DÜNYA, her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü etkinliklerine hazırlanırken, Türkiye, Antalya’nın Kaş İlçesi’nde Turizm ve Tanıtma Derneği’ne mensup altı yöneticiyi, ilçe meydanındaki ağacın kesilmesini protesto ettikleri için yargılamaya hazırlanıyor.
Ağaç kesimini basın açıklamasıyla protesto eden dernek yöneticilerinin suçu ise, “Düzenleme Kurulu başkan ve üyelerinin isim ve imzalarını taşımayan propaganda vasıtası hazırlamak...” Bir masa daha koymak için kesilen benjamin ağacının öyküsünü çevre duyarlısı Yusuf Yavuz uzun uzun anlatıyor. Türkiye’deki ileri demokrasi uygulamaları arasında yerini alacak bir dava... İlk duruşma 22 Haziran’da görülecekmiş... Demokratik tepkilerini dile getirdikleri için yargılanacaklar, “Gururumuz rencide edildi” diyorlar. Ama kim dinler! Kaş’ta olanlar bu kadar değil. Kaş-Kekova ÖÇKB sınırları içindeki Fakdere iskelesinde, Kıyı Yasası da ihlal edilerek yapılan kaçak inşaatlar da ayrı bir olay... “Kaş’ta seçim öncesi kaçak ‘vekilkondu’!” diye adlandırılıyor. Fakdere’deki yapılaşmayı, tarih ve kültür mirasının turizm adına yenilmesinin yeni bir örneği olarak yorumlayan Mimarlar Odası Kaş Temsilcisi Gamze Cengiz Aktaş, “Sessiz sedasız Fakdere Koyu’na oturtulan yapıları gelecekte yat turizmine hizmet edecek bir tesisin temellerini atarken, tarihimizi de bir hiç uğruna baltalıyor. Kaş herkesin gözü önünde katlediliyor” diye feryat ediyor.
‘Çılgın proje’ değil, geç kalmış bir ihmal
SEÇİM öncesi ‘çılgın projeler’ havada uçuşuyor. ‘Çılgın’ın sözlük anlamı ‘deli, mecnun’ demektir. Basında yazılanlara göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, Başbakan’ın Taksim Meydanı için ‘çılgın proje’ açıklayacağını söylemiş. Taksim’de yollar yeraltına inecek, meydan yayalaşacakmış. Taksim Meydanı’nın ve İstanbul’un diğer büyük meydanlarının yayalara ait olması, ‘çılgın proje’ değil yapılması zorunlu ve gerekli, normal bir projedir. İstanbul için asıl ‘çılgınlık’ Taksim ve benzeri İstanbul meydanlarının; Otopark, İETT durakları ve katlı kavşak olarak kullanılmasıdır. Dalan ve Sözen dönemlerinde, Taksim’in yayalaştırılması için proje yarışmaları düzenlenmiş olsa da bugünkü yanlış uygulama, Başbakan dahil, İstanbul’u yönetmiş tüm başkan ve yöneticilerin ortak günahlarıdır. Meydanları insan için düzenlemek yerel yönetimlerin asli görevi iken bunu ‘çılgın proje’ diye lanse etmek, her olaydan siyasi rant sağlama alışkanlığından başka bir şey değildir. Bir yanlıştan dönüşü, olağanüstü bir işmiş gibi göstermek ise, AKP zihniyetinin abartma alışkanlığıdır. Konuyu seçim malzemesi yaparak, Başbakan’a mal etmek, bu konuda onun geçmişten gelen sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Mehmet YILDIZ-Yük. Müh. Mimar; İBB Meclis üyesi.
Evren-Apo ve savcılarımız
ESKİ Cumhuriyet Savcısı ve bir dönem ‘yılın hukukçusu’ seçilen, eski Cumhuriyet Senatosu üyesi Mehmet Feyyaz yine tepkiliydi, hem de savcılara... Mehmet Feyyaz “Ben Vanlı, Kürt kökenli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Atatürkçü olarak, iktidarın Kürtleri kandırdığını düşünüyorum. Ben de Sayın Kenan Evren’i sevmem ama ne de olsa eski Cumhurbaşkanımızdır. Apo’nun adamları Kandilli’den indiğinde savcılar ayağına giderek ifade aldılar. Evren’i ise ayaklarına çağırıyorlar. Gerilla takımına itibar gösterilirken, Cumhurbaşkanı’na yapılan bu haksızlık ve vicdansızlıktır. Bu kadar hınç içinde olmak çok tehlikelidir. O zaman herkes kendi hukukunu uygular. Evren’i rencide etmek için savcılık makamı bu hale düşürülmemeliydi.” Ne denir; hukuk bir gün herkese lazım olur.
YSK’ya güvenelim mi
2007’ye göre seçmen sayısındaki yaklaşık 9 milyonluk artışı algılayamıyorum. YSK’nın parmak boyama uygulamasından yine vazgeçmesi ve kendi yapması gereken seçmen kütüklerini İçişleri Bakanlığı’na devretmesi seçim sonuçları için şaibe kaynağı oldu. Lütfen çevrenizdeki tüm komşularınızı, akrabalarınızı ve arkadaşlarınızı uyararak ve onların seçimlerde kesinlikle oy kullanmalarını sağlar mısınız. Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Doğalgaz mı buğday mı?
TEKİRDAĞ ve Çorlu’nun sahil yolunun sırtlarındaki Karaevli, Gazioğlu, Usumlu, Köseilyas, Maksutlu, Deregündüz ve Yenice köylerinin verimli tarım alanlarında doğalgaz aranmaya başlandı. Bölgede küçük rezervler olduğu sanılıyor. Doğalgazı arayan Amerikan firmasının taşeronu bir firmanın sismik araştırma çalışmaları sırasında tarlalar çiğneniyor. Bu çalışma buğday ve kanola bitkileri başak sararken yapılmaz, bitki zedelenmez. Vali Beyimiz, bu işlemi bir sonraki hasattan sonra başlatamaz mı? Münir ERDALOĞLU-TEKİRDAĞ