İSLAMCI kesimdeki iddialara göre Mustafa Kemal, milletin devletini kuramamıştır. Budunbilim, tarih içinde Türk kişisinin evrimini şöyle açıklar:
Aile: Belirli bir davranışı vardır. Türkçe düşünür, Türkçe konuşur; Türk ailesidir. Aileler çoğalır 'oba' olurlar, belirli davranışları devam eder; Türkçe düşünür, Türkçe konuşurlar, 'Türk obası'dır.
Oba'lar çoğalır aşiret olur; belirli bir davranışları devam eder; Türkçe düşünür, Türkçe konuşurlar, Türk aşiretidir.
Aşiret'ler çoğalır... Belirli davranışları devam eder, bu davranışlar gelenek'e dönüşmüştür. Türkçe düşünür, Türkçe konuşurlar, artık dilleri ve gelenekleriyle halk kavramı bütünüyle ortaya çıkmıştır, ortada bir Türk halkı vardır.
Türk halkı, varmış olduğu geniş çerçeve içinde, iç ve dışa karşı birlik olma ihtiyacı duymuş; tek yönetim altında birleşmişler, devlet kurmuşlardır. Devlet, Türk Devleti'dir.
Devlet kuran halka budunbilim, millet der. Türk halkından doğan millet, Türk milletidir.
Bu gelişim, bütün dünyadaki halklar için geçerlidir.
Dinler, sonradan doğmuşlardır. Çok geniş kitlelere yayılmış olmalarına rağmen bu kitlelerdeki halk/millet his ve düşüncelerini silememişlerdir. Örnek: İran-Irak savaşında, her iki taraf da Müslüman olmasına rağmen ortaya İran ve Irak milliyetçiliği çıkmış ve bu iki Müslüman millet derinliğinden gelen Türk halkının gelenek ve diline kısacası, Öz-Türk kültürüne dayanan Türk milletinin, Türk olan devletini kurmuştur.
Bu milletin, yazılı sözlü halk edebiyatı, ‘deyiş ve deme’lerden konuştuğu, tarihten süzülerek gelen, Arapça ve Acemce'yi kabut etmemiş, kokuşmamış Türkçesi vardır.
Ayrıca, Türkler tarihte İslam'dan çok önceleri kendi devletlerini kurmuşlardır. Türkçe'de, Arapça ‘devlet’ten önce ‘Ödüs’ sözcüğü vardır.
Tarihimizi iyi bilelim, Türk tarihi, ne Selçuklular ve ne de Osmanlılarla başlar. Milli kültürün var olduğu, ancak millet kavramının adının henüz bilinmediği, bilimsel değerinin adlandırılmadığı dönemlerde, tarihi derinliklerinde başlar.
Haluk TARCAN
Etnolog (Budunbilimci)-(CNRS-PARİS)
Altın yüzükler gümüşe çevriliyor
YEREL seçimler için yaklaşık 500 bin kişinin AKP'den aday adayı olduğunu, bu adaylık başvurularından 75 trilyon liranın toplandığını gazeteler yazıyor. Acaba bu başvurunun yüksekliği, vatan aşkı için yerel yönetimlere hizmet mi, yoksa başka bir şey mi? Muhakkak ki ikincisi daha ağır basıyor. Bu çarpıcı bir tablo...
Bir başka ilginç durumu da okurlarımız bize bildiriyor:
‘‘Bilmem kim de sakalını kesti. Çağdaş oldu!’’
Şimdi moda sol ellerdeki sarı alyansları atmakmış, yerine gümüş yüzük alıp sağ ele geçirmekmiş. AKP'nin yeni kadrolaşma işareti de buymuş.
Altını gümüş yüzükle değiştirenlerin isimleri gelirse biz de onları yayınlarız.
Uyuşturucuya karşı savaş başlatılmalı
İSTANBUL'dan Süleyman Soylu, manken Burçin Bircan ile gündeme gelen uyuşturcu konusunda, ‘‘G.Osmanpaşa'da on gün önce ailesiyle birlikte AMATEM'e başvurmak isteyen bir genç ile konuşup yardımcı oldum. Ancak akıbetini sormaktan korkuyorum’’ diyor. Uyuşturcu kullanımının Türkiye'de vahim bir hal aldığını belirterek şunları anlatıyor:
‘‘DEVLET politikalarının derinliklerinde önemle yer aldığı hikáye edilen uyuşturucu ticareti toplumsal katmanlar önünde cereyan ediyor. Ancak hiçbirimiz ya üzerimize düşen görevi görmezden geliyoruz ya da üzerimize düşenden fazlasını yapmaktan imtina ediyoruz.
Devlet uyuşturucu ile mücadeleyi kendine politika haline getirmeli, ayrı bir bütçe ayırmalı, modern mücadele tekniklerini hemen ithal etmeli, üniversitelerde bu konuda bölümler açılmalı, desteklenmeli, sivil toplum örgütleri, partiler, sendikalar, odalar, borsalar, okullar, belediyeler velhasıl tüm kurum ve kuruluşlar ile topyekûn seferberlik ilan edilmeli.
Ülkesini ve insanın özünü seven kim varsa bu kader kurbanlarına sahip çıkmalı. Devlet hem sahip çıkmak isteyenleri koordine etmeli, hem de bunlardan beslenenlere çağın en büyük savaşını başlatmalı.
Burçin'in, daha öncekilerin, satır aralarındaki acılarının kaybolmasının, unutulmasının ardından yeni dramatik sonlar bizi uyandırmasın. Canımız yanmasın lütfen.’’
Kıymetini bilin
ERZURUM'dan bir grup AKP'li bize şu faksı göndermiş:
‘‘Bir Erzurum çocuğu olan Süreyya Polat, İstanbul'daki bilgi ve deneyimlerini Erzurum'a taşımayı görev bilirken, bazı çevreler neden kendisine karşı çıkmak istiyor. Kariyerindeki başarılar neden göz ardı edilmek isteniyor? AKP'nin tartışmasız adayı olduğu için mi? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin İSTON'unu, İSO'nun en büyük 500 sanayi kuruluşu arasına sokması onu İGDAŞ Genel Müdürlüğü görevine taşımıştı. Biliyor musunuz İGDAŞ çalışanları onu kaybetmek istemiyor. Çünkü İGDAŞ'ta 1.2 katrilyon bütçeyi yöneten Polat, 15 yıllık altyapı yatırımının % 60'ını yapmayı, abone sayısını da 2 milyon 270 bine çıkarmayı başarmıştı.
Onun için Erzurum'a gelmek bir özveri sayılmalıdır; kazançtır. Polat'ın kıymetini bilin.’’
Biliyor musunuz?
Duygu Asena'ya başkanlık önerisi
GAZETECİ yazar Duygu Asena'ya CHP'den İstanbul'da bir belediyenin başkanlığına aday olması önerisinin getireleceğinin öğrenildiğini... Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği eski genel başkanı Taner Mustafaoğlu'nun Avcılar'dan, 'plakçı'Şahin Özer'in ise Beşiktaş'tan aday olmak üzere başvurduklarını...
İnönü Parkı’na saygı
SWİSSOTEL'in arkasındaki İnönü Parkı doğru dürüst bakılmadığı için maalesef içinde hırsızları ve sarhoşları barındırıyordu. Son dönemde artırılan güvenlik önlemleri ile Swissotel, parkın temizletilip aydınlatılması yerine en az 7-8 adet ağacın kesilmesini istemiştir. Bu sorun Japonya'da olsa böyle mi çözülürdü? Ne belediyeye ne de otele bu davranış biçimi yakışmıyor.