Paylaş
BAŞBAKANIN İstanbul’a olan sevgisi, vefası, ilgisi hepimizin malumu... Ancak, bizim yaşadığımız kent de Türkiye‘nin ikinci büyük şehri. Üstelik, bir de başkentimiz.
Ne var ki henüz bizi sarsacak bir projesi yok bu başkentimizin. Şehrin sağına, soluna serpiştirilmiş birkaç metro inşaat tabelası ve şantiye enkazı var, o kadar.
Kedilere Seymen elbisesi giydirmek; tavşana kaç, tilkiye tut imitasyonları da bir büyük projeler olabilir, ama bizim çıtamız biraz yüksek!
Örneğin, kent nefes alamıyor. Adeta bir betonlar manzumesi içinde yaşıyoruz. Bir şehir düşünün ki, bir tane meydanı yok. Diğer ülke kentlerine nazaran minyatür kalan birkaç meydan da çoktandır iğdiş edilmiş vaziyette.
Trafik, artık elli metrede bir konulan trafik lambaları ile kendine çıkış noktası bulabiliyor. 4 milyonun ulaşım politikası dört lastik teker üzerine bindirilmiş...
Meydan istiyoruz, hava alacak alanlar istiyoruz. Kaldırımlar kuşatılmış, yol kenarları ihale edilmiş...
Ankara’da, ada bazında kimi yerleşim yerleri istimlak edilerek yıkılmalı ve buralar meydana dönüştürülmelidir.
Hatta bu meydanların altı, devasa büyüklükte otopark alanları olarak da inşa edilebilir. Böylece bir taşla birkaç kuş vurulmuş olabilir.
Denizimiz yok, kanalımız yok, bari havadar meskenlerimiz olsun...
Bize bu kadar çılgınlık, mutluluk verecektir.
Razıyız !
? C.Y./ANKARA
‘Solfasol’ çıktı
“YENİ bir Ankara baharı için bir araya geldik. İddiamız ‘Ankara’nın gayriresmi gazetesi’ olmak. Adımız ‘Solfasol’; hem Ankara’ya ait, hem de inadına sol olduğumuz için. Taşra muhafazakarlığının korkak ve baskıcı dünyasına sıkışmayı reddediyoruz. Ankara’nın sahip olduğu birikimi derleyip, çoğaltıp şehre yansıtacak bir ayna olmak istiyoruz. Ankara’ya, Ankara’nın sorunlarına ve güzelliklerine bu birikimin gözleri ile bakmak, kalemleri ile yazmak, çizmek; göstermek arzusundayız.
bilgi@gazetesolfasol.com
Büyük Yüzleşme: Ulucanlar Cezaevi
ULUCANLAR Cezaevi, bilindiği gibi, Türkiye siyasi tarihinde önemli yeri olan bir mekan... Yıllar boyunca nice aydın, sanatçı ve politikacı Ulucanlar’da ceza gördü. 2006 yılında boşaltılmasıyla birlikte cezaevi yapısı, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin çabaları ile yıkılmaktan kurtuldu ve korunmaya alındı. Daha sonra çeşitli kurumların bir araya geldiği katılımcı bir süreçle elde edilen ve yapının bir kültür mekanına dönüşmesini öngören proje, ilgili belediyenin keyfi uygulamalarıyla tahrip edildi. Bugünkü haliyle Ulucanlar, içinde yaşananların izlerinin tamamen silindiği, yapının siyasi anlamının da rüküş sergi yöntemleriyle dejenere edildiği bir durumda. Hem Ulucanlar’ın toplumsal bellekte yer alan siyasal anlamına sahip çıkmak, hem de Ulucanlar Cezaevi’nde restorasyon adı altında tarihin yok edilmesini teşhir etmek için hazırlanan “Büyük Yüzleşme: Ulucanlar Cezaevi” isimli belgeselin gala gösterimi bugün Ankara’da gerçekleştirilecek.
Anadolu Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan galada, Nazım Oyuncuları da Mahsus Mahal ile yer alacak. ‘Büyük Yüzleşme: Ulucanlar Cezaevi’ gala gösterimi Sadık Gürbüz’ün konseri ile son bulacak.
GÜNÜN SÖZÜ
“Önce düşün, sonra dilin konuşmaya başlasın.”
(Shilon)
Paylaş