AB Anayasası’na ‘hayır’ oyu verilmesinin ardında, birliğe üye 25 ülkede büyüyen ‘işsizlik’ tehlikesi yatıyor. Global politikalar, Avrupa’yı korkutuyor. Bu gelişmeler, dağınık örgütlenme yapısı karşısında Türkleri büyük ölçüde etkiliyor.
Bunun için Avrupa ile kucaklaşmak daha çok önem kazanıyor. Bu görüşü savunan ‘turizm elçisi’ Hüseyin Baraner... Alman dergisi ‘Focus’ta (9 Mayıs) ‘Gülümseyen Ülke’ başlıklı yazıda, ‘25 yıldır Avrupa’da yaptığı çalışmalarla Türkiye’ye milyonlarca turist ve buna bağlı olarak milyar dolarlar getirilmesinde payı olan turizmci’ diye tanıtılan Baraner’e göre, ‘Bu gelişmeler karşısında Türkiye ne yapmalı?’ sorusunun yanıtı şöyle:
‘Türkiye, bugüne kadar atılan yanlış adımlara ve AB’deki son siyasi gelişmelere karşın yeni bakış açıları geliştirmeli hemen... Bugüne kadar hep hükümetler, parlamentolar düzeyindeki ilişkiler ve demeçlerle kendimizi tanıttık. Schröder ve Berlusconi ile kucaklaşmanın hiç önemi yok. Çünkü, Türkiye’yi anlatmayı halka indirgeyemiyoruz. Bazı kişilerin ileri sürdükleri gibi ‘Avrupa’nın Çin’i değil kalitesi’ olmalıyız. AB Anayasası üzerine doğan krizden ‘yarar’ çıkarmamız gerekiyor. Türkiye her alanda kapsamlı bir tanıtımla, Avrupa için ne kadar önemli olduğunu bizzat köye, kasabaya inerek göstermelidir. İnanın, Avrupa halkının yüzde 75’i küçük kasaba ve köylerde yaşıyor ve bunların çoğunluğu muhafazakár... Türkiye’ye karşı önyargılılar; çünkü ekmeğim elimden alınacak diye korkuyorlar. (Bugün Bulgaristan ve Romanya’yı AB’ye niye alıyoruz diye düşünenler de var.) Aslında bu önyargı onlardan değil bizden kaynaklanıyor. ‘Türk korkusu’nun gereksiz olduğunu sokaktaki adama anlatmanın çeşitli yolları var. Büyük bir tanıtım kampanyasıyla, AB’ye neden girmemiz gerektiğini, yaşlı kıtaya ne gibi yararlar sağlayabileceğimizi yüzlerce gerekçeyle sergileyebiliriz.’
YENİ BİR BAKIŞ
Turizmci Hüseyin Baraner, Avrupa Anayasası üzerinde ‘hayır’lar arttıkça, Türkiye’nin ‘siyasi oyun’ topu haline geldiğini, siyaset üretemeyen Avrupa’nın da Türkiye’yi hedef göstermek istediğine dikkat çekiyor ve şu öneride bulunuyor:
‘AB ile görüşmelerde nasıl bir ‘başmüzakereci’ gerekiyorsa onun yanında bir de ‘baştanıtıcı’ olması gerekiyor. Yoksa AB mücadelesinin içi boş kalır. Geçenlerde önemli bir bankacıyla görüşüyordum. O hálá ‘İstanbul’dan sonra bir de Bağdat’ı korumak zorunda mıyız?’ gibi bir söz edince görüşme çabalarının boşa gidebileceğinin düşünülmesi gerekiyor. Bir Alman işsizi, hálá Türkler benim ekmeğini kapacak diyorsa, bu işi becerememiş oluruz. Çünkü Avrupa’da kararı halk veriyor; Schröder’in politikalarını beğenmeyip iktidardan indirmek istediği gibi...’
‘Avrupa’nın rengi’
ALMAN siyasetinde, Avrupa’da ortaya çıkan ‘hayır’lardan sonra Türkiye için kötümser hava daha da ağırlaşıyor. Türkiye, başmüzakerecisini atamışken, 3 Ekim’deki görüşmelerin ertelenmesi görüşü ortaya atılıyor. Türkiye’ye nasıl bir ‘imtiyazlı ortaklık’ statüsü verilmesi konusu daha çok dillendirilmeye başlıyor. Avrupa liderleri, din ve kültür farkı nedeniyle AB üyesi olması halinde Türkiye’nin‘Avrupa’nın rengini’ değiştireceği kuşkusunu öne çıkartıyor.
Dikkat edilirse bu gerekçelerde ‘ekonomi’ yok. Halbuki Türkiye 2005’te üye olsaydı 9 milyar dolar gelecekti.
