Paylaş
CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, “Gerçekten öyle midir?” diye soruyor:
“Her şeyden önce bütçe adil midir? Emeklinin, işçinin, memurun hakkını gözetmekte midir? Yoksulluğu ve yolsuzluğu önleyecek midir? Adalete, eğitime, sağlığa yeterli pay ayrılmış mıdır? 76 milyon yurttaşı kucaklayacak şekilde hazırlanmış mıdır? Görüldüğü üzere bu bütçede bunların hiçbirisi yoktur. İçinde vergi adaleti, gelir dağılımı, ücret dengesi, üretim ve istihdamın olmadığı bir bütçe, asla Hz. Ali bütçesi olamaz. Olsa olsa Recep Tayyip Erdoğan’ın faiz ve zam bütçesi olur.
Sayın Başbakan konuşmalarında, dünle bugünü karşılaştırmayı çok seviyor. Bunu daha iyi açıklamak için Başbakan’ın ‘söyleyemediği’ dünle, bugünün rakamlarına birlikte bakalım.
Örneğin, Japonya bütçesi Türkiye bütçesinin 7 katıdır. Fakat Türkiye’deki dolar milyarderi sayısı Japonya’dakinin iki katıdır. Ülkemizde en çok kâr eden 10 firmanın 8’i bankadır.
Enflasyonun % 7 olduğu, ülkede kredi kartlarına ödenen faiz oranı % 24’dür. Bu, faiz lobisinin koruyucusu Recep Tayyip Erdoğan’ın adaletidir. Verdikleri bilgiye göre Türkiye ekonomisi yılın ilk yarısında 3.4, üçüncü çeyrekte ise % 4.4 büyümüştür. Açıklamadıkları konu ise bu büyümenin nasıl olduğudur. Büyümenin 3.3’lük kısmı sadece vatandaşın tüketiminden kaynaklanmaktadır. Çünkü en çok büyüyen sektör finans sektörüdür ve % 11 büyümüştür. Vatandaş kredi kartıyla, bankalardan çektiği krediyi harcayarak büyümeye katkı yapmıştır. Yani gelir artmadan, harcamaları artırarak büyümüşüz. Üreterek değil, borçlanarak büyümüşüz. Bu bütçe, Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘balon’ bütçesidir.
Sayın Başbakan;
2002 yılında çiftçiye
190 milyon lira borç verilirken, 2013 yılında 7 milyar lira borç verildiğini,
2002 yılında esnafa
154 milyon lira borç verilirken, 2013 yılında 9 milyar lira borç verildiğini belirterek, borçlu esnaf sayısının 63 binden, 283 bine yükseltmekle övünmektedir.
Bankalara esnaf kefalet kooperatiflerine borcu olan her bir esnafın ortalama 32.000 TL borcu bulunmaktadır. Borçlu çiftçi sayısı 13 milyona yükselmiş, borç miktarı 39 milyar lira olmuştur. Bu nedenle bütçe, Recep Tayyip Erdoğan’ın borç bütçesidir.
Burada Başbakan’ın ‘söylemekten korktuğu’ vatandaşın borçlarını açıklamakta yarar vardır.”
CHP’den çekeceğimiz var
MAALESEF bizim bu CHP’den çekeceğimiz var. Sayın Kılıçdaroğlu Amerika’ya, Hoca’ya gideceğine, İmranlı’ya gelsin, Anadolu’ya gelsin, halkı dinlesin. Hoca’dan oy dileneceğine, bizim verdiğimiz oyu alsın, elinin tersiyle bizi itmesin. Sayın Adnan Keskin’e neden seçim kazanmak istemiyorsunuz; halk için Türkiye diye sorunuz.
Senin işin yerel yönetimler değil mi? Sen niye gelmedin, sen niye kulaklarını tıkadın.
İmranlı, Sivas ilinin küçük, nezih bir ilçesi. Biz Türk, Kürt, Alevi, Sünni hep kardeşçe yan yana yaşadık. Bizde ne kan davası ne Türk-Kürt çatışması yaşanır, ne de Alevi-Sünni ayrışması olur.
Ama Türkiye’nin ve dünyanın her köşesinde olduğu gibi, bizde de herkesin ideallerini desteklediği legal–illegal- partiler olmuştur. CHP hâlâ İmranlı’da çok partili sisteme geçilmedi sanıyor ama...
Biz de, ben de CHP’liyim.
