Ateşten gömlek

ERTUĞRUL Özkök’le, 1980’lerin ortasında Cağaloğlu’ndaki Cumhuriyet binasında tanıştım; sanıyorum Hasan Cemal, Okay Gönensin, Cengiz Çandar, Haluk Şahin’le birlikteydiler. Üst kattaki İlhan Selçuk’u ziyaretten çıkmıştı; yanında bir-iki arkadaşı daha vardı.

Haberin Devamı

Akademisyen olarak birkaç yazısının Cumhuriyet’te yayınlandığını hatırlıyorum.

Ecevit’in 12 Eylül sürecinde sıkıntı yaşadığı ve ardından tutuklandığında çıkardığı ‘Arayış’ Dergisi’nin başyazılarını yazdığını daha sonraki yıllarda kendisinden öğrenmiştik. Siyasetçi olmak istediğini Ankara’daki arkadaşları söyler. Hürriyet’in Ankara temsilciliği, Moskova muhabirliği ve genel yayın müdürlüğü... 20 yıl süren heyecanlı, keyifli, hareketli, renkli bir dönem...

*  Özal döneminde yakınlığı nedeniyle ‘Özköşk’ ve ‘Dönek‘ sözcüklerini kendisi için telaffuz edecek kadar rahattı... Gizemli bir yaşamı olmadığını düşünürüm. Açık, şeffaftı... Yaşamında mucizeler olmasını bekler miydi? Biraz öyleydi. Soğukkanlılığını kaybetmez, kıskanç değildir. “Düşmanlarına” karşı töleranslı ve yeterince umursamayan...

Haberin Devamı

*  Geçmiş yıllarda ‘reklamcı’ olmak istediğini anlatmıştı bize. Çünkü iyi başlık atar. ‘Leydi’nin topuk sesleri’ gibi...

BERBEROĞLU İÇERDEN BİR İSİM

*  Yazı İşleri’nin her zaman kendisine ‘bağlılık’ duygusu taşıdığı bilinir.

Ayrılma kararından en çok etkilenen kesim onlardı... Özkök’ün ayrılma kararından üzüldüler ama Enis Berberoğlu’nun adıyla sevindiler.

Daha iki yıl öncesine kadar Enis Berberoğlu da bu ‘mutfağın’ içindeydi; haberin koordinasyonunun başındaydı; sonra da Ankara’ya gitti.

Ve moralli olarak, ‘umut’ saçarak geldi. Büyük beklentileri yerine getireceğini umarım. Böyle bir süreçte bu görevin ‘Ateşten gömlek’ olduğu bilinmelidir. Bunu Özkök yaşadı; Berberoğlu da yaşayacak.

Tarihe tanıklık yapmak

HACETTEPE’DEN SİYASET OKULUNA

Hürriyet’e, kendisini kim önermişti?

Biz Orhan Birgit diye biliyoruz.

Ecevit’in yakın kadrosunda yer alan eski bakan ve gazeteci Orhan Birgit, aynı zamanda Erol Simavi’nin asker arkadaşıydı. Hürriyet’in vakfının başındaydı.

Hacettepe’de sosyoloji dersleri verirken CHP’nin parti okuluna çağrılıyor, Emre Kongar ile birlikte... Hüdai Oral bu arada 1960 sonrasındaki İnönü döneminde kabinede Enerji Bakanı olarak yer alıyor. Özkök kızı Tansu ile evleniyor. Bu arada, 12 Mart döneminde TRT’de çalışırken, İnönü’nün bir basın toplantısında Hüdai Oral, yanındaki partili arkadaşına “Şu kameramanın yanındaki uzun saçlı muhabir benim damadım oluyor. Bakalım nasıl adam olacak?” diyor. (Üniversitede, saçları uzun olduğundan dayak yediğini kendisi anlatır Özkök.)

Haberin Devamı

CHP konusuna dönersek... Parti okulundaki ‘sosyal demokrat’ görüşleri Birgit’in dikkatini çekiyor; Arda Gedik ve Erol Simavi’ye öneriyor Özkök’ü... Ankara’dan Hürriyet’le ilgili her gün gönderdikleri raporlar Simavi’nin dikkatini çekiyor. “Nereden çıktı bu çocuk, sen beğeniyor musun?” diye soruyor Birgit’e... “Evet” deyince Simavi “Ben bunu Hürriyet’in başına oturtmak istiyorum” diyor. Aradan bir süre geçtikten sonra Simavi talimatını veriyor:

“Şekerim seni genel yayın müdürü yaptım” diyor.

Cumhuriyet’ten Hürriyet’e

SEDAT ERGİN’İ NASIL KAPTI

Hürriyet’in genel yönetmeni Çetin Emeç, Cumhuriyet’in Ankara Bürosu’nun başarılı diplomasi muhabiri Sedat Ergin’i Hürrriyet’in Washington temsilciliğine göndermek istiyordu. Ankara temsilcisi olan Özkök’ten Sedat Ergin’le konuşmasını istedi. Hasan Cemal, Cumhuriyet’in genel yayın müdürü, Yalçın Doğan da Ankara temsilcisiydi. Biz de haber müdürü... Yazı İşleri Müdürü Okay Gönensin’le Ergin’i Cumhuriyet’te kalması için ikna etmek üzere Ankara’ya gittik; Ahmet Tan’ın evinde buluştuk. Tan’ın alt katında Uğur Mumcu oturuyordu.

