YILMAZ Erolgaç, 1959’dan beri Amerika’da yaşıyor. ‘Borsa uzmanı’. 1970’lerde ilk Sermaye Piyası Kanunu’nun yazımında emeği bulunmuş.
Bir dönem Adnan Kahveci’nin danışmanlığını yapmış, Emlakbank’ta gördüğü bazı uygulamalar nedeniyle ‘Ben hırsızlarla uğraşamam’ diyerek geri dönmüş. ‘21. Yüzyılda Para Yönetimi’, ‘Taşı Toprağı Altın’ gibi kitapları yanında ‘Amerika’da 40 Yıl’ adlı kitabı çıkacakmış. ‘Ben kendimi Amerika’da Türkiye’nin askeri olarak hissediyorum’ diyor.
İktidarın, Atatürk’ün yaptığı işlerin ‘altını üstüne getirdiğini’ belirtirken şunları anlatıyor:
‘Başbakan’ın CNN International’e ‘Kızlarım Amerika’da okuyor, burada özgürlük anlayışı var, ama ülkemde yok’ demesinden büyük üzüntü duydum. Gazetenizde yer alan Türkiye’yi temsil eden sıkma başlı üç hanımın resimlerini de, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet devrinin çocuğu olarak hüzünle ve içim burkularak izledim.
Başbakan’ın eşinin Bush’un eşi tarafından neden kabul edilmediğini iktidar sahipleri iyi algılayabildiler mi?
AKP hükümeti bir taraftan bizi AB’ye alın, biz de Avrupalıyız derken, diğer taraftan kadınlarımızı İran’daki molla rejiminde yaşayan kadınlar gibi giydireceğiz demekle çok büyük bir çelişkiye düşmüyor mu?
Eğer Amerika’da türban bir siyasi simge ve dayatma olarak giyilseydi derhal yasaklanırdı. Okullarda ve sokaklarda tek tük türban giyenler Amerikan toplumunda da yadırganyor, küçümseniyor.
Evet Sayın Başbakan, ABD’de kimi kime şikayet ediyorsunuz?’
Bu da jurnal değil mi?
BAŞBAKAN Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’daki eylemlerde kolluk kuvvetlerinin kadınlara uyguladığı şiddetin basında yer almasını eleştirmiş, basını Türkiye’yi AB’ye jurnallemekle suçlamış, basından milli çıkarları gözetmesini istemişti.
CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, bu olayı hatırlatarak Erdoğan’a soruyor:
‘Amerika’da CNN’de katıldığınız programda Türkiye’nin özgür olmadığını, bu nedenle başları kapalı olan kızlarınızın Amerika’da öğrenimlerine devam ettiklerini söylemeniz, daha önce suçladığınız jurnalcilik olarak değerlendirdiğiniz şikayetleri kendinizin dile getirmesi bir çelişki değil midir? Sizden önceki başbakanlar, katıldıkları TV programlarında Türkiye’yi eleştirmişler midir? Bir başbakanın görevi, şikayet etmek midir?’
İlginç bir portre: Kadir Mısıroğlu
‘BEN dindar çevrelerle teması olan bir kişiyim... Adımı vermenizi istemem. Geçenlerde İslami çevrelerde tanınan kişilerle bir araya geldim. Orada yapılan konuşmalarda, Kadir Mısıroğlu’ndan söz edildi. Osmanlılar İlim İrfan Vakfı Başkanı olan Mısıroğlu (oğlu Sünusi Mısıroğlu MÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi), sıkı bir Osmanlı hayranı imiş. Fes giyer, imza yerine Osmanlı tuğrası kullanırmış. Elinde asası ile gezer ve Osmanlı karşıtlarına karşı amansız bir mücadele verirmiş...
Buradaki sohbette Fethullah Gülen’in ‘dinlerarası diyalog’ çalışmalarına şiddetle karşı çıktığı ve Gülen’e ‘gizli kardinal’ dediği söylendi.
Bütün bu bilgiler dikkatimi çekti. Ancak asıl dikkatimi çeken bir başka konu da şu oldu:
İddialara göre Mısıroğlu,Osmanlı hilafet düzeni ile Amerikan sistemi arasındaki paralelliklere işaret eden bir rapor hazırlamış.
İşin ilginç tarafı, bu rapor iktidara yakın çevrelerin isteği doğrultusunda hazırlanmış... Mısıroğlu’nun raporu Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisinden önce tamamladığı iddiası da çok dikkatimi çekti.
Mısıroğlu’nun bu konuyu Osmanlı Vakfı’nda İslami çevrelerin yakından tanıdığı El Ezher mezunu din hocası Emin Saraç (Oğlu Fatih Saraç, BİM mağazalarında Cüneyt Zapsu’nun ortağı) ve İslami edebiyat konusunda uzman olan Ali Nar’ın da bulunduğu bir toplantıda anlattığı da söylendi.
(Bu arada, bilmediğim bir şeyi de öğrendim: Emin Saraç, Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra Erbakan ile Erdoğan arasında arabuluculuk yapmış, iki tarafı barıştırmaya çalışmış, ancak başaramamış; Tayyip Bey de AKP’yi kurarak yoluna devam etmiş.)
Bunları size bütün olup bitenlerin ne anlama geldiğini merak ettiğim için anlatıyorum.
Tayyip Bey, Kadir Mısıroğlu’na gerçekten bir ‘Hilafet Raporu’ hazırlatmış olabilir mi? İşin daha da önemlisi eğer böyle bir rapor hazırlattıysa, bu konuyu Beyaz Saray’da gündeme getirmiş olabilir mi? Ya da Amerika’da belli çevrelerle bu konuyu görüşmüş olabilir mi?
‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ve ‘Ilımlı İslam’ın gündemde olduğu bir dönemde bu bilgiler bana çarpıcı geldi. Atatürk, Hilafet’i 1924’te kaldırılmıştı.
Kısacası ne yapılmak istendiğini merak ediyoruz.’
Biliyor musunuz
BÜYÜKŞEHİR’de, geçen dönem Belediye Başkan Vekilliği görevinde bulunan, AKP Kadıköy Belediye Başkan adayı Ümit Özerol’un yarın törenle eski partisi ANAP’a gireceğini ve İstanbul İl Başkanlığına getirileceğini...
BEYLİKDÜZÜ’nde (BEDAŞ’ca) sokak lambaları kesikken havai fişekli konser yapan Belediye Başkanımız Vehbi Orakçı’ya bu ilgisizliğin yakıştırılmadığını (Y.Ç.)...
SAĞLIK Bakanlığı’na geçen PTT Hastanesi (bugünkü adıyla F.Sultan Mehmet) Huzurevi sakinlerinin durumun belirsizliği karşısında ne yapacaklarını bilemediklerini açıkladıklarını...
İSTANBUL Barosu’nun yarın Bahçeşehir Üniversitesi’nin Beşiktaş Yerleşkesindeki ‘Ermeni Savları ve Soykırım Suçunun Hukuksal Niteliği’ konulu panelde Av. Georges de Maleville, Mümtaz Soysal, Şükrü Elekdağ ve Prof. Yusuf Halaçoğlu’nun konuşacakları, ayrıca Halil Berktay’ın da panele davet edildiğini...