CHP Çankaya İlçe Başkanı Mustafa Yıldırım’ın ’yetersiz’ bulunarak, il tarafından görevden alındığını duyduk. Ancak bir kesim de doğrulamadı bunu.
Geçen akşam gençlik kollarından arkadaşlara, Genel Merkez’den kendilerine "İlçeyi sakın boş bırakmayın bize yakın yöneticileri koruyun" diye sözlü talimat verildiğini duyunca hayret ettim.
Savaşa mı gidiliyor?
Yıldırım’ın eğitimsiz olması uzun zamandır Genel Merkez’e yoğun şikayetlerin gitmesine neden oluyordu. Son dönemde görevden alınacağını sezen Yıldırım, Muzaffer Eryılmaz saflarına katıldı. Çankaya’nın birçok mahallesinde üyelere haber vermeden anında ve hızlı göstermelik delege seçimleri gerçekleşti. Mustafa Yıldırım ve beraber hareket ettiği ilçe Eğitim Sekreteri Mehmet Perçin, bazı mahalle seçimlerini iptal ettirmeyi başardılar.
Seçimler nasıl mı yapılıyor?
Genel Merkez ilçe kongre delegelerini önceden hazırlayıp zarflara koyarak mahalle seçimi başladığı anda, üyelere dağıtıyor. Liste hazırlamak aklına gelmeyen ’temiz’ partililer için ise iki seçenek kalıyor. Ya mevcut listeyi sandığa atacak ya da atmayacak. Biraz siyasi tecrübesi var ise listedeki
isimlerin üzerini karalayarak yanlarına kendi beğendiği mahalle üyelerinin isimlerini de yazabilir.
Evet Gökçek, tüm kadrosu ile gözünü Çankaya’ya dikmiş duruken, 22 Temmuz seçimleri öncesi sandık görevlisi bile bulamayan CHP yönetimi bu tür ayak oyunlarıyla uğraşıyor. Birçok üye oy kullanmadan yöneticilerin evlerinde ya da birilerinin dükkanlarında yapılan mahalle seçimlerini tepki ile terk
ettiler. Yakalarında Atatürk rozetleri olan yaşlı CHP’lilerin yüzlerindeki o karamsar ifadeyi gördüğümde kahroldum.
(Not. İşin en tuhaf yanı da Çankaya’da delege savaşı veren iki grupda bunu Baykalcı olarak yapıyor. İlçemizde yaşanan savaşın aktörleri arasında ne Sarıgül’cüler ne de Haluk Koç’cular var...
Savaş Ankara’da elimizde kalan tek belediye Çankaya için yapılıyor. Hem de böyle bir dönemde..."
GÜNÜN SÖZÜ
"Halk Bankası, ’bu halkın’ elde kalan ’son malı’. Hepimizin malı, lütfen ’ses vermeme’ yardım edin. Malımız gidiyor.
(Yiğit Bulut)
Bu basınç nasıl bir şey acaba
GEÇEN pazar günkü yazınızda suların basıncı ile ilgili bir bölüm vardı. Aynı konu Çayyolu ve Ümitköy için de geçerli... Yaklaşık on gündür aynı hikayeyi ASKİ bize de anlatıyor. Aramadığımız telefon kalmadı. Yoksa bu defa da Sayın Gökçek hidrofor satan firmalarla mı ortak oldu? Suyun basıncı düşük ne demek anlayamıyorum. Bu basıncı birileri bilerek düşürüyordur. Başka bir açıklaması olduğuna inanmıyorum. Bu basınç ne menem bir şeyse sadece gece yarısı 03.00’te mi yükseliyor? Üstelik öyle Ankara’ya hakim bir tepede de oturmuyoruz, gayet düz bir yerdeyiz ve evimiz binanın 3. katında. Lütfen bu konuyu bir kez daha köşenizde irdelerseniz çok memnun olurum. İnsanları aptal yerine koyup ta olmadık saatlerde suyumuzu kesmesinler.
Bakan Bey’in "Ankara’da su kesilmeyecek ama nasıl olacağını söyleyemem, meslek sırrı" dediği yeni şey bu olsa gerek...
Kerem DURMAZ
GÜL, Azerbaycan’da, Erdoğan Amerika’da kırmızı beyaz kravat takmış.
Kırmızı beyaz kravat takmak yetmez; kırmızı beyaz dış politika izlenmek gerek.
Süleyman EKİM
Dikmen yolu
SOKULLU’da oturuyorum ve hergün toplu taşıma kullanıyorum. Dikmen-Sokullu yolunu kullandığım ve başka yol olmadığı için sürekli düşe kalka gidiyoruz. Herkes bu konuda rahatsız, fakat kimse birşey demiyor. Lütfen bunu gerekli kişilere yansıtın.