Antalya’nın doğusu Allah’a emanet

ANTALYA’dan, doğusundaki uç nokta Gazipaşa tam 185 km; denize kıyıları olan tam 27 belediye (4 ilçe; Serik, Manavgat, Alanya, Gazipaşa ve 23 belde) tabelası saydık.

Kimi içerlerde, kimi de duble yol üzerinde uzanıyor. Toroslar’ın eteklerindeki köyleriyle, ovalarıyla ve sahildekilerle birlikte yaklaşık 500 bin kişi yaşıyor. Yazları yerli ve yabancı turist sayısını ekleyin buna. Bu belediyelerin 7’şerini AKP, CHP ve MHP’li; 4’ünü DP’li, birerini de ANAP ve bağımsız adaylar kazanmış. 185 kilometrelik sahil yolunda bu kadar çok belediye olur mu? (Bir de Antalya’nın batısı ve kuzeyindeki yerleşim yerleri hesaba katılırsa bir valinin buraları gezmesine kaç yılda sıra gelir?)

Her yer inşaat... Ne yazık ki bölgede bir imar disiplini yok. Turizmin ağırlıklı olduğu Serik, Side, Manavgat, Sorgun ve Alanya’da 100’e yakını 5 yıldızlı olmak üzere 1400’e yakın turistik tesis var. Alanya’yı saymazsak güzergáh üzerindeki Konaklı başta olmak üzere Payallar ve Türkler gibi beldelerin yol ve yapı olarak eli yüzü düzgün; ’kentleşme’ kültürü daha gelişmiş gibi...

Bu kadar sıklıkla kurulan belediyeler kendi kaynakları ile hizmet üretemiyor. Hizmet bedeli, imar tadilatları karşılığında alınan ’bağışlarla’ karşılanıyor olsa gerek.

Bu model, Başbakan Erdoğan’ın, bir şeyler yapın, çevre sonra gelsin anlayışı. Tabii bunun sonucunda ortaya -güzel otelleri saymıyoruz- estetik görüntüden uzak hilkat garibesi gibi yapılar çıkmış. İnsan bakarken yoruluyor.

İç içe girmiş olan turizm-tarım alanlarının çok iyi dengelenmesi gerek. Seralar, yapılara kurban olmasın! Antalya gibi başka bir coğrafyamız yok çünkü.

İstanbul’daki ’E-5’ güzergáhına dönüşen, yüzlerini kıyıya çeviren bazı belediyelerin kapatılmasında Antalya kayırılmış galiba. Artık, kıyıların ayrı bir statüye kavuşturulması; 5 yıllık kalkınma planlarının uygulamasına geçilmesi gerekiyor.

Geleceğimiz, imar rantından uzak tutulmalı... Yoksa, bu turisti bile bulamayız.

Gazipaşa ’ışıldıyor’

ANTALYA’nın uç noktası Gazipaşa henüz ’bakir’ sayılır. Yıllarca unutulmuş. Adını, sanatçılar Filiz ve Fikret Otyam’ın burada uzun yıllar oturmalarından sonra duyurdu diyebiliriz. Son yıllarda tarımı çeşitlenmiş; kent çok fazla betonlaşmaya teslim olmamış. Doğal sit alanlarına imar izni verilmemiş.

Yedi antik kale kalıntısı bulunan doğa cenneti ilçe, kendisini ’uzaklıktan’ dolayı korumuş bir yerde. Ama uzun sürmez bu. Turizm Bakanlığı’nın tahsis yerlerinde şimdilik dört otel yapılması gündemde. Gazipaşa Havaalanı’nın faaliyete geçmesiyle bu yatırımların daha da artacağı açık. 2. nesil turizm için ’ışıldıyor’ şimdiden. Rant amaçlı değil, gerçek yatırımcılar, Gazipaşa’yı görmeliler diyoruz.

Cumhuriyet döneminin başlarında Konya’daki isyanlara katılmayan bu ilçenin adını Atatürk’ün bizzat verdiğini de hatırlatalım. Ama fırsat bulup hiç görmemiş burasını.

