Paylaş
BİR dönem ANAP’ta, üç dönem de AKP’de milletvekilliği yaptıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan, eski dostuna “Şimdi görev yerin Balıkesir belediye başkanlığı” demiş Ahmet Edip Uğur’a... O da MHP ve CHP’nin dişli adaylarıyla mücadele ederek bu makamı MHP’nin elinden almış, az bir oyla olsa da... Bir önceki dönemde de belediye başkanlığı AKP’den kayınbiraderinin elindeymiş...
Uğur, margarinci, ayçiçekçi ve zeytinyağcı... Bir süre önce margarin tesislerini satmışlar.
Şimdi sadece zeytinyağı ile iştigal ediyorlar. Büyük oğlu Balıkesir Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığını elinden almış...
Ayvalık’taki zeytin hasadından dönerken kendisini ziyaret ettiğimizde Balıkesir’den kolay ayrılamadık.
“Balıkesir’e dikkat” dedi hemen... “Ben plan adamıyım... Her şey plandan geçer” dedikten sonra kafasındaki projeyi anlatıyor: “Balıkesir’i, 2050’de 5 milyonluk bir kent olarak planlıyoruz.” Anlattıklarını satır başlarıyla özetleyelim:
Bandırma, Manyas, Gönen, Marmara Adası’nda, diğer tarafta da Edremit Körfezi’nde katı atık depolama tesisleri ile çevreyi kirletmeyeceğiz. Ayvalık’ın, Havran’ın arıtması yok... Nüfus az kimse yok ama ne Altınoluk’un ne Zeytinli’nin arıtması çalışıyor.
Kaz Dağları’na teleferik ile çıkmak istiyoruz. Doğal dokuyu bozmadan nasıl yapabilirizi araştırıyoruz. Amerika ve İtalya’dan uzmanlar geldi. Amerika ve İtalya’daki dağ turizmi, kayak turizmi ile ilgili ne yapılabilir diye çevreyi gezdiler Kaz Dağları’nı, Edremit, Burhaniye, Ayvalık’ı marka yapalım, yazın da kışın da av turizmi olsun, kayak turizmi olsun... Uzmanlar, 1.5 km’lik alanda hava sıcaklığı; 3 derece ise kar yağdırabileceklerini söylediler.
Balıkesir şimdi 1.2 milyon, yaz nüfusu 3 milyon. Balıkesir’in sürdürülebilir şehir planını yapıyoruz. 1994’te İstanbul 6 milyon iken, 10 milyon İstanbul planladık fakat İstanbul 17 milyon oldu. İstanbul’dan gelen İzmir’e giden otoyol, Çanakkale Köprüsü ve Balıkesir otoyolu, Yüksek Hızlı Tren... Bunlar Balıkesir’i cazibe merkezi haline getirecek. 35 yıl uzun bir süre değil 2050...
Başka neler mi yaptık? Bandırmaya’ya 1/100 binlik haritalarda Bandırma-Edincik arasını sanayi bölgesi ilan ettik. Şimdiden 8-18 milyar Euro yatırım geldi. Ege Bölgemizi, bütün Edremit Körfezi’ni turizm alanı yapıp sanayii sokmayacağız.
Balıkesir’de üç üniversite olmalı diye düşünüyoruz. Şimdi 43 bin öğrencimiz var, 2050’de 150-200 bin öğrenciye yükselecek.
Balıkesir’in coğrafyası 18 bin km, küçük bir yer değil. Organize Sanayi Bölgemizi büyütüyoruz, çünkü ulaşım yatırımları ile cazibe merkezi olmaya başladı. Trakya tıkandığı için bir sanayi iki saatte İstanbul’a geleceğinden sanayi yatırımlarında hızlı bir artış bekliyoruz.
Hayvan üretimine Hollanda teknolojisi geldi
Bu ahırları robotlar yönetiyor
NİYAZİ Şimşek, üç nesil kasap bir aileden geliyor. Onet’in sahiplerinden... İsmail Uğur da, Balıkesir Sanayi Odası Başkanı, belediye başkanının oğlu... Yılların oda başkanı Rona Yırcalı’nın elinden ‘Balıkesir Oda’sını almışlar.
Birlikte örnek bir süt inekçiliği yatırımını yapmışlar; mutlaka görmelisiniz dediler. Balıkesir Merkezi’ndeki Ertuğrul köyüne gittik. Ahıra 2 milyon; 120 hayvana da 1 milyon yatırmışlar: Devlet bu tür yatırımların % 80’ine 7 yıllık tarımsal kredi kullandırmış... Bu yatırımı Hollandalı Lely firması yapıyor. Onlar da bölgenin ‘bayisi’ olmuşlar;
ilk projeyi de kendileri yaparak köylülere gösteriyorlar.
Ahırda bir mühendis ile bir işçi vardı. Her işi robot yapıyor. Lely ilk süt sağım robotunu 1992’de üretmiş.
Niyazi Şimşek anlatıyor: “Biz Türkiye’de ilk kez bu işe dört ay önce başladık.
Dünyada çiftliklerde 25 bin civarında robot çalışıyor. Bunların 19 bini Hollandalı Lely firmasına ait... Lely yıllık 500 milyon Euro cirosu olan Avrupa’nın en büyük tarım makinecilerden biridir.
Robotun en önemli özelliği hassas hayvancılık yapılabilmesi...
Sağım robotu insanı hayrete düşürüyor. Her sağımda inekten 12 farklı veri alınıyor. Bunların hepsi hayvan sağlığı ve süt verimi açısından önemli bir veri sayılıyor.
