Ankara’nın göbeğinde hakkımız gasp ediliyor

Mülkiyeti Maliye hazinesine yani kamuya, yani millete, yani bana, sana, komşuna, camideki cemaate, okuldaki öğrenciye, tarlada çalışan çiftçiye, fabrikadaki işçiye, ev sahibinden kiracıya, yani bize ait olan Keçiören Ayvalı Mahallesi’nde mevcut 32223 ada 1 parselde bulunan, takribi değeri 20.000.000 YTL olan, 13.000 m2 civarındaki arsa, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm alanı ilan ettiği sınırların içine alınıyor. Bu arsaya emsal değeri 2 verilmek üzere (yani 13.000 m2’de 26.000 m2 inşaat sahası) özel eğitim alanı ilan ediliyor. Buraya kadar her şey tamam.

Her ne hikmetse Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan (halk arasında ’Kentsel Bölüşüm’ diye adlandırılan) ’Kentsel dönüşüm’ imar planı uygulaması ile Türk milletin arsasının büyük bir kısmı yeni oluşan 8010 ada 8 numaralı parsele yani park ve spor tesisleri alanına, yani mevcut bulunduğu yerden 500 metre ileriye ötelenip 0.05 emsal değerli alana itilip kıymetsizleştirilirken, mevcut imar planında, plan yapılma gerekçesi olan şirket daha önce imarlı olarak Maliye’nin üzerine tescilli olan alana 90059 ada/1 numaralı parsel olarak getirilir. Sonuçta maddi olarak ciddi bir değer arz etmeyen park ve spor tesisleri alanına kamu arazileri doldurulup, maddi değer arz eden ana hatlar üzerine yüksek yoğunluk verilmek üzere şahıs hisseleri getirilmektedir.

Oysa 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi gereğince yapılan imar planında arsa kimin üzerine ise yapılacak imarla oluşacak alanların ona verilmesi gerekir. Ayrıca Hazine arazisinin şahıs arazisiyle denk olduğu ve hiçbir zaman daha az öneme sahip olamayacağı da kanunla güvence altına alınmıştır.

Son tahlilde kamunun 20.000.000 YTL yapan arsasının değeri 1-2 milyon YTL’ye ye indirilirken, şirket ve şahıs arazilerinin değeri kamudan yani bizim malımızdan gasp edilmek suretiyle arttırılmaktadır.

Yahu ’Recep İvedik’in tavuğunun bile bir velisi var iken, bu milletin hiç mi bir sahipleneni olmayacak? Buradan bizim adımıza bu arsanın sahipliğini yapan Maliye Bakanlığı’nın yetkililerine seslenmiyor, haykırıyorum!

Sizde emanet bulunan halkın malının gasp edilmesine neden göz yumuyorsunuz? Tarafınızdan bu imar uygulamasını yapan Ankara Büyük Şehir Belediyesi’ne, Melih Gökçek’e bir hukuki yaptırım uygulanmayacak mı?

Buradan kendisine İslam’ı referans edip Hz. Ömer adaleti vaat edenlere sesleniyorum!

Adil olmanız için Fırat kenarında koyun aramanıza gerek yok. Ankara’nın göbeğindeki hakkımıza sahip çıkın.

Murat ILIKAN

"TANI bunları Adiloş bebem tanı!

Tanı da büyü.

Bunlar engerekler çıyanlardır.

Bunlar ekmeğimize aşımıza göz koyanlardır..."

Ahmet ARİF

Başbakan CEO değil ki..

GÜNGÖREN’de partisinin kongresinde Aydın Doğan’a çatan Başbakan herkesi hayrete düşürdü.

Sanki, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ı değil de rakip firmanın, rekabetten sorumlu ’CEO’su gibi sinirliydi.

"Ben daha önceki Başbakanlar gibi değilim, AKP de başka partilere benzemez" derken, zaten değişik olduklarını biliyordu, vatandaş!

Hakikaten, daha önce böylesi hiç görülmemişti. Sanki,’Dişli vukuatı’ ve benzerleri, kamu vicdanında gereken yeri almamış ve ’sütten çıkan ak kaşık’ görmemişti, sinirlenmesine tanık olanlar...

Bir Başbakan’ın, yandaşlarının karşısında "Rakip firmaya bindiren" halinin bir örneğini, başka zaman ve yerde hakikaten görmemiştir, vatandaş!

Başbakan, başbakan olduğu ve olmadığı zamanları farklı pencerelerden bakıyorsa, birşeylerin değişeceğini sanıyorsa, durum gerçekten vahim demektir.

Metin ALTAY

Anlam veremedik

BAŞBAKAN, Deniz Feneri, Kanal 7 ve kendisi hakkındaki iddiaları haber yapanlara adeta öfke kusuyor. Geçenlerde yaptığı bir konuşmada da bu kesimleri suçlayarak şöyle dedi:

"Bunların üstü şişhane altı kaval."

Açıkcası görevini yapan bir medya kuruluşu ilgili bu sözlere bir anlam veremedik. Ancak gerçekten üstü Şişhane, altı kaval olan bir durum varsa; o da Alman yargı makamlarının Deniz Feneri ve AKP arasında kurduğu bağdır.

Görevi ülkeyi temiz ellerle bir düzen içinde yürütmek olan bir Başbakan

medyayı hedef almışsa, orada işlerin altı gerçekten ’kaval’ demektir.

Üst tarafı ne olursa olsun. M. C.

Ferahladık

BAŞBAKANIMIZ ne güzel ifade etmişler:

"Korgeneral Mendi ziyareti insani bir ziyarettir."Hay Allah!

Bizde bayağı endişelenmiştik; acaba paşa çantasında iki törpü bir demir testeresi iki de cep telefonunu içerdeki paşaların zulasına mı koydu diye...

Sağolun Başbakanım içimizi ferahlattınız!

Kazım ÇİLOĞLU
Yazarın Tüm Yazıları