Paylaş
ADIYAMANLI Yrd. Doç. Dr. Ramazan Topdemir, Güneydoğu üzerinde akademik çalışmalar yapıyor; Atatürk’ün bölgede 1923-38 arasında ne gibi kalkınma hamleleri yaptığını anlatıyor. “Hükümetleri Yıkan Çözüm Süreçleri’ konusunda kalın bir kitabı olan Topdemir, “200 yıllık Kürt sorununun çözümü nasıl çözülecek, Kürt sorunu ile ilgilenen hükümetler neden yıkılıyor. AKP iktidarının çözüm süreci ile olan sınavı nasıl sonuçlanacak” sorularının yanıtlarını ararken, bize bir çalışmasını gönderdi. Öcalan, Nevruz mektubunda ne diyecek?
Apo’nun demeçlerinden çıkan yaklaşım şöyle özetlenebilir.
“ABDULLAH Öcalan, 1973’ten beri strateji ve ayaklanma konusunda değişen şartlara göre çözümler üretmiş Kürtlerin bıyıklı ve beyaz saçlı bilge önderi olarak kamuoyunda gündemde kalmıştır. Öcalan, ‘Ayaklanma ve Strateji Taktiği Üzerine Tezler ve Görevler’ konulu çalışmaları ile 1983’ten 2002’ye kadar olan süreçte on beş hükümetin yıkıldığına da tanıklık etmiştir.
Öcalan’ın, geçmişten günümüze kadar olan eylem ve söylem sürecini incelediğimizde; Öcalan’ın, 21 Mart 2015’teki Nevruz mektubunun hangi konuları içereceğinin ipuçlarını çıkarabiliriz. Kitaplarını ve yaptığı açıklamaları tararken karşımıza şu hususlar çıkıyor:
-Demokratik siyasal mücadele başlatılmalı ve silahlara veda edilmelidir. Silahlı gücün yerine, halk savunma güçleri oluşturularak sivil toplum örgütlenmesi yapılmalıdır. Demokratik cumhuriyet ve barış projesi hayata geçirilmelidir. Dünya insanlığının durumu ele alınmalı; Ortadoğu’da yeniden değişim ve dönüşüm inşa edilmelidir.
MEZOPOTAMYA’DA ADALETLİ PAYLAŞIM
-Dinsel, kültürel, etnik azınlıklara tam destek verilmelidir. ‘Demokrasinin motoru’ olan Kürtler, kendilerini de kentlerini de yöneterek ‘Türkiyelileşmelidirler’. Dünyada Kürdistan, Kürdistan’da özgür ve eşit bir halk yaratmak için mücadele edilmelidir.
-Kürtçe eğitimi ve Kürt kimliğinin tanınması için anayasa çalışmalarının yapılması, örgütün toplum ile bütünleşmesi ve af çıkarılması konuları ele alınmalıdır. İlk TBMM ruhu canlandırılmalı, Misakı Milli sınırları içinde Türk ve Kürtlerin kardeşliği pekiştirilmelidir. Fırat ve Dicle’nin oluşturduğu, Mezopotamya topraklarında adaletli paylaşım yapılmalıdır. Kadın hakları gözetilmeli, doğanın gelişimi ve korunması için çaba gösterilmelidir.
-Atatürk’ün ‘Kültür milliyetçiliği’ne inandığını ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti altında yaşamak istediğini belirten Öcalan, Kürt sorununa demokratik çözüm bulmak için, Kürtleri, Ortadoğu ve dünya kamuoyunda söz sahibi yapmak istiyor. Bunu demeçlerine sık sık gündeme getiriyor.
FIRAT VE DİCLE’DEN PAY
-Öcalan, yol haritasını örgüte düzenlettirdiği kongreler ile belirlemiştir. 1984’ten 1999’a kadar olan zaman diliminde toplam 7 kongre düzenlenmiştir. Kongrelerde ele alınan konular; PKK’yı dünyaya kabul ettirmek, Türkiye’de Nevruz kutlamaları yaparak, büyük kitleler edinmek, Kürtlerin sosyal, kültürel hakları için önce silahlı mücadele daha sonra da siyasi mücadele yaparak, eşit ve özgür bir ‘Ulusal Kürt Meclisi oluşturmak’ hedefleri ana konuları teşkil etmiştir. Örgütün, zemin bulduğu mekân Diyarbakır Cezaevi olmuştur. Cezaevinde olanlar ve cezaevinden çıkanlar, dağda ya da düz ovada faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Öcalan yakalandıktan sonra, taktik değiştirilmiştir. Gündeme gelen ifadeler şunlar olmuştur:
‘Silahları bırakıp, siyasal üstünlük sağlanmalı, Türkiye partisi olunmalı, demokratik çözüm ve evrensellik, azınlık hakları sıkça ele alınmalıdır. Öcalan’a ve diğer mahkûmlara af projesi ile PKK da Kürt sorunu ile bütünleşmeli, Fırat ve Dicle sınırları içindeki barajlardan ve doğal kaynaklardan pay alınmalıdır’ tezleri hep gündemde tutulmuştur.