Sağım robotu, her sağımda ineğin kilosunu, hangi ayağına ne kadar bastığını, verdiği sütün yağ ve protein oranını gösteriyor; süt iletkenliğini ölçerek mastitis (meme hastalığı), topallık, hızlı kilo kaybından dolayı ketosis (şeker hastalığı) olma risklerini erken teşhisle önlenmiş oluyor.
Dolayısıyla daha sağlıklı inekler, daha çok verim, daha az işgücü, mutlu inekler ve sonunda ‘mutlu çiftçi’ formülünü yerine oturtuyor.
“Bir çiftlik daha kuruyoruz; böylece 300 sağmalımız olacak“ diyor Niyazi Şimşek.
150 sağmalık bir çiftlik (ahır) için 2.500 metrekarede yeterli olabiliyor. Bu ahırlarda iki adet sağım robotu (4A), yem itme robotu (juno), gübre temizleme robotu (discovery) ve buzağı besleme için mama hazırlama robotu bulunuyor.
HAYVANCILIK ÇOK DÜŞÜK
Etçilik ve sütçülük konusunda Türkiye’nin verileri hiç iyi görünmüyor. Bakan ne söylerse söylesin, AKP’nin en başarısız olduğu sektörlerden birinin de hayvancılık olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Ülkemizde hayvancılığın tarımdaki payı %25-30 civarında... Bu oran Almanya’da % 75, Fransa’da % 60, İngiltere’de % 70 civarında... Bu veriler gelişmiş ülkelerin hayvansal proteinlerle beslendiğini gösteriyor. Proteinle beslenen nesillerin daha sağlıklı, daha zeki, daha aktif olduğu biliniyor. Şimşek devam ediyor:
“Bizim yolumuz ise daha çok uzun sürecek. İyi yapılanmaya ve gelişmiş teknolojilerin kullanıldığı besi çiftliklerine ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.”
Bir isteklerini de anlatıyor:
“Bizler, halkımıza hayvansal proteinleri ucuza verebilmemiz için etçi ve kombine ırklara dönüş yapmamız gerekiyor. Bunun için devletin kombine ve etkin ırklara (montofon, simental gibi...) daha fazla destek vermeli.”
BİLİYOR MUSUNUZ?
TÜRKİYE Barolar Birliği’nin (TBB) düzenlediği ‘Enerji ve Hukuk Sempozyumu’nun Ankara TBB Salonu’nda 14-15 Kasım tarihlerinde yapılacağını... TÜRKİYE Bilişim Derneği’nin düzenlediği ‘Akıllı Şehirler’ temalı 8. İstanbul Bilişim Kongresi’nin 26-27 Kasım’da Kadir Has Üniversitesi ev sahipliğinde üniversitenin Cibali Kampusu’nda yapılacağını...
Yüksek gerilim hatları bu mahalleyle 60 yıldır yaşıyor
İSTANBUL Kâğıthane’nin, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi üzerinden geçmekte olan 7 adet 500 waltlık elektrik kablosu mahalle sakinlerini hem rahatsız eder oldu hem de hastalık yaymaya başladı. 60 seneden fazla duran bu elektrik kabloları mahalledeki ilköğretim okulu da dâhil mahallenin üzerinden geçen yüksek gerilim hattı bize yıllardan beridir kâbus yaşatıyor.
Mehmet Akif’de 2000 çocuk okuyor. Sağlık hizmetleri tamam ama sağlıklı neslin yetişmesi önemli fakat 2000 çocuğun okuduğu bu bölgede iki çocuk da bu gerilim hatları yüzünden elektrik çarpmasıyla öldü.
Gerilim hatları 4 katlı binalara 20 metre yakınlıkta iken kimi iki katlı binaların ise tam üstünden geçiyor.
Enerji Bakanlığı ve diğer bakanlıklar bu konuda önlem almalı. Kentsel dönüşüm her yerde var ama buranın en büyük derdi o bölgenin insanlarını alzheimer hastası ve kanser hastası olması; vatandaş böyle düşünüyor.
7 bine yakın imza toplanıp gönderilen dilekçeler karşılığında “3 trilyon toplansın kaldıralım” cevabını alan mahalle sakinleri şok oldu.
Gerilim hatlarının insana verdiği zarar ise bilimsel olarak şöyle açıklanıyor:
“Yüksek gerilim hatları yakınındaki evlerde yaşayan çocuklarda çocukluk çağı kanserlerindeki artışın epidemiyolojik olarak gösterilmesi ile tüm bu konudaki araştırmalar US National Academy of Sciences- (Amerikan Bilimler Akademisi) tarafından tekrar incelenmiş ve 1996 yılında yüksek gerilim hatları yakınında yaşayan çocuklarda lösemi görülme riskinin diğerlerine göre 1.5 katı fazla olduğu Amerikan Bilimler Akademisi tarafından kabul edilmiştir.
Yapılan epidemiyolojik çalışmalar yüksek gerilim hatları ve elektrikli aletlerin (0-300 Hz) kanser riskini artırdığını göstermektedir.
0-300 Hz frekanslı alanlardan iletkenlik özellikleri nedeniyle en çok etkilenen dokular beyin sıvısı ve kan, ikincil derecede etkilenen dokular ise göz, göz sıvısı, troid, kas, gastrointestinal sistem, prostat ve testis dokularıdır. Yapılan epidemiyolojik ve deneysel çalışmalardan bazılarının sonuçları aşağıda verilmiştir.”
Paylaş