SKY Türk’ün Genel Yayın Yönetmeni Serdar Akinan, Süleymaniye’de Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Erbil’de KDP Lideri Mesut Barzani ile söyleşiler yapmış... Yoğun gündem arasında gözden kaçan, ancak ilerde gündemi oluşturacak çarpıcı sözler bunlar.
Talabani ve Barzani sanki ‘öğretilmiş gibi’, ‘PKK silah bırakıp dağdan insin (inecek), TC genel af çıkarsın’ diye konuşuyorlar.
Ortak görüş olarak ‘Sınırda bir değil üç kapı açalım.Hatta demiryolunu devreye sokalım’ diyorlar.
KDP Lideri Barzani, ‘AKP hükümetinden ve Türkiye devletinden çok olumlu işaretler alıyoruz. Biz de aynı niyet ve kararlılıkla ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz’ diyor.
Akinan, Erbil’deki ‘muazzam kalkınma hamlesini’ne şaşırdığını, iş yapan firmaların yüzde 95’inin Türk firmaları olduğunu, bölgenin bir şişeye hapsolmuş bulunduğunu ve bu şişenin ağzının da Habur sınır kapısı olduğunu anlatıyor.
DEMİRYOLU İSTİYORUZ
Barzani, Habur’daki yığılmaların giderilmesi için bir-iki, hatta daha fazla sınır kapısının açılmasının yararlı olacağını belirtiyor, hatta ‘iki ülke arasında demiryolunun işletilmesinin ekonomik işbirliğine katkı sağlayacağını’ anlatıyor.
Barzani’nin ‘demokratik adımlardan’ söz ederken ‘af’tan da öte beklentileri var.
‘Bu sorunun demokratik ve adil bir şekilde ele alınması için affın yanı sıra başka adımların atılmasına da ihtiyaç var... Sadece genel af yetmez.’
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasının ‘önemli’ olduğunu belirtiyor, ‘daha fazla adım atması için ona destek verip cesaretlendirdiklerini’, ‘Kürt sorunu’ konusunda ‘her türlü işbirliğini yapmaya hazır olduklarını’ söylerken, ‘Yani somut sözler verildi mi?’ sorusuna ‘Bu konuda daha fazla detaya girmem’ yanıtını veriyor.
MİT’LE GÖRÜŞÜYORUZ
Ancak, Ertuğrul Özkök’ün geçenlerde yazdığı gibi MİT Başkanı Emre Taner’in bu konudaki çaba ve girişimlerini doğruluyor. MİT ve Dışişleri gibi çeşitli resmi kurumlarla görüştüklerini, AKP’nin politikalarında önemli ve olumlu işaretler gördüklerini ayrıca ekliyor.
Barzani, ‘Türk toplumu, Kürt kelimesi etrafında korku sınırını aşmalıdır’ diyerek şöyle devam ediyor:
‘Türkiye, bölge ülkeleri ve halkları, bölgede bir Kürt ulusunun var olduğunu ve bu ulusun tarih boyunca haklarının çiğnendiğini ve kendi kaderini belirleme hakkına sahip olduğunu bilmeli ve kabul etmelidir. Kaldı ki, kendi kaderini belirleme hakkı bugünün konusu değildir. Ve ben Kürt halkının haklarının gerçekleşmesinin asla şiddetle olmayacağına inanıyorum. Bunun mutlaka karşılıklı uzlaşma ve uygun zamanda olması gerektiğine inanıyorum.’
Kürtler Erdoğan’ı desteklemeli
DÜNKÜ seçimlerde temsili çok daha güçlü yeni bir parlamento oluşacağını, tek bir blokun çoğunluğuna sahip olamayacağını sandığını belirten Celal Talabani, Cumhurbaşkanı için aday olmaya karar vermediğini söylüyor.
Akinan, ‘KDP ve KYB arasında ciddi bir siyasi kriz olduğunu gördüğünü’ anlatıyor; buna Talabani şu yanıtı veriyor:
‘Kürtlerin bağımsız Kürdistan olacak diye bir ajandası yok.’
Erdoğan’ın AB yolunda kararlı tutumunu hayranlıkla izlediğinin ve Türkiye’nin demokratikleşmesi yolunda tarihi bir adım attığının altını çizerken ‘Kürtlerin, Erdoğan’ı desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.Erdoğan hükümetinin Kürtlerin gerçek çıkarları için çarpıştığına inanıyorum. (...) Türkiye ve Erdoğan hükümeti bizim için çok önemlidir’ diyor.
ANA KAYNAK TÜRKİYE
PKK’ya önerisi de şöyle:
‘PKK için en iyi yol silahı bırakmak, sivil hayata dönmektir. Onları da bu yola davet etmek ve silah bırakmalarına yardımcı olmak için genel af ilan edilmeli.’
Talabani de, Türkiye ile Irak arasında ticareti ve geçişi kolaylaştırmak için iki, hatta üç kapının açılmasını isterken, ‘Irak için ana kaynak ve ana yol Türkiye olacaktır’ diyor.
Talabani, Erdoğan’ın son günlerde tartışma yapan sözlerine sanki bir atıfta bulunuyor:
‘Din de dahil olmak üzere bir ortak ortak noktamız var. Hepimiz Sünniyiz, bunu unutmayın.’
Müslüman olmayan Türkler ne olacak
EĞER önerilen bu kimliği kabul edersek, Müslüman olmayan Türklerin kimliği ne olacak? Onları Türk’ten saymayacak mıyız?
Saymayacaksak, Türk ulusları arasında ayrımcılık, bölücülük yapmış olmaz mıyız? Onların sayısı zaten az, yok sayalım mı diyeceğiz?
Eğer sayacaksak, o zaman bu kimlik kendiliğinden eğreti duruma düşmez mi?
Velhasıl, neden kendimize böyle dar elbise biçiyoruz anlamıyorum. Tabii ki inancımızı ibadetimizi bileceğiz, koruyacağız ama bu hiçbir zaman tarihimizden, coğrafyamızdan, dilimizden, soyumuzdan, töremizden gelen özelliklerimizi dışlamamız anlamına gelmemeli.
Aydın Deniz ŞENLER
DERS (2)
‘BUGÜNKÜ Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkeslik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, -birkaç, düşman aleti mürteci, beyinsizden başka- hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar.’
(Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
REKTÖRÜN SÖZÜ
‘Usulsüzlük yapıldığı iddia edilen ihale 1998’de yapıldı. Ben 1999’da göreve geldim. Bana hastanede yapılan anjiyo ve takılan stent, dava konusu İspanyol Exposion firmasından ithal edilen bu aletler sayesinde oldu. Çalışmadıkları yönündeki iddialar da asılsızdır.’