ARILI DOMATES

Bölgenin değerini bilen yöneticilerle tanıştık. Kaymakam İsmail Gültekin, ikinci kez kazanan CHP’li Belediye Başkanı Cemburak Özgenç, Gazipaşa Tarım Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Hüsnü Doğan ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Temsilcisi Zafer Tan, el ele verip Tarım Fuarı’nın yedincisini düzenlemişler. Tohum, fide, örtü altı seracılık, ilaçlama, damlama sulama, meyve fidanı, kontrollü topraksız tarım, tarım alet ve ekipmanları dalında faaliyet gösteren 82 firma katılmış... İçinde yabancı firmaların temsilcileri de vardı. Neler öğrendik. Bol çekirdekli ve kokulu ’arılı domates’ nedir, avokadonun nesi yapılır, keçiboynuzu çayı sıcak mı soğuk mu içilir? Türkiye muz ithal etmese bölge tüm ihtiyacı karşılayabilir mi?

Keşke bu fuarları büyük kentlerdeki insanlarımız da görse; neyin ne olduğunu; tezgáhtaki domatesin, biberin ilaçlı olup olmadığını öğrenebilse.

Bu arada Gazipaşa’nın dik yamaçlarına 105 bin fidenin dikilmesiyle zeytin alternatif bir ürün olmuş; muza karşı.

Alanya ile Gazipaşa’yı havaalanı barıştıracak

ANTALYA’nın ilçeleri Alanya ile Manavgat ve Gazipaşa arasında her zaman bir ’il olma’ kavgası vardır. Alanya, Antalya’ya karşı ayrı ’marka’ olma savaşı verirken, her zaman haksızlığa uğradığını düşünür. Bunda da haklıdır. Ama biz bu konuyu bir kenara bırakalım. Gazipaşa Havaalanı’nın öyküsüne geçelim. 1980’lerin sonrasında Özal’la birlikte başlamış. ANAP adayı kazanınca, Antalya’dan sonra ikinci havaalanının buraya yapılacağını söylemiş. Çiller döneminde kabaca bir pist yapılmış. Yeri çok tartışılmış; pisti dağa uzanıyor ve kısa kalıyor diye... Antalya’nın çevresindeki yoğun otel yatırımları Alanya’yı tedirgin edince onlar da Gazipaşa’ya yüzlerini çevirmişler. Antalya ise bu proje ile yolcudan pay kaptıracağı için hiç memnun olmamış. Uzun tartışmalar olduğu biliniyor. Nihayet geçen yıl TAV burasını ’yap-işlet-devret’le 25 yıllığına aldı. Havaalanını gördük, yoğun bir çalışma vardı; 1830 metrelik pist ve terminal binası tamamlanmış. TAV Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın’ın "Haziranda uçak inecek" sözünün gerçekleşmesi umutla bekleniyor. Pistin, ileride denize doğru 2400 metreye uzatılması ve alanın genişlemesi imkánlarının olduğu söyleniyor. Ancak bazı tarım alanlarının istimlakı nedeniyle (500 bin metrekare) yargıya intikal eden davalar var. Başka sıkıntılar var mı, bilmiyoruz. TAV’ın yılda 500 bin yolcu teklifi var. Yatırımın 50 milyon Euro olduğu konuşuluyor. Birkaç yıl sonra Gazipaşa Havaalanı’nın ’tutacağı’ açık... Hele, sadece Alanya otobüs garının yıllık yolcu kapasitesinin 1.3 milyon olduğu düşünülürse... Bölgenin iç hat yolcusu ve Antalya için büyük bir avantaj sağlayacak. Charter seferleri bakımından da avantaj Alanya’nın...

ARAYAN, bir kentin belediye başkanı; ANAP kökenli. "Bir inanan olarak söylüyorum, kimsenin de alınmamasını isterim. Şu anda, Yokuşbaşı Mahallesi Cumhuriyet Camii’nin hemen bitişiğinde (2005 Sok. No 32) evde okutulan mevlit hoparlörle veriliyor. Nerede ise 3 saat oldu (15.05). Bu kadar yüksek volüm olur mu? Bulunduğum otelde Amerikalı bir turist vardı; oturduğu yerden odasına çıktı. Bu konudaki şikáyetlere kaymakamlık ’Burası Müslüman bir ülke, kusura bakmayın’ diyormuş. Bodrum Belediyesi’ni DYP’li bir arkadaş (Mehmet Kocadon) kazandı. Turistik bir yerde olmasına şaşırdım; hele Bodrum için üzüldüm" diyor.

BAŞBAKAN daha önce "Hata yapabilirim ama yanlış yapmam" demişti.

Şimdi de Ermenistan konusunda izlenecek yol haritası hakkındaki anlaşma için de "İmza atmadık, sadece paraf attık" diyor. Hukuken imza ile paraf arasında ne fark var? Kim kimi yanıltıyor. O.A.
Yazarın Tüm Yazıları