Azeri Bakan’ın Türk korumasına ne oldu?

AZERBAYCAN halkı son haftalarda, Ulaştırma Bakanı Ziya Mammadov’un oğlunun Türkiye vatandaşı olan koruma polisinin akıbetini merak ediyor.

Haberin Devamı

Azeri dostların aktardığı bilgilere göre, Azerbaycan’da siyasi gücü ve Devlet Başkanı İlham Aliyev’e yakınlığı ile tanınan Ulaştırma Bakanı Ziya Mammadov’un oğlu Anar Mammadov’un iş hayatında ve sosyal yaşamında hızla yükselişi Azeri kamuoyunda dikkat çekiyor. Bakan oğlunun hızlı zenginleşmesinden sonra koruma sayısı da hızla artıyor. Yıllardır oğul Mammadov’un yanında koruma görevlisi olarak çalışan Türk vatandaşı İsmail Genç, Azeri korumalarla sık sık kavga ediyordu. Üç hafta önce meydana gelen kavgada bu defa silahlar konuştu. İsmail Genç, Azeri korumaların silahlarından çıkan kurşunlarla ağır yaralandı ve Bakü’deki bir hastanede tedavi altına alındı. Ancak, baskı altında olan Azeri medyası bu olayı haber yapamadı. TC vatandaşı İsmail Genç’in akıbeti de bilinmiyor. Genç’in ailesi Bakü’deki TC Büyükelçiliği’ne başvurarak oğullarının akıbetini öğrenmeye çalıştılar ama netice alamadılar. Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu’na ulaşmaya çalıştılar ama başarılı olamadılar. İsmail Genç’in yaşayıp yaşamadığını, öldüyse cenazesinin nerede olduğunu bilmek istiyorlar. Bu arada, bakan oğlu Anar Mammadov’un iki hafta Çırağan Sarayı’nda milyon dolarlık bir doğum günü partisi verdiği ve Bodrum yakınlarında 40 milyon dolar değerinde bir adayı satın aldığı konuşuluyor. Babası Azerbaycan’da Ulaştırma Bakanı olduğunda sıradan bir üniversite öğrencisi olan Anar Mammadov’un kısa sürede edindiği servet ve ışıltılı yaşamı Azeri halkının bir numaralı dedikodu malzemesi haline geldi. (Bu bilgilerin kaynağını gösteremiyoruz, ama kimin, ne olduğunu, olayın gelişimini Türkiye’de dar bir çevre biliyor. Azerbaycan basını ise bu olayı yazamıyor!)

Haberin Devamı

Paran kadar oku!...

“TÜRK eğitim sisteminde ‘Paran varsa oku!’ Paran kadar oku... Dar, sabit gelirli aileler ile fakir halk çocukları için kaliteli eğitim ‘lüks’ hale gelmiştir. Çeşitli ekonomik parametrelerde olduğu gibi artık eğitimde de demografik göstergeler yoksul mahalle okullarında okuyan çocukların aleyhine işlemeye hızla devam etmektedir. Hükümet, eğitimin bütün aşama ve sonuçlarında hem başarısız olmuş hem de kendisini iktidara taşıyan yoksul halk kesimlerine nitelikli eğitimi ulaşılmaz hale getirmiştir.”   
(DES Genel Başkanı
Gürkan AVCI)

Haberin Devamı

Erdoğan da Ecevit gibi ‘Sessiz Devrim’i yazdı

- BAŞBAKANLIK Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı önsözünü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yazdığı ve 2002-2012 yılları arasında Türkiye’de demokratikleşme adına atılan adımların anlatıldığı ‘Sessiz Devrim’ kitabı yayınladı.
- TBMM’nin tatile girmesinin ardından yazının okunması için milletvekillerine dağıtılan kitap ile Türkiye’nin demokratik değişim ve dönüşüme ilgi duyan yerli ve yabancı araştırmacılara referans olması amaçlanıyor. Peki kitabın adı size de tanıdık gelmedi mi? Bülent Ecevit ‘Sessiz Devrim’i 2002 yılında partisinin seçim bildirgesi olarak hazırlamıştı. 
Ahmet Eren ÖZEN

