Avcılar artık avlanmasın...

DOĞA korumacılar, kuşların gündeme gelmesi için yıllarca çalıştı. Belki bin, belki 10 bin basın duyurusu yapıldı onlar için; fark edilsinler diye. Aralarından en ilginçleri seçildi, türlü hikáyeler anlatıldı onlar için, tanınsınlar ve korunsunlar diye.

Haberin Devamı

 Kuşlar en sonunda başardılar. Son zamanlarda gündemin en tepesine oturdular. Çünkü kuşlar artık ’kuş gribi’ nedeniyle insanlar için ciddi bir tehlike kaynağı.

Tehlikeyi kuşlar mı yaratıyor, yoksa insanlar mı?

Kuş gribi kuşlarla birlikte var olan bir virüsün hikáyesidir. İnsanla birlikte grip nasıl hep vardıysa, kuşlarla da birlikteydi. Ne olursa olsun grip yabancı kuşlara her zaman az etki eden bir hastalıktı. Ta ki insanlar tüketim amaçlı olarak evcil kanatlı kuşları üretmeye başlayana kadar. Kuşlar, kuş gribinin ölümcül formunu (H5N1) aslında yine insanlar aracılığıyla aldılar.

Doğada bir kuşun diğerinden grip kapması kolay değildir. Ancak binlercesi bir arada ağız ağıza bulunan ve genetik yapıları birbirine hayli benzeyen evcil kuşlar olursa...

ŞIK VİRÜS Kuş gribi ilk olarak 1920’li yıllarda Amerika’da başladı. Avustralya, Meksika ve Hollanda’nın da bulunduğu birçok ülkeye yayıldı... Kuş gribinin tehlikeli formları birçok ülkede kanatlı hayvan çiftliklerinde ortaya çıktı ve sessiz sedasız yüksek sayıda ölümlere neden oldu. Hastalık, yaban kuşlarına ve insanlara geçme fırsatı bulamadı.

Aradan yaklaşık 80 yıl geçti ve bu sefer farklı bir formla ortaya çıktı. Veterinerlerin ’şık virüs’ dedikleri hastalık Uzakdoğu’da ortaya çıktı bu sefer. Yani burada virüsümüzün yeni formu daha serbest ve kontrolsüzdü. Bu sayede evcil hayvanlar arasında yayılıp kısa sürede yaban kuşlarına geçerek ününü kıtalar ötesine yayma fırsatı buldu.

Hastalığın yaban kuşlarından evcil hayvanlara geçme olasılığı gibi.

Kara avcılığı, sulak alanlarda yoğunlaşan kuşların ürkerek çevreye dağılmasına yol açıyor. Bu durum hastalığın yayılmasını hızlandırabileceği gibi avlanan hayvanlarla temas yoluyla insana bulaşmasını da sağlıyor.

Tek çare var; evcil kanatlı hayvan hareketlerinin durdurulması... Ve de en önemlisi, avcılar artık avlanmasın. Bir kez olsun kuşların tarafını tutalım.

Belki bu bize bir mesaj.

(Yeşil Atlas’ın ’Kuşlar’ı konu alan bu ayki sayısında yayınlanan Doğa Derneği Planlama Koordinatörü Bahtiyar Kurt’un yazısından özetlenmiştir.)

O tavuk da canlı

BEN üniversite son sınıf öğrencisi bir ’insan’ım. Cuma akşamı ATV’de öyle bir rezillik seyrettim ki insanlığımdan utandım. İçinde Tarım Bakanlığı görevlilerinin de bulunduğu bazı insanların sözde tavuk itlafını (ateşe verilerek) hayretle seyrettim. Hasta bile olsa hiçbir hayvana böyle muamele yapılamaz. Bu itlafı gerçekleştiren üç beş kıroydu. Yakaladığı tavuk için "Tahtalı köye gidecek de poz veriyor" diyen adamı eleştirmem. Tavuk itlafının gayet modern yöntemleri var. Bu ayıbın sorumlusu önce Tarım Bakanlığı, sonra bu görüntüleri yayınlayan ATV’dir.

Ayrıca sokak köpekleri vurulduğunda kıyameti koparan (yanlış anlaşılmasın, haklılar) hayvan hakları savunucularının tepkisini bakalım şimdi de görecek miyiz?

O. Kazım MAVUŞ

Ambalajlı ürün

ÜLKEMİZDE salma kanat yetiştiriciliğinin mutlaka durdurulması gerekiyor. Tüm dünyada olduğu Türkiye’de de kuş gribi ile yaşamaya alışılmalıdır. Ticari işletmelerin ürettikleri piliçlerde kuş gribi yoktur. Lütfen ambalajlı ürünleri tercih edin.

