Paylaş
Kısa bir bilgi:
Trol balıkçılığı 15 Temmuz’da başladı. 15 Eylül’e kadar bu teknelerin 6 milin altına inmeleri (sahile) yasak... 15 Eylül’den sonra da sahillere 3 mile kadar girebilecekler.
Ne yazık ki, bu yasağa rağmen üç milin altında trol çekenler var; bunları herkes biliyor.
Gırgır balıkçılığı da 1 Eylül’de başlayacak
Ne yazık ki trol avcılığı nedeniyle denizlerimizde balık nesli tükeniyor.
Okurumuz Hayati Mimaroğlu telefonda bilinmeyen şeyleri anlatıyor:
Karadeniz, Marmara ve Ege olsun, trol çeken balık teknelerini balık avı ile uğraşanlar bilirler. Ama ses çıkartamazlar, korkarlar. Çünkü gerektiğinde kendileri de aynı yöntemle balık avlamışlardır.
Okurumuz, Çanakkale’de tatil yapmış; Babakale’de ve Odunluk İskelesi’nde bu tekneleri izlemiş. Zaten geçmişte dört yıl kadar büyük teknelerde balıkçılık yapmış... “Bir yılım da trol teknesinde çalışarak geçti ama vicdanım sızladı. Çünkü denizin tabanında her şeyi süpürerek çıkartıyorduk. Balıklara tam bir eziyet. Ne akıl var, ne vicdan insanlarımızda... Siz çevre tahrip oluyor, 1. sınıf tarım arazisine konut yapılıyor diye yazıyorsunuz ya... Aynı durum denizlerde de yaşanıyor” diyor
HELİKOPTERLER NİYE İZLEMİYOR
- Peki kimdir bunlar?
- Sahil Güvenlik botları, ama kime yetsin... İhbar yapanı kutlamak lazım. Marmara Ereğli, Tekirdağ, Kumbağ-Barbaros, Çanakkale, Bozcaada Odunluk İskelesi, Ayvalık ve İzmir’deki balıkçı barınakları veya iskeleleri. Bu limanlardaki balıkçılar arasında çok sayıda ‘cani’ tekne var. Bazıları yasak falan dinlemiyor trol çekiyorlar. Odunluk İskelesi’nde ‘Dazlaklar’ın iki teknesi ve ‘Geçici 5’ teknesi bunlardan bilinenlerdir... Vicdansızlar. Bandırma’daki tekneciler ise bilinçli, kaçak trol çekmezler. Çünkü yasağa riayet ediyorlar, balık yumurtalarını koruyorlar, yavru balıkların büyümesine imkân veriyorlar. Kaçak avcılar nedeniyle balıkçı esnaf kendi ekmeklerinden oluyorlar.
KAÇAK TROL AVCILIĞI
- Bu canavarlığı kim engeller?
- Hani trol avcılığı Marmara Denizi’nde yasaklanmıştı? Ama önce balıkçı sorumluluğunu bilecek. Sahil Güvenlik botları yeterince mücadele edecek. Esas sorun şu: bu teknelere botların hareketini telefonla haber veren erketeler var. Bunlara 100 lira verilerek botların limandan çıkışları haber veriliyor. Botları uzaktan gördüklerinde ise trolcüler hemen işaret alarak ağları bırakıp uzaklaşıyorlar. Tek çözüm var, Sahil Güvenlik’in helikopterlerinin havadan kontrol yapması... İki-üç tekneye 150 biner lira ceza kes bakalım, nefes alabilecekler mi?
Okurumuzun bir önerisi var:
Marmara’da balık varlığının gelişmesi için avın iki yıl yasaklanması gerekir.
Bunu AB’ye girerken Yunanistan yaptı. Yeni Zelanda’dan bir örnek var. Bir balıkçı dostumuz anlatmıştı. İki küçük koya tekneleri sokmuyorlar, yavru balıklar bırakıyorlar. İki yıl sonra daha çok bir balık bolluğuyla karşılaşıyorlar.
Hadi bir deneyelim bakalım.