Peki bu kartlar kime ihale edildi

Haberin Devamı

BAŞBAKANLIĞA bağlı Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü kısa bir süre önce gazetecilerin araçlarında kullandığı basın plakalarını da değiştirdi. Ancak değişen bu yeni plakalar tam bir rezalet. İki gün güneş altında park ettiğim aracımın ön camındaki basın plakam iki büklüm oldu. Ne tür maddeden yapıldığını anlayamadığım ve çok kısa sürede deforme olan bu plakaların yeniden eskiden olduğu gibi metal bir alaşımdan yapılması yerinde olur kanısındayım. Tabii akla hemen şu soru geliyor, bu işlerin ihalelerini kim almıştı.
Faik KAPTAN-DHA Atatürk Havalimanı Muhabiri

Biliyor musunuz

CHP Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu’nun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e “12.07.2013 tarihi itibari ile toplam kaç emekli vardır? Emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden kaç emekli vardır. Bunların hepsi kayıt altında mıdır? Çalışan emeklilerin hepsi altında değilse bunun sebebi % 15’lik destek primi kesintisi midir? Ülkemizin ekonomik şartları ve emekli maaşları göz önüne alındığında emekli vatandaşlarımızın çalışmak zorunda olmaları kaçınılmazdır. Sizce de % 15’lik destek primi çok yüksek değil midir?” diye sorduğunu...

Haberin Devamı

Karadeniz Ekonomik İşbirliği tartışması: KEİ gücün bir yansımasıdır

“KEİ’ye Bina Bulamadık Gitti” (26.06.2013) başlıklı yazıda emekli Büyükelçi Nurver Nureş; KEİ ile ilgili yaptığı değerlendirmede, KEİ binasının Dışişleri Bakanlığımızca geri istenmesi konusunu gündeme getirip, buradan da KEİ’ye Türkiye’nin gösterdiği ilgi ve önemin dip yaptığı sonucunu çıkarmıştır. Ayrıca yine buradan hareketle de; “KEİ Karadeniz’in kamburu olmuştur. Üreten değil tüketen bir kuruluşa dönüşmüştür” gibi gerçeklerle hiç alakası olmayan bir noktaya gelmiştir.
Hatta Sayın Büyükelçi daha da ileri giderek, kendince tavsiyelerde bulunmuş ve “KEİ’ye son vermek” gerektiğini ifade edebilecek kadar KEİ ve KEİ’nin öneminden bihaber olduğunu göstermiştir. 9 Temmuz tarihli Dışişleri Bakanlığından Mithat Rende’nin cevabı yazısına rağmen, sayın büyükelçi 11 Temmuz tarihli yazısı ile bu eleştirilerini sürdürmüştür.
Her şeyden önce, Sayın Büyükelçinin kendisinin de bir dönem genel sekreter yardımcılığı görevini yürüttüğü KEİ, Türkiye’nin öncülüğünde kurulan ve merkezi ülkemizde olan nadir uluslararası kuruluşlardan biridir.
Sayın Büyükelçi şunu unutmasın. Kendisi bu yazıyı kaleme aldığı tarihte, bizler KEİPA’nın Sofya’daki Genel Kurulu’nda Reyhanlı’da gerçekleştirilen hain bombalı terör saldırısını kınayan bir bildiriyi oybirliği ile kabul ettiriyorduk. Böyle siyasi içerikli bir bildiri KEİPA tarihinde bir ilktir. Buna ilaveten yine aynı genel kurulda İstanbul 2020 Olimpiyatları için bir destek deklarasyon da kabul ediliyordu.
Her şey bir yana, Ermenistan-Azerbaycan, Ermenistan-Türkiye, Rusya-Gürcistan, Arnavutluk-Yunanistan gibi birbirleri ile kimi sorunları ve sıkıntıları olan ülkeleri bir araya getirebilen KEİ örgütü, sırf bu açıdan bile başarılıdır ve takdiri hak etmektedir.
Küresel güç dengesinin batıdan doğuya doğru kaymaya başladığı ve Türkiye’nin de bölgesel bir aktör olarak temayüz etmeye başladığı günümüzde KEİ’nin önemi giderek daha da hissedilecektir.
Dışişleri Bakanlığımız ve Meclis Başkanlığımızın KEİ ve KEİPA’ya yeni bina bulmaları için yazı göndermesinin nedeni, öncelikli olarak, Boğaziçi’nde eşsiz bir tarihi nitelik arz eden bu yapıları korumanın yanı sıra, KEİ ve KEİPA’nın daha iyi fiziki şartlarda çalışmasını temin etmek içindir. Yoksa Türkiye, KEİ’nin öneminin yanı sıra, KEİ kurucu anlaşmasının yükümlülüklerinin de bilincindedir.
Dr. İsmail SAFİ- (AKP) İstanbul Milletvekili,  KEİPA Türk Delegasyon Başkanı