Ömer GÖRENER-Banvit Genel Müdürü

YASAYA TARİF

TAVUKLARIN yakılmasını ekranlardan izlerken insanlığımızdan iğrendik. Nerede hayvanseverler. Kanımca, TCK’nın 76. maddesinde düzenlenen soykırım suç alanına, insanlığa değil, canlılara tanımı oturtulmalı, dünyaya örnek olunmalıdır.

N.KAPTAN

Bıçaklanırsanız polise gitmeyin

SİZE 4.1.2006 günü başımdan geçen olayı aktarmak istiyorum.

Haberin Devamı

Sonuçlarını beraberce tartışabiliriz.

Haberin Devamı

Sabah 06.15 sıralarında Yunanistan'a gidecek yolcularımdan kalan 3 kişinin pasaportlarını konsolosluğu vermek için Yunanistan Konsolosluğu'nun bulunduğu Turnacıbaşı Sokağı'na gittim. Konsolosluğa 50-75 metre kala karşı yönden gelen travesti önüme geçerek "Benimle seks yaptın, paramı ver" diye bağırarak beni itip-kakmaya başladı. Alttan alarak "benim öyle işlerim olmaz" dedim ve yoluma devam etmeye çalıştım. Bu kez daha yüksek sesle bağırırken, benim rezaletten korkacağımı ve cüzdanımı vereceğini sandı. Müşteri pasaportları elimde olduğundan hareket kabiliyetim kısıtlanmıştı. Bu arada az ilerideki sokak başından elinde bıçak ile birisinin daha geldi ve itiş-kakışa karıştı. Önce bıçağın kabzası ile alnıma vurdu. Para istemeye başladılar. İnsan refleks olarak "yok" diyor. "O zaman cep telefonunu ver" dediler. Çıkarıp 2 tane telefondan 1'ini verdim."Daha başka neyin var" dediler. "Yok" dedim.

BIÇAKLANIYORUM

Bu arada eli bıçaklı olan şahıs sağ meme altına doğru hamle yaptı. Telefonu travestiden alarak yan sokağa doğru kaçtı. Bu arada travestinin bir anlık boşluğundan yararlanarak bir yumruk attım. Yere düştüğünde bir iki tane daha vurdum.Hemen yere düşen, müşteri pasaportlarını alarak 50 metre geride olan kahvehaneye kaçtım. Kahvedekiler ise olayı seyrediyorlardı. 155'i arayarak ekip istedim. "Hemen geliyor" dediler. Kahvedeki bir vatandaş "Alnın kanıyor" deyip kağıt mendil verdi, sildim.5-6 dakika ekip bekledik; bir daha aradım, "Yolda geliyor" dediler. Bu arada sağ göğüs altımda bir sıcaklık hissettim. Kontrol ettiğimde elime kan bulaştı. Montumu açıp baktığımda yaralandığımı gördüm.

HASTANEYE GİDİYORUM

Elimi yaranın üzerine tampon yaparak 1-2 dakika daha ekip gelmesini bekledim. Gelmeyince yürüme mesafesindeki Taksim İlkyardım Hastahanesi acil servisine gittim. Doktorlar açıp baktığında bıçak yarası görüldü. Tedavi ederlerken polis ekibi hastahaneye gelebildi. Yani olaydan 20 dakika sonra. Üstelik olayın olduğu yer, Taksim Polis Karakolu'na 50 metre uzaklıkta.Doktorlar röntgenden sonra müşahede altına alınmamı uygun gördüler. Yaklaşık 7-8 saat sonra tekrar çekilen akciğer röntgenimden sonra taburcu edildim.

POLİS "BÖLGEM DEĞİL"

Gaspçıları, karakolda fotoğraflardan teşhis etmem gerekiyormuş. Hastaneden çıkarken, beni gasp eden travesti 20 metre ileride yürüyordu. Orada bulunan Gaziosmanpaşa polis merkezine ait minibüsteki polis memuruna "Bu şahsı yakalar mısın, beni gasp edip yaraladılar" diye rica ettim. "Benim bölgem değil, karışamam" karşılığını verdi. Bu arada şahıs gözden kayboldu. Tam karakolun önüne geldiğimde, gaspçı da oradaydı ve yanındaki iki kişi ile birlikte 'piyasa' yapıyorlardı. Karakolun önündeki polise aynı şekilde "Şu şahsı tutar mısın, beni gasp etti" dedim.

"İŞİM VAR UĞRAŞAMAM"

Cevabı "Benim karakolda işim var, uğraşamam" oldu. Koşarak karakol içine gidip aynı durumu başka polislerden talep ettim. Üç polis hemen fırladılar. Ama nafile şahıs kayıplara karışmıştı.

Bu olayın ilk kısmı...

