‘‘Hakkımda açılmış hiçbir dava yoktur... Yalnız hakkımda yazılanlar için açtığım davalar vardır; bugüne kadar da toplam 100 milyar lira tazminat kazandım.’’
Demek ki, sorulan sorularda dikkatli olunacak... Gerektiğinde sorularında ayrıntıya giren
Habertürk çalışanlarına müdahale edilecekti.
Aygün bunu zaman zaman yaptı;
Yılmaz'a ortak bir zemin hazırladı; bu nedenle taraflar programda sık sık çok keyifli anlar geçirdiler.
Turgut Yılmaz programda fazla özgüvenli idi; önünde hiçbir not da yoktu. Hafızasına güveniyordu. Ama konular açıldıkça
'sinirlendikleri'ne meydan okudu adeta... Özellikle eski bir parti liderinin kardeşi ve istifa etmiş bir
MKYK üyesi olarak
'belediye başkanı ve milletvekili' yaptığı bir isme -
Sadettin Tantan'a- karşı siyaset dünyasında ağır hakaretler yağdırdı.
Ekranların önünde hiç görülmemiş bir durumdu bu.
Sadece
Tantan'a mı?
Yılmaz, ‘‘Yazı yazanları çağırın dedik... Burada her şeyi yazan, köşe yazarları niye gelmedi?’’ diye de meydan okudu.
Aygün de kendisini tamamladı, ‘‘Arkadaşları davet ettik, gelmediler’’ dedi.
NEDEN BU İDDİALAR?
Aygün niye 'o gazetecileri' bizzat programına davet etmedi?
Sonra
Yılmaz'a soruyor:
‘‘Hakkınızda neden bu kadar iddia var?’’
Gerçek durum şudur:
Habertürk Gazetesi'nin kokteylinde
Turgut Yılmaz'la karşılaştık;
Hakan Aygün, ‘‘Turgut Bey'i Basın Kulübü'ne çıkarıyoruz
’’ dedi yanımızda. Biz de kendilerine takılarak,
‘‘Beyaz Enerji fezlekesini ve
'mazot ticareti'ni de sorarsınız’’ dedik.
Yılmaz, fezlekeyi hazırlayanları küçümseyen birkaç söz söyledi, o kadar...
Bunlara canlı yayında
Taki Doğan tanıktır.
Programa bizzat katılma konusunda verilmiş bir sözümüz yoktur.
Aradan neredeyse 15 gün geçti... Geçen cumartesi günü
Habertürk'ten
Gülay Hanım aradı.
‘‘Sizi pazar akşamı Basın Kulübü'ne bekliyoruz’’ dedi. Bizim ise daha önceden programlanmış bir arkadaş yemeğimiz vardı;
‘‘Böyle bir konuyu daha önce bildirmeliydiniz’’ dedik.
Ertesi günü bu kez televizyon ve gazetenin Haber Araştırma Müdürü
Sırrı Çağlar aradı;
‘‘Geliyorsun değil mi?’’ dedi.
‘‘Hayır,
ancak telefonda, o da siyaseten bazı sorular yöneltebilirim Turgut
Bey'e...’’ dedim. Özellikle de 21.00'de başlayan programdan en az yarım saat sonra aranmamızı rica ettik. Program belirlenen saatte başladı; 22.15'e kadar arayan yoktu.
Bu kez biz aradık; santral bir yerlere bağladı ancak cevap veren çıkmadı. Daha sonra evindeki
Meriç Köyatası kanalıyla haber spikeri
Bahar Ferzan'a ulaştık.
Hemen
‘‘Bağlıyorum’’ dedi.
‘‘Hayır’’ dedik;
‘‘Beklediğimiz saatte telefonla aramadınız. Zaten programın maksadı da belli oldu, gerek yok.’’
CESUR YÜREK GAZETECİLER
Yılmaz'a köşesinde
'birader' olarak en fazla yazı yazan,
'beyaz enerji' ve Emniyetteki partizanca uygulamaları belge ve bilgileriyle aktaran Star Yazarı
Saygı Öztürk'ün de böyle bir programdan haberi bile yoktu.
(Enis Berberoğlu'nun kendisine yapılan daveti reddettiğini daha sonra öğrendik.)
Turgut Yılmaz, Saygı Öztürk'ün adını iki konuda anarak, kızgınlığını ortaya koydu.
‘‘Cesur yürek’’ler karşısına çıkmaktan kaçmışlardı!
