MİLLİ Eğitim Bakanlığı'nın yeni Talim Terbiye Kurulu Başkanı Doç. Ziya Selçuk, köşemizde yer alan ‘‘Yıllık ders programlarından Atatürkçülük kaldırıldı’’ (19.9.2003) yazısı üzerine aradı. ‘‘Biz Atatürkçülük politikalarını yeni konsept geliştirmek için MGK ile çalışırken, bu yazıya üzüldüm’’ dedi. Ancak şunu da eklemeyi ihmal etmedi:
‘‘Tabii bir yerde haklısınız ama bunlar korsan ders planları...’’
Gazi Üniversitesi'nden Talim Terbiye Kurulu'nun başına getirilen Doç. Selçuk konunun hassas olduğunu belirterek şunları söylüyor:
‘‘Programımızda Atatürkçülükle ilgili bir değişiklik kesinlikle yoktur. Zaten okuların resmi plan formatı Tebliğler Dergisi'nde yayınlandığından bütün okullar bunu uygulamak zorundadırlar. Ancak özel sektörün bazı dergilerinin hatası şu; 10 yıl önce Tebliğler Dergisi'nde yayınlanmış belirli format dışında kendilerine göre format belirlemeleri... İşte sizin yazdığınız bu gibi ünite dergilerinin, takvim gibi hediyelerle verdiği yıllık ders planları var, haklı olarak eleştirilere yol açıyor.’’
‘‘Peki bunların okullara girmesine nasıl izin veriyorsunuz?’’ sorusuna Kurul Başkanı Selçuk'un yanıtı şöyle oluyor:
‘‘Dergilerin yanında verilen hediyeleri denetleyemiyoruz. Ancak korsan planlar üzerinde duruyoruz. Ama asıl plan formatında her dersin Atatürkçülüğü içerdiğini bakanlığın internet sitesinde (meb.gov.tr) görülebilir.’’
BİLİMSEL DEĞİL
Bu konudan yola çıkarak Atatürkçülük konusunda planlanan yeni hedefleri de şöyle anlatıyor Doç. Ziya Selçuk:
‘‘Atatürkçülük bu ülkede hiçbir zaman reddedilemez. Ben meseleye böyle bakıyorum. İddia ediyorum; bizim asgari müştereklerimiz çok az... Bir referans noktamız varsa, bu Cumhuriyet'in başıdır, Osmanlı'nın da kendisidir, ama esas olarak Atatürk'tür. Bunun aksini kimse düşünemez.
- Milli Güvenlik Kurulu'nun etkisi....
- Zaten MGK'da alınan kararlar gereğince Talim Terbiye Kurulu tarafından ders programları belirleniyor. MGK Genel Sekreterliği'nden üç arkadaşla her hafta bir araya geliyoruz. Yani çalışmalar MGK'nın koordinasyonluğunda yapılıyor. Atatürkçülük ile ilgili politikalarda, biraz daha az propagandist olan, biraz daha az doğrudan sunulan şey yerine daha yeni ve çağdaş bakış açısı nasıl getirilebilir? Eğitim psikolojisinin ilkelerine daha uygun, ancak duygu temelli ‘‘affective’’ içerikli yaklaşımın olması daha uygun olacak; böyle düşünüyoruz.
- Biraz daha açar mısınız?
- Atatürkle ilgili olarak halihazırda, zihinsel ve bilişsel (kognitiv) yaklaşım var. Biz ise bunu duygusal bir tona çekmek istiyoruz... Biliyorsunuz birini sevmek duyguyla ilgilidir. Biz öğrenciye kuru bilgi veriyoruz, sevdirme noktasını es geçiyoruz. Yani Atatürk, Türkiye'nin geleceği ile ilgili neyi hayal etti, düşündü veya kaygılandı... Yani kuru bilgilerle Atatürk bu tarihte şunu, bu tarihte bunu yaptıdan öte bir şey bu... Yeni Atatürkçülük politikalarının ana eksenini bunlar oluşturacak. Biliyorsunuz, beynimizin sol yarım küresi bilgi, sağ yarım küresi ise daha çok duygu yüklüdür.
- Yeni Atatürkçülük anlayışı ne zaman sunulacak?
- Mutabakat neticesinde bir yıl sonrası için düşünülüyor; uzun bir çalışma oluyor. Yeni müfredata ve kitaplara eklenecek, bir yıl içinde gerçekleşecek.
- Tartışma çıkar bundan...
- Asla endişe etmeyin, bu ülkenin hamurunda da çamurunda da hepimiz ortağız, asgari koşullarda. Ben Türk çocuklarının gözüne rahatlıkla bakmak için buradayım. Rahat bakamazsam, ülke varoluşuna ters bir iş yapmış olurum.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘İlim tercüme ile değil tetkikle olur.’’ (Atatürk, 1932)