Paylaş
Yeni demokrasi paketinin, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana yapılacak en önemli ‘barış projesi’ olduğu iddiası ile bilerek, bilmeyerek terörün propagandasını yapıyorlar. Terörle Mücadele Kanunu’na göre; aleni, yayın yoluyla, kurumsal olarak suç işliyorlar.
Türkiye’yi yönetenler ‘Cumhuriyet’in sözde en büyük barış projesi’ni, devlete kıyam etmiş bir çetenin başının hezeyanları üzerinden yapmaya çalışıyorlar.
İdama mahkûm ettiği terörist ile müşterek bir ‘barış projesi’ kotarmaya çalışan ilk devlet olarak tarihe geçiyoruz.
Bazı iktidar sözcüleri, bu açılımın, devletin, kendi yurttaşları olan Kürtleri ile barışmasının yanında, dini ile de barış yaparak genişletilmesi gerektiğini yazıyorlar. Ülkemizde 80.000’e yakın camide beş vakit Ezan-ı Muhammedi okunuyor... İki gün içinde mübarek Ramazan-ı Şerif idrak edilecek. Merkezi hükümeti yedi yıldır, yerel iktidarlarının çoğunluğunu 15 yıldır kendilerine dindar diyen aynı siyaset yönetiyor. Bu kadar yıl yönettikleri devlet kimin dini ile dargın düşmüş ki barışacak. Devleti ve yerel idareleri yönetenler olarak, kendileri mi İslam dini ile ihtilafa düştüler ki, dinimiz ile barış yapacaklar!
Çete mensupları, dağdan uygun adım inip, belediyelerin, devletin verdiği paralarla, şenlik, festival adı altında düzenledikleri eğlencelerde terörün propagandasını yapıyorlar. Hatta “Yeni düzende özsavunmamızı kendimiz yapacağız” demeye başladılar. Müzakereler bu seviyede devam ederse, korkulur ki, “Orduyu terhis edin, biz sizi koruruz” diyecekler.
Hadi bakalım kolay gelsin!
S.Ö.
GÜNÜN SÖZÜ
“Başbakan, Kürt sorunu konusunda ‘demokratik’ açılımda başarılı olursa bu kendisine Nobel Barış ödülünü kazandırır. Bu şeref getirir. Dünya çapında bir icraatın başlangıcı olabilir.”
(Zaman Gazetesi yazarı ve Mehtap TV’de ‘Akıl Defteri’ programının katılımcılarından
Şahin ALPAY)
Kandırılıyoruz
BEN plansız bir açılıma karşıyım. Çünkü ilerisini göremiyorum. Sizi bilmem ama muhalefetin temkinli tutumundan da son derece memnunum. Çünkü aceleye getirilmeyecek bir konu... Eğer samimiysek o zaman neden toprak reformu ile aşiretlerin ve ağalık sisteminin sonu getirilmiyor da, tam tersi Meclis’te temsilcileri vasıtası ile her gün daha güçlendiriyorlar.
Sayın İçişleri Bakanı ne diyorsunuz?
Funda YAMANEL-LONDRA
Adalar’ın ‘15’i
‘ADALARDAN bir başbakan geçti’ başlıklı dünkü yazımız üzerine bazı dostlar aradılar. Eksikleri-fazlalıkları söylediler. Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar bunların başındaydı. “Büyükada’da Başbakan’a cumartesi günü verilen yemeğe yalnızca kendisinin katıldığı bilgisinin doğru olmadığını” söyledi. Kaymakamlık ve Belediye’nin, ellerindeki Adalar’da oturan gazetecilerin listesine göre, davet telefonla yapılmış. Çalışlar, görebildiği kadarıyla yemeğe katılan gazeteci ve yazarları şöyle sıraladı: “İpek Çalışlar, Nuriye Akman, Nadire Mater, Behiç Ak, Özlem Yüzüak, Atilla Güner, Ayça Çevik, Gündüz Vassaf, Aris Nalcı, Balçiçek Pamir, Ara Koçunyan, Halit Kakınç, Gül Demir, Ayhan Aktar, Orhan Ayhan...” Adalı olmadıkları halde parti heyeti ile gelen Akif Beki ve Mustafa Karaalioğlu da yemekte bulunmuşlar.
