ASKİ; Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerini esas alıyoruz

’GÖKÇEK’in verilerinin bilimsel bir anlamı yok’ (18.6.2008) başlıklı yazı üzerine ASKİ Genel Müdürlüğü’nden bir açıklama geldi. Tıp Kurumu Derneği’nin içme sularında arsenik olduğu yolundaki görüşlerine karşı ASKİ, zihinleri karıştıran ve paniğe yolaçabilecek bir kaç noktaya açıklık getiriyor:

"Türkiye’de şehir şebeke sularında akan suyun standartları, Sağlık Bakanlığı İnsani Tüketim Amaçlı Sular Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bu yönetmeliğin Ek-1’inde yer alan değerler sınır değerler olarak kabul edilmektedir ve musluktan akıtılan suyun parametrelerinin bu değeri karşılaması gerekmektedir. Aynı şekilde TS 266 standardı da suyun kalitesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) içme sularındaki arsenikle ilgili yaptığı çalışmalar bu tür standartlara rehber olmaktadır. Gerek Dünya Sağlık Örgütü’nde, gerek Sağlık Bakanlığı’nın yönetmeliklerinde, gerek TS 266 standardında musluktan akan suyun arsenik miktarı 10 mikrogram/litre’yi geçemez. Bu değerin altındaki suların kullanılmasında ilgili yönetmelikler açısından bir sakınca yoktur. Kaldı ki WHO, arsenik limitini 1958 yılında sınır değeri 200 mikrogram/litre, 1963 yılında 50 mikrogram/litre ve 1993 yılında ise 10 mikrogram/litre olarak açıklamıştır. Yine WHO’ya göre arıtma sistemlerinin kapasitesi ve bu konudaki bilimsel verilerin belirsizliği nedeniyle sınır değer 10 mikrogram/litre olarak bırakılmıştır.

ARSENİK MİKTARI DEĞİŞKEN OLABİLİYOR

Arsenik toprak yapısından dolayı içme sularında doğal olarak bulunabilen ve mevsimsel olarak değişiklik gösteren bir maddedir. Yönetmeliklerde belirtilen sınır değerin altındaki dozlarda insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini gösteren kesin çalışmalar bulunmamaktadır. Bu yüzden dünya genelinde sınır değer 10 mikrogram/litre’dir. Yönetmelik değerlerinin belirlenmesinde yetkili kurumlar Çevre ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’dır. Belediyeler bu kurumların belirlediği standartlara uymak zorundadır. Bu yüzden belediyemizi bu tartışmanın içine çekmek ve sınır değerlerin altında su verilmesine rağmen belediyemizi suçlamak yersizdir, abestir. Dünya genelinde ise WHO ve EPA (Çevre Koruma Ajansı) limit değerli belirlemektedir.

TIP KURUMU’NUNKİ ÖNGÖRÜ

Tıp Kurumu Derneği’nin açıklamalarına referans olarak gösterdiği National Academy of Sciences’in arsenikle ilgili çalışması sadece bir öngörüdür. Akademinin yayınında arsenik değerinin etkilerinin sadece bir tahmin olduğu belirtilmektedir. Bu gibi kuruluşların bir bağlayıcılığı da yoktur. Konuyla ilgili kesin çalışmaların ve rakamların mevcut olmadığını WHO ve EPA açıklamıştır.

Ankara’nın şebeke suyundaki arsenik miktarı genelde 1 mikrogram/litre’nin altındadır. Zaman zaman mevsimsel değişmelerde ’peak season’ denilen en yüksek rakamların meydana geldiği dönemlerde arsenik 1.5 ila 4 mikrogram/litre arasında çıkmaktadır. Bu değerlerin bile insanı kanser yapacağını iddia etmek sadece ve sadece vatandaşlarımızın zihinlerini bulandırmaya ve onları panik olmaya sevk etmeye yarayan beyanatlardır. Ankara’nın şebeke suyunda ilgili yönetmelikler ve sınır değerler göz önüne alındığında hiçbir problem bulunmamaktadır."