Haberin Devamı

Size vermek istediğim mesaj; eğer üzerinize doğru gelen bir bela varsa cebinizde bulunan parayı hemen verin. Vermeyip direnirseniz ölebilirsiniz. Ben bıçağın ufak olması nedeniyle kaburga kemiğine rastlayıp içeri işleyememesi sonucu hayattayım bugün.Sakın hemen polis gelip sorunu çözer diye beklemeyin. Gelenlerin sizin durumunuza aldırdığı bile yok. Rutin işlerini yapıp gidiyorlar.

"SEN DE BIÇAKLASAYDIN"

Karakoldaki polisler ise sizi bir an önce yıldırarak göndermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hatta biri "Sen de onu bıçaklasaydın" diye akıl verdi. Yani ben bıçak ile yaralanmışım, gaspa uğramışım; devletin polisinin umurunda değil.
Siz siz olun beladan uzak durun. Eğer başınız belaya girerse de varsa sağlam bir tanıdığınız polis ile olan ilişkiyi o yürütsün.

Haberin Devamı

Orhan DEĞİRMENCİ-Tamgör Turizm

Baltalimanı’ndan Akmerkez’e tünel

ETİLER-Ulus trafiğinin eski haline dönüştürülmesi üzerine Büyükşehir’in ulaşımdan sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rafet Bozdoğan’la konuşurken, Akmerkez’in yeşil alana nasıl yapıldığını anımsadık. Etiler’de imar yoğunluğuna karşı ulaşım altyapısını kimse düşünmedi. Projede olmasına karşın Levazım yolu bile geçen yıl bitirilebildi. Bozdoğan, bu konuda geçen dönemin Maliye Bakanı Sümer Oral ve Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu ile büyük çaba gösterdiklerini söyledi. Koç Köprü’-Ulus trafik projesini Akmerkez çevresindeki trafiğine çözüm bulmak amacıyla ’ekstra kılcal damarlar’ yaratmak istediklerini, ancak tek şeritli sıkışıklığı gördükten sonra eski akışa döndüklerini anlattı. Bozdoğan "Amacımız araç trafiğini parçalamaktı, ancak Koç Köprüsü’nü üç şeride çıkartamadık, alternatif yollar yaratmak istedik" dedi.

Bozdoğan radikal çözümler ararken "Baltalima’nından Fatih Köprüsü’ne çıkan yolu, Maya Sitesi’nin bir tünelle Akmerkez’in önündeki Levazım’a bağlamayı etüd ediyoruz" diye konuştu.

Peki, bu yaz-boz işlemi ne kadara maloldu? Yaklaşık 100+100’den 200 bin YTL’ye (yani 200 milyar) malolmuş durumda. Keşke yeni düzen baştan Etiler ve Ulus’takilere sorulsaydı.

Biliyor musunuz

"ZEYTİN Tarımı" yapılması için kullanılacak alanların seçimi konusunda fikir ayrılığı yaşayan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ile TEMA’nın, doğru yöntem ve arazi seçimi için işbirliği yapma kararı aldığını, ilk projenin Manisa’da yapılmasının kararlaştırıldığını... ATİNA’da 18 yıl gazetecilik yapan, ’Yunan Gerçeği’ ve PKK’nın Güney Kıbrıs ve Yunanistan’daki ilişkilerini ele aldığı ’Terör Dosyası’ adlı kitapları bulunan Cem Başer’in (73) KKTC’de vefat ettiğini ve burada toprağa verildiğini... KOSOVA Demokratik Türk Partisi (KDTP) Priştine eski Başkanı ve Kosova Meclisi ilk dönem milletvekili ve ses sanatçısı Gani Sadık’ın (61) Priştine’de vefat ettiğini....

AKUT’un 10.yıl etkinlikleri kapsamında ’Afet ve Acil Durumlar’ konulu bir film yarışması düzenlediğini (www.akut.org.tr)...

OKMEYDANI’ndaki kurban pazarının Şişli’ye değil, Büyükşehir’e ait olduğunu...

TAKSİM, travesti, tacizci ve gaspçılara teslim olmuş...

Zorlayan mı vardı

ENERJİ Bakanı Hilmi Güler, basın toplantısında 1998 yılında da formül değişikliğinin yapıldığını, asıl onun sorgulanması gerektiğini söylemiş. Madem 1998 yılında yapılan formül değişikliği yanlıştı, siz 2003 yılında aynı yanlışı niye yaptınız? Sizi zorlayan mı vardı?

Yine anlaşmaların gizliliğinden söz ederken "Eskiden yapıldı" demiş. Peki bir şahit olarak imzanızın bulunduğu BOTAŞ’ın Depa’ya (Yunanistan) gaz satış anlaşmasına niye aynı gizlilik maddesini koydunuz? Sizi yine zorlayan mı vardı?

Sayın Güler hálá anlamadınız galiba; siz o makamda 3 yıldır bakan olarak oturuyorsunuz. Muhalefette değilsiniz. İktidarsınız, iktidar. Artık uyanın.

Bilgi B.

Yazarın Tüm Yazıları