama gündemden düşmüyor. CHP de olumsuzluklar çağrıştıracak şekilde gündeme getiriliyor.
-  Referandumdan hemen önce Baykal, İzmir’de TV’lere çıktı; “Kılıçdaroğlu, iyi niyetli ve Türkiye’yi dolaşıyor. Ama, örgüt hantal, çalışmıyor” dedi ama sözüm ona Kılıçdaroğlu’na “İyi niyetle dolaşan yalnız adam” demek istedi. Ve “Referandum ile ilgili hayır gerekçelerinin yer aldığı dokümanları bastırıp örgüte göndermedi” diyerek de genel merkezi suçladı; yani örgütü başarısız buldu. Oysa bu örgüt 20 yıla yakın genel başkanlık yapmış Baykal’ın atadığı, seçtiği, seçtirdiği, dizayn ettiği örgüt değil mi?
Baykal, kendi örgütünden şikâyetçi olurken, kendi yarattığı eserinden müşteki (şikâyetçi) müellif durumuna düşmüş olmuyor mu?
AKP’nin referandum taktiğine yenik düştü
-  Dokuz ay öncesini anımsayalım... AKP lideri yargıdan şikâyet ile, “Yargı ve Kürtlerle ilgili açılım konularında kısmi Anayasa değişiklikleri yapacağız” dediğinde Baykal, “Yap da görelim, belki Meclis’ten geçirebilirsin ama halktan, referandumdan geçiremezsin” diyerek AKP’ye referandum kozu ile meydan okumadı mı? Bu meydan okumanın AKP’yi bir süre tereddüde soktuğu hatırlardadır.
Ama AKP’nin daha sonra gerekli araştırmaları kamuoyu yoklamalarını yaptırdıktan sonra, halkın eğilimlerini de iyi okuyarak ve Baykal’ın referandum restini görerek sonuçta referanduma CHP’yi de katarak, Türkiye’yi bu referanduma götürdüğü aşikâr değil midir? Baykal, geç de olsa ‘referandum tehlikeli oyununu’, halkın evet eğilimini gördü; “İki madde hariç biz de destek veririz”, hatta “İki madde çıkarılsın biz de referandumda evet deriz” dedi. Ama atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti. Kılıçdar- oğlu, referandumu kucağında buluverdi.
Devran döndü... Kılıçdaroğlu’na yardımcı olmak varken, “Türkiye’nin oylandığı” bir referandum öncesinde, CHP’yi kendi içinde kavgalı ve örgütünü hantal göstermek neye, kime yaradı?
CHP’lilere göre, “Hayır kampanyasını CHP tek başına götürmüş; bunca baskıya, istismara ve paraya rağmen % 42 hayır oyu çıkmıştır ki, ilçe ve il sonuçları iyi analiz edildiğinde görülecektir ki, bu oyların büyük çoğunluğunu CHP oyudur. CHP’nin % 20-22 arasındaki eski oyu en az 10-12 puan artmıştır.”
Peki, 8 ay sonra yapılacak genel seçimler için kurultay istemek, partiyi iç tartışmalara çekmek çaba ve demeçleri kime, Türkiye’ye ne yarar getirir, hiç düşünülmez mi?
Tüzük değişikliği üzerine ince hesaplar
CHP’lilerin anlatımını özetlemeye devam ediyoruz:
Sözüm ona Kılıçdaroğlu kuşatılmış, anahtarın biri Önder Sav’ın elindeymiş, o engelliyormuş; Baykal’a göre “Bunları aşmanın, düze çıkmanın yolu, 21 Aralık 2008’de (Mart 2009 yerel seçimlerinin hemen öncesinde) Baykal’ın dayatması ile CHP kurultayında kabul edilen ve Baykal’ı partide tek adam kılan ‘tüzük değişiklikleri’ hemen yürürlüğe girmeli” imiş; yoksa iş mahkemede bitermiş...
(Bir şeyi ekleyelim: 21 Aralık tarihli tüzük kurultayını biz de izlemiş ve o kurultayda Sabri Ergül’ün Baykal’a karşı çıkıp bu tüzük değişikliklerinin yasaya aykırı olduğunu belirterek bunların yargıdan döneceğini söylediğini, 23 Aralık tarihli köşemizde yazmıştık.)
