Ankara kaynıyor

ANKARA’da siyasi kulislerde giderek artan farklı senaryolar konuşuluyor.

Bunlar henüz dillendirilmese de, erken seçimden Cumhurbaşkanlığı seçimlere kadar uzanan yelpazede yer bulan bu senaryoların en önemli adresi AKP gibi görünüyor.

Alttaki parti grubundan yukarıya kabine değişikliği için sesler gelirse ve ‘seçim kokusu’ yayılmaya başlarsa esas sıkıntı o zaman başlar bir iktidar için...

2002’de MHP ve DYP’nin baraj altında kalması nedeniyle seçilemeyecek sıralardaki pek çok milletvekili Meclis’e girmeyi başardı. Şimdi alt sıralardan Meclis’e giren AKP’liler, olası bir erken seçimde yerlerini korumak hatta daha üst sıralarda yer alabilmek için seçim bölgelerinde sanki bir erken seçim yapılıyormuş gibi çalışıyorlar.

Geçen hafta başlayan belde kongreleri bunun ilk işaretlerini veriyor.

Şimdi Ankara kulislerinde edindiğimiz izlenimleri soru-yanıt şeklinde aktarmak istiyoruz:

KONGRELERDE HEYECAN

Başbakan Erdoğan’ın son Kızılcahamam’daki örgüt toplantısında milletvekillerine yerlerini koruyacağını ima etmesi.

- Sorun yerlerini korumakla bitmiyor. Yerlerini korusalar bile birçok milletvekili, DYP ve MHP’nin barajı geçme olasılığı halinde zaten seçilemeyecek.

İllerde durum.

-
Size örneğin Batı’daki bir ilin durumunu anlatayım. AKP’nin 6 milletvekili çıkardığı bu ilde şimdiden 14 adayın ismi ortalıkta dolaşıyor. Hal böyle olunca, mevcut 6 milletvekili kendi aralarında sıralarını korumak ya da daha üst sıralara çıkmak için çalışıyor. Öte yandan diğer 8 aday da kendilerine yer bulmak istiyor. Bu durum pek çok il için böyle. Her seçim döneminde parlamentonun en az yarısının değiştiği düşünmelidir.

Örgütlerde kaynaşma...

- AKP’nin belde kongreleri başladı; ocaktan itibaren de il ve ilçe kongrelerine geçilecek. İstanbul belde kongreleri, sanki il kongreleri gibi geçiyor. Kadir Topbaş’tan Abdülkadir Aksu’ya kadar ağırlıklı isimlerden başlayan milletvekillerine kadar birçok ismin kongreleri izlemesi ilginç... İnanılmaz bir delege kavgası yaşanıyor. Kongrelerde, her ne kadar çoğunlukla tek aday gösterilmesi istenmişse de, Başbakan Erdoğan’ın bu talebi büyük ölçüde rahatsızlık yaratıyor. AKP bugün dışarı sızdırılmak istenmese de ‘kaynayan kazan’ durumunda... Bu sürecin sonu, ‘kol kırılıp yen içinde kalmayacakmış gibi’ görünüyor. Bu arada dikkatinizi çekeyim, birçok isim de kendilerini illerinin sıkıntılarından kurtarmak için adaylıklarını İstanbul’a atmak istiyor.

ERDOĞAN-GÜL ANLAŞTI MI

Cumhurbaşkanlığı seçimi...

- AKP’nin üst yönetiminde bazı milletvekilleri arasında ilginç yorumlar yapılıyor. Buna göre Erdoğan Köşk’e çıkacak, Abdullah Gül de Başbakanlığı üstlenecek. Bu konuda bir mutabakata varıldığı iddia ediliyor. Gül’ün zaman zaman dikkati çeken çıkışlarını kesmesi bu gelişmelere dayanak teşkil edebilir. Ancak Gül, örgütçü olmadığı gibi Tayyip Bey gibi ‘ahde vefa’sı olan bir kişi değil. Partiyi daha ileri taşıyıp taşıyamayacağı şüpheli bir durum.

Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın, Emine Hanım’ın türbanı dolayısıyla Tayyip Bey’e bir itirazının olmayacağı ileri sürülüyor. Eğer Tayyip Bey aday olmazsa Bülent Bey’i ‘sahne’de görebilirsiniz. Bu da AKP’de yeni bir krizin habercisi olabilir. Yani, bu süreçte ‘oyun’un içinde birçok aktör görülebilir. Ama şu var ki, Vecdi Gönül, Nevzat Yalçıntaş ve Mehmet Aydın gelişmeleri uzaktan dikkatle seyrediyorlar şimdilik.

Tayyip Bey, cumhurbaşkanı olursa AKP’nin akıbeti ne olur?

- İstikrar bozulur gibime geliyor. Abdullah Bey’in, Tayyip Bey kadar partiye sahip çıkamayacağı doğru bir tespit... Gül’e, çıksa çıksa AB sürecinden kaynaklı partinin liberal kanadı ile Arınç’ın desteği halinde Milli Görüş kanadı sahip çıkabilir. Ancak ‘hasbelkader’ Meclis’e giren vekilleri, Erdoğan’ın partinin başından ayrılmasına karşı gibiler. Onlar, Gül’ün genel başkan olması halinde geniş bir ‘tırpan’ operasyonu yapılabileceğinden endişe ediyorlar. Bu kesime ‘belediyeci’ kadrosunu da dahil edebilirsiniz.

‘BÜYÜK SAVAŞ’

Kabine değişikliği...

- Kabine değişikliğinden önce Melih Gökçek, Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu gibi ‘güçlü’ isimlerin, Gül’le yaşadıkları üstü örgülü ‘çekişmeyi’ de unutmamak gerekiyor. Biliyorsunuz Gökçek, Gül’ün itirazına rağmen partiye kabul edilmiş ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterilmişti. ‘Milli Görüş’ diyorsak, ‘Yeniden Milli Mücadele’ ekibinin AKP içindeki dayanışmasını da göz ardı etmemek gerekiyor. Nitekim, eski RP yanlısı bir internet sitesinde bu savaşın ‘kod’larının ipuçlarını veriyor. Özellikle Erdoğan ile dirayetli bir politikacı olarak bilinen Cemil Çiçek arasında, Orhan Pamuk davası nedeniyle yaşanan gerginlik ‘büyük savaş’ın bir öncüsü olarak yorumlanabilir. Bu gelişmelerin hükümeti ciddi bir sıkıntıya düşürdüğü ve bunun etkilerinin ilerdeki günlerde daha da artacağı yolunda değerlendirmeler yapılabilir.

Yarın: Erdoğan’ın ‘dar kadrosu’ ve öteki partiler

Aman dikkat

AB eşiğinde olduğumuz şu zaman diliminde Lagendijk’in bu açıklamasını çok talihsiz buluyorum. Ordumuzun değerli komutanları açıklama yaparken çok dikkatli olmak zorunda. Avrupalıların eline böyle basit kozlar vermemeli.

Emine AL

Özveren’e tepki

32 yıllık hekimim. 16 yıl başhekimlik ve Sağlık Müdürlüğü tecrübem var. Devlet ve üniversite hastanelerinde çok değerli ilim adamları yanında çok iyi yetişmiş uzman hekimlerle çalıştım. Sayın Doç. Faik Özveren’in dünkü yazısı bilgisizliğin ürünüdür. İlim sahibi insanlar tevazu sahibi olurlar. Gösterdiği tevazudan ne kadar ilim sahibi olduğu belli olan bu zattan ancak bu laflar beklenir.

Osman YILDIZLAR

GÜNÜN SÖZÜ

‘Düşman karınca ise sen fil san.’

(Atasözü)
Yazarın Tüm Yazıları