ALMANYA'daki Türk Araştırmalar Merkezi Vakfı'nın Belek'te 'Türk-Alman Sempozyumu'nda Türk turizmini bekleyen tehlikeler sıralanırken bizler ne yapıyoruz?
Türkiye 1985'lerin ortasından beri bu sektöre 32 milyar dolar kaynak aktardı, ama her yıl sektör kaygı taşımaktan kurtulamadı.
Turizm sektörünün en önemli kurumlarından biri Türk tur operatörleri ve sayıları da sadece 15... Bunlar, turizmin ayakta kalması için Japonya'dan Amerika'ya, Almanya'dan Belçika'ya kadar geniş bir coğrafyada pazar savaşı veriyorlar. Türkiye'deki derneğin genel sekreteri HüseyinBaraner, Önceki gün Hamburg'daydı, dün Ankara'ya gelmiş; yangını söndürmeye çalışıyor.
Baraner, dünyadaki turizm hareketlerini günlük izliyor. Irak savaşı başlamadan önce Türkiye'ye yönelik satışlarda %26'lık bir artışın olduğunu belirterek, ‘‘ancak’’ diyor:
SAVAŞ BİTERSE TÜRKİYE'YE GİDERİM
‘‘Tehlikeyi görünce Almanya, Hollanda ve İsviçre'de savaşın 8. günü bir araştırma yaptırdık. 600 parekendeci seyahat acentasında, bu yıl içinde daha tatil kararı vermemiş turistlere şunları sorduk:
Savaş bittikten sonra hangi ülkeye gitmek istersiniz?
%67 ile Türkiye çıktı.
Niye Türkiye, dedik.
Türkiye'deki sayısız tatil köyü ve otelin sunduğu kalite ve hizmeti başka ülkelerde bulamıyoruz, dediler. Biz zaten bu yıl Türkiye'ye gidecektik; şimdi savaşın bitmesini bekliyoruz, diye sözlerine devam ettiler. Peki niye savaşın bitmesini bekliyorsunuz, dedik.
Savaş bizim ekonomiyi değil, ruh dengemizi bozdu. Ailece evimizde yemek yiyemez olduk. Onun için tatili aramızda konuşamıyoruz bile, dediler.
Savaş bittiği an bu yıl yine seyahati gündeme getirip tekrar Türkiye'ye gideceğiz diyenlerin oranı %67 çıktı. Bu çok olumlu bir oran.’’
İspanya ve Yunanistan, savaşa çok uzak olmalarına rağmen, ibrenin savaş bitiminden sonra Türkiye'ye döneceği kanaatinde olduklarını söylüyor Baraner...‘‘Göğüs göğüse savaş veriyoruz’’ diyerek şunları anlatıyor:
SAVAŞA KARŞI SAVAŞ
‘‘Birçok ülkenin Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye giderseniz terör olayları olabilir, son derece dikkatli olun, demesine rağmen biz Türk tur operatörleri olarak Türkiye afişlerini, Avrupa'nın sayısız seyahat acentasının vitrinlerinde tutuyoruz. Uçaklarımız hálá zararına da olsa Türkiye'ye uçuyor. Ancak bazı yabancı tur operatörleri ise Türkiye'nin tanıtımlarını vitrinlerinden çıkarttı. Türkiye'yi riskli görüp yönünü İspanya'ya çevirdi örneğin... Buna karşılık bizler, Avrupa'nın en stratejik medya kuruluşları ile anlaşmalar yaparak mayıs ayından itibaren yoğun bir tanıtım ve pazarlama kampanyası başlatacağız. Çünkü turizmde devamlılık çok önemlidir. Bu nedenle biz de savaşa karşı savaş veriyoruz.’’
Turizm Bakanlığı tanıtım bütçesini son krizden sonra 50'dan 60 milyon $'a yükseltmiş; bürokratlar savaş bittiği anda ne yapacaklarını hazırlamışlar... Ama hükümetin derdi kadrolaşma... Sektörün şimdiden 6 milyar dolar kaybı olacağı hesaplanıyor. Bu sektörde böyle bir kaybın telafisi için başka satecek neyimiz kalır acaba?