Günümüzde, Öcalan’ın uyguladığı, strateji ve estirilen rüzgâr ile HDP kilit parti konumuna getirilmesini öngörülüyor.”
Bugünü bekleyelim.
Erdoğan itirafta bulunuyor ama özrü ve nedameti yok
DİNİMİZDE günah çıkarmak yok, tövbe var. Tövbe, kişinin işlediği bir günah veya hatadan pişmanlık duyarak bir daha yapmamaya azmetmesi kararıdır. Tövbe, Yaradan ve kul arasındaki bir ilişkidir. Kişiler arası ve kişiler ile kurumlar arası ilişkilerde, fahiş hatalar söz konusu olursa, saf vicdanlarda ‘nedamet’ meselesi ortaya çıkar. Nedamet, pişman olmanın günümüzde pek kullanılmayan halidir. Nedamet getirmek olarak kullanılır. Özür dilemekten daha çetin bir iş olduğu ve tekamüle bağlı bir hal olduğu hususunda genel kabul vardır. Cumhurbaşkanı, harp akademilerinde, subaylara hitap etmiş ve askere açılan tuzak davalarda, (Ergenekon ve türevleri) kendisinin de aldatıldığını beyan etmiş. “Bana gösterilen sahte delillere kandım, hukuka saygımdan müdahale edemedim” mealinde konuşmuş. Bu sözlerin önemi, bir dönem itirafı olmasındadır. Özür yoktur ve de nedametin izleri dahi yoktur. Davanın savcısı olduğunu ilan etmiş bir üstün erk sahibinin, bu kadar hafif bir değinme ile kendini ve ekibini ibra etmesi mümkün değildir, kul hakkı söz konusudur.
İşte emekliye kaynak
HÜKÜMETİN ‘kaynak yok’ diye görmezden geldiği, ötelediği emekliye yılda iki ikramiye ödenebilmesi ya da aylıklarında iyileştirme yapılabilmesi için kaynak var aslında. O kaynak nedir? Türkiye’de 9 milyon kişinin kayıt dışı istihdamından, dolayısıyla toplanamayan sosyal güvenlik primi ve vergiden ötürü devletin kaybı yılda ortalama 50 milyar lira düzeyinde. Eğer, kaçak çalışanlar sıkı bir denetim ile yürürlükteki asgari ücret baz alınarak (2015’in ilk 6 ayında brüt 1202, ikinci 6 ayında brüt 1274 lira) kayıt altına alınırsa devletin yılda 50 milyar liraya yakın bir geliri söz konusu olur. Bununla da yaklaşık 10 milyon emeklinin aylığında göreceli bir artış yapılabilir. Ya da Kılıçdaroğlu’nun seçim vaadi olarak “Emekliye yılda 2 ikramiye ödeyeceğiz” açıklaması dikkate alınabilir. İktidar hiç itiraz etmemeli; hem kaçak çalışan işçileri sosyal güvenceye kavuşturur hem de bu kaynakla emeklileri sevindirebilir. Şükrü KARAMAN
Sosyal güvenlik uzmanı
Çanakkale Köprüsü ne için yapılacak
‘TRAKYA’nın canına okuduk, şimdi Kuzey Ege’ye kaçarız’ diyenlere kötü haber! Çanakkaleli bir dostumuz şöyle paylaşmış: “Bu köprü İstanbullular rahatlıkla, hızlı bir şekilde ve feribot sırası beklemeksizin güneye insin diye veya Çanakkaleliler rahatlıkla istediği zaman İstanbul’a gitsin diye yapılmıyor. Bu köprü termik santrallar, altın madenleri ve bölgeye kurulacak tüm diğer sanayi tesislerinin rahatlıkla sevkıyat yapabilmesi ve çalışabilmesi için kuruluyor. Bunu bilin! Çanakkale kanserden ölmeye terk ediliyor!” Murat SEVGİ
Paylaş