Programdaki
Habertürk çalışanları ise ellerinden geldiğince gerekli soruları sordular; o kadar...
Yılmaz'ın
, özellikle bazı konularda
'üç maymunu' oynaması karşısında yapabilecekleri başkaca bir şeyleri olamazdı zaten. Bunun yanında programda kamuoyunun bilmediği pek çok konuya da açık yanıtlar
verdi
Yılmaz...
Sonunda
Hakan Aygün her konuda ikna olmuş gözüktü.
Yılmazlar'dan briç daveti bile aldı.
Bu programın yayınlanması iyi oldu;
Turgut Yılmaz'ın sözleri üzerine
Korkut Yiğit ve
Türkbank olayı yeniden gündeme düştü.
Dün ekrana çıkıp
‘‘Artık baskı kalktı’’ diyen
Yiğit, 15-20
kişi ile hakim önünde hesaplaşacağını açıkça ilan etti.
Korkmaz Yiğit'in
Türkbank davasında söyleyeceklerini izleyin.
Ne soracaktık
TELEFON zamanında bağlansaydı
Turgut Yılmaz'a şunları soracaktık: ‘‘Siz
ANAP'ın MKYK üyesisiniz... Adları uyuşturucu kaçakçılığı ve kaçak
Picasso tablosu olaylarına karışan RP Van Milletvekili
Mustafa Bayram'ın; bugün kardeşi ve yeğeni
Iğdır'da mazot ticaretinden tutuklu olan eski RP Milletvekili
Ali Güner'in
ANAP'a alınmasında parmak kaldırdınız mı? 1995 ve 1999'da
Tekirdağ'dan en yakınınız
Sühan Özkan'ı kenara iterek yerine
Enis Sülün'ü (Geçen dönem DYP'ye geçti) neden liste başında aday gösterdiniz?
Antalya'da bugün sahtekarlıktan tutuklu bulunan eski milletvekili ve parti yöneticisi
Süleyman Yağcıoğlu'nun ihracını hiç gündeme getirdiniz mi?’’
Tantan: Ben sokaktayım
TURGUT Yılmaz'ın,
‘‘Elinde belge olup da çıkarmayan alçaktır; bu
Tantan bile olsa...
Tantan'ı harcamış olmayı hakikaten isterdim; söylenenlere hemen inanıyor, paranoyak’’ sözleri üzerine
Tantan, BEST FM'in sorularına özetle şunları söyledi: ‘‘
Turgut Yılmaz kamu vicdanında mahkum olmuş bir kişi... Onun bu mahkumiyetine, niçin mahkum olduğunu söyleyecek değilim... Söyledikleri sözler kendi gerçek kişiliğini ortaya koymaktadır. Şunu soruyorum; yolsuzluk ekonomisi ile yaptığım mücadelede dönemin hükümeti niye rahatsız oldu? Ve benim bakanlık görevim niye değiştirildi? Kamuoyu bu cevabı bekliyor. Sözlerini avukatlarım inceliyor. Ben huzurluyum, halkın arasına rahat çıkıyorum.’’
Dündar: Yılmaz husumet duyuyor
UĞUR Dündar'ın,
Yılmaz'a verdiği yanıt
haber3.com'da
‘‘Yalan söylüyorsun’’ başlığıyla yer aldı: ‘‘
STAR'da yayınladığımız fezlekenin
Tantan ile hiçbir ilgisi yoktur. Belgeyi o dönemdeki editör arkadaşlarımızdan
Mehmet Güç elde etmişti. Biz
Turgut Yılmaz'a savunma hakkı da tanıdık. Ancak o, aleyhimize davalar açmayı uygun gördü. Fakat açtığı tüm davalar lehimize sonuçlandı. Yani hukuk savaşını o değil, biz kazandık.
Mesut Yılmaz'ın bir tarihte kendisini arayarak kardeşinde bir belge olduğunu söylediği, polis karakolunda kaydedilen cızırtılı, içeriği pek anlaşılmayan bu
kaseti haber değeri görmedikleri
için yayınlamadıklarını hatırlattı;
Yılmaz'ın beni FB yönetimine seçtirtmediği yalan. 1200
üyenin tulum halinde oy verdiği listede adımın üstünde çıka
çıka 2 çizik çıkmıştır.
GECENİN 2 SÖZÜ
‘‘Benim de 'kuşlarım' var.... Ben rüşvet almam, olsa olsa veririm.’’
(Turgut Yılmaz)