Paylaş
Adaleti gerektiğinde Türkiye'de uygulatıyor
Hollanda’da yaşayan Abdullah Ordu, beş yıl önce Rotterdam Belediyesi’nden emekli olmuş... Kendisine emekli maaşının yanı sıra aylık 194 Euro geçim maaşı da bağlanmış. Aradan bir süre geçmiş belediye hakkında alacak davası açmış...
Bir ülke hakkını nasıl arıyor?
Hollanda Konsolosluğu’ndan iki kişi Abdullah Ordu’nun Türkiye’de ikamet ettiği Karaman İli Kâzımkarabekir İlçesi’ne gitmiş. Önce kaymakamlığa gitmişler; Ordu’nun mal varlığının olup olmadığını sormuşlar. Kaymakam, resmi yazı ile başvurulmasını isteyip geri çevirmiş. Sonra konsolosluk görevlisi bu iki kişi tapu, vergi dairesi ve belediyeye giderek Ordu hakkındaki tüm bilgileri almışlar. Ordu’nun üzerinde gayrimenkul olduğu ortaya çıkınca Hollandalı yetkililer verdikleri (aylık 194 Euro) geçim parasını 3 kat fazlasını almak üzere emekli maaşından kesintiye başlamışlar. Ayrıca Ordu’ya yolsuzluk iddiası ile açılan dava 4.5 yıldır devam ediyormuş... Ordu, Hollandalı yetkililerce emekli maaşına bağlanırken, kendisinden mal beyanı istenip istenmediğini de bilmiyor.
Abdullah Ordu, davaların İstanbul’daki mahkemelerde görülmesinden dolayı yılda 4 kez İstanbul’a gelmek zorunda. Mahkeme için yol, otel parası dışında gereken tercüme masrafları önemli bir yük...
Avukat bir dostumuz “Hollanda’da emekli olup Türkiye’deki vergi kayıtlarında ‘potansiyel’ açıklaması bulunan vatandaşlarımız bile sadece bu nedenle aynı davalara maruz kalıyorlar” diyor.
Bir Avrupalının kişisel bilgilerine, yabancıların ulaşması olanaksız iken, bizim vatandaşlarımızın kişisel bilgileri ortalıkta geziyor.
Çözüm; paraları İsviçre’ye kaçırmak mı?
Yoksa, kişisel bilgilerimize yetkililerin sahip çıkması mı?
Çelik ne söylediğinin farkında mıdır acaba
GEÇENLERDE “Ergenekon sanıklarının sadece yazı yazdıkları, hiçbir teşebbüste bulunmadıkları söyleniyor. Teşebbüste bulunsalardı, şimdi biz yargılanıyor olurduk” demişti eski Bakan ve AKP’nin Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik... Bu söz yapılacak bir darbenin mutlaka başarıya ulaşacağı anlamına gelir. Halbuki başarısız teşebbüsler de olmuştur. Kendilerine karşı yapılacak olanın haklı olacağına mı inanıyor acaba?
Yeni bazı sözler söylemiş. “Kasalarında veya Ergenekon çukurlarında sakladıkları belgeler varsa çıkarıp versinler”, “MGK’dan Başbakan’ın istemediği hiçbir karar çıkmaz” demiş.
Partinin önemli bir ismi bu sözlerdeki yanlışları biliyordur. Bile bile yanlış konuşması bilmeyenleri yanıltmak istediği şeklinde yorumlanır. Çünkü Ergenekon çukurlarında sakladıkları belge varsa çıkarsınlar demek Ergenekon çukurlarında bir şeyler saklandığını gerçek kabul etmektir. Halbuki bu konu yargılama safhasındadır. Bu söz yargıyı etkileme amacı olarak yorumlanabileceği gibi sanık olanların o bulunanları sakladıkları kesinleşmiş anlamına gelir. Ergenekon sanıklarını mahkûm olmuş gibi gösterir. Halbuki bir kimsenin suçluluğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe, ona suçlu denemez. Kayseri Belediyesi’ndeki yolsuzlukla ilgili olduğu söylenen belgeler ortaya konulmaktadır. Bunları yargı ve toplum değerlendirecektir.
“Milli Güvenlik Kurulu’ndan Başbakan’ın istemediği karar çıkmaz” demek, hem bu kurulun başı olan Cumhurbaşkanı’na, hem bu kurulun üyelerine, hem de demokrasiye haksızlıktır.
Bir Başbakan Yardımcısı’na yakışmaz.
Dinçer ÖNAL-E. Avukat
Palavracılara yanıt
FRANSA’da Alsascien, Bretonca. Korsika’da kendi dillerinde okuma-yazma-yayın yasaktır!
“Kürt açılımı Türkiye’yi AB’ye yakınlaştırıyor” diye bol keseden palavra atanlar buna ne diyor?
Bir AB üyesi ülke olan Slovakya, ülkedeki azınlıkların kamusal alanlarda kendi dilleri ile konuşmalarını yasakladı.
Slovakça dışındaki diller sadece evlerde konuşulabilecek.
Yasağı ihlal etmenin cezası 5.000 Euro.
Ülkedeki 500.000 Macar asıllı ve diğer azınlıklar karara isyan ettiler ama AB’den bu yasağa karşı tık yok.
AB veya ABD, Slovakya hükümetine “Macar açılımı yapın, Macarca TV kurulsun, Macarlar anadillerinde eğitim yapsın” baskıları yapmıyor.
Bunu herkesin dikkatle okuması ve ders alması gerekir. Biz kendi haklarımızı korumakta acz gösterirsek AB’den ne bekleyebiliriz, zaten ipin ucunu da bırakmışız AB’de...
Egemen Bağış, AB ile ilgilenmiyor bile, kim koruyacak haklarımızı.
Daha ciddi bir politikacı yok mu bu hükümette?
Ercüment AKBAŞ
Allah aşkına neremiz büyüdü
BU zamlar nedir? Hani süper büyümüştük. Hani milli gelirimiz artmıştı? Hani biz muhtaç iken, başka ülkelerin yardımına koşuyorduk. Allah aşkına neremiz büyüdü? Bunu da bir söyleyin ki bilelim ve yazı yazmak mecburiyetinde kalmayalım. Gazetelere, TV’lere bakıyoruz zam... Tezgâhlara bakıyoruz zam.
Bir taksitlendirme dediniz, Vallahi de billahi de nasıl olacağını kimse bilmiyor. Yönetilenlerin suçlu olduğu bir ülke olduk.
Sevgili vekillerimiz 1990’lardan kalan borçlar var. Nasıl 36 ayda ödenecek? Yalnız vergi olsa belki deriz. Vallahi eğer ki, torbanın içinde tanıdıklarınızın işi yoksa vergi borçları gibi işler için yorulmayın. Bunun da geçmiş zamanlardaki uygulamalar gibi sonu hüsrandır. Eğer illa da olsun diyorsanız, bir zahmet Maliye ve SGK’ya soruverin ne kadar alacak var deyin ve bir hesap yapın neler göreceksiniz?
Mükellefler torbadan civciv çıkacak zannediyor. Çıksın da civcivin büyüklüğünü bir görelim.
Ahmet GÖZÜBÜYÜK-Emekli Başkomiser
Paylaş