Paylaş
BAŞKENT Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal, üniversitenin Ankara, Alanya ve Kuzguncuk'ta sürdürdüğü 'eğitim ve sağlık' yatırımlarına yönelik 'yasadışı' ve 'kaçak' nitelemelere karşı bir savunma kitapçığı yayınlamış.
Prof. Haberal bir yerde şöyle diyor:
‘‘Sunduğumuz bu belgelere rağmen -Alanya'daki hastane için- tretuvardaki bir çarpıklığı düzeltmek amacıyla yapılan tadilat sırasında bahçe duvarında 50 santimlik zorunlu taşmayı, yalnızca bu masum ayrıntıyı, 10 trilyonluk bir sağlık yatırımını engelleme bahanesi yapma gayretini elbetteki toplumumun takdirine bırakırız.’’
Şimdi gelelim Alanya Belediye Başkanı Hasan Sipahioğlu'nun yapı durdurma tutanağına..
Sipahioğlu diyor ki:
‘‘Söz konusu yerde mevcut 30.4.1999 gün ve 316-24-96/1092 sayılı tadilat ruhsatına göre devam eden inşaatta parselin bahçe duvarlarının ekli krokiden de anlaşılacağı üzere kaldırım tecavüzü olarak yapıldığı tespit edilmiştir. İnşaat mühürlenerek durdurulmuştur. Tutanak Ali Melikoğlu'na verilmiştir. Fazladan yapılan ilaveler bodrum 68 m2, zemin kat 292.2 m2, normal kat 183 m2 olmak üzere toplam 543.2 m2'dir.’’
Masumiyeti gördünüz mü?
Cumhurbaşkanlığına aday adayı olan bir rektörün 50 santimlik olarak söylediği taşmayı Belediye Başkanı ise ‘‘Hayır, 543.2 metrekare’’ olarak açıklıyor.
Bu masumiyet savunusu Alanya Belediye Başkanı'nı etkilemiş olacak ki, bugün Encümen'den yıkım kararı alıyor.
Kitapçıkta, Çankaya Belediye Başkanı Haydar Yılmaz'ın 1/1000'lik planı değiştirip, Anıtkabir'i gölgeleyen Haberal'ın sekiz katlı hastanesine yakında izin vereceği yazıyor. Yani, katlar çıkmış ama işlem henüz sonuçlanmamış.
CHP'li Haydar Yılmaz, Encümen'den yıkım kararı alacağını söylüyordu.
Bahçelievlerliler, Ankaralılar, CHP'li Çankaya Belediyesi'nin, ANAP'lı Alanya Belediyesi kadar kadar yürekli olmasını merakla bekliyorlar. (Taksim'de geçmiş yıllarda kaçak Park Oteli'ni yıkan Prof. Nurettin Sözen'e danışılabilir.)
Tunç TARIMCI-ANTALYA
Neden göreve
iade edilmiyorum?
VEKİLLERİNİZİN, bürokratlarınızın, partilerinizin vatandaşa ilgisizliklerinden haberdar olasınız diye Hürriyet aracılığıyla size sesleniyorum.
Sahte bir senet nedeniyle ayrılmak zorunda kaldığım Çukobirlik'teki denetmenlik görevime tekrar başlayabilmem için yaptığım başvurular bakanlık talimatı bahane edilerek uygun görülmedi. Daha önceleri tekrar göreve başlayanlar olduğu gibi geçen ay 15 yeni denetmen göreve getirildi.
Bakanlık talimatları benim gibi torpili olmayan vatandaşlar için mi geçerli acaba? Adana vekillerimizden Yavuz Bildik ve M.Ali Billici'ye ilgilendikleri için teşekkürler...
Osman Nevzat ÇİFTÇİOĞLU-ADANA
Allah
ne yapsın?
DSİ Genel Müdürü Doğan Altınbilek'e.... Antalya Köprüçay ve Alara çaylarından yılda 4 milyar metreküp su Akdeniz'e dökülüyor. Bunlardan yılda yaklaşık 1 milyar kwh enerji elde etmek mümkün müdür? Yapımı 9 yıl süren ve iki yıl önce açılan Manavgat su temin projesine bu kadar harcama yapıldı. Bu su hálá kimseye satılamıyor. Projenin fizibilitesi var mıdır, yoksa bu paralar toprağa mı gömülmüştür. Antalya'da, fizibilitesi ve projeleri yıllardır hazır olan bu enerji projelerine yatırım yapmak daha doğru olmaz mıydı? Ciddi projeler yerine, hayali projelere yatırım yapanlara, ülkenin parasını toprağa gömenlere Allah ne yapsın, yağmur verse insanlar ölüyor, vermese elektrikler yetmiyor.
'Celal altın
gibi adamdır'
MNG Holding Başkanı Mehmet Nazif Günal, Gaziantep'le ilgili yazıda adının geçmesi üzerine aradı, ‘‘Şaibeli bir havaya getirilmemiz bizi üzüyor. Yazılan rakamlar öyle değil...’’ dedi.
Günal şu bilgileri verdi:
‘‘Gaziantep'teki işimiz, 70 km'den, iki metreden büyük çaplı borularla su getirmek ve arıtma yapmaktır. 141 milyon dolara ihale edildi, şu güne kadar aldığımız para 141 milyon dolardır. Yazdığınız 171 milyon dolara çıkmasının nedeni aradaki KDV'dir. İşin yüzde 85'i bitmiştir. Enflasyon nedeniyle gelecek fark ise, KDV'si dahil 40 milyon dolardır. Bu işin finansmanını dışardan getirdik. Ancak bugün Antep'e su getirmek için cebimden harcamış durumdayım. Su geldiği zaman bunun manevi hazzını taşıyacağım.’’
Günal, ‘‘Ben bir insanın içini bilem’’ diyerek Celal Doğan'ı şöyle tanımlıyor:
‘‘Altın gibi adamdır Celal... Türkiye siyaseti ve sporu onunla oturup kalkıyor, herkes 'başkan başkan' diye alkışlıyor. Cesaretli, yüreklidir, onu bunu kolundan tutarak yaptırdığı yatırımlarıyla yeni bir Antep yarattı. Üç kuruş için bütün bunları ayaklar altına alacak bir adam değildir. Antep'i önemli yerlere taşımıştır. Kişi başına dolar gelirini bugün 6500 dolara çıkarmıştır. Murat Karayalçın'ı koymasalardı Ankara Büyükşehir adayı olacaktı.’’
Peki Yasin Altınbaş?
‘‘Bir dostluğumun olması mümkün değildir. Ama bana Antep'e bir otel yaptırmak için gelmiştir, bu nedenle el sıkışmışızdır. Adamın ne yaptığını bilemem. Devlet bize diyor mu ki, bir adam kaçakçılık yapıyor, bankadan havale yaptırma... Böyle bir şey dememiş, bankamızın şubesiyle çalışmış...’’
Kendisini ‘turizm misyoneri’ sayan Günal ile turizm üzerine de konuşuyoruz; anlatırken heyecanlanıyor. 2010 yılında doğru politikalar güdülürse Türkiye'nin turizmden yılda 60 milyon dolar geliri olacağını söylüyor. Bu konuda salı gecesi, sahibi olduğu TV8'deki turizm programında bu konunun işleneceğini söyledi.
Son sözü, ‘‘Biz önce Türkiye diyoruz’’ oluyor Günal'ın...
Umudu yitirmemek
ADANA'da olupbitenlere ilişkin yazılarınızı inanın soluk almadan okuyoruz. Çünkü depremden sonra bu güzide ilimiz biraz unutuldu gibi. Ne yazık ki, Adana son zamanlarda hep olumsuz yanlarıyla gündeme geliyor. Tabii ki, bunda sizin hiçbir suçunuz yok. Yerel gazetecilerin küçücük çıkarları için birbirlerine 'pezevenk eroinci' şeklinde manşet attığını düşünürsek bunu hak etmediğimizi söylemek gerçeği görmemek olur. Ama yine de biz halen Adana'da iyi bir şeyler olduğuna dair inancımızı muhafaza etmek istiyoruz. Nitekim Adana Valisi Oğuz Kaan Köksal ile Emniyet Müdürü Şükrü Yetimoğlu'nun birlikte verdikleri birçok uğraş bu umudumuzu yitirmemizin başlıca nedenini oluşturuyor.
Birçok ilde emniyet müdürleri ile valiler arasında çekişme ya da soğukluk yaşanır. Ama Adana hiç olmazsa bu yönden çok şanslı bir il... Vali ile Emniyet Müdürü kendimize birçok tesis kazandırdılar. Tabii ki bunların başında ilköğretim okulları geliyor. Adana'da adeta bir eğitim seferberliği başlattılar. Güçbirliği Vakfı'na ait araziler üzerinde eğitim köyü kuruluyor. Bütün bunlarda itici gücümüz bu iki bürokrat...
Bunları neden yazdım biliyor musunuz? Çünkü umuda ihtiyacımız var. Depremden sonra ekonomisi bile felç olan bir kentte ihtiyaç duyulan umuda... İyi olanı ödüllendirmek, kötü olanı yermek kadar doğru ve gerekli değil midir?
Siz bunu yapmıyor musunuz?
Sinan ATEŞ-ADANA
Paylaş