-  Oysa CHP’yi izleyenler anımsayacaklardır; Baykal’ın sözünü ettiği tüzük değişiklikleri ile CHP’nin en yetkili organı MYK seçimle değil, Genel Başkan’ın tek başına ve doğrudan ataması yoluyla oluşuyordu; her organ her şey Genel Başkan’ca atanıyor ve kararlaştırılıyordu.
-  Baykal, hemen Mart 2009’dan önce yürürlüğe koyacağız dediği ve bütün yetkileri kendinde topladığı bu tüzük değişikliklerini; (bu değişiklikleri o zaman da uygun bulmayan ve şimdi de karşı çıkan Önder Sav’ın geçen gün Baykal’ın kurultay çağrısına cevabında belirttiği gibi) Aralık 2008’den Mayıs 2010 tarihine kadar daha 1.5 yıl Genel Başkan kalmasına rağmen yürürlüğe koyamadı. Neden koyamadı? Çünkü, konu Sabri Ergül tarafından yargıya taşındı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na itirazen başvuruldu.
Daha önce AKP’nin benzer tüzük maddeleri için inceleme yapan ve AKP’ye uyarı gönderen başsavcılık, AKP’den örnek alınarak gerçekleştirilen CHP tüzük değişiklikleri için de Sabri Ergül’ün başvurusu üzerine inceleme başlattı. Ve sonuçta bu değişikliklerin yasaya açıkça aykırı olduğu tespit ve görüldüğü içindir ki, Baykal bu değişiklikleri 1.5 yıl daha süren genel başkanlığı dönemi içinde yürürlüğe koyamadı. Denildiği gibi yanlışlık yargıdan döndü!
Baykal’ın çelişkisi
-  Şimdi, partide tek adam iken Baykal’ın kendinin yürürlüğe koyamadığı tüzük değişikliklerini, güya Kılıçdaroğlu’na iyilik olsun diye; hem de seçildiği kurultayda, “Parti içi demokrasi ve her yerde önseçim” sözü veren Kılıçdaroğlu’na tüzük değişikliğini siz yürürlüğe koyun çağrısı yapıyor. Ve de olağanüstü kurultay istiyor olması çelişki değil midir?
Bütün bunlar, uyumsuzluk yaratma ve başkan ile genel sekreteri ters düşürme gayreti değil midir?
-  Genel Merkez’deki işleyişten, Genel Sekreter’den Genel Başkan’ın bir şikâyeti yoksa, “Birilerinin kaşımalarına” rağmen yoksa ve durumdan ve durumundan Kılıçdaroğlu memnun ise kime ne?
O zaman “Biz kurultaya gerek görmüyoruz ama delegeler isterlerse toplarız” diyerek, kurultay isteyene “Senin döneminde seçilmiş delegelerin yüzde 20’sinin imzasını topla, görelim” diye sorarlar.
Biz çoğumuz birbirimizi 40 yıldır tanırız, biliriz.
“Baykal gerçeği”nin Türkiye’de ve CHP’de esasında ne olduğunu, hele ‘kaset komplosu’ndan sonra ne kertede olduğunu bilir; bilecek kadar deneyimli ve zekidir!
Dostlarının bir de mesajları var:
“Değerli büyüğümüz Baykal’ın saygınlığını koruması ve de bunun korunması tüm CHP’lilerin ve de biz kendisini hâlâ sevenlerin içten dileğidir. Onun olgun yaşı engin deneyimi ve bilgisi ile hepimize ağabeylik yapması ve halen taşıdığı sıfatını önümüzdeki seçimlerde de koruyor olması ortak arzumuzdur.”
Ne CHP biter, ne kurultayları.

MESAJ PANOSU

Haberin Devamı

FELSEFE Sanat Bilim Derneği’nin bir etkinliği olan Galata Felsefe Okulu, eğitim seminerlerine 1 Ekim’de başlıyor. Derneğin başkanı Doç. Dr. Örsan K. Öymen tarafından verilecek seminerin, ilgilenen herkese açık olduğu bildirildi. Seminerler, 20 kişi ile sınırlı. Katılım için www.felsefesanatbilim.org sitesi üzerinden kayıt yapılması gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları