Paylaş
“Ne demek” dedik, “Araştır da gör” dedi... Kongreler için Ankara’dayken, Bayındırlık Bakanlığı’nda ‘gözü kulağı’ olan bir-iki dostumuzla konuştuk. Ankara’dan önümüze belge ve bilgiler geldi. O dostlara teşekkür etmek lazım.
AKP döneminde Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Müsteşarlığı’na Sabri Erbakan getirilmişti. Erbakan, yeni kabine değişikliğinden sonra görevden alındı.
Yeni Bakan Samsun Milletvekili Mustafa Demir, Müsteşarlığa Şaban Önder Kıraç’ı getirdi. Tartışılan bir isim olacağı anlaşılıyor.
Kıraç’ı tanımak için biraz geriye gitmek gerekiyor. Önce İller Bankası’na giriyor. 1990’ların başında Özel Çevre Koruma Başkanlığı’nda planlama uzmanı olarak görev yapıyor. 1994 yılında ‘kıyı alan yönetimi’ konusunda ABD’de eğitim alıyor. Şehir planlamacısı olan Kıraç, yurda dönünce eşi Şahver Kıraç’la birlikte Megaron Mimarlık Planlama İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’yi kuruyorlar.
2004 yılında Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe tarafından Özel Çevre Koruma Başkanlığı’na getiriliyor. Atamasının yer aldığı Resmi Gazete’nin tarihi 14.4.2005. Ama Megaron şirketi müdürlüğünden 2.9.2005 tarihinde ayrıldığı dikkat çekiyor. (Megaron’un belediyelerden epeyce iş aldığı bilinir.)
HUKUK VE ETİK
Yani 4 ay hem kamuda kurul başkanlığı, hem de pay sahibi olduğu şirketinde müdürlük yapıyor. Bu konunun hukuki yönü önemli... Peki Kıraç hakkında bu konuda bir soruşturma açılmış mıdır? Yoksa bazı şeyler ‘göz ardı’ edilmiş midir? Bir de ‘etik’ tarafı var işin tabii...
(Devlet Memurları Kanunu ve yürürlükteki mevzuat devlet memurlarının, limited şirketlerde ortak olmalarını engellemiyor ancak ortak oldukları şirketlerde görev almalarını yasaklıyor. Bu konuda Devlet Personel Başkanlığı’nın internet sitesinde ‘mütalaa’ bulunuyor.)
Sonrası için ‘Varan 2’ dersek... Bu dönem ilginç... 2007 seçimlerinden sonra Pepe’nin yerine Çevre ve Orman Bakanlığı’na Prof. Veysel Eroğlu gelince, Önder Kıraç’ı görevden alıyor. Kıraç da yeniden, eşi ile ortak olduğu Megaron şirketine müdür olarak dönüyor.
Varan 3... Başlıkta vurguladığmız gibi Bayındırlık Bakanlığı’nda bir ‘ilk’ de gerçekleşiyor. Sabri Erbakan’ın görevden alınmasından sonra müsteşarlık koltuğu bir süre boş kalıyor. Daha sonra bu makama getirilen isim Kıraç oluyor. (Resmi Gazete, 11.9.2009)
Yine bir hukuk dışılık ortaya çıkıyor burada... Kıraç, Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre şirket müdürlüğünden ise 14.9.200’da ayrılıyor.
MİNAREYE KILIF MI
(Bir not... Kıraç ÖÇK Başkanı iken, eşi Şahver Kıraç ‘D grubu yeterlilik’ alıyor. Bu gayet normal sayılabilir. Ancak Müsteşarlık görevine getirilmeden üç hafta önce, ortağı olduğu Megaron şirketinin yeterlilik belgesinin 21.8.2012 tarihine kadar uzatılması size göre dikkat çekmez mi? Bunu duyan vicdan sahibi AKP’li vekiller “Minareye kılıf işi galiba” diye düşünür ama susar! Cumartesi günkü AKP kongresindeki suskunlukları gibi...)
Görünen o ki, Bakanlığın yeni müteahhit-müsteşarı Şaban Önder Kıraç’ın ortağı olduğu şirketin ve eşinin Bakanlık’la olan işlemleri merak konusu olacaktır.
Bu durumda pek çok soru akla gelecektir.