Bunlar beklenmedik gelişmeler.
AB geri adım atmaya çalışıyor, birliğe girme şansımız gün geçtikçe azalıyor.
Bir not... Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girebilmesi için 25 üyenin onayı gerekiyor. Anayasa’yı beş ülke onaylamazsa, karar AB yönetimine bırakılıyor.
Almanyalı Türk ölmüş de haberimiz yokmuş
SABRİ Çankaya, Düsseldorf’un Remscheid kentinde bir metal fabrikasında çalışıyormuş; fabrika üç ay önce kapanınca işsiz kalmış.
- Durumunuz nasıl?
- Burası çöktü. Bu şartlarda Türkiye’nin artık AB’ye girmesini istemiyorum. Türkiye’ye dönmeyi düşünüyorum.
- Neden?
- Türkiye’de ekonomi daha canlı, hareketlilik var. Almanya’da eskisi gibi para yok. Eskiden 20 DM (10 Euro) saat ücreti alınıyordu. Haftada 40 saatten 400 Euro... Krizle işsiz kalmaya başladık. İşsizlik parası olan işçiler artık çeşitli işlere gönderiliyor; çalışmak mecburi, yoksa kesiyor. Gönderdikleri bir işin saati 1 Euro; haftada 40, ayda 160 Euro ediyor; devletin 200 kira, 150 Euro çocuk yardımı var; eline geçeni hesap et. Böyle çalışan çok arkadaşımız var.
Doktor ve ilaç paralarındaki kesintileri anlatmaya geçince, ‘Dur’ diyoruz. Avrupalı Türk, Türkiye’dekiler gibi ölmüş de haberimiz yokmuş!
GÜNÜN SÖZÜ
‘Kuran kursları sadece Arapça bir metni ezberletmek için açılamaz. Bu kurslar, Yüce Allahımızın ve Hazreti Peygamberimizin varlığını anlatmak ve onların yolunu göstermek için vardır. Ve hükümetlerin değil devletin gözetiminde faaliyet gösterir.’
(Rahşan ECEVİT)
Biliyor musunuz
ALMANYA’nın Heilbronn Kenti’nde Alevi Kültür Derneği’nin ‘Sivas Cemevi ile Dayanışma’ etkinliğinde konuşan Almanya Aleviler Birliği Federasyonu (AABF) Başkanı Turgut Öker’in, Solingen’de 5 Türk’ün yakıldığı yerin Almanlar tarafından anıtmezara dönüştürüldüğünü, 37 kişinin yakıldığı Sivas Madımak Oteli’nin ise et lokantası olduğunu belirterek ‘Solingen’e gelir, 2 Temmuz’da Sivas’a da gelmezse, Deniz Baykal’a orayı dar ederiz’ dediğini... Deniz Baykal’ı Düsseldorf Havaalanı’nda karşılayan CHP İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek’in ise aynı toplantıda sadece AKP’ye yüklendiğini...
MESAJ PANOSU
YAZ Festivali adı altında, trafiğin felç olmasına göz yuman Beylikdüzü Belediyesi yetkililerini; sağlık ocağı ve itfaiyenin bulunduğu caddeyi trafiğe kapatıp, uygulamaya karşı çıkan Atriun Çarşı esnafını provakatör ilan eden Vehbi Orakçı’yı kınıyorum.
Ali OĞUZ
TEŞVİKİYE’de, İkbal İş Merkezi’nde her gün 24 saat boyunca yapılan tadilat çalışmalarından duyduğumuz rahatsızlığı defalarca Harbiye Polis Merkezi’ne ilettik. Ancak Şişli Kaymakamlığı izin verdiği için polis bir müdahalede bulunamıyor. Kaymakamlık geceyarısı ve resmi tatil günleri nasıl tadilat izni verebiliyor?
Aziz AKYAVAŞ
CAZ Sanatçısı Yıldız İbrahimova’nın Nardis Caz Kulübü’ndeki konseri 22.00’de. (0212-2446327)
MARMARİS, Datça ve Bozburun çevresinde bir rezalet yaşanıyor. Datça’nın geniş asfalt yolu kazılmış ve öylece bırakılmış. Güya müteahhidin parasını vermemişler... Ayrıca sürekli elektrikler kesiliyor. TEDAŞ’ın turizmi baltalama gayreti değilse insanları elektriksiz yaşamaya alıştırma programı mı bu?
H.Y-MARMARİS
TEKİRDAĞ III. Macar Günü etkinlikleri çerçevesinde bugün 17.00’de Rakoazi Evi’nde Rakoazi yarışmasında dereceye girenlere ödüller dağıtılacak. Saat 21.00’de Belediye Kültür Salonu’nda Cellissima Viyolonsel Dörtlüsü bir konser verecek.