Türk halkına huzur yok
BAŞBAKAN, Kürt açılımının Amerikan planı olduğu yönündeki açıklamalara, çok kızmış. “Bunu ispat edemeyenler namussuzdur” diyor.
Şimdi soralım. ABD, Irak (Barzani, Talabani) ve Türkiye görüşmelerini biz mi yaptık? Barzani ile Bush’un fotoğraflarını Pentagon’da biz mi çektik? Erdoğan’ın, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) eşbaşkanı olduğunu biz mi söyledik? Kendisi övüne övüne 31 kez açıklamadı mı? Telafar’da ABD Türkleri katlederken oturup seyredenler biz miyiz?
ABD’nin talimatları ile ‘Ergenekon tertiplerini’ biz mi yaptık? 1 Mart Tezkeresi’ni çıkarmak için cansiperane biz mi çalıştık? Tezkere çıkmadığı halde, İncirlik’ten Irak’a 4436 sortiyi biz mi yaptırdık?
Hemen aklıma gelenleri ifade ettim. Bir araştırma yapılsa,
en az bu kadar delil daha bulunabilir.
Başbakan’ın çaresizliği, Amerika’da istese de, Türk halkını ikna edemeyeceğini görmüş olmasındadır.
Erdoğan, planın ‘ABD planı’ olduğunu giderek Türk halkının anlıyor olmasından tedirgindir.
Sezen Aksu’dan medet ummaktadır. On iki yandaş gazeteciden medet umarak bu işi başaramazlar.
MHP ve CHP’yi ABD planları içine çekememiş olmaları onları çok telaşlandırmıştır.
Amerika bu girişimde başarılı olsa da olmasa da Türkiye’yi bölme projesinden vazgeçmeyecektir. Serbest pazar ayetullahları ve siyasal İslam, bu işe teşne olmaya devam ettiği sürece Türk halkına huzur yoktur.Siyasal İslam’ın yenilikçileri de, gelenekçileri de (SP) Amerikan havuzunda yüzüyorlar.
Siyasal İslam’ın gelenekçisi de, yenilikçisi de laiklikten korkudan daima dış kuvvete dayanmak zorundadır. Emperyalizm de bu desteği her zaman verir.
Amerika’nın asıl amacı, Türk-Kürt çatışması çıkartmaktı. Bunu başaramadı. 2-3 bin kişi dağlarda dolaştı. Türk-Kürt birlikte yaşamaya devam etti. Şimdi tehdit daha da büyüdü. ‘Kürt Açılımı Planı’ başarısızlıkla sonuçlanınca, sanmayalım ki ABD bu işin peşini bırakacak.
ABD’nin asıl amacı ayrıştırmaktır. Bunu sağlamak için büyük provokasyonlara da girişebilir. Türk halkına düşen görev, bu iktidarın halkı ayrıştırdığını görmesidir.
Kemalizm birleştiriyordu, ümmetçilik ve cemaatçilik ayrıştırıyor.
Tekrar birleşmemiz için, ‘Kemalist Devrimler’e ne kadar da muhtacız.
bulentesinoglu@gmail.com
Biliyor musunuz
ÇORLU İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin 8 yıldır aranan bir katil zanlısını operasyon sonucunda ele geçirmesinden sonra medyada çıkan haberler üzerine Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü’nün buna karşılık açtığı soruşturma sonucunda ‘Avrupa Yakası’ Gazetesi ve Sabah Gazetesi muhabiri Levent Silistre, DHA muhabiri Mehmet Yirun ile yerel ‘Devrim’ muhabiri Samet Aksoy’un, 2. sınıf Emniyet Müdürü Leyla Haz’ın talimatı üzerine ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne çağrılarak ‘tanık’ olarak ifadelerinin alınması üzerine “Garip bir durum. Ne yazık ki doğru haberin bilgilerini kimden ve nereden öğrendiğimiz araştırılıyor” dediklerini... HACIBEKTAŞ ve Didim’den sonra bugün de Burhaniye Ören’de ‘Nasıl Bir Türkiye İstiyoruz’ Çalışma Grubu’nun toplantılarının süreceğini. (0312-480 15 55)
Paylaş