AB’ye uyum çerçevesinde sektörü düzenlemek amacıyla Meclis’ten çıkarılan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 25.2.2005’te yürürlüğe girecek.
Ancak yasa ile ilgili olarak çıkarılan yönetmelik nakliyeci camiasını ayağa kaldırdı. Türkiye’de 40 bin TIR şoförü ile 350-400 bin dolayında kamyoncunun iddiasına göre ‘yeni yasa ile biz kalburdan geçirilerek sektör dışına itiliyoruz’.
Uluslararası Nakliye Komisyoncuları Derneği (UMKODER) Başkanı Mehmet Yavuz bir kez daha köşemize konuk oluyor. ‘Galiba magazinle ilgimiz olmadığı için günlerdir yaptığımız çıkışlar gündeme gelmiyor’ diyor.
Dinliyoruz:
‘Yalçın Bey, emin olun sorunumuzu kimseye anlatamıyoruz. Camiamızda irili-ufaklı binlerce firma vardır; buralarda 40-50 bin kişi istihdam edilmektedir. Kamyoncu esnafıyla birlikte bizler de mağdur olacağız. Ne yazık ki, yönetmeliğin getirdiği ağır koşullar karşısında konunun sosyal yanı dikkate alınmıyor.
Yönetmelik sizleri nasıl mağdur ediyor?
- Kanun ile nakliyeciler, bedelleri 1 milyar ile 200 milyar lira arasında değişen 39 ayrı belgeyle karşı karşıya kalıyor. Bir kamyon sahibinden TIR filosuna her firma, büyüklüklerine bakılmaksızın aynı belgeyi aynı fiyata alacak. Güya bununla sektör disiplin altına alınacakmış... Aslında getirilen parasal tedbirlerle sektör dışına itilmek isteniyoruz. Ulaştırma Bakanlığı açıkça, bana 5 yıl için 200 milyar teminat, 200 milyar da belge parası vereceksin diyor. Ki ondan sonra araç sahibi olarak iş yapabileceksin. Peki yaklaşık 500 milyar lira tutan bir işletme sermayesini kim bulabilir? ‘Bu parayı bana vermek istemiyorsan o zaman git, 10 tane TIR al, belge ücretini öde, taşımacı olarak çalış’ diyor. Yani beni TIR satıcılarının önüne araç müşterisi olarak çıkartmak istiyor.
TIR’CILARIN AVUKATI
Ağır bir suçlama değil mi?
- ‘Bu yönetmelikteki hedefin nakliye sektörünü düzen altına almak değil, parasal tedbirlerle bizleri TIR satıcılarına müşteri yapmak’ olduğunu açıkça söylüyorlar zaten. Bakanlık hem ‘Çok sayıda araç var, navlunlar düşük, nakliyeci olarak para kazanamıyorsunuz’ diyor, hem de TIR araçlarının satışını teşvik eden yönetmelik hazırlıyor. Büyük bir çelişki bu... Kara Ulaştırma Genel Müdürü Sayın Talat Aydın’a (Aynı zamanda TCDD Genel Müdür Vekili) anlatamıyoruz.
Neden?
- UND ve RODER temsilcilerinin görüşleriyle bu yasayı çıkarttılar. ‘TIR almış, yatırım yapmış büyük firmalar para kazanamıyor’ diyor Genel Müdür... Ama bizim para kazanıp kazanmadığımızı düşünmüyor. ‘Paranız yoksa bu işi yapmayın’ demek istiyor. Bir kamu görevlisi, büyük TIR taşımacılarının avukatı gibi konuşamaz.
Bu paralar nereye alınacak?
- Bakanlık saymanlığına... Soruyoruz bu parayı ne yapacaksınız diye. En yaşlı TIR’lardan başlayarak bu araçları esnafın elinden alıp yenilerini vereceklermiş. TIR filolarını yenileyeceklermiş; kaç araç yenilenebilir ki... 50 trilyonla bu hayal kurulur mu? Maksat belli şoför esnafını dışlamak.
DENGİR BEY BİZE KIZDI
Ne istiyorsunuz?