TARTIŞMALAR OLUMLU

Bu konudaki tartışmalara kimse kızmasın... Herkes bildiklerini açıklasın; tabii ki panik yaratmamak üzere... Tıp Kurumu Derneği de böyle bir görev yapmıştır; ASKİ de elindeki verileri açıklamıştır.

Ankaralılar da bu vesile neyin ne olduğu konusunda bilgi sahibi olmakta hiç bir şey gizli-saklı kalmamaktadır.

Emniyet ve Büyükşehir artık bu rezalete karşı

bir kural getirmeli

Her yer düğün salonu oldu

HAVALARIN ısındığı bu aylarda malum sokak düğün, kına, nişanları artmış durumda ve bu son derece rahatsız edici saygısız, medeniyetten uzak duruma kimsenin sesi çıkmıyor. Benim bizzat yaşadığım sitenin (Dikmen Yeşil Vadi blokları) otoparkında yaz aylarında sık sık geç saatlere kadar bu işkence sürmekte, bizim site sakin olsa civar apartmanların giriş, park ve bahçelerinde, yol kenarlarında her an her saat davul-zurna sesi ve tepinen (dans eden) insanlar karşınıza çıkabilir. Evde cam pencere açılamadığı gibi, TV bile seyredilemiyor.

Yani ben, evimde yüksek sesle müzik dinlemeyi çok sevdiğim halde komşularım rahatsız olmasın diye buna dikkat ediyorum ama bu insanlar benim evime düğün salonu muamelesi yapabiliyorlar, bu nasıl iş anlamış değilim.

Yönetici bir şey yapamıyor, karakol görevlisi polis arkadaşlarla defalarca konuştum, şikayet ettim fakat onlarda sadece bu düğün derneği ziyaret ederek uyarabileceklerini söylüyorlar. Belediyenin internet sitesi, belediyenin telefonla ulaşılan görevlileri anladığım kadarıyla hiçbirinin

bir yardımı, yaptırımı olmuyor. Daha öncede bu sokak düğünleri gazetenizde konu edilmişti ama bu zihniyette insanlar, bu görgüsüzler için yapılması gereken bir şeyler olmalı. Var da biz mi bilmiyoruz acaba?

Eser GİRAY

’Halk Sağlığı’ hocaları nerede

ANKARA’
nın şehir suyundaki arsenik, kadmiyum gibi ağır metallerin yüksek oranda bulunduğu ve bununda kanser yapıcı olduğu Tıp Kurumu Derneği’nce dile getirilmektedir. Siz de bunu köşenizde yayınlayıp halk sağlığına katkıda bulunuyorsunuz. Üniversitelerimizin Halk Sağlığı bölümlerinin hocaları bu konuda araştırmalar yapmalı ve kamuoyu bilgilendirilmelidir.

Cem BOZCUK

Avukatlar Baro aidatında gecikme zammını çok buldu

ANKARA Barosu, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu gereğince, barolara kayıtlı avukatların süresi içinde ödenmeyen yıllık aidatlarına yüzde 5 yerine Merkez Bankası reeskont faizi oranında gecikme zammı uygulanmasını önerdi.

Baroda konuyla ilgili bir ’yasa taslağı önerisi’ hazırlanarak, Adalet Bakanlığı, AKP ve CHP’nin Grup Başkanvekilleri ile TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’ya gönderildi.

Avukatlık Kanunu’na göre, barolara kayıtlı olarak çalışan avukatların, baroların genel kurulunca belirlenen miktarda aidat ödemeleri gerekiyor. Ancak, kanun, süresi içinde ödenmeyen yıllık aidatlara aylık yüzde 5 gecikme zammı uygulanmasını öngörüyor.

Ankara Barosuna göre, ’son yıllarda Türkiye’de meydana gelen ekonomik değişiklikler karşısında aylık yüzde 5 gecikme zammı hakkaniyete aykırı sonuçlara’ neden oluyor.



Yazarın Tüm Yazıları