Haberin Devamı

Robert Kolejli olan Sedat Ergin’i ‘durdurmak’ mümkün değildi. Böyle bir teklif pek engellenemezdi. Zaten Özkök’e söz vermişti.

Savaşı Hürriyet kazanmıştı.

Biz de Cumhuriyet’in bir başka dış muhabiri Ufuk Güldemir’i gönderdik Washington’a... Aslında ikisi de yakın arkadaştı; ama tatlı bir gazetecilik rekabeti yaşadılar.

Aynı dönemde Cumhuriyet Ankara Bürosu’nda başarılı bir ekonomi muhabiri vardı: Enis Berberoğlu... Zeki, kültürlü ve üretken, gerektiğinde saygılı, gerektiğinde tepkili... Ankara temsilciliğinden sonra halefi yaptı.

Cumhuriyet’teki başarılarından ötürü Berberoğlu Almanya temsilcisi olarak Bonn’da bir süre gazetecilik yaptı. Kendisini ‘Cumhuriyet’e getiren isim Ankara temsilcisi Yalçın Doğan’dı.

Haberin Devamı

 

Özkök, onu da ikna ederek ‘götürdü’.

 

‘Yeter Söz Milletin’ köşesi nasıl doğdu

 

Balkan kökenli bir ailenin çocuğu olan Özkök, babasının DP’li olduğunu sık sık anlatırdı. 1990’ların başında Cumhuriyet’ten ayrıldıktan sonra Hürriyet’e geldiğimizde köşemizin adının ‘Yeter Söz Milletin’ olmasını istedi. Ben bir parti ile özdeşleştiği için itiraz ettim. Bu sırada yanımızdaki Oktay Ekşi’den destek almak istedim. “Abi böyle bir isim olur mu?” dedim, onun da cevabı “Niye olmasın çok

güzel, olur olur” olmuştu.

 

Hiçbir zaman ‘Abi, baba...’ olmadı

 

*  Özkök, ayrılacağının işaretlerini iki ay öncesinden vermişti, hatta köşesinde bunu ima eden bir yazı da yazmıştı. Ayrılacağını yakın çevresinden birkaç kişiye hissettirdiğini biliyorduk. Sabah toplantısında açıklayınca pek çok kişi ‘şok’ geçirdi.

Haberin Devamı

*  Bu arada, istemese de yazmak isterim. Gökova Körfezi’nde Ören taraflarında yıllar önce aldığı, 1974 yapımı 85 metrekarelik bir yağhaneyi ev olarak düzenlemişti. İktidarın ‘radarı’nın bundan memnun olmadığı anlaşılıyor. Geçen yıl iskelesi yıkıldı. Şimdi de “Burada oturamazsınız, yağhane olarak kullanabilirsiniz” demişler. Askeri haritaları mahkemeye sunarak yıkılmaktan kurtarılmış şimdilik... Ve bunu hiçbir zaman haber olarak bir yerde görmediğimizi de belirtmek gerekir. Bir gazeteci işini ‘rüşvetle’ halledemez ki...

*  Ertuğrul Özkök’ün en yakın dostu Özdemir İnce idi... 1970’lerde TRT Program Dairesi Başkanı Özdemir İnce tarafından kuruma alınmıştı. Geçenlerde gazetedeki bir etkinlikte Ertuğrul Özkök, uğurladığı Özdemir İnce’ye öyle bir sarıldı ki, onu kimse ile bu kadar candan kucaklaştığını görmemiştir.

*  Özkök, Hürriyet’te şimdiye kadar üç yardımcısı vardı; Prof. Artun Ünsal, Metin Münir ve Mehmet Yılmaz... Aydın Doğan ilk başta gazeteyi aldığında, ortağı olan Erol Aksoy’un sayfalarla ilgili teknik müdahalelerine gece sorumlusu Hasan Kılıç’ın “Beyefendi, benim tek kocam var; Ertuğrul Özkök... Siz ona söyleyin, o bana talimatı verir” demesini hiç unutmayız.

*  Ankara Bürosu’nun başında iken kendisini “Fatih Çekirge ve Enis Berberoğlu’nun işinde çok rahatlattıklarını” söyler. Hürriyet’te ilk kez köşe yazısı yazmasını Yazı İşleri Müdürü Tufan Türenç istemiş.

*  Rahşan Ecevit, Özkök’ü Bülent Ecevit’in güven duyduğu bir isim olarak anıyor. “Bülent, en kritik yazılara o baksın, o çevirsin” derdi.

*  Özkök ‘köy’lülüğü sevmezdi. Tarım haberlerinden hoşlanmazdı; zeytinyağı ve şarap dışında... ‘Göbeklileri, rakı içenleri’ de sevmez.

Küfrettiğini duyan pek yoktur. ‘Baba, abi, dayı’ sözcüklerinden uzak durur.

 

Yazarın Tüm Yazıları