Meseleye gelince.... Halkın artık CHP için bir hüküm verme zamanıdır. Cem DUMLUPINAR
F klavye üzerine görüş ve öneriler
F KLAVYE konusundaki yazını ve değerli dostum Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın açıklamalarını okudum. Dizüstü bilgisayarlarda F klavye, bırak ithal edilenlerde, yerli üretimde de maalesef bulunamıyor. Konunun kamu kurumlarında Q klavye yasağı ile çözülmesini mümkün görmüyorum.
Basit bir önerim var. Q klavye bilgisayarlarda KDV yüzde 18 olarak devam etsin, F klavyede yüzde 1 ya da 0 olsun.
Meriç KÖYATASI
BEN de F klavye savunucusuyum. 10 parmak daktilo yazmayı çok istemişimdir.
Kendi kendime kısmen öğrendim. O dönem baktım ki, Ş harfi F klavye de olmaması gereken yerde duruyor. Türkçede çok az kullanılan J harfi ise parmağın daha kolay ulaşılabilir yerinde duruyor. Halbuki Ş harfi J’den daha çok kullanılmaktadır. Siz bu konuyu dile getirseniz de, hazır bir genelge yayınlanmış ve bu genelge için bir süre verilmiş, en azından o süreye kadar dilbilimciler bir araya gelip de F klavye için tekrar bir düzenleme yapsalar... ?Cemil GÖKMEN
2004-2005 yılında öğretmenlere dizüstü alımı için bakanlık devreye girmişti...
Alayım dedim... Şartlarından biri, “İsteyen F klavye alabilir” şeklinde idi. Aracı bankaya gittim, başvurdum... Başvuru formumu kaydeden görevli işin sonuna gelmişti. Ben: “Tabii F klavye istiyorum” dedim. O zaman görevli mümkün olmadığını söyledi. Çünkü gelenler hep Q imiş. Başvurumu geri çektim. Görevli ile biraz bozuştuk. Madem almayacakmışım, onu niye boşuna uğraştırmışım. Sonunda F klavye bulurum umudu ile bekledim... Ama nafile...
Şimdi yenik bir biçimde Q ile yazıyorum... Bakmadan yazarım ama asla hızlanamadım... F klavyeye bir teşvik gelsin anında cayacağım. Umarım olur.
Osman KILIÇ
BİLİYOR MUSUNUZ?
CHP Şişli Belediye Meclisi üyelerinin CHP’ye katılmasıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 6’ya 3 olan komisyon üyelikleri dağılımının 5’e 4 olması karşısında AKP’nin, hemen Eyüp ilçesi CHP’li meclis üyesi İsmet Laçin’i transfer ederek durumu yine 6’ya 3 oranına getirdiğini...
OKUYUNUZ
2015 Ermeni soykırım iddiasına bizler hazırlanıyor muyuz
CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, TBMM’de bütçe görüşmelerinde Atatürk Kültür Dil ve Tarih Kurumu bütçesi üzerindeki konuşmasından çarpıcı bir bölümü özetliyoruz:
“Bildiğiniz gibi 2015 Ermenilerin soykırım iddialarına konu olan olayların 100’üncü yılı. Ermeni diasporasının bu konuda çok ciddi hazırlıklar yaptığını biliyoruz. Buna karşı Yüksek Kurulda çalışmaya başlamış mıdır? Bilmek zor çünkü yapılan çalışmaları Yüksek Kuruma bağlı olan Danışma Kurulu üyeleri bile bilmemektedirler. Zaten son iki yıldır hiç toplanmamışlar.
Dil Kurumuyla ilgili düşüncelerimizi bir başka arkadaşım dile getirecek ama son bir yılda akılda kalan tek etkinliği, Gezi gösterileri sırasında “çapulcu” sözcüğünün anlamını değiştirmesi oldu. Peki, tam da onun sahip çıktığı kurumlar bile Atatürk’e sahip çıkmıyorsa ne olacak? Şu oluyor: Bu ülkede hâlâ cesaret sahibi aydınlar yaşıyor ve tarihi çarpıtanlara derslerini verecek kitaplar yazıyorlar; kahramanlarına saygısızlık yapıldığında milyonlarca kadın-erkek, genç-yaşlı meydanlara çıkarak tepkilerini gösteriyorlar. İşte onlar, Atatürk’ün gerçek mirasçılarıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü onlar, Atatürk’ün manevi mirası olan bilim ve akılla donatılmışlar, ayrıca bunu mizah güçleriyle de taçlandırmışlardır. Dünya, Türkiye’nin bu yeni sivil gücünü ilgiyle izliyor.