Haberin Devamı

Bu iktidar ne deniz, ne ağaç ve de mera bıraktı

TBMM Genel Kurulu’nda Torba Yasa’ya eklenen AKP’nin önergesiyle mera, yaylak ve kışlakların kiralama yoluyla imara açılmasına olanak sağlandı. Düzenlemeye sert tepki gösteren Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer, mera ve yaylakların beton yığınına dönüşeceğini öne sürdü. Aynı yasaya eklenen bir başka maddeyle de, köylerde inşa edilecek yapılar ile ilgili ‘yapı ruhsatı aranmaması’ istisnasının, ‘köyde oturma’ şartı olmadan herkesi kapsamasının sağlandığına işaret eden Tuncer, “Özellikle kıyı şeridindeki köy yerleşim alanları ve çevreleri, tarım arazilerinin özellikleri dikkate alınmaksızın tümüyle ranta açılacaktır” uyarısında bulundu.
TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren Torba Yasa’ya hükümetin önerisiyle eklenen mera ve yaylaklarla ilgili madde kabul edildi. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Dr. Turhan Tuncer ise düzenlemeye sert tepki gösterdi.
MESLEK ODALARI HEDEFTE
AKP iktidarının bir kez daha anayasa, yargı, meslek hukuku ve etik kuralları yok sayarak kamu yararına hizmet eden TMMOB ve bağlı odalarını işlevsizleştirmeye ve böylece haksız uygulamalarına karşı yükselen muhalif sesleri susturmaya çalıştığını öne süren Tuncer, konuyla ilgili açıklamasında; iktidarın meslek odalarını zayıflatarak ortadan kaldırmayı hedeflediğini öne sürdü.
17 Ağustos 2011 tarihinde çıkartılan 648 sayılı KHK ile İmar Kanunu’na bir madde eklenerek, “Mera, yaylak ve kışlakların uygun görülen kısımlarının, tapuda Hazine adına tescillerinin yapılması ve kamu hizmetleri için gerekli olanlar dışındakilerin, talep sahiplerine bedeli karşılığında 29 yıla kadar tahsis edilmesine” olanak sağlandığını anımsatan Tuncer, düzenlemeyle ayrıca, mera, yaylak ve kışlakların, turizm merkezleri ile kültür ve turizm gelişim bölgeleri kapsamında kalan kısımlarının 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu çerçevesinde kullanılmak ve değerlendirilmek üzere Kültür ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmesinin de öngörüldüğünü belirterek, “aynı KHK ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesi değiştirilerek, köylerde inşa edilecek yapılarla ilgili olarak daha önce sadece köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar için geçerli olan ‘yapı ruhsatı aranmamasına’ yönelik istisna, herkesi kapsayacak şekilde genişletilmişti” diye konuştu.
MERALARA KIYDILAR
Ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi’nin, 29 Kasım 2012 tarihinde her iki düzenlemeyi de iptal ettiğini hatırlatan Tuncer, Mahkemenin kararının, Resmi Gazete’nin 28606 sayılı mükerrer sayısında, 2 Nisan 2013 tarihinde yayımlandığını ancak yargı kararlarına rağmen rant odaklı politikalarından vazgeçmeyen AKP’nin, doğal varlıkları katledecek yeni bir uygulamaya imza attığını öne sürdüğü açıklamasında, şunları kaydetti:
“TBMM`de önceki gece yarısı verilen bir önergeyle, mera, yaylak ve kışlakların kiralama yöntemiyle imara açılmasına olanak sağlanmıştır. Buna göre Hazine adına tescil edilen meralar, yaylak ve kışlaklar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gözetiminde kiralama ve geçici imara konu olacaktır.
BETONU YEMLEYECEKLER!