Sempozyumda neler oldu
BELEK'teki 'Türk-Alman Sempozyumu'nda Türk ve Alman siyasetçiler, medya mensupları, işadamları ve öğretim üyeleri 'uluslararası krizler çaprazında krizi ve turizmi tartıştılar.
Sağlık ve kür turizmi tartışmalarında, bunun için Türkiye'ye gelen bir turistin 180 Euro, buna karşılık özel turlarla gelenlerin ise 45 Euro bıraktığı anlatıldı. Türkiye'nin zengin termal kaynaklarına karşın hálá bu konuda gerekli yatırımlara yönelememesi eleştirildi.
Herkes, Türkiye'nin turistik bölgelerinin Bağdat'a ne kadar uzaklıkta olduğunu Avrupa'ya anlatmakta geç kaldığını vurguladı.
Türk halkının, savaşa rağmen Avrupalılara ve Almanlara karşı hiçbir tepkisinin olmadığının altı özellikle çizildi.
CHP Parti Meclisi üyesi Demet Işık, ‘‘Dünyayı değiştirmeyi hedefleyen siyasi irade ve bu siyasi iradeyi aydınlatıcı bir güç olarak kullanacak siyasi liderler yok. Dünyanın her yerindeki insanın yoksullaşmasına, dışlanmasına engel olacak bir liderliğin ortaya çıkarılması gerekiyor’’ dedi. Bazı Alman parlamenterler Işık'ı bu görüşleri nedeniyle kutlayarak, ‘‘Siz bunları gerçekten kendi partinizde tartışıyor musunuz?’’ diye sormak gereğini duydular.
Türk ve Alman konuklara Almanca çıkan 'Euro-Türk' (0212-227 61 52) ile 'Die neue Türkei' (0242-248 37 72) dergileri dağıtıldı.
Friedrich Ebert Vakfı'nın Türkiye temsilcisi Hans Schumacher'in böyle bir toplantıyı vesile ederek ‘‘DGM'nin bize açtığı dava bizim için çok iyi bir reklam oldu’’;‘‘Türkiye Kıbrıs konusunu çözemeden ABD'ye giremezsiniz’’ diye konuşması Türk konukların tepkisine yol açtı.
Kin gizli tutulamaz
BÜLENT Ecevit dört kez başbakanlık yapmış saygın bir liderdir. Eşi de parti başkanıdır. Rahşan Ecevit bir rahatızlık sonucu eşi ile birlikte GATA'da yatıyor. Askerler, Ecevitler'i GATA'da ağırlıyorlar.
Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, DYP Genel Başkanı eşleriyle birlikte kendilerini ziyaret ederek geçmiş olsun diyorlar.
Her politikacı gelecek diye bir kural yok ama şimdiki başbakan, kendisinden önceki başbakanı ziyaret etme gereği bile duymuyor.
Ne yazık ki, hükümetten de arayan soran yok. Baykal gitti mi diye sormayın; Ecevit'in CHP'ye nefreti yıllardır sürüyor. Siyasi adap yok olmuş; vefa kalmamış!
Rant kavgası
CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem, Büyükşehir Belediye Meclisi'nde 42 kabul oyuna karşılık 118 ret oyu ile Belediye Başkanı Gürtuna'nın 2002 çalışmalarının AKP ve SP'lilerce yeterli bulunmayarak reddedildiğini hatırlatarak şöyle diyor:
‘‘Bu Büyükşehir'de ilk kez rastlanan durumdur. Mevcut yasalar çerçevesinde bu sayısal sonuç, başkanı şimdilik görevinden etmemiştir, ancak sonuç Gürtuna'nın meşruiyeti konusundaki sorunları da beraberinde getirmiştir. Yönetimin hizmet birimlerinin dağılmış, meclis destek ve denetiminden yoksun bir durumda olduğu, kamuoyunun gözünden kaçırılmamalıdır.’’
Gürtuna'ya yönelik tertibin arkasında rant kavgası mı var acaba?
MESAJ PANOSU
VALİ Güler'e Gürpınar sakinlerinden: 30 bin nüfuslu Gürpınar beldesi ulaşımda çile çekiyor. İki saatte bir sefer yapan İETT ve 16 özel halk otobüsü mevcut talebi karşılayamıyor. İETT'nin gözünde nüfusu 3.000 olan İhlas Marmara Sitesi kadar önemimiz yok mu?