- Yönetmeliğin ertelenmesini ya da AB’de hiç olmayan bu lisans bedellerinin düşürülmesini; şoför esnafına çalışma olanağının tekrar sağlanmasını... Bunun için AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’a gittik. 400-500 bin kişinin işsiz kalacağını söyledik. Dengir Bey bize ‘Para toplamak önemli değil, sosyal devleti korumak önemli... Çok istiyorsa bu genel müdürü devlet bakanı yapmalıymışız!’ diye takıldı. Bu konuda Ulaştırma Bakanı ile görüşeceğini, bu yönetmeliğin ertelenip yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu’na istihdam konusunu anlattık. Başbakan’ın danışmanı Yavuz Selim’e de gittik. Yavuz Bey, Kara Ulaştırma Genel Müdürü Talat Aydın’a(Bakanın Erzincanlı hemşerisi) yönelik şikayetimizi aktarınca ‘Ne demek irili ufaklı firmalar yüzünden büyük firmalar kazanamıyor denmesi, onların kazancını sağlamak genel müdüre mi düşmüş!’ dedi. ‘Taşıma yönetmeliği yürürlüğe girdiği zaman navlunlar yüzde 70 artacak’ diyebilen Talat Bey’e ihracat ne olacak diye sorunca ne dedi biliyor musunuz: ‘İhracatçı çok para kazandı, onlar da elini biraz cebine atıp nakliyecilere ödesin.’
Konu Bakanlar Kurulu gündemine gelecekmiş... Ancak yeni bir düzenleme yapılmazsa, 25 Şubat’a kadar büyük eylemler yapacaklarmış. Burada dikkat çekici bir durum var; bürokrasi otorite böyle şey olmaz diyor, bürokrasi ile hayır olacak diyor. İlginç bir durum.
İsmet Paşa’yı doğru anlamak
BAYKAL ve Sarıgül yandaşlarının, bugünkü Kurultay’da İsmet İnönü’nün tarihi iki ünlü sözünü parti içi kavgada ‘siyasi malzeme’ yapacakları anlaşılıyor. Bugün delegelerin göreceği şekilde bez afişle asıldıkları bildirilen sözlerden biri 74, öteki de 45 yıl önce söylenmiş... Bir genel başkanlık yarışmasında gündeme gelen bu sözlerin hangi ortamda ve hangi anlamda kullanıldığı biliniyor mu?
‘Arkadaşlar; eğer bir memlekette erbabı namus ve laakal, eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemehal batar. (Arkadaşlar, eğer bir memlekette namus sahipleri de en az kötü insanlar, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket mutlaka batar.)’
İnönü bu sözü 5.7.1931’de Meclis’te ‘Bazı gazetelerin yayınları hakkında hükümetçe ne tedbir alındığına ilişkin gensoru önergesi’ dolayısıyla söylemişti. Yani demokrasi ve basın özgürlüğü anlamındaydı.
- Sarıgülcülerin ise buna karşılık İnönü’nün şu sözüyle karşılık verecekleri bildiriliyor:
‘Sizi ben bile kurtaramam.’
(İnönü, bu sözü, DP’li Mazlum Kayalar (Bursa) ve Baha Akşit’in (Denizli)‘CHP’nin yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı faaliyetleri olduğu’ iddiasıyla verdikleri Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri nedeniyle 18.4.1960 tarihinde kullanmıştı.)
Bu sözlerin tümünü içeren İnönü’nün konuşmalarını keşke tümüyle yayınlayabilseydik.
Kurultaya yakışmayan bu sözler keşke ‘demokrasi’ anlamında kullanılsaydı.
Layık olana
ÖLÜM döşeğinde iken, etrafında bulunan generaller ‘Devletin idaresini kime bırakacağını’ sorduklarında, İskender şöyle dedi:
‘En layık olana.’
CHP Kurultayı öncesi kıssadan hisse...
GÜNÜN SÖZÜ
‘Türkiye haftada 1 milyar dolar faiz ödeyerek bir yere varamaz; çözüm var; Güngör Uras’ın dediği gibi, bu borç ödenmez abi...’