Davet edilen adalı gazetecilerden; Ali Bayramoğlu, Mete Çubukçu, Rıdvan Akar, Mete Akyol, Necmi Tanyolaç, Etyem Mahçupyan ve Altan Öymen gibi isimlerin çoğu mazeretleri olduğu için gelemeyeceklerini bildirmişler.
Bu isimlerden Mete Akyol “Başbakan’la karşılaşmamak için ben gelmem” demiş önceden.
Davet, Kadir Topbaş’ın oğlunun düğününde, patrikhanenin avukatı Kezban Hatemi tarafından Başbakan’a bizzat yapılmış. Hatemi “Adalar’ın sorunlarını anlatmak ve göstermek istiyoruz” demiş. Başbakan da “Memnuniyetle gelirim” demiş. Adalar’daki STÖ ve Ermeni, Rum ve Musevi cemaatlerinin ortak girişimiyle ‘Adalar için Arayış’ başlığıyla yapılmış yemek daveti. Gazetelerden başka, cemaat liderleri, işadamları, bazı bilim adamları da dahil olmak üzere 155 kişi katılmış.
Başbakan’a mesajımdır
BAŞBAKANIMIZ bugün D-Marin’in (Şahenk) açılışını yapmak üzere Didim’e gelecek. Ziyaretinde bir taşla iki kuş vurabilir mi? Didim Belediyesi’nce 3 yıl evvel yaptırılan, ancak parasızlık nedeniyle, 2. etabı, yani ‘derin deniz deşarji’ tamamlanmadan, yarım yamalak hizmete açıldığı için güya arıtılmış tüm atıklarını, pis köpükler halinde deniz yüzeyine bırakan Didim Arıtma Tesisi, o gün bu gündür Didim sahillerinin kâbusu olmaya devam etmekte, hükümet ise bizzat kendi vatandaşının sağlığı ile oynanmasına sessiz kalmaktadır.
Daha önce kendisini “Çevrecinin daniskasıyım” diyerek ilan eden Başbakanımızın bedeli sadece 2 milyon dolar olan ve yarım kaldığı için doğaya mikrop püsküren bir tesisi tamamlatmasını istiyoruz. CHP’li olduğu için midir nedir, devletten bir türlü yardım alamayan ve garibim tüm Didim halkıyla beraber tam 3 yıldır AB hibe kredisi bekleyen Didim Belediyesi’ne, gerekli olan 2 milyon dolar krediyi acilen tedarik eder ve halka gerçek bir çevreci olduğunu inandır mı Sayın Başbakan.
Şenay GÜNAY
Cehennem
TEMEL ölmüş, cehenneme gitmiş. Kapıda sille tokat ile karşılamışlar.
“Pöyle yaparsanuz hiç cimse celmez” demiş.
O bayrak niye indi
MARMARA Ereğlisi’nde, 5. Kolordu Komutanlığı’nın eğitim kampı vardır.
Geçenlerde bir sitedeki yakınlarıma gittiğimde, kampın ortasındaki yüksek direkte Türk bayrağı asılı değildi. Hafta sonu da yoktu. Meğer yaz boyunca da böyleymiş. Bayraksız askeriye olur mu? Ki burada birçok general tatil yapıyor. Yoksa bilmediğimiz bir şey mi var? (Ayrıca, uzaktan kurtarma kulesi ‘hacı yeşili’ boyanmış. Ayrıca kantin, pastane, berber gibi hizmetlerin de bu yıl iki-üç misli pahalı olduğunu komşulardan öğrendik.)
Funda AKPEÇE-İSTANBUL
Paylaş