Bu düzenleme mera, yaylak ve kışlakların hayvancılık amacı dışında kiralanıp yapılaşmaya açılmasına ve beton yığınlarına dönüşmelerine yol açacaktır. Hükümet üyelerinin çizdikleri pembe tablolar ve yaptıkları ‘rekor’ açıklamalarına karşın, Türkiye tarımsal üretim ve ihracatta bırakın ‘rekor kırmayı’, bugün samanı bile ithal etmek zorunda kalan bir ülkedir. Hal böyleyken bedava yem kaynağı meralarını amacı dışında kullanarak beton yığınına çeviren Türkiye, ithalata devam edecek ve dövizlerini o ülkelerin halklarının refahı için kullanacaktır.
KÖYDE OTURMA ŞARTI
Aynı yasaya eklenen bir başka maddeyle de, köylerde inşa edilecek yapılar ile ilgili yapı ruhsatı aranmaması istisnasının, ‘köyde oturma’ şartı olmadan yine herkesi kapsaması sağlanmıştır. Bu uygulama tarım arazilerinin hızlı bir şekilde tahribine yol açacaktır. Özellikle kıyı şeridindeki köy yerleşim alanları ve çevreleri, tarım arazilerinin özellikleri dikkate alınmaksızın tümüyle ranta açılacaktır.
TÜRKİYENİN FELAKETİ OLUR
Artan nüfusumuzu beslemek için mutlak gerekli olan tarım arazilerimiz ile geliştirmeye çalıştığımız hayvancılığımız için büyük öneme sahip meralarımız amacı dışında kullanılmamalı, betonlaştırılmamalıdır. ZMO olarak, AKP hükümetini Türkiye’yi felaketlere sürükleyebilecek uygulamalardan vazgeçmeye davet ediyoruz. Bu doğrultuda, kültürel ve doğal varlıklarımızı yok edecek düzenlemeler derhal geri çekilerek hayati bir yanlışın önüne geçilmelidir.”
Geçtiğimiz ay RedHack’in yayınladığı yeni ses kaydında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile AKP’li iş adamları arasındaki toplantıda, AKP Genel Merkez Parti İçi Demokrasi Hakem Kurulu Üyesi işadamı Ethem Sancak’la Bakan Eker arasında geçtiği öne sürülen konuşmada, Sancak’ın, tarımı, meraları ve kıyıları halkın elinden alınması gerektiği yönündeki sözleri tartışma yaratmıştı.
PETROLDEN DAHA ÖNEMLİ
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz tarafından verilen soru önergesiyle Meclisin gündemine de taşınan ses kayıtlarında Bakan Eker’e âşık olduğunu söyleyen Sancak’ın, yeni mera kanunuyla sessiz bir devrim gerçekleştirildiğini belirterek ,”Yem sorununa 80 yıl önceki bu ülke kurucuları bir gem vurmuşlardır. Sovyetik bir anlayıştaydılar. Ve meralarımızı bütün halkın malı ilan ederek mahvettiler. Mera çitlenmiyor, bakılamıyor çünkü bütün halkın malı. Bir şey bütün halkın malı olursa bakılamıyor çünkü halkın malı. Bir şey bütün halkın malıysa yağmalanır. İnsanlık tarihi bunu böyle gösterdi. Mesela kıyılarımız bütün halkın malıdır ama yağmalanmıştır. Halkın girebileceği kıyı yok. Ormanlarımız bütün halkın ormanıdır ama mahvoldu. 60 yıl öncesine göre ormanlarımız yüzde 40 küçüldü. Bütün halkın ormanı olduğu için. Meralar da öyleydi. Çok şükür Tarım Bakanımız geçen ay çok büyük bir devrim gerçekleştirdi. Bence sessiz bir devrim. Ve merayı çitlenebilir hale getiren kanunu çıkarttılar. Bunu nasıl başardılar bilmiyorum ama anayasal bir sorundu. Ama yaptılar bunu sonuçta. Şimdi ben çok umutluyum. Bu kanun çıktıktan sonra petrolden de daha önemli zenginliğimiz olan meralarımız el birliğiyle işleriz. Bunları servete dönüştürürüz. Sayın Bakan’a bir tarım gönüllüsü olarak şükran borçluyum” ifadelerini kullanması dikkat çekmişti.
Meclis’te de tartışmalara neden olan düzenlemeyle ilgili eleştirileri yanıtlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, meraların imara açılmasının söz konusu olmadığını belirterek, önergeyle kiralamanın nasıl olacağının anlatıldığını kaydetti. Düzenlemenin Anayasaya uygun olduğunu savunan Bakan Bayraktar, meraların en fazla binde 5’inin kullanılmasına yönelik 5 ayrı bakanlık tarafından oluşturulacak komisyonla belirlenecek bir husus getirildiğini söyledi.
Yusuf YAVUZ