Her yıl milyonlarca insan neden Anıtkabir’e özlemle olduğu kadar kaygıyla da koşuyor? Bu kurumlar önce bu gerçeğe bir yanıt bulmalılar. Bize gelince, unutmayalım, laik, çağdaş, demokrat bir Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasetin görevi, bu insanların bu kaygılarını büyütmek değil, gidermektir.
Sayın Başkan, burada Sayıştay’ın raporlarıyla ilgili tartışmalar da oldu. Bu vesileyle konuyla ilgili yaşanan bir durumu da burada hatırlatmak istiyorum. CHP’nin, Başbakana çağrı yapmak üzere bütçeyle ilgili hazırladığı afişlerin, ilgili şirket tarafından “Başbakanı fazla eleştiriyorsunuz, yumuşatın” diyerek geri çevrildiğini duymuşsunuzdur. Demokratik bir ülkede muhalefet partisinin parasını vererek astırmak istediği afişlerin sansürleme girişimini anlamak mümkün değil. Bunu, ne AB ne de değerlerini paylaştığımız Avrupa Konseyine anlatmak mümkün değil.”
CHP, oy kullanmayan seçmeni sandık başına götürecek adaylar bulmalı
“AKLIMDAKİ Kadıköy” projesi çerçevesinde toplumun çeşitli kesimleriyle bir araya gelen CHP Belediye Başkan Aday Adayı Aykurt Nuhoğlu dün Kadıköylü sanatçılarla buluştu.
20’ye yakın yazar, çizer, ressam, müzisyen, oyuncu ile Fenerbahçe’de sabah kahvaltısında buluşan Nuhoğlu’nun anlattıkları, bugün kentlerimizin içinde bulunduğu yönetim anlayışına ciddi bir eleştiri niteliğindeydi.
“Şehirlerimiz finans kurumları, müteahhit, girişimci gibi düşünen ve davranan yerel yöneticilerin insafına kaldı. Hayatlarımızı direk olarak ilgilindiren hiç bir karar konusunda en ufak fikrimiz alınmıyor. Artık bu duruma bir son vermek gerekiyor.”
Oyuncu Levent Üzümcü, yazar Eray Canberk, Şehir Tiyatroları eski Genel Sanat Yönetmeni şair ve oyuncu Orhan Alkaya, şair ve müzisyen Mehtap Meral, şair Onur Behramoğlu, Karadezli müzisyen Yaşar Kabaosmanoğlu, ressam Taner Güven, karikatürist ve yazar Cihan Demirci gibi kamuoyunun yakından tanığı sanatçıların katıldığı kahvaltılı sohbet toplantısında parti merkezlerinin yerellerin görüşlerini ve taleplerini hiçe sayan atama yöntemleri eleştiri konusu yapıldı.
“Dışardan eleştirmekle olmuyor, şimdiye kadar bunu yaptık ama artık dahil olup değiştirme vakti geldi,” diyen oyuncu Levent Üzümcü, “CHP ya bu bu değişim ihtiyacının farkına varacak ya da sandıktan çıkan sonuçlara katlanacak”, dedi. Fenerebahçe lisesi mezunu olan şair ve sanat yönetmeni Orhan Alkaya ise “CHP Kadıköy’de ya yüzünü sola ve sol değerlere dönerse önümüzdeki dönemde çok farklı bir dinamiği harekete geçirebilir” dedi.
Toplantıda, sandığa gitmeyen seçmenleri sandığa getirmenin tek yolunun seçmende heyecan uyandıracak yeni ve kitlenin gerçek görüşlerinin temsilcisi olan adaylarla mümkün olduğuna vurgu yapıldı.
CHP’nin de parti tabanında ve seçmende heyecan uyandıracak adaylarla seçimlere gitmesi durumunda, bir önceki yerel seçimlerde oy kullanmayan ve büyük bölümünün sol, sosyaldemokrat ve sosyalist olduğu tahmin edilen seçmenlerin de sandık başına gideceği, aksine bu seçimde sandığa gitmeyen seçmenlerin büyük bölümünün AK Partili seçmen olacağı görüşü dile getirildi.
Paylaş