Paylaş
Bizler kısıtlı bütçemizle Şebnem Ferah’ın albümünü almak ve konserine katılmak için biletlerimizi günler hatta aylar öncesinden para biriktirerek almaya çalıştık. O günün gelmesini iple çektik, Şebo ile aynı havayı solumak için sabırsızdık. Benim gibi çoğu arkadaşımız saatler öncesinde soğuk havada kapının açılmasını bekledik. Hiç yüksünmedik; çünkü Şebo için değerdi. Salonun ve ses düzeninin yetersizliğini biliyorduk; ama bunlar önemli değildi. ‘Avrupa Ödüllü’ başkent olmamıza rağmen övüneceğimiz sanat gösteri merkezimiz yok...
Kapılar saat 18.00’de açılacaktı. Oysa daha önceden birilerinin yakınları içeriye çoktan girmişlerdi. Güvenlik memureleri tarafından her zerremiz mıncıklanarak arandık. Oysa bir sürü teknolojik alet var ve de Şebo hayranları hiç bir konserde terbiyesini bozmamıştır. Biz bu kargaşa sonucunda içeri girebildik. Baştaki olumsuzluklara rağmen Şebo ile mest olduk.
Konser bitiminde ise girişte vestiyer(!) numarası verdikleri için çantalarımızı alıp çıkacağız sanıyorduk. Girişte bizi sıkı sıkı arayan güvenliklerden sadece ikisi çantaları dağıtıyordu. 3000’den fazla kişi vardı ve vestiyer organizasyonu çok kötüydü. Sonlara doğru artık görevli eline numaralı çanta alıp, masanın üstüne çıkarak “Bu kimin” diye gösteriyordu. Böyle bir şey olabilir mi?
En sonunda görevlerini bıraktılar, herkes eşyasını aramaya başladı. Bu arama saatler sürdü. Eşyalar birbirine karıştı, benim de çantam kayboldu.
Burda suçlu kim; güzel vakit geçirmek isteyen bizler mi, durumu anlattığımızda “Özür diledik ya! Daha ne yapalım” diyen Anadolu Gösteri Merkezi müdürü mü, Ankara’ya doğru düzgün bir konser salonu yapamayan büyüklerimiz mi?
Kumsal İNCE
Asgari ücret açıklaması
DİSK Genel-İş Sendikası Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Çetin Çalışkan “Asgari ücrete mahkum olduk”(21.1.2010) yazısına şu açıklamayı yaptı:
“Bir önceki dönemde yaşanan ve belediyemizi talan eden anlayışa karşı neler yaptığımız; taşeronlaştırma ve özelleştirmeleri püskürtmek için işçilerimizle nasıl mücadele ettiğimiz tüm Ankara halkı tarafından da bilinmektedir.
Ayrıca toplu iş sözleşmesi görüşmelerimizin başladığı bu süreçte bu yazı dikkat çekici ve bir o kadar da düşündürücüdür. Bizler bahsedildiği gibi de 3000 TL maaş almıyoruz. Net maaşlarımız açlık ve yoksulluk sınırları arasındadır. Yani ortalama 1.400 TL’dir.
Bundan da önemlisi bu yazıyı bir işçi arkadaşımızın kaleme aldığındada inanmıyoruz. Bu yazı ile nelerin hedeflendiği tüm Çankaya işçisinin gözünden kaçmadığı bilinmelidir.
Sınıfsal, tarihsel süreçte bizlere miras bırakan bu onurlu geçmişi birbirimizin sırtına basarak değil ortak sınıfsal akılla yaşatacağımızı düşünüyoruz.
Şunu da net olarak görmeliyiz Bülent Tanık 9 aylık bu kısa süreçte çok şeyi başarmış öncelikle bahsi geçen üvey ve öz anlayışını ortadan kaldırmış geçmişte yaşanan kirli sürecin izleini silmek için de yoğun bir mücadele vermektedir.
Bu yaşadığımız süreci görmezden gelmekte ayrıca büyük, önemli bir hata, haksızlık ve aymazlıktır.”
Cami görüntüsünde baz istasyonu
ÇUKURAMBAR 48.caddede oturuyorum. Buradaki hiçbir apartman bir kaç kuruş gelir getirecek diye, apartmanlarının çatısına baz istasyonu koydurmaz.
Firdevs Camii’ndeki, gece yarısı operasyonuyla gizlice konulan ve üstü kubbe şeklinde kamufle edilerek halktan gizlenmeye çalışılan, baz istasyonunun hemen kaldırılmasını istiyoruz.
Camide baz istasyonu bulunmasından korkunç rahatsızlık duyuyoruz Çocuklarımızın da sağlığını göz önüne alarak baz istasyonunu kabul etmemiz kesinlikle mümkün değildir.
Çukurambar 48. cadde sakinleri adına İrfan ÇALIŞKAN
Paylaş