TOKİ okulunu yapıyor, imam-hatip olmasına da AKP’li başkan karar veriyor

“ÖNCE kendimi tanıtayım. Adım; Adnan Kayaoğlu, kendimi muhafazakar ve liberal birisi olarak tanımlayabilirim. Türkiye’de ve yurtdışında üniversite ve yüksek lisans eğitimi almış bir kişiyim. Özel bir şirkette üst düzey yönetici olarak çalışıyorum. İki çocuğum var. Vatanına milletine bağlı, hayatını namus ve dürüstlük üzerine kurmuş, kendimce değerleri olan bir kişiyim.
Size mail atmamın nedeni, 2010 Ağustos’unda ayında kura ile Emlak Konut’un Alemdağ Projesi’ne başvurduk, çok şükür şansımız varmış ki kurada bir daire çıktı. Projeyi tercih etmemin en önemli nedeni site olmasından dolayı çocuklarımın sosyal imkanlarından faydalanması idi. Kapalı ve açık havuzun olması, spor alanları ve aktivitelere katılma imkanı olduğundan dolayı tercih ettim. Diğer bir nedende sitenin içerisinde projeye dahil olmak üzere bir ilköğretim okulu ve bir cami olması idi. Bu sayede çocuklarım ev ile okul arasında ulaşım problemi yaşamayacaktı.
Muhtemelen bize daireleri 2013 ağustos ayında teslim edeceklerini ifade ediyorlar. Ancak size bu yazıyı yazmamın asıl nedeni, sitenin içerisinde toplam 1190 daire mevcut. Ve sitenin içerisindeki ilköğretim okulu, Emlak Konut tarafından Milli Eğitim Bakanlığına devredilecek.
Emlak Konut’tan aldığım bilgiyi göre maalesef imam hatip lisesi olacağı söyleniyor. AKP Parti İlçe Başkanı siteye gelip incelemiş ve Twitter’dan da imam hatip lisesi olacağını duyurmuş. Ben kurulduğu günden beri AKP’ye oy vermiş birisi olarak bunu kabul edebilmem mümkün değil. Benim çocuklarım hangi okula gidecek, en yakın okul 5 km. uzakta. 1190 dairenin her birisinde 1 ilköğretim çağındaki öğrenci olsa, bu çocuklar nerede eğitim görecek? Kaldı ki, araştırdım Çekmeköy ‘de Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi var olduğunu gördüm. Bizim çocuklarımız nerede eğitim görece?  Bu konuda köşenizde belirtip , kamuoyu oluşturmanızı önemle rica ederim.”

Böyle önemli bir yolun yapımı seçim öncesi mi akla gelir
      
KOCAELİ
merkez ilçesi İzmit’te Kandıra Sapağı Mevkiinde bir kaç ay önce başlayan yol çalışmasına şu günlerde bir yenisi daha eklendi. İstanbul-Adapazarı yolu üzerinde yapılan çalışmaya ilave Kandıra yolu üzerinde de bir düzenleme yapılmakta. İhtiyaç var mıydı? Evet. İzmit’i bir nebze de olsa trafik keşmekeşinden kurtaracak bir çalışma. Ancak Büyükşehir Belediyesi’ne sormak gerek. Yaptıkları büyük kapsamlı her yol çalışması neden yerel seçim arifesine denk getirilmekte? Bu iki çalışma da kuvvetle muhtemel yerel seçimlerden bir kaç gün önce tamamlanacak. İzmit’in gerçekten büyük ihtiyacı olan bu faaliyetler 10 yılı aşkın süredir neden bekletilmekte? Bunu meyve veren ağaç taşlanıyor tarzında düşünmeyelim. Madem imkan vardı, neden bunca süre bekleyip şehri 3 günlük ömrü olan lalelerle süslemek yerine, bu tarz yaşam standardını yükseltecek çalışmalara öncelik vermediniz?
Sedat PEKTAŞ

Yazarın Tüm Yazıları