Şöyle bakınca, 1980’den bugüne kadar 10 Bayındırlık Müsteşarı’nın görev yaptığını gördük... Bir tek ‘müteahhit’ Kıraç oldu. İnsan düşünüyor.
Bunca yıllık birikimi olan Bayındırlık Bakanlığı’ndan müteahhit olmayan bir müsteşar bulunamaz mıydı? Berhan Şimşek’in söylediği gibi ‘tüccar siyasetçi’den sonra demek ki ‘tüccar müsteşar’ dönemini de görecekmişiz.
BİLİYOR MUSUNUZ
TEKEL Sigara Sanayii İşletmeleri A.Ş.’de Yönetim Kurulu üyeliğine Ahmet Çağrı Çiçek’in, Tütün ve Alkol Piyasaları Düzenleme Üst Kurulu Başkanı Kazım Çalışkan’ın da THY Genel Müdür Yardımcılığı’na verildiğini... AKP’den Şişli Belediye Meclis üyeliğine seçilen ve Mustafa Sarıgül’ün, kuracağı Türkiye Değişim Partisi’nin İstanbul’da Abdi İpekçi Salonu’ndaki tanıtım toplantısında yanında oturan ve partinin kurucuları arasında yer alacağı söylenen işkadını Zeynep Dereli’nin, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın talebi üzerine bakanlık danışmanlığından sonra AKP’den ve Belediye Meclis üyeliğinden istifa ettiğini...
Gül ve Erdoğan devrede
DİYARBAKIR’daki ‘sahte rapor çetesinin’ işadamı Remzi B. ile işbirliği yaparak, bayan öğretmen N.B. ve 8 yaşındaki kız çocuğunun yaşamını zindan etmek için kurduğu karanlık komployo devlet el koydu. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere devletin resmi kurumları devreye girerek, ‘sahte rapor çetesi’nin yargı huzuruna çıkartılması için düğmeye bastı. Şimdi bir kamu görevlisinin gönderdiği Diyarbakır damgalı mektuba kulak verelim:
“Bayan eğitimci N.B. ve kız çocuğunun dramına ilişkin yazılarınızı başından beri dikkatle takip ediyoruz. Eğer yazılarınız olmasaydı, N.B.’nin bütün ısrarlı dilekçeleri sumen altı edilecekti. Yazınızdan sonra N.B.’nin sumen altındaki dosyası tozlu raflardan indirilmeye başlandı. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Diyarbakır Valiliği’ne resmi yazı yazarak “sahte rapor skandalı konusunda gereği neyse yapılması” talimatı verdi. Bunun yanında Başbakan Erdoğan devreye girerek, Valiliğe sahte rapor skandalının araştırılması yolunda talimat yazısı gönderdi. Bakan Çubukçu, Ankara’dan deneyimli bir müfettiş görevlendirerek, skandalın ortaya çıkarılması için düğmeye bastı. Sağlık Bakanı Akdağ, müfettiş görevlendirirken, İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay’ın talimat yazısı da Valiliğe ulaştı. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül ile aynı komisyon üyesi Ahmet Ersin, ‘sahte rapor’ skandalının ortaya çıkarılması için, başından beri olağanüstü gayret gösteriyorlar. Bu ara Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Sayın Güldal Akşit ve aynı komisyon üyesi Canan Arıtman da öğretmen N.B. ve kız çocuğunun dramına seyirci kalmayarak; konuya duyarlılık gösterdiler. Son bir ayrıntı olarak Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, N.B. ve kız çocuğunun yaşamını ‘tehdit ve şantajla’ karartan işadamı Remzi B.’yi tokat gibi bir kararla ‘tehdit ve şantaj’dan mahkûm etti.”
Okuyucumuz bunları anlatıyor da... Şimdilik parantez açarak, Vali Avni Mutlu’nun “suçluların yargılanmasına izin verip vermeyeceği” konusundaki kararını bekleyelim.
Kapitülasyon
KENDİ halkına binden fazla internet sitesine erişimi yasaklayan şark kurnazları, IMF toplantıları esnasında yabancı katılımcıların kullanımı için toplantı alanlarına kurulan bilgisayarlarda yasakları kaldırarak tüm sitelere erişim olanağı sağladı.
Bu bir duyum değil, kişisel tecrübe sonucudur.
Kapitülasyon böyle bir şey olsa gerek.
Cem TOKER-LDP Genel